— DE verme No.15 — Btibas ve tervtme hakkı mahfuzdur — Bilge düşman paytahtı önünde karargâh kurmuştu. Efsar: “Şehre girmek dedi, eğer istersen. — Geceyi nerede geçireceğiz? — Suz şahrine yakın — O halde bu o köyde i — Yakalanırsak...? — Adam sende, arpadan olsun, — Benim ölmeğe niyetim yok. — Kolay kolay yakalanmayız, canım ! Merak etme,. Ben bu gibi işlerde senden daha becerikliyim, Asker yürüyüşünün çıkardığı sesler bir kaç dakika bu muba- verenin kesilmesine sebep oldu. Düz bir yoldan yürüyorlardı. Sözlerine devam attiler: Onu bu'akşam konaklaya- ığımız köyde mutlaka öldürme- biyiz, — Bende bu fikirdeyim. Fa- kat, neden bilmem, içimde bir korku var. — Anlıyorum. Yakalanırız diye korküyorsun | Sen bu işi bana bırk | Ben köye varınca Bilgenin çadırı civarında yatacağım. Sen gözçü olursun! Yavaşça çadırın içine girer ve işini bitiririm. — Öldükten sonra kimi kınık yapacağız ? — Bu işi kurultay halleder. O kahpeyi başımıza çıkarmıyalım da, kim olursa olsun. bir şey daha söyle Sır tutarsın değilmi? — Bana itimadın yok mu? Çocukluktan beri beraber blyü- dük... Birbirimizi aldattığımızı hatırlıyamıyorum. — Okhalde beni dinle; Sana büyük annemden işittiğim bir ha- kikatten bahsedeceğim. Türkler yüzlerce sene evvel Orta A: yadan bu havaliye göç ettikleri zaman Sirtella şehrinde benim ecdadım olan yerlilerle uzun müd- det harp etmişler, Muhatabı gülümsiyerek mırıl dandı; — Tıpkı benim ecdadım gibi... — Acaip.l Sende onlardan de. in demek? Şüphesiz. Atın ölümü dinlemiştim. — Ne güzel de bu memleketin ye, mizde bu toprakla iperiyiz. Şimdi seninle daha anlaşabiliriz. Dünyanın bir | tesadüf... Ikimiz iyi başka ucundan memleketimize göç eden bir milletin esiri olma- dığımızı onlara © göstermeli Sumerliler arasından nasıl ( Sir. tella ) isminde bir o kahraman çıkınış ve Sirtella şehrini kur- SUMER Pa | l JEKENDER FARE Yazarı için gizli bir yol vardır, dirilen ve kaynıyan ecdadımızın kanını damarlarımızda yaşatalım. Sumer banedanı çok muhafa: kür insanlardır. Şeref ve haysiyet- can ve telâşa düşerler. Bu esnada bizim için yapılacak bir iş vardır; Sirtellalıların (Akat) larla ara larını bozmak, Bu iki dost mille in araları bozulunca Alamlar bu fırsattan istifade etmeği ihmâl etmiyeceklerdir. Herhalde Alam- arı mağlâp etmemeğe çalışma ayaz. Sular kararınca. (Sur) gehrine yaklaş Beklanm yüksek sütunlar üze- rinde parıldıyan mermer kubbeli sarayını görüyorlardı. Merkez ordusu Alamların pay- tahtını tamamile muhasere etmişti Bilge köyün metbalinde karar gâb kurarken çok müteessirdi. Sağ ve sol cenahı orduları henüz meydanda yoktu, Bilge maiyyetindeki askerlerle | Suz şehrine hücum edemezdi. Halbuki © gün öğleden sonra Uç ordunun birden şehre hücum etmesi mukarrerdi. Hücum hare- keti ertesi güne teehhür edecek olursa, alaylıların yeni kuvvetler toplayacağı şüphesizdi. Bilge Alamlara vakit ve fırsat vermek istemiyerdu. Bilgenin çadırını kurdular, Genç kızın kölesi ayakta duru- yordu. — Efsar, ordular neden geçikti? Bilgenin eski şıkı küçük göz lerini kırpıştırarak cevap verdi: — Sular kararıncaya kadar ye- işirler zannederim. — Yarın sabah Suz hücum etmek istiyorum, — Çok âlâ. Fakat, yarın sa- baha kadar hükümdar Zeklanın şehirden kaçması muhtemeldi Bilge bu ibtimali düşünmemişti. — Beklan nereye kaçabilir? Diye sordu, Efsar vaktile iki defa Suz şeb- rine gidip geldiği için, hükümda- ve nasıl kaçabileceğini biliyordu. Sevgili- ini ine bakarak şehrine derebilirsin! (Arkası var) 29 Teşrini Evvel arm Veremle muşsa, biz de asırlarca sene sonra Bundan başka en müsait şerai mektup ve zarf başlıkları, ve sair tap işle Telefon. olunuyor. AKŞAM Matbaacılık şubesi Rekabet kabul etmez derecede ucuz fiatlerle iş yapar. Kitap, Mecmua bastırmak isteyenlerin bu ucuz fiatlerden istifade etmelerini tavsiye ederiz. MÜCADELE GÜNÜDÜR itle kartvizit, adres kartı, makbuz, fatura, sirküler leri yapılır. 21434 lerini kirletmemek için fazla hey- | — Anne... — Yavrum... Uyandın mi2... Leylâ hanım, Gzerinde uyukla dığı koltuğundan sıçradı; uğlunun yatağına yaklaştı. Yatağın yanın- daki iskemleye ilişti Kemalin elini tuttu: —Ne var, evlâdım... Başına soğuk suyla ıslanmış bez mi koyayım?. — Hayır, annı — Ne istiyorsun yaf... lâçını- mı vereyim? — Mâç da istemem, Adâlet ne- rede?. — Söyledim ya, çocuğum hasta- meye gitti. — Tuhaf şey. zamanda hastalansın... Zaten sesi yavaş © çıkıyordu. O Mecalsizdi. Fakat, yukanıki iki üç cümleyi söyledikten sonra, ses büsbütün Benimle aynı kısıldı. Nefesi daraldı. Gözleri kapandı. Ancak işidilebilir bir sesle: — Ne garip... Ne gariş tecellilerimiz, böyle, müşterel Hep beraber. beraber... Belki Leylâ hanım, esefle başı — Evet, oğlum. Kem. diyerek oğlunun başını sıvazladı. Fakat içinden de: “— Ab, hakikat bir. bilsen, 1 cil hakikatin ne olduğunu O kadın, geçirdiğin son buhran: dan sonra, senin artık bütün hayatınca işe yarayamayacağını öğrendi... Geçim vasıtasının sa'yın- dan geldiğini biliyordu. Ona ceki lüksünü temin edemiyecektin.. Bunu anladığı için hiç bir teşri lüzum görmeden, seni, bu yakasından sillti, evinde de yak. iştir. Seni, burada, sıkılmış limon ka- buğu gibi bıraktı. , Kemal | âsti7 hastalarını kaul öder. Tek, 25096 — Adalet, ne iyi kadındır, ne harükulâdedir, değil mi, anne? Değilmi, anne.. tecellilerimiz nasıl eş. — Evet oğlum. — Hangi | hastanede?.. Has talığı ne?.. Fakat, cevabını beklemeden inildemeğe başladı. — Inb, ınb, ınb., Anne, hem son suale cevap vermemek, hem de oğlunun yar- dunına koşmak oğayım mı oğ- — Oğ, anne. Hastalık ne garip bir baletti Insanları, biribirine çok bağlar. Nice romanların en buhranlı yer. lerinde okumuşsunuzdur: Meselâ &rkek hastalanır; kadın ona şef katle bakar. Böylelikle kaynaşır- lar... Hasta ile ona şefkatle ba- kanın bütün hayat imtidadınca ebedi dost kalmaları muhakkak gibidir. — Ah, anneciğim. Bana ne — Çok nefesini tüketme, ev adım, Doktor, çok konuşmanın zarar olduğunu söyledi; inne... Fakat, hastalı- ğma rağmen saadetimi hiasedi- yorum da, — Anneciğim. Demek, senin tarafından da, karım tarafından da liyormuşum .. kadar haksızlık karım için o kadar üzdümdü, Evimizden çıkardımdı... ok nadimim.. Fakat itiraf sen de haksızlık etmi Adaleti hiç sevmezdi boyuna kavga ederdi onu fitlerdin.. derdin ki; ii dın seni aldatıyor. Ona karşı | ihtiyatlı bulun. , Halbuki, şimdi lar seviyormuş ki, hastalan- dığımı görünce o da hastalandı. Hem de eye gidecek kac Değil mi anne?.. Beni çok seviyor.. Bana çok bağlı. — Evet, öyle. Fakat sen de kendini pek farla yoruyorsun. Doktor konuşmâmani söyledi di- yorum sana... Sus, konuşma.. — Peki anneciğim. Fakat artık kabahatin sende olduğunu, aldan- dığını anladın.. Gelinine bundan sonra kaynanalık yapmazsın, onu başının tacı addedersin, üçümüz bir evde otururüz. O oğlunu nasıl seviyor, gördün değil mi, anne?. Hatanı anladın, değil mi anne? Leylâ hanımefendi, bu haksızlık karşısında, hakikati, bütün çıp- Taklığile haykırmak isteyordu. Oğlu, nefesi tikanarak, inliye- rek, büyük meşakkat çekere tekrarlıayordu > — Öyle değil mi anne. Kadın, cevap ver, — Öyle oğlum... Hatamı anla- dım... Kabahat bendeymiş... Nakili: (Hatice Süreyya) Sular merkep yerine araba taşınacak ilecek «suların merkeplerle aşkla MD belediyece nazarı dikkate alınmış, sakaların su kapların merkep yerine arabalarla taşımaları karar- daştırılmıştır. Belediye fen heyeti bir araba numunesi hazırlamağa başlamıştır. yakında belediye bu numune ar bası mucibince her sakayı birer araba yaptırarak sularını bu ara- ba ile taşımağa mecbur edecektir. Kalp sektesinden vefat Kasap Hristo isminde dün ge: Asmalımescitte dörtyol ağzındı geçerken birdenbire düşüp öl müştür. Yapılan muayenede Hiristonun kalp sektesinden öldüğü anlaşık. mıştır. Macarlar fındık alacaklar Peştede bir kaç ticarethane, Türkiyeden fındık alacaklarına dair, ihracat ofisine müracaat et- mişlerdir. Macarlar 40 vagon fın- dık sıpariş edeceklerdir. Çil Sahile EMLÂKİNIZIN iDARESİNİ UMUM EMLÂK ACENTESİ Müessesesine tevdi ediniz ! BAHÇEKAPI TAŞ HAN No. 20 - 21 - 22 TELEFON 20807 Posta Kutusu 658 Kumbara Sahipleri 29 teşrinevvel kumbara doldurma günüdür. Kumbarası olmıyanlar: | sından alacağınız. kumbaraya, ilk parayı 29 teşrinievvelde atınız. Türkiye İş Bankası