Yİ Mâğis 1931. mn: a çay Sahife 6 i ; : Akşam de Tarihi roman tefrikamız: 16 26 Mayis 1931 Dünyanın en biyel Ça nz Sultan "Ahmet “devrinde —İ SATILIK KADINLAR Yazan: İskender Fahrettin Osman'ın odasına yüzü örtülü bir kadın girdi: “Onu bir hamlede boğmak, yerlere sermek istiyorum, anladın «mı?,, Osman, odasında kendikendine Konuşurken, birdenbire, kapının onam bir kadın başı göründü. Osman dişlerini ei güldü: — Hayalet, . İşte o.. Onun başı. , Ve elini yüzle götürerek hay- — Çekil karşımdan..! “ Korktu tu. | Oturduğu yerde büzüldü.. ! Gözlerini kapadı. Biraz evel, sevgilisi için yazıp ——— şarkıyı (o söylemeğe ine istemem artık, beni sevme kadın! “İstemem, titremesin ruhumun üstünde adın! “Kanlı > hisle ta ven albim m “Beni rd yara n bir cede parçaladın! Kapıdan gelen hayalet yü- rüdü. Mer girdi.. Osman, bir çocuk gibi,' korku ve heyecan “ği şana u. — Git.. Beni mahveden, kal- bimi ğa kadın! Odamda in ne? Çe! it.. Beni yalnız artan se ö Osman'ın üzerine doğru yürü- pa kadın eğe odanın orta- Osman "gözlerini açarak, dik- © katle Şa Bu Mari'den başka ra İD piri Osman şaşalamıştı : — Kadın.! Kadın değil mi adın? İstemem.. Yere batsın adın ! Diye haykırdı. Odanın ortasında, bir heykel i hareketsiz duran bu meçhul in kimdi? m yavaşça seslendi : in..? Yüzünü aç.. Göre- yim | - Boyundan, ellerinden, hattâ nefes alışından zı — bu kadin, sevgilisi Mari deği »İnce bir ses cevap ağ — Ayağa kalk. , Yüzümü aç. parçalayan Osman, korkulu rüya içinde ihtilâçlar geçiren bir adam dal- gınlıgile, yavaş yaşaş, oturduğu yerden kalktı. Elini uzattı. hul (o kadının Meçhul yüzündeki peçeyi indirdi. diye - gırdı... â ufak bir ağız. zun 3'Ve bari ailen çi ateş dolu iki siyah ateş parçasına benziyen bu geek kadını sarayda ilk defa göriyordu. Genç kadın, belliydi ki, o gün- lerde saraya yeni gelen cariyeler- den biriydi. Osman, bir anda sönmüş gibi kapanan gözlerini, meçbul kadı- nın gözlerinden ayırdı. Başının döndüğünü hissediyordu. Önüne çaça sordu: — Siz kimsiniz? — Paşanın Di elele biri.. — İsminiz. — Güzel i — Belkki.. Fak ii bu ismi an- cak iki aş taşıyorum.. — Ondan evvel..? — Serra — Niçin. v2 — Beni yalnız bu agi tanı- manızı isterim... ismimi öğrenip ne milim sman, pürüssüz türkçe konu- şan bu genç kızin, m nasıl ve neden pe or. — Odama niçin ve ni gek iğinizi sorabilir miyim? Gülfidan'ın gözlerinin etrafında hafif iki çizgi belirdi: — Yürüyerek... Sizi geldim! — Korkmadınız mı? görmeğe — Kimden?. — Saray halkından. Amcamdan. — Amcanızın gözleri bağlandı.. Macar ay göğsüne (o başını koyduğu zaman, gözleri, bir çift ss Gözden başka birşey gör- — v7 cesaret. | Şimdiye kadar ve bir cariyenin ağzından amıcam eyhinde bir tek kelime bile me im Siyah gözlü cariyenin yüzünde beliren tebessümden eser kalmadı.. mm ir bir an içinde maksat unu ifade eden kindar ve kile bir sesle bağırdı: — Onu öldürünek istiyorum. onu bir hamlede boğmak, yerlere sermek istiyorum, ee Osman : sendele: — Kimi öldü Ki Kimi boğ- mak İleri ? — Onu.. Macar kızını.. Sevgi- kütüphanesi Bir Amerika milyarderinin mühim teberruu erika'nın Harvard ve Yole darilfününlainiâ bir çok ianeler veren Mr. e cek bir kütüphane te- mai usulünde inşa mi lecek bu kütüphane beş katlı tulü 260 ve derinliği: 1,250 iz dem olacaktır. Büyük kıraat salonu üç kat Pp muhtevi (oşimdiki (o kütüphanesi yedi, sekiz muhtelif binaya taksim edilmişti. Bunların hepsi yeni bi- di toplanacaktır. r. Harkuess bu kütüphaneden ön 600,000 dolar teberru etmiştir. Muhtelif ilmi müessesata şimdiye kadar yaptığı teberruat 55,000,000 doları geçmiştir. Bun- dan başka validesi tarafından 41,000,000 dolar teberru edilmiş- tir. Ana ve oğlun teberruatı yüz milyon doları geçiyor. 20 sene sonra.. Bir İngiliz yalanını tamir ediyor Geçenlerde agri garip bir vaka olmuştur. Mesele şudur: b lik Pailey istasyonu şe- EE geç n bir mektupla ya- m il lirası gelmiştir. Mek- m ingiliz e alın.. bana bir ceza bileti ci n trene bindim, gidiyordum. Yolda biletçi geldi. Çocuklarıma baktı : — Bunlara bilet alın.. Israr ettim: — Almam yaşları küçüktür. Ve bu e ısrarda devam ederek bilet almadım. Halbuki çocuklarım in nedi bir yaşta bulunuyorlardı. Özdin sonra Amerika'ya gittim. Fal bu / yalancılık (o hadisesi ee büyük bir vicdan azabı dedi. ile yarım ingiliz lirası gönderiyo- rum.. Am Her akşam bir hikâye N Evlenen erkeğin metresi ) i Halide'nin iler "Cemil bey, siyah eibeleri ve tek katlı dik yakalığı içinde pa yer ken- dini, altı senelil et- resi köş- künde, ipek pijama giymiş olarak tasavvur m ordu. o Malike'cik! üzel ve artistçesine aa Salard dıl Onu nasılda ei etmesini bilirdi. (Birlikte ne günler, ne geceler geçirmiş- di. Malike Mü mevver, öyle iyi . Ahmet Übeydullah eendinin i Harşisin 7)” da duğu Ves! itiraz etmemiş, inki; ii kri — & düşmüyor Cemil? — Hiç, Halide'ciğim! Havasız- ili - heyecandan sinirlerim bozuldu da. Merasim bitti Ayağa İİ da geri döndük- leri vakit, Ahmet Cemil, kalaba- lığın içinde, birdenbire Malike Münevver'i gördü ayır! Terbiyesi, tıyneti buna manidi. Ahmet Cemil, Malike'yi pek iyi tanırdı. Buna rağmen, —eeeel — kim Pi olur. Ahmet Cemil fena hâlde kor- kacaktı. Belki, eli e titremeğe başlıyacaktı. Fakat bereket Ve ki, aziz arkadaşı sırda: Ferhad'ın Malike'ye yaklaştım Şüphesiz e şe Ferhat, Ma- like'yi yatış! ekler nk akrabayı, eşi n tarafına mü- billir? — bir aşk va © S O dost e ii tı, et Cemil, göz ucile, Malike — Ferdi hareketlerini takip ırsatını bulabiliyordu. aşa - hi baki. onları kâh k: ediyor, kâh buluyordu!. Bir aralık, Ferbat, Gn in ya- nına yaklaştı. Usulla — Malik gelmişti; gördün, de- gilm ii dedi. - Gitti ilah razı Sa özür Savdın. — Tamamile Biye Seni bugün behemhal evinde bekliyor. Şayet gelmezsen intihar edeceğini Ferhat. söyliyor — Deli vi been Hem yok canım... Yapı saçma “İşi, Ti Besim Hülile sen git... Ona di e ki.. — Se in aşka hiçkimseyi kabul pri söyledi. Baş- kası gelirse inlihar edermiş. günde , damadın gelinden ayrıl- ması caiz midir? — İstisnai ahval olursa Haydi, Malike'nin — Yok azizim tarafımdan iti Ferhad'ı neş'e ile kabul etti. hâle hayrette kaldı. — Seni elçi gönderdi, değil mi? Zaten bünu tahmin ettiğim için plân kurmuştum —ıı büyük bir Ferhat, bu — Bana epiçe zaman kur yap- tındı Perii Fakat, benden mu- abele görmedindi. Şimdi ise, geldi, işte... Senin ola- yk imle mi alay ediyorsun, li çay Cemil'le mi? — Hayatla... Nk Ferhat... Ftatiar istifade et. Ferhat mütereddit, ilerledi. Bu esnada, Malike Münevver, elini ağzına götürdü. — İşte, o beni biraktı başka erkek bana geliyor... Ve, elindeki minimini bir ecza- hane ampulunu dişleri arasında sıktı, — Malike! Odanın içine bir acıbadem ko- kusu yayıldı. ir an içinde, ise m göz- i Malike'ni leri, bir cam ışıltısile dei Nâk yapılara! eni sonra adliyeye gönderileğeletir. Kaçak tütünler hafaza Eyice kahvelerde tahki- e a tır. Neticede Beşik- Abbas isminde birinin kahvesinde 8 kilo kaçak tütün ulunmuştur. Kumkapı'da da Vahram isminde birinin di de 16, yi Mip isminde birinin evin. kilo kaçak tütün bulunmu ir Paşa köyünde Salih ağ; kazada. da 5 kilo ka tütün yakalanı Bu tütün ler vi Sn ye inizi! Arkası var ) an derhal bileti kesin.,, — Fesuphanallah! Böyle bir | 1500 lira ceza alın: Tefrika numarasi :53 şerefine olduğu için sözlerini — Hemen fena bir fikre zahip m ya.. aris maris beni sıkı : . . era Bir az sonra | olmayın canım. Şöyle uzaktan masadan uzaklaşınca Nafiz: | İnsanın hali vakti yerinde ein Kalbimin Kadını içmekte adeta birbirimizle yarış me nırim,. Viyanada iken görmüş- aşallah.. dedi, şöyle uzak- | şimale çıksa A a ediyord Küçük bir aşınalık... Belkis | tan bir göz aşinalığı değil mi?.. — Meselâ?.. Yazan: Hikmet Feridun Bu Gnik sahnede bir numara amet de Belkisin adeta rengi değişmişti. balm ice sini Köşede bir masadan bize seslen- ir: Enişte! Döndüm.. Nafizle o... Belkisin bit az canı sıkıldı. Onların masa- sına oturmağa ze Deyi Fahamet hafif sa: — Aman ne iyi HN Yalnız- lt va patlayacaktı 'iskiler geldi. Nafiz ortaya bir © Bir attı, — Ay içinde Fahametle evleni- “yorur. Haydi bunun şerefine çi e 4 olalım. buna e velâ ğ > "all Fakat iş düğü Ii lumara yapan sarışın, büyük | mavi gözlü bir macardı. Fakat halisüddem macar olduğu halde kendisini İngiliz diye satardı.. in bu alâkasını ” Fahamet, Belkis Ne bir rem sordular; — Maşallah. Bu da Dedi bir ahbap galibi. ime — ilâve etti: — de çabuk yahu. Daha bu sö > ilk defa ahali çıkıyor. ara izal erdim; ka halde Me Fahi acak sözler söyleyordu. Nafiz Pep ir beğendi.. Hattâ o kadar ki — Öyle dr etme,. karışmam sonra nişanlın kıskanır. Fakat Fahamet Nafizin Eyi rine hiç aldırmadı. Lâkin ben de: —Molli güzel kadındır.! Diyince bayağı kızdı.. Mo li li ie vE şetli alkışlandı. Fahamet hiç bir şey söylemeden önündeki viski bardağını m Bir yudumda yarıladı.. Bir es ald. Öbür yarımını da Cazbant o başlayınca Belkisl dansa kalktık. Canım a Bel kis de bunun farkına — Niçin yüzün m? » Canım Mi Hani bir az param olsa seyahata çıka- cağım.. Birdenbire sevinçle bağırdı: — Haydi beraber nr ede- — Hi lim... Mar pri fena olmaz... — Neri Biraz düşündüm; e — — Meselâ İsveçe.. Norveçe... eği — Hiç fena bir fikii gil doğrusu... Sen şaka söyliyorsun ama iddiye alıyorum... lahi şu işi yapalım Nedim. — ik musun? Ya kocan? bırak. şimal havası lâzımdır diye dok- tordan rapor bile alırım.. Güya ayrı ayrı yola çıkarız, sonra birleşiriz... — Olmayacak şeyler söyliyor- — Sen işi bana bhırak.. Bak her şeyi aka düzelteceğim. Yerimize hal yumurt! — Gidiyoruz.. oturduk.. Belkis der- ( Mabadi var Sera