om e 31 Ağustos 1293 AKŞAMDAN AKŞAMA mm kafe SR alay alum, Ey fabrikatörler!... Ey tüccarlar... Tavazudan vazgeçiniz... Gerçi, ferdi hayatta tavazu, mahviyet denilen şey çok iyidir; kendini methetmek, yaptığı işleri yağlandıra ballandıra, ötede beride her önüne çıkana ve her fırsatta anlatmak, eserlerile (O öğünmek ayıptır. Meslâ, bir hanım: — Benim ne güzel gözlerim var... Hele endamımın zarafetine diyecek yoktur.... o Giyinişimdeki letafet emsalsizdir!... - Derse ayıp- lanır. Bir muharrir: — Ben öyle zeki, öyle ince buluşlu bir edibim ki, Viktor Hugo bile yanımda haltetmiş... Abdülhak Hamit gelsin de ben- den yazı yazmasını öğrensin! - derse, patavatsız, deli fişenk addolunur; itibarını kaybeder... Insan, asla kendi kendini met- etmemelidir; satranç şahı gibi ileri sürmemelidir... Bırakmalı: Meziyetinizi başkaları takdir etsin. O küçük hanım: — Gözleriniz ne güzel | - diyene: — Aman, estağfurullah... Benim nerem güzel?... Kompiliman yapı- yorsunuz... - cevabını vermelidir. O muharrir, kendini beğenen karine: — Beni cesaretlendirmek için teşvikkâr sözler (söylüyorsunuz. yoksa, hakikatte, ben henüz beğe- milmeğe seza bir eser vücuda getirmedim! Müptediyim... Çalışı- yorum... - demelidir. Nezaket bunu icap ettirir. Tavazu ve mahviyet kaidesi, bir insanın kendi hakkında bu nevi sözler söylemesini, öğünmesini, lâakal kendi hakkında sükütu ihtiyar etmesini icap ettirir.. Fakat... Bu nezaket, tavazu ve mahviyet kaidesi, yalnız ferdi, şahsi hayata göredir. Halbuki ey milli fabri- katörler, imalâthane, ticarethane sahipleri! Siz mahviyet ve tava- zuda o derece ileri gidiyorsunuz ki, bunu, iktisadi hayatınıza kadar teşmil ediyorsunuz. Meselâ, son Yerli Mallar Ser- gisini gezerken bende, yanımda- kiler de, başkaları da şaşırdık kaldık: — A... Bizim memlekette eldi- ven de yapılıyormuş... Amar ne güzel eldivenler... Bunlar nerede ve kim (tarafından yapılıyor?.. Kaça?... Avrupa eldivenlerinden kaç para farkla satılıyor?... Onlara nisbetle dayanıklığı nasıl?... Hiç haberimiz yoktu... — Bakın, bakın... Madenleri parlatmağa mahsus ne güzel eczalar yapmışlar... Tuhaf şey... Demek ki, bunlar da bizim hudut- ların içinde imal edilmekte?. Fakat bunlar nerede satılır ?. Ecnebi malı almayıp ta bunları almak için hangi alâmeti farikaya dikkat etmeli?.. — Acaip.. Ne mükemmel ku- maşlar bunlar!,. Bunlarda mı yerli?. Döşemeliklere bakın.. Ya şu mobilyeler!.. Hulasa, sergide, O hayretimizi e Taşdelen Yakacık suları hakkında da tet- kikat yapılacak Belediye, bir müddetten beri Taşdelen suyunu Üsküdara indir- mek meselesile meşguldür. Bu hususa diger işlerden fazla ehem- miyet veriliyor. Bazı zevat bir kaç sene evvel Erenköy ile Kadıköyüne indirilen Kayışdağı suyunun menbaındaki lezzet ve nefasetini kaybettiğini iddia ederek Taşdelen suyunun indirilmesine itiraz etmişlerdir. Fakat belediye bu fikirde değildir. Kimyevi tahlillerin bu iddiayi teyit etmediği ileri sürülüyor. Istanbulda belediye (hududu haricinde kalan Yakacıkta da bir çok güzel sular vardır. Bu sular- dan Koru suyunun Taşdelen kadar hafif olduğu iddia ediliyor. Belediye bu sulardan şehir halkının istifade etmesi için yakında tetkikat (yaptıracaktır. Taşdelen suyu sahile indirildikten sonra bu sular hakkında tetkikata başlanacaktır. Inhisarlar vekilinin seyahatı Izmirde bulunan gümrük ve inhisarlar vekili Rana bey, per- şembe günü İstanbula harekst edecektir. Vekil bey burada bir kaç gün kaldıktan sonra Tekir- dağına gidecektir. nunasaı nana mucip olan nice nice mesnuat gördük ki, bunların, doğrusu, mem- leketimizde yapıldığını bilmiyor- duk.. Demek ki, fabrikatörlerimiz, imelâthanecilerimiz, o tüccarımız, nabemahal bir mahviyet ve tavazu eseri göstererek, bir kenarda silik kalmışlar; isimlerinden bah- setmemişler, eserlerini methüse- naya kalkışmamışlar... Ancak, bir serginin bir köşeciğinde ufacık bir baraka içinde, mahcubane arzı didar etmişler... Ey milli sanayi ve ticaret erbabıl... Tavazudan vaz geçiniz... Türkiyenin her şehrinde günde on binlerce ve on binlerce satan matbuatın reklâm ( sahifelerile isminizi, resminizi, (o şöhretinizi, alâmeti farikanızı, yaptığınız eser- lerin mükemmeliyetini, dayanıklı- lığını, ucuzluğunu, emsaline faiki- yetini , o depolarınızın , satış yerlerinizin ovazıh adreslerini ahaliye bildirmek ayıp değildir. Bunda utanılacak birşey yoktur. Tavazu ve mahviyet, ancak şahsi işlerde olur.. Iktisadi işte mahviyet caiz değildir? Kendinizi reklâm edin, reklâm.. (Vâ- Na) ŞEHİR HA Neden yükseldi? Kahve fiatleri sebepsiz yere çıkıyor Ticaret müdüriyeti kahve tacir- leri hakkında tetkikat yapmakta- dır. Son ay içinde, kahve fiatleri şayanı dikkat bir surette çıkmış- tır. Aybaşında toptan Okahve 120 kuruştu. Ay ortasına 130, son günlerde de 140-150 kuruşa kadar fırlamıştır. Bu müddet zar- fında dünya kahve fiatlerinde de bir tereffü olmamıştır. Ticaret müdüriyeti, kahve fiat- lerinin bu tarzda (o yükselmesini garip bulmaktadır. Yapılan tab- kikata göre, piyasada bir kaç tacir aralarında birleşerek, kahve piyasasına hâkim olmuşlar, fiatleri artırmışlardır. Baca ve çukurlar Belediye ile şirketler arasındaki ihtilâf Belediye, açılan bacaların der- hal kapatılmadığından, yahut fena şerait dahilinde kapatıldığından dolayı kaldırımların çabuk bo- zulduğundan şikâyet ediyordu. Bunun üzerine şehir (meclisi daimi encümeni tarafından bir karar verilmiş ve terkos, elektrik, hava gazı şirketleri tarafından açılacak baca yerlerine ait inşaatın süratle yapılabilmesi için tamir masrafının depozito edilmesine karar vermişti. Bazı şirketler bu depozitoyu ver- mek istemediklerinden dolayı bu tesisat geri kalıyor, bacalar kapan- mıyor, hattâ yeniden evlerine havagazı, elektrik ve su almak isteyen halk, sırf şirketlerle bele- diye arasında çıkan bu ihtilâftan dolayı tesisatı yaptıramıyorlardı. Bu müşevveş vaziyeti nazarı- dikkata alan şehir meclisi daimi encümeni yeni bir karar vermiş- tir. Bu karara göre bundan sonra tesisat ve tamir için şirketler ta- rafından açılan bacalar gene şirketler tarafından kapatılacak ancak belediye mühendisleri cad- delerin eski hale ifrağ edilebil- mesi için bu kapanma ameliyesine nezaret edeceklerdir. AKŞAM ABONE ücretleri Türkiye Ecnebi SENELİK 1400 kuruş 2700 kuruş 1450 >» 800 » 6 AYLIK 750 » 3 AYLIK 400 » 1AYLIK 150 » m Abone ücretleri doğrudan doğruya AKŞAM idaresi namına gönderilmelidir. Adres tebdili için yirmi beş ku ruşluk pul göndermek lâzımdır. Rebilâhır 28 — Ruzuhızır: 118 S. İmsâk Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı E, 8,454 10,38 5,29 9,1 12 1,36 Va, 3,39 5,25 1215 15,56 1845 20,3 Idarehane: Babıâli civarı —— maa j Acımusluk sokağı 13 No. İ BERLERİ| Toz rökoru! Bahariye Silâhtar ağa caddesinin hâli Eyip civarında Bahariye ile Silâhtar ağa arasındaki cadde, Senelerden beri harap ve bakım- sız bir halde kaldığı için buradan kışın çamurdan, yazın tozdan geç- mek kabil olamıyordu. Son zamanlarda burası yapıl mak üzere caddenin tesviyesine başlandı. Fakat her nedense, rivayete göre vilâyet ile müteahhit arasında çıkan bir ihtilâftan dolayı bu tesviye ameliyesi bir bir türlü bitemiyor. Alâkadar ve meraklı bir zat Istanbulun bir çok yerlerini dolaş- mış, İstanbul sokaklarının bozuk olanlarını birer birer not etmiş, kışın en çok çamurlu ve yazın en fazla tozu ve dumanı olan semtini tayin etmiştir. Bu zatın tetkika- tına göre kışın çamuru bol, yazin tozu en çok caddeler arasınde Bahariye-Silâhtarağa yolu rekor kırmıştır. Filhakika bu mevsimde buradan geçen otomobil ve arabalar toz içinde kalıyorlar, o kadar ki ar- kada giden bir otomobil, biraz ileride giden bir otomobili tozdan göremiyor! İyi saklamış! Emanet bırakılan sekiz halı bulundu Firuzağada oturan (oVahan efendi bundan iki ay evvel anne- sile beraber Adaya sayfiyeye giderken sekiz tane kıymettar halılarını aynı evde oturan Des- pina isminde bir kadına emane- ten bırakmıştır. Evvelki gün Vahan efendi Ada- dan evine döndüğü zaman halılarını istemiştir. Matmazel Despina ha- lıları sakladığı yere bakmış fakat bulamamıştır. Hadise polise aksetmiştir. Ya- ,pılan tahkikat neticesinde halıları matmazel (Despinanın kardeşi Nikonun çaldığı O anlaşılmıştır. Niko bir gün evde hemşiresi yokken halıları aşırarak altı ta- nesini ötede beride satmıştır. Satmadığı iki halı sakladığı yerde bulunarak Vahan efendiye iade edilmiştir. Diğer halıları nerelere sattığı tahkik edilmektedir. Halkevi konferansları Bu perşembe (saat 18 de) hal- kevinde Ahmet Cevat bey tara- fından (Elsanın içtima ve milli mahiyeti) hakkında bir konferans verilecektir. Dil işlerinin büyük bir ehem- «miyet kazandığı şu sırada bu konferansın çok enteransan ola- cağı tahmin olunmaktadır. ARADA SIRADA Tayyare lik tayyareye bindiği gün Mu- hammetle Iysayı hatırlayan eski Osmanlı ile kendi öz malı engin gökünde uçan türkün arasında, Anadolu zaferinin doğurduğu bü- yük mefküre var. Dün, şeytan icadı diye bakılan tayyare, bugün, türkün göğsünü kabartan zafer yollarının mukad- des bir serdarı olmuştur. Bugün, serhatleri (o bekleyen Mehmetçiklerin başları üs- tünde nurdan bir hale çizen tayyare, yarınki düşmanı kuşata- cak en kahir bir ateş çemberdir. Bugün, vatanın havasında dünün zafer teranelerini besteleyen per- vaneler, yarın düşmanın teneffüs edeceği havayı) parçalayıp boğa- caktır ve bize gene türkün zafer marşını duyuracaktır. Gökyüzümüzde helezonlar çize- rek uçan tayyarelerimiz, (o kal- bimizdeki 30 ağustos gününün hatıralarını ihya etti. Büyük zafer- lerimizin çanlı birer timsali gibi başlarımızın üstünde dolaşan tay- yareler yarının sükünunu müjde- ledi. Türk ordusuna ilâve edilecek her tayyare, vatanın hududuna atılan yıkılmaz ve aşılmaz bir temeldir. Vatandaş, bu aşılmaz temele bir taş koy! Selâmi İzzet nasa asma Nişandan sonra.. Beş kadınla bir erkek arasında çıkan kavga Fenerde garip bir kadın kav- gası olmuştur. Fenerde oturan Şefika hanım isminde bir kadın Ahmet efendi namında bir adamın yanında bulunan üvey kızı Edibe hanımın nişanlamasını ( kararlaştırmış ve evvelki gece Ahmet efendinin evinde toplanarak nişan cemiyeti yapılmıştır. Cemiyet bittikten sonra Şefika hanım üvey kızını kendi evine götürmek -istemiş, fakat Edibe hanım bu teklife muvafakat etmiyerek üvey annesile beraber gitmek istemiştir.) Bu sırada Şefika hanımın ak- rabasından Sıddıka hanım da işe karışmış ve Edibe hanımı zorla alıp götürmek için ısrara başla- mışlardır. Onlar biribirlerile çe- kişirlerken aynı evde bulunan Hatice hanım da araya karışmış ve Edibe hanımın götürülmesine mani olmak istemiştir. Bunun üzerine kadınlar arasında kavga başlamıştır. Şefika hanımla Sıdıka hanım bir olarak hem Edibe banımı, hem de Hatice hanımı dövmeğe başlamışlardır. Gürültüyü duyan Ahmet efendi Cemile hanım isminde bir kadın da araya girmişlerdir. Şefika ve Sıdıka hanımlar bunları da döv- düten sonra polisler yetişmişlerdir. Kavgacıların hepsi yakalanarak tahkikakata başlanmıştır. — Allah dert verip derman aratmasın Amca bey... .. Üstüne şifalar karnımın sol tarafında bir sancı, bir sancı... Amca Beye göre... .. Doktor “ille hastanel,, dedi... .. Parasız hastaneler lebalep dolul.. Paralı hastaneye de günde lâakal 10 lira lâzıml... w. Ne yapayım bilmem ? A.B. — Bu kadar para verecek olduk- tan sonra git Tokatlıyan'da yat hiç olmazsa itibarın artar!