21 Teşrinisani 1932 Dün köşeyi saparken, karşıma Salamon çıktı, Salamonun, rahmetli Levinin kızı ile evlenmek üzere olduğunu biliyordum: — Evlendin mi? dedim. — Evlendim, dedi. — Aşkolsun sana, bunca sene- Tik dostuz, beni, düğününe bile gağırmadın. — Affet, Amma bilmezsin başıma gelenleri, — Ne geldi? Dün Akif Beye rasgeldim. “Eyvah dedim; şimdi gene | Borcunu isteyecek. , | Ve derhal, doksan bin dere- den su getirmeğe hazırlandım. lira clacağını istiyordun onu || — Hayır almadım — Müteessir olma, belki gene deli olur da gelir.. — Bursa buradan uzak mı- Bunu, bilmem ne münase- | Bursalı oldağu hatırıma gel- — Söylesene Cemal. Cemal Nadir düşündü: — Uzaktır, dedi. — Ne kadar uzak? — Söyleyim, tahmin sen et: Yirmi dört saatte gittim, beş — Ben e evlenecektim? — Levinin kızı ile, — Amma Levinin dul karısı ile evlendim, — Nasıl oldu Salamon? — Kalktım, evlerine gittim. Beni Levinin kaynanası karşıladı. Ne bileyim ben: “Kızınızla evlenmek istiyorum, dedim. Razı oldu. Evlendik, Tülâf Bir zatın parmakları ezilmişti. doktor çağırdılar, etti: üç parmağı da kes — Hayır, iki tane — Hayır, üç tanesi de kesilmeli, — Peki canım, üç olsun; bir parmak için kavga mı edeceğiz! Nizam - Mizam — Ayşe, kucağına oturacağım. — Yo. Avrup krepi elbisenin pizamını bozarsın.. — Amma sen ne yapsan benim Krep Mizamımın intizamınını bo- zamazsın.. Benim krepim ne bo- zulur, ne solar, ne yırtılır, ne Buna İpekiş kumaşı Oturdu. Esnedi. » Bunu gören müdür çıkıştı. Ne o, sabak sabah esniyor musun? — Evet, bütün gece rüyamda galıştım... Ahmet bey evden çıkacağı esnada, kardeşi seslendi : — Ağabey, yağmurlar başladı, ye alsana, Bunun atıldı: — Baba, asıl bana lâzım, ba- na da bir şemsiye al, — Alayım, Bir ses duyuldur — Enişte bey, bana şemsiye yok mu? — Sana da var, peki... Alayım. Küçük: kardeşi ile, kayın bira- deri de aym arzuyu gösterdiler. Ahmet bey vadeti — Peki, hepinize birer şem- siye alırım, Çıktı tramvaya bindi. zaman, yanim daki zatın şemsiyesini dalgınlıkla aldı. Adam: ime oğlu derhal — Kusura bakmayın, alınlık, Bu hadise, ona vadini hatırlattı, Gidip beş tane şemsiye aldı. Alış , eve avdet ederken buya- tramvayda aynı Zata, dalgınlıkla şemsiyesini aldığı Zata tesadüf etti. Adam, Ahmedin elindeki şemsiyeleri | görünce, güldüz — Maşallah. Bugün kazanç yolundal Hatır Yemeğe davet du. Hamfendi mutfağa gitti, hizmet- şiye: — Yemeği sor dedi, daha bir kişi gelecek amma, hatırı sayılı lardan değil Çorba içildikten sonra kapı çalındı, Hizmetçi: — Hanımefendi, dedi, hatırı sayılmıyan geldil Yemekten sonra Hilâli bey bizi yemeğe davet Yemekten sonra elma geldi. Ben yemedim, & Arkadaşımız sordu: — Neden yemiyorsun? — Aç karnına dokunur! — Sen onu al da kendin ye. — Dileniyorsun, bari terbiyeli ol, — Bana mesleğimi mi öğreteceksin bel. e Herkes kucak kucağa, Ben de ayrılmam yardan Çedik pabuç giyemem, Rasgeleni sevemem. Asriyim, ben, yarimi, Kıskanırım diyemem! Ben dağları aşamam, Hiç yaya dolaşamam... Otomobile binip, Gel gezelim bu akşam Yolunmuş, yok kaşları, Kara rimel yaşları... Yarim takma kirpikle, Döndürüyor başları... Dağlar ağardı kardan, Kimse çıkmıyor bardan... Hakem — Ne dedin tekrar et. Futbolcu — Sersem, enayi | dedim; Hakem — Teşekkür ederim, iyi anlamamıştım da..; Kumru