15 Mayıs 1931 Şe roman tefrikamız: 4 ir pazarın Sarık DİNAR İ zan: İskender Fahretti Osm Macar dilberinin evine girdi: “Amcam sizi am satın alina 5 için, bütün e verirdi!,, Sultan Ahmet, rünce: “| Kız, dedi, Aradan bir Osman, o gecedenberi Zeyneb'i hafta geçmişti. görmiyordu. Dokumac Mansur ağa, bir sabah osman'ı görmüş : — Oğlum - demişti - Sen ta- fınmış bir asilzadesin.. Evimize gelip gittiğini görenler var. Başımı seviyorum. ayıramaz | Onu benden Mamafih, seni ve evini tehlikeye sapmaya için, bir müddet mn em. ei ww. bir çecuktu. Aradan geçen yide. ona bir sene kadar uzun e ir gün ODefterdardan Eyibe doğru giderken, geceleri üzerine çıkıp ney çaldığı kayanın önünde durmuştu. Bir gece kendisini tecessüs eden genç kızların penceresine dikkatle ba bi O gece dinlediği e gire hatırlamıştı.. e siyah saçlı, si şözlü, di rı saçlı, mavi — iki cariyeden birini elbette göre- cekti... Osman, cumbanın altından ne- havuzdan çıkan genç kadının vücudunu seni Istanbul'a .kim getirdi?,, havayı tekrarladı. Fakat kısa kesti, i Pençereden sarı saçlı kız gö- rünmüştü, Osman, sokakta oyniyan bir çocuktan, bu evde kim oturdu- gunu öğrenmi işti. Denize taş atan ufak bir çocuk Osman'a: — Şu cumbalı köşkü mü soru- yorsun? - dedi - Orada Mahmut Efe sag m e . vi oturi , bi- raz ii m Boğaiçine giti Nafile bekleme. Ancak al döner! Osman, köşkte, korkulacak başka bir erkek olmadığını anla- elile mukabele ederken, kendiken- imei selâm verdiğine ba- İli, bu kadın hakikaten ecnebi sman'a evin Osman, ev sahibinin a ergi 1 gittiğini vr ktan ka- ak, badi eriye çe- Sildi” 5 ye ç — Acaba kapıdan içeriye gi- reyim mi? Bu suali zihninde bir kaç defa tekrarladıktan sonra, fazla tereddü- de lüzum görmedi. birdenbire arala- nan kapıyı açtı ve köşkün avlı- latada müdü i e balıkçılık amor atları. Akşam >< Balıkçılık müfet- tişliğinden: w e ta ae balıkçılık enstitüsünde iki yatak odası bir yemek odasi ve Bi salon için u olan karyola lavabo ye- mek masa ve iskemlesi ve saire bugünden itibaren rmi gün müddetle vazedil- arm oyli ö u genç bir kadın duruyordu. Bu kadın, hiç şüphesiz, o gec neyden çok hoşlandığını pe en dı. Os- Efenin cariyesi, muştu: benden Mi kim: Osm e ve el vebali bu kadar güzel ve mütenasip bir kadın görmemişti. ime kimsiniz ? r esir. gili öntüne baktı. Genç pe gülerek ilâve etti: ahm Efe ( tarafından belin m. satın alınmış bir cariye. dei şımarık bir çocuk edasile bağırdı: mcam sizi görseydi, ele i iin bütün ve di u beğendiniz? — O kadar ie ve güzelsi- z ki..l “Merdin başında konuşiyor- lardı: — Amcanız Efeden de zengin — Efe de kim oluyor?! Amcam, olduğu servetle, bütün İs- Vali satın alabilir... — Bu derece zengin olan am- canızı tanımak isterdim! — Nevşehirli İbrahim paşayı tanımiyor musunuz! r dilberi hayretle gözle- rini açtı: — Sa Damat İbrahim paşadan — SR — Evet — ia onun yeğenisiniz de- mek..?! için ediyorsunuz? Macar dilberi, isi efradından birini MN n'ın kolun Her akşam bir hikâye İ Karşı penceredeki manzara 3 —Çocuklar! Aman, ve > gelin çocuklar!... Ne an- i salman pencerenin Önüne e elektriği söndürüverdi. Perdeyi indirdi. Dört kişi, manzarayı seyre baş- ladık. ari era ee Seyrettiğimiz ile ai eli Beyoğlu sokaklardan vii ei Hem bu ae i, hem de karşı odadaki si barça aydınlık ” yözünd en, önü- müzde cereyan eden manzaranın irtr tafsilâtını göremiyorduk. Oda, bir yatak odasıydır. Ta- vandaki lmba yanmıyordu. yatağın başındaki (o abajurlu lâmba yanıyordu. Abajur yüzün- den, ziya, parça me ve yatağın önünde dur e gibi, koltuk ve saire ii sebebile , imi K iyi u. Lâkin, aydınlık ve kapanmamış olan bulunduğumuz — pi güzel, ne vazıh görünmekteydi ! Gözlerimiz, çeşimhanelerimiz- den, merak, alâka ve ibtirasla dışarı Eaişiğ Yüzümüze, yılışık bir tebessü- mün lüzuceti yayılmıstı Ağzımız, iki parmak açılmıştı. kları: <5 baillerle ünd; e Ş B diyordu! FER Söyrdeliyor ilk? Erkekle kadın arasında, bir mücadele cereyan ediyordu. (Ne tatlı mücadeledir, bu, ya- rabbi!) Erkek, kadının belinden kavradı. Kadın, ağzını, erkeğin boynuna yapıştırdı. ( Emiyor muydu, öpüyor muydu?) Erkek, bir silkişte, kadını ken- dinden ayır: me iki koli birden havaya kaldı. e erkeke açmıştı.) Erkek, onu kucakladı. ei ve bariz memelerini göğsü üzerinde sıktı, (Kimbilir, ne büyük bir zevk duymuştur!. Dört arkadaş, rüküa varmış vaziyette çıldırmak lekeli de; Köbumizi sığamıyorduk . Erkek, al eee üzerine, anhaminha yı Beyaz yü” Mi, koltuğun üstüne atıldı. binezonu olacaktı ! hakkak, aşk sahn in canlı parçası başlıyordu. ) en iyi manzaralı Dört arka mevkii aramızda paylaşmak için itiştik. Erkek, kadının iy çulland, Yatakta bir opmuştu. Yorğanı ln birer birer yere yu lm ei bir ai büzülüp buruştuğunu gör- (Ne aşk! Ne sevişme! Ne kır — ihtirasl) iraz öteye çekil de iyi van , bakayım, Adni Erkeğin, vaziyetini aldığı, gölge in belliydi. oynu omuzları arasına gömük üş; sırtı kabarmıştı. Buddan in Me tafsilâtı dikkate garpmıyordu. Klin ise, sağ bacağının, karyı oladan. ha sarktığı titrediği göri du. (Ne zeakli ole? bul) Kadınım yüzü, abajurun bol la aydmlattığı bir tarafa isabet ediyordu. İfadelerinin bütün ince- liklerini e Sürmeli göz kapakları, uzun kileri, ii süzülüş süzüldü sahnesinin el ye- A oldukları balidaf z Dudakları, müphem, munkati e telâftuz siyon, mutlak.; Benzi, sarardı, ardı... Ele .l trik ili alında Ebe, Kadının nasıl ile solduğu anlaşılıs yordi gm ie sarktı. ketsiz kaldı. Sonra, me boğaâsa gölgesi, kadının üze; li al prizin telini çe düğü, bedeli ie lin mütebakı kısmını gm ik. sabal h, o. ll ilime nın kapısında bir kalabalık göre rek tım. — çi oldu? Ne var? Dün gece, üçüncü kattaki maya asma öldürmüşler... nceresi tam Sizin bez” daki kali Katilin olduğu anlaşılamadı. Acaba, o seyrettiğimiz, cinayet b bundan âlâ-misal bulunur Mam Müellifi : Wâ- Nü) “Okuyunuz Üsküdarda en eyi yerde cad- dede 10,000 zırâ etrafı bostan sına girdi. yini üfledi.. O gece çaldığı ayn Merdiven başında sarı saçlı, | tılar. (Arkası var) (Muhakkak, bu, kadının kom- | racı İlya EF. ye müracaat. Tetrika numarasi :41 — Allah Allah.. Benim buradı — Vallahi affedersiniz.. Benim | ta ei süzdük... Sonra | nadan korkmuş olacaktı... Telaşlı nl si kalmam seni niçin ri indr: sinir- | yüzümden . rahatsız (oldunuz ayrıldı ayak sesleri gittikçe çoğal, Kalbimin Kadını ienditiyep Anlamıy edim.. — Alan o versin.. Öksürük bir daha tekrarlandı amam ii inirlendirmiyor.. üç el acr- — Yeok.. Zaten daha yatma- Bu öksürük bilhassa bana işittir- Yazan: Hikmet Feridun yorum.. Zavallı Yayla ne kadar | mıştım ki. Keş ii ta iilekan çalmaz olaydı.. | mek için bilhassa öksürülmüş gibi Bunu söylerken etrafıma bakın- üzüldü. Bende size ça vermem- apısı açık olduğu için | Sinirlerim büsbütün gevşedi. Bak- eldi.. Bir an düşündüm.. Acaba O piki: karedeki odada idi. meğe karar verdim. ie saat | içeriye şöyle bir baktım. ary: tım karyol arında tertemiz | dışarı çıkayım mı cıkmayayım mı?.. Bulunduğu mn da © kapısı fasıla eli >> al ce, asını açmıştı.. Pijamaları yatağı- | bir erkek pijaması duruyordu. Ben de odada dolaşmağa başladım. Berayı ihtiyat, sesimin beni âdeta ilaml nın yanında duruyordu.. Odadaki | Soyunup yattım.. Saatlerce yata- önünde, o dışarıda perdesini mümkün olduğu kadar — Bi etme Fahamet. Uyku | büyük elektiriği yakmıştı.. Yal- | ğın içinde sağdan sola, soldan | ben içerde epice dolaştık. Fırtına alçalttım: Ma ie akıyor. z yatağın yanındaki mor abajur | sağa döndüm. | gittikçe ziyadeleşiyordu. — Söyle enişte bey.. Uyumak için ne yapayı! Aşk işte böyledir.. Bu Nafiz y senin uykul. süi kast yapıyor galiba. KE eniş Ne tu- haf ile kazan konuşuyor Zannettim.. Gecenin bu saatın anı” ve oram telefon ederken be- inimini bir kabahatımdan m ni çok tuhaf oluyor. artık m Eğer sabahleyin keli eve döner de benimle beraber Bahçeköye çifli- ğe a, intikamdan vaz ge- — “Peki, Muhakkak geleceğim. — Söz ama.. Allah ısmarladık.. — Güle Telefonu kendi Oda dönerken Belkisin oda kapısı > geçiyordum.. Ayak üze- e bir iki lâf attık: nu yanıyor: bu .. yatağın, karyolanın de- mirinde duran pijamaların insana sıkı bir şeyler ize ee gibi manalı bir halleri Odaya gözüm fazla mı a? Belkis de vaziyetteki gayri tabiiliği hisseti, odanın kapısını k: — Fahamet hanım değil mi?.. Diye gülü gm $E evet makamında salladım... Bir müd- det hiç bir şey O ayak- Müthiş bir gürültü ile uyandım. Dekşetli bir fırtına vardı. Yer yerinden oynıyordu.. Ara sıra gök yi Şimşekler. « Fırtı- nadan pu a SE ibi geldi.. Ben bala ri bu dirk müthiş bi a gör- memiştim.. Kalktım. lekiriği yak- tım, karyolamın üstünde oturdum. Dişarda telaşlı ayak sesleri vardı... bir aralık Belkisin öksü- rüğünü işittim.. Muhakkak fırt- Nihayet ai açarak dişarıya şöyle bir uzandım.. Yanı vali a Belkis dehşetli bir korku için. odanın dani dolaşıyordu... zi görünce: şana mı? Ne iyi oldu.. Ben de sizi e düşünü dum Nedim Ne oluyoruz Allah aşkına.. Kıyamet mi kopu- yor? Ne yapsakacaba?. Sesime bir sükünet tonu vere* rek sordum: (Mabadi var)