15 Teşrinievvel 1932. Akşar Sahife 9 i . verrika No.3 Seneler varki, Bilgenin evinin önüne güneş ışığı vurmazdı. O gece “karşılarındaki büyük ağacı kesmişler, güneşi kapayan ağacın dalları yere | düşünce, kapının önü aydınlanmıştı. Bilge bunu kendisi için, Büyük Tanrının bir halâs müjdesi olarak felâkki etti. Güneş kapının önün- den çekilinciye kadar sokakta bekledi. Nipurda Bilgeyi seven, onun zekâsına, cesaretine hayran olan bir delikanlı vardı: Efsar. Efsar, mabut (Baal) den ziyade (Güneş > Büyüktanrı) ya tapardı. O gün öğleden sonra Bilgenin evine geldi — Yurdumuzun ileri gelen ihti- yarları senden hoşnut değil, Bil gel Yurdun. selâmeti için seni öldürmeğe karar verdiler. Sana acıyorum! Dedi, Bilgenin benzi sap sarı olmuştu. Fakal, cesareti kırılmaz mıştı, Mabut (Baal ) ın kendisini koruyacağını ümit ediyordu. Bu imanla yaşıyan genç kız, delikan- hım kulağına eğildi: — Ben bu tekmenin nerden geldiğini “biliyorum, “dedi, Alam kınığı beni para ile satın almak istemişti. Bu iş için Alam tacirleri aylarca — çalıştılar, (A - Su) lar bin bir büyü ve tuzak kurdul beni Suz şehrine, hükümdar Beklanın otağına götürmek iste “diler. Ben Nipurun gözü tok bir kızıyım. Bir çoban çadırını, kınık olağına — değişmem. — “Anamın, babamın yuvasından ayrılmam, dedim, Sikirbazlar yakamı bırak- imadılar. Şimdi de budala bir ihtiyarı ayarttılar, beni uğursuz iyeceksin, Bilgel Ben seni Sirtella'ya kaçıracağım! Sen, Nipur şehrini kuran ve Alamlıları iki defa mağlup eden ( Büyük Ece) nin son kızısın! Sumerlilerin iyacı var! Sirtella hanedanı in Alamlılarla cenk etmeği :e aldılar. Şimdi, sana bir sö- var Ben, yüreginde senin sevgini taşıyan Obir o erkeğim! Seni candan seviyorum.. Senden ayrılmama imkân yok! Gel, bu cansız mezara, kemikleri çoktan çürümüş bu ölüye tapmaktan vaz geç! Bir kere düşünki, | Baal, şimdiye kadar yurdumuzdan hiçbir imseyi ölümden, felâketten kur- tarmış bir mabut değildir. Bilgenin yüzü güldü. O zaman ulu. — Bugün evime geldiğim zaman (Büyük tanrı) nın sarı gölgeleri İkapımın önünü sarmıştı. Çiğneyip, geçemedim. — Kızıl. ışıklar. evin ardına gidinceye kadar sokakta bekledim. Acaba, Tanrı bana yardım etmek mi istiyor? Esfar sevgilisinin yanına sokul- duz — Ne mutlu sanal dedi, Tanrı Yolunu aydınlat- üşünmel Bu nurlu (Sirtella) ya, bera Bir avuç kemik ve oprağa bel bağlayanların akibeti lümdür. — Güneşe Bak! Yer yüzünde ondan daha büyük, bndan daha kudretli bir ma Si SUMER KIZI Zumral saçlarını toplıyarak doğ- | Yazan: İSKENDER FAHRETTİN a e ye Sihirbazların teşvikine kapılan ak sakallı ihtiyarlar, Bilge'nin evi önünde toplandılar. Güneş batarken, iki genç, Sirtella'nın yolunu tutmuşlardı. but var mi? Bütün © insanlar | gibi, kuşları, karıncaları, yılanları, filleri ve timsahları yaşatan da odur. Çiçeklere ve ağaçlara © hayat verir. Kurumuş tarlaları sulayan; ıslak vadileri kurutan; soguktan üşümüş hayvanların sır- ini ısıtan odur. Dünyaye hem Dur, hem hayat saçar, Bir sene- den beri ağrıyan kolumu (ArSu)- ların hiç birisi eyileştirememişt Tanrı imdadıma yetişti; kolumu onun ılık bararetine bıraktım, on günde sızıdan eser kalmadı, eyi- İeştim. Geçen sene bir kuru dalı koparmağa kuvvetim yokken, şimdi yaş bir kütüğü parçalayacak ka- dar kuvvetliyim. Söyle | bana, Bilge, hangi tanrı kullarının imdi dna bukadar çabuk yetişmiştir? Bilge müteredditti. Toprak ak tında yatan mabude mi, güneşe mi? Hangisine tapacağını kendi de bilmiyordu. Akşam üstü kapının önünde müthiş bir gürültü koptu. Şehrin ihtiyarları küme küme sokağa toplanıyordu. Nipurlların Sirtelladan cevap beklemeğe tahammülleri yoktu. O gün Bilgenin kanını toprağa akıtmazlarsa, şehre bir felâket geleceğini zannediyorlardı. Genç, yar, — çoluk çocuk sokağa dökülmüşlerdi. — Mabut senin ölümünü istiyor. Dışarıya çık! Diye bağırmıya başladılar. Esfar, Bilgenin başında ölüm kasırgaları dolaştığını — görünce palasmı — çekti ve sevgilisinin kolundan tutarak sokağa çıktı: — Bilgeyi Sirtellaya götürece- gim, eğer onun bir kılma doku- mursanız, hepinzi parçalarım | Diyerek kılıcını savurdu. Sihirbazların. teşvikina kapılan ak sakallı ihtiyarlar ve ak saçlı kadınlar, aslanlar gibi göğreyerek | sokağa fırlıyan bu cesur delikan- lının yanına sokulamadıla, / kin önünden geçti. O akşam güneş batarken, genç, Nipurdan uzaklaşarak Sirtel- lanın yolunu tutmuşlar. (Arkası var) Bir tashih: Dunkü tefrikamızın başındaki hn! sada « Alamlar> kelimesi sehven « Almanlar > geklinde dizilmiştir. Tesbih ederiz, EMLÂK SAHİPLERİ! Kira kontratları teedit zamanı yaklaşıyor! Kiracılarla münakaşa ve pazarlık vakit müşkil ise de bu sene ahval dolayı sile daha güç olacaktır. Bu nahoş münakaşalardan kurtulmak İsterseniz EMLÂKİNIZiN iDARESİNİ Bahçekapı her aşan No, 20-91 mukim UMUM EMLÂK ACENTESİNE TEVDİ EDİNİZ! TELEFON Esfar | sevgilisinin kolundan çekerek, hal Saatte 150 kilometro ! İBerlinle Hamburg arasında işliyecek yeni tren Dünyan en bızlı'tfeni Fran- #adadır. Mavi kuş denilen bu tren saatte 120 kilometro süratle gider. Son zamanlarda lngiltere- de de 120 kilometre süratle giden trenler işlemeğe başlamıştır. Almanya bu sürati az görerek bazı hatlara saatte 150 kilo metro Süratle tren işletmeğe karar ver- miştir. Uk hızlı tren Berlinle Hamburg arasında işliyecektir. Şimdiki tren hatlı ve işaret direkleri saatte 80:90 kilo metro siratle giden trenlere göre yapıl- mışt. Bunun lere lüzum gö anmışlır. Bir defa hat daha ziyade kuvvet- lendirilmektedir. Sonra “ dor! ,, işareti veren direkler 80 - 90 kilometro süretle giden trenlere göre hesap edilerek konmuştu. 140 kilometro süratle | giden trenler “durl, işaretini daha evvel vermek — lâzimdir. Bunun için direklerin yerleri de değiştirik mektedir. Yeni tren motörle işliyecek ve uzun iki vagondan mürekkep olacaktır. Bu suretle Berlinle Hamburg arasındaki mesafe üçte bir derecede azalacaktır. Yeni terenin çabukluğu hak- kında bir fikir vermek için bu trenle Istanbuldan Ankaraya üç buçuk saatte gitmek kabil olabi: leceğini söylemek yetişir. Yılanla Amerikada bir örümcek bir sıkı bağlamaktadır. ve ağı gittikçe kvetlendirmişlir. Yılan kurtulmak içi olamamıştır. Şimdi Resmi bağlandı; a asılı görülüyor. yılan yayrusun yavrusu yirmi iki gündenberi uğraşdığı halde bir türlü kendisini bu esaretten kurtaramamakta, bilakis örümcek gün geçdikçe yılanı daha Her akşam Rulet, denilen kumar oyununu | âdeta bir ilim haline sokmak iste- yen insanlar vardır. Bende bir vakitler onlardandım, elimde bir küçük defterle bir kurşun” kalem, Monte Karloda bir takım hesap” lar, kitaplar yapar, hangi numa- raların çıkması lâzım. geldiğini keşfe uğraşırdım. Bittabi, bu uğur- da, servetimin büyük bir kısmını kaybettim. Fakat, o sene başka bir şeye dikkat ediyordum: Her krupiyenin (kumarhane namına kumar masasını idare eden adam demektir) rulet bilyesini başka türlü bir atışı vard. Mesel Monte Karlonun büyük masasın- daki krupiye, bilyeyi, hemen daima aynı kuvvetle attığı için, ilye, rulet üzerinde yirmi devir yapıyor; evvelce girdiği delikten üç aşağısına yahut üç yukarısına giriyordu. Bu deliklere muadil mumaralar para konulacak olurs kazanç hemen daima müyesserdi. Gene bir sefer, ayni keşfimin tatbikatile meşguldüm ki, masa- mızın başında harikulâde bir vaka zuhur etti. Krupiye 22 numaraya isabet vakı olduğunu haylardı. Malüm olduğu üzere, isabeteden nu- maraya © evvelce para koymuş olanlar, koydukları paranın otuz beş mislini kazanırlar. 22 numa- rada, otel komşum olan şişman bir. almanın on. frangı vardır, derhal kendisine 350 frank veril sir etmiştir. Yılan Yılan yavrusu yerde sürünürken bir parça yüksekte gördüğü bir örümcek ağına saldırmak istemiş, Fakat örümcek derhal yılanı kafasından yakalamıştır. Hemen yılanın kafasını ağına bağlamış pek çok uğraştığı halde bir türlü muvaffak bir halde ölümünü beklemektedir. e yılanın bu garip vaziyeti ve kafasının ne suretle ağa e Rulet masası başında | Ama, alman, parayı uzanmadı, Krupiye: — Aynı numara üzerinde mi bırakıyorsunuz ? - diye sördu. Alman başını salladı. Bilye döndü, Gene 22. Alman, müthiş kazanıyordu. Fakat, bu parayı da almadı. Gene başını salladı. Iki sefer bile, aynı numaranın sırayle çıktığı nadirattandır. Abdal herif, talihin kendisine gösterdiği bu emsalsiz lutuftan istifade edemiyecekti. Üç kerre sırayla 22 numarada parayı - hem de olduğu gibi - bırakmakta mana varmıydı ya? Fakat, kör şeytan, kör talil 22 numara, bir kerre daha çıktı. Hesap edi 3605X3636 'Ne tutuyor. Bu kadar külliyetli para 22 numara üzerinde birikti. Alman, uzanıp almıyor. / çatlıyacağım, çıldıracağım küplere bineceğim. Herif, oturmuş, dirseklerini max saya çenesinide avuçları içine da- yamış; koskoca açtığı gözlerle 22 numarada biriken paralarma ba- kıyor. İşte, o paralar, 35 misli daha arttı. Çünkü, müstesna bir tesadüf neti- cesi, 22 numaraya dördüncü isabet vaki oldu. Gazino telaştal Çünkü bir kaç görleme isabet daha vaki olursa, alman, tekmil Monte Karlo'yu mülkiyetine geçirecek, Direktor, haber almış, masa başına geldi. — Bilte, Merin Herr... - yani, buraya bakar mr- 1 Dedi, fini bozmadı. Yine dirsekler masanın kenarına dayalı, surat avuçların içinde, gözler, 22 numaraya dikili. Mein Heri Gene cevap yok... «Alanı, yanındakiler, hafifçe dürttü. Ufak bir temas, adamın, devrilmesine (o sebebiyet (o verdi: masa başında, heyecandan ölmüş bile... Fakat kaç para kazanmış ken öldüğü, ve ölümünden sonra kazandığı paranın kumarhaneye mi yoksa varislerine mi ait bu- Tınduğu, Monte Karlo'da hâlâ bir hukuki omeseledir. Dava, nihayete ermemiştir. il “Hatice Süreyya) almak için Yanmaz kumaş Ateşten korkan bir kadının tecrübeleri ında Vincenneste otur et isminde bir kadın yangından çok korkarmış. Korktuğu için işi gücü bırakmış, yangından müteessir olmıyacak bir kumaş bulmak için uğraşmağa başlamıştır. yolunda olan bu kadın bir çok kimselerle birlikte böyle bir kumaş yapmak için çalışıyor. Son zamanlarda arzusuna mu fak olmuş ve istediği kumaşı yapmıştır. Derhal bu kumaştan bir elbise biçilmiştir. Bu elbiseyi giyen biri bir ateş içinden geçe- rek tecrübesini yapmıştır. Gerçi kumaş yanmamıştır, fakat sıcak» lıkdan adamın vücudu epice kav rulmuştur. Kadın tecrübeden memnun ol- müşter. Aradığını bulduğunu, iş yalnız bunu ıslâh etmeğe kaldığını söylemektedir. Bunu da yapınca ateşden korkmaz kumaş imâli için bir fabrika açacakmış |