23 Nisan 1931 Akşam EE e ER Mine roman tefrikamız: 115 İİ (Deliler Saltanatı | İli İİİTELLi HASEKİ zan : İskender Fahrettin Fahrettin “Dün, Hamza, mü ei boğadan ziya- de simsi bir tilkiye benziyordu.. Beni sıkış- tırdı, fakat ağzımdan bir lâf alamadı!,, Dağlı Hasan, Eskisarayda, Telli Hasekiyi Mi ag hr ik ederken, (Ham: adam saray inni ei girdile; Dağlı Hasan, saray Ödemi görünce şaşırmıştı. Muhafızla ran diri Sadrazamın gn e m ehmet paşa lan irier li li lik, yerine biz geldi k... Hasan muhafızlara karşı söy- liyecek bir söz bulamadı. Hamza- nın kendisinden intikam aldığını anlamıştı. Sadrazamın emri saray içinde şayi olunca, -Hasekilerden cariye- lere kadar bütün kadınlar telâş heyecan içinde, birbirlerine soruyorlardı "— Sadrazam, Eskisaray Esi fızlığına OHamzayı göndermiş... acaba doğru iğ, — Doğru ya.. Dağlı Hasan gitti bile... — Hasan iyi adamdı.. yi bize istediğimiz zaman müsade ederdi.. istediğimiz e giderdik” amzanın buraya gelişi bii için bir felâketti — Be 2. — Devlet bizim imhamıza ka- rar iel olsa, Hamzayı bu- di... -açırmı, Yeni Muhal fızlar derhal a kapısına ve li 5 saraydan uzaklaştı za Hek e elinde kuvvet ve fırs; n Hamzayı öldlrecdiğine ella tadi yordu. © itan İbrahimi s 2 avu- içinde oynatan Hemaşah, biricik şehzadesini, göz göre göre, ir gün evvel silin Zerefşan Ni m sadık cari Vu biriyı erefşan (saray. avdeti iz e saray kapısını yeni idi al etmiş bulunuyord Çerkes dilberi Ri derhal kavramıştı: Sultan O İbrahimd. arta kalan kadınlara karşı Be bir süi kast li edilmişti... Zeref; — z Şe © b bu işi Hamzadan ka mer yapamazdı.. Kö- sem ei undan sonra, sıra ile hepimizi rms ve gelini Turhanla başbaşa kalmağa azmet- miş görüniyor... Dedi.. Ve bir gün evvel Ham: zaya sarayın bahçesinde Tankla; re e Telli Hasekiyi aleyhine harekete getir- bee ist e Dm dedi, dün bahçede Hamzaya etti Bana, ilk sözü sizi sormak oldu: “Hase kiyi gizli rmek istiyorum... Mümkün mü? ,, dedi... — Sen ne iy verdin — Gör edim... İsrai e Kollarımdan yakaladı: “Bana diye yardım et! , diye yalvardı... eki..,, demiş, maksadın öge çalışsay- iç birşey söylemiyordu.. “Kapa tehlike vardır. ölümünü rsun ?,, dediğim zaman: a ii ölmüş b adamım !,, diye cevap verdi.. Gözleri dön üştü 10 halde bana karşı bir sui ii tertip ettiğini nereden anladın ? — Müt ie lyen. sizden bahse- dibi Sultani Sesinde Da bir ahenk var mıydı?... Çünkü Hamzanın gözü karardığı zaman, ifade eden kü, sesi kalınlaşır; Kudurmuş bir boğa gibi bağırarak iri saldırmağa başlar ... Zerefşan, Telli Haseki'nin sö- zünü kesti: Kudurmuş bir oboğadan üyede m bir tilkiye ar Sultai . Ben Hamzanın saray: sar EGLİRİ Belki Hislerime itimadım var.. Büyük bir e karşılaşacağımızdan o emini Hamza e m mevkiini bırakıp da buraya, kapı nöbetçi liğine gelir mi2. Bim n sebebini keşfetmek için ERE zekâ ve törnsete lüzum yok! 1 EN Her akşam bir hikâye kleden: Nal Asım içeriye girdiği vakit i yar meyhaneci görmemezliğe geldi. Asım seslendi: sun'i bir taac- — Bittiki hu Asım sırıttı. Mihal An ın to- parlak Ee bakıyord e yaramış; Sille — Ası il sema bitti mi? radayı mışsın e 2” — Niye zayıflayım? Niye zayıf- layım ? > Âsım bir kaç defa tekrar Bone gülüyor rdu. e epey içmiş olduğunu ladı; memnun oldu; “ Neşeli a daha iyil dedi, daha az- müteessir olur.,, — Asım olur birer kadeh içelim. — Vaktim yok eve gideceğim; çıktığımı Sabiha b ilmiyor. — Hatırımı kırma, bir kadeh.. — Bana ye barba; Sabiha ne yapıyor en e âhın altında şişele- ri İm e üden Asr- m'ın geder işit, — Susuz içersin pe mi? pi vet, Ası dalgınlıkla (okadehlerin ikisini | içtiş anil iki kadeh li E — ER rakı nasıl? Asım cevap vermedi. Mihal düşündü. Asım bir çocuk, karısını çok sevi Ona acıyordu. Hapisken lağım ilk günü onu kara bir haberle karşı- lamak zor Şe AĞ Meyhaneci zihniyetile e sarhoş et- ekte; ir çare Rai m. — Kolay mı ya! Hele bir daha doldur İ KE Sam doldur be, — Mihal doldur.. Tıpkı mofon plağının çatlak bin hi düşünüyordu, bir yerinde iğnenin Rp aynı nağmeyi kadeh oni e ehemmiyeti Kala delip ER kadar Asım bu Küçük padişah Sultan Mehmet sözleri tekrarladı. Kafası sağa iliki bir çocukta; ;Günlin ola sallanıyordu, ağzı kıvranıp birinde öldüğü zaman, tahta, bükülüyordu. b o Erbin ki Meyhaneci e. Çok ta tevarüs edecekti? sarhoş olduğu iyi değil, demki Sultan İbrahim nes- Asım ki i gene alti Mihal linden iki erkek çocuktan başka | “ Olmaz, yeter artık!,, diyemedi; saltanat varisi yoktu. bette | bunun için bir selen lirmedi ultan Mehmetten sonra Telli | “Haydi şimdi git, Sabiha'yı ku- Hasekinin oğlu - Günün birinde cakla,, diyemezdi, çünkü Sabiha m a kendisi de Valdesiltan kaçmıştı. olabilirdi (Arkası var) Asımın neşesi gittikçe (artı- yordu: Salâh İzzeddin İlk günü Düşünülürse hapisane o ka- deği - dedi. - riya Sabi ül ö yor. Bir gün yağmur yağıyordu; me üzeri idi; gene ve geldi. Bu gün dim; “Fat h'te teyzesine le tir, şimdi yağmur altında tramvay bekliyor. — Düşünme günler. Asım ayağa kalktı. oğlum, o geçmiş — inal artık, bir paket sigar, — Arkadaşlar eee Akşama Sabiha ile gelirim. o sıra, kapı tekmelendi: Prasa bıyık ai girdi. — Mer haba Mihal! - dedi. Sonra dit gördü. — Geçmiş olsun! Ne sa- düf; bini İsi a dum. Safa geldin. Safa bulduk. — Otur biraz konuşalım. — Hayır, daha karımı görme- m. — Hangi karın, Sabiha mı? — Dört karım yok ya! Tabii Sabiha. Lütfi Mihala döndü. Meyhaneci tezgâhın altına gizlenmişti. Prasa- bıyık ei Sabiha'nın Yassıçene Muhsin çtığını Asım bilmi m e erak ediyordu: Asım anlayınca ne yal pace Arkadaşına da acr ordu. Elini Asım'ın omuzuna attı. canım dedi; ne zaman- a ürüne Barba birer düz istedi, lin urdu. öv ei sabahta ey amimi Mihal'a Bir: acıkmıştı; beri bir seslendi: gün hapisten çıkacak değilsin a Lütfi: — Öyle ise bize bira ver dedi. Asım yiyor, içiyor, hem de lâf yetiştiriyordu. Lütfi sordu: — Yassıçene'yi görmiyeli ne kadar ape Kafese girdiğimden beri, bi değil mi! Ne diye soruyor- ve Mi Kalktı. — Nere; Sahife 9 — Eve, yer olacak! Mihal dayanama: ş —*Ev& ie Sabiha orada değil. Asım dimdik » Gözlerini Mihal” dn Lütfi", ie Li deki Mihal'a gezdiriyordu. Bakışı değişmişti; sanki içtiği alkolun tesiri bir lâh- denbire “silsilesi çürük kahbe!,, diye bağırdı. 0g dedi, evde yalnız ne yapacaksın! Asım, birkaç küfür daha sa- vurdu. Asım'ın zihnini yalnız bir şey ör Sabiha kiminle kaçtı! Çok döşünmeden buldu. Her şüpheyi ama için arkadaş- larına sordu 3 Yasaçene, e gitti değil mi? — Üye de m savurduktan > gürült yemi neşe ile bar- bir n ğını kaldırdı. Toka edeceklerdi, e açıldı, Yassıçene Muhsin girdi. mertti; Asım'ın hapisten prag ilya du. Doğru tez- gâha — asa mü ir bera- i ber içelim i Meyhanesi gene e altına i daldı. Lütfi, Asım ordu. Asım, gelis akin. i — Çık oradan Mihal, kadehleri 1 tazele! dedi. Mihal'in rengi atmıştı. Lütfi, ; sım'ı gözünden “üününe Muhsin'in kaptı enmiş üstüne i mabadini seyretmeğe üsaade etmediği için, meyhai İN dışarı fırladık. Eeee... Kimbilir?... Belki, şahit ee kala m Vak'anın âsâbımız mü: si rültüde bir azaya uğrar; cumalardan maada hergün saba akşam Se kadar, pumaral biletle tebdil ediliy. Tebdi m 25 Nisan i günü b Tefrika numarasi: 22 a A Yazan: Hikmet Feridun — ? . Buradan tayyare ile iki slk ei yol.. gider gelirsin de hiç benide beraber gö ami iste- vel savsaklamal Ben tayyareden ekişeti Körler! Dedim.. Güldü: — Budala.. İki buçuk Pat Bunları li u boy- numa doladı, kulağıma rm yapıştırdı: — Fenamı seninle iki saa havalanır dururz.. Çabuk öyle “ Evet!, de. > — Bir kaç saat düşüneyim Mari.. Bu esnada hiç tahmin et diğim bir şey oldu, balm Ven Dın gözler nemli lüzum vardı.. — Simdi de ne oldu Vera?.. — Öyle ya... Sana bu kadar rica ediyorum da küçük bir arzumu bile, yerine geti tin Beni ne eyes sevdiğini bun- dan anlıyoru; Za şağlğ. ii Peki Mariciğim.. — naz olsun diye öyle $ im... ! Yarın istersen yola çıkalım.. Birdenbire (o göz erimek yaş — — ye ri 5 yağ- eş. , ri rundan dizinin üstüne çekti w alamet ii kola ai — Haydi Ferit ağa bey yarış. — Yooo.. Ben ona gelmem Fahamet. pe Dm e Le Ekini üstünde vücudunu insanın uzun uzun meşgul edeh bir kıvrılışı var, hemen onunkinin yanına yaklaştır. dım. — Fahamet bu Kâğıthane se- ferini eğ pi çıkardın kuzum? yapayım Ağ ekim al gelen en şairane yer burası oldu.. Birsin m va başım hoş değildir. Yarın d. Balta limanına gideriz ai mı? en radan Vera ile berabeı pırrrl Bükreş! Tayyare bileti yanımda, pasaportumu üç günde edim ki.. — Bak ikimiz de > ehir hari- cinde olduğumuzu anlayınca asıl r az önümden gidiyor. At | e RR aldık.. Yarın mu- ba k değ il mi Ferit ağa bey. — Bak ha ta filân dinlemem... Sustum, ne söyleyebilirdim ki.. Boğazin üstünden meyal iz er ei Yola çıktığıma Aklım: oldu FikLzi Küçük Btöhobili geldi. Ne mke imdi yerde olsa; Onunla Bebeğe m Belli Vi o bugün Balta m gitmek için hazırlana- Beni bulamayınca kim Otur- edeme- bilir ne kadar sinirlenir... duğum iskemlede rahat az > ki sarsıntısı sabımı bozuyordu. ahametin Ma bilinden sonra “Feridin apar- tımanındaki Oodamı hatırladım.. Semihanın kendi elile yaptığı yatak.. Her gece karyolamın baş kiraz örü. G mın kendi elile ütülediği ni gözümün önüne geldi.. Bakın likör dedin de aklıma Fahametle dağ, > MAK haline müt- hiş bir durgunluk geldi.. Ekseriy ışarıda Sani her rağmen hâl: gibi davranıyord metle pek ziyade gez derim bir sessizlik ei, yes yordu. ( Mabadi var )