31 Mart 1931 Sahife 9 ——— Tarihi roman tefrikamız: 92 | Deliler Saltanatı | Saltanatı lde del Mart 1931 TELLi HASEKİ n : İskender Fahrettin aZi Nüruhayat, Dağlı Hasanı iğfale çalışıyordu: “Cinci Hocanın paralarını saraya götürme.. onları aramızda paylaşırız, olmaz mı?,, Hamza Yedikuleye gitmişti. Dağlı Hasan, on dakika sonra, ufak bir yük arabasile evin önünde durdi Nüruhayat, Hocanın paraları karşısında, “irana yeli kendi za'fını hissediyo; — Hamza hâlâ dam ni iş söyleniyor: Na bir kuş gibi, Be tamamile esaret ea yaşıyan Nüruhayat, eline geçir- diği bu muazzam servetten neden istifade etmesin, kese kese altın- ları gümüş paraları kendi elile Biçin saraya e ademki m ette bir inki- lap olmuş, Pelişikter kapıcısına kadar yn saray halkı değiş- mişti. mza, bu tebeddülden neden dağ etmesindi? Hamzanın çektiği sıkıntıları, senelerdenberi saray erkânile ve yeniçerilerle yaptığı mücadeleleri hatırladı. ayır, dedi, o, insana pa- ranın saadet ” getirdiğine inaj yan bir erkektir. Halbuki, ben, sultan dahi olsam, parasız salta- sarayda gözlerimle bi oldum. Turhan sultan, pa seyan — N iğ den düştükten so bir odada kapanıp kaldı. iie parası olsaydı, Şekerpare gibi, Kızlarağasını elde ederdi... Dağlı Hasan merdiven başın- dan haykırdı : ” — Arabayı getirdim.. Paralar nerede ? Nüruhayat, yapacağı işin ne olduğunu evelce tasarlamış du- rendiş ve ağır başlı bir kadın tavrile merdivene doğru üdü — Hasan, yul çıl Dağlı Hasan, önüne bakarak, sofaya geldi. — Cinci Hoca bir araba nın yükü parası olduğunu ümit etmi- yorum... Şu samurları da arabaya yükliyelim. — Arabada onlara yer kalmaz, Hasan! Cinci Hocanm paralarını görürsen deli olursun! Nüruhayat, kütüphanenin altını açtı. — İşte p ikkat et, getirdiğin araba Dali almazsa... Ve dolabın içine el — almazsa, ki seferde ötürürü! MEİN Hocanm kucaklamak istediği bü; bir gümüş para torbasının ağzı ve Dağlı nm elindeki paralar yere döküldü ve odanın ortasında yatan Harem ağasının (etrafındaki (o kanlara karıştı. Hasan, se gaye bni eği deli gibi, a gözlerini soluna İ sakağa başlaişii Nüruhayat, Hasanı elde etmek için tam Hasanın omuzlarından çekerek: — Bana bak, Hasan! -dedi- anlıyorum ki, sen, bu adar çok parayı hazinede bile gör- memişin! Aklını başına topla... Kendine gel! Eğer bana Ele seni bir Dağlı Hasan, dolaptaki para- ları avuçlarken, güneşin harareti karşısında eriyen bir buz parçası gibi, bir anda, iradesini kaybe- derek, altmların cazibesine tutul- muştu. Başmı (kaldırmadan, gözleri yerde, cevap verdi: Söy e istersen yapacağım. e | Kürheyt kütüphanenin kapı- — ER , bir e * ande zengin olmak ister — İsteri — ilamiz; m araların hepsini Ea aker vee Fakat ben buna muvafakat etmedim. Altınları ve “Filorileri Bal bi- rakıp, diğer keseleri hazineye yn ! da kalanlar ne olacak? 5 yrmeier saf bir delikan- lıydı. Ömründe ilk defa böyle muazzam bir servetle karşılaşmıştı. Hasan, sarayda hazine hafız- lığı yaptığı zamanlarda bile, bu dünü derhal izale etmek için, ya- vaşca kulağına eğildik — Burada a a para- lar senin ve benim. İkimizin ola- cak, anladınmı? (Arkası yarın) Akşam 340 ihtiyar Londradaki İran sanayii nefise sergisini bir ziyaret Londrada tertip edilen İran nün: ği erkek Bm etmiş ve sonradan k rine gis idaresi tarafından bir ziyafet verilmiştir. Bu ibtiyar- ların yaşlarının mecmuu 30,000 seneyi geçtiği anlaşılmıştır. İngil- va ibtiyar adamları serğiye n davet edilmişlerdir. e eri Omahsusa (kaydettirmiş olanlardan hayatta kalmış ol. lardır. aretin — hatırasını lardan ee Wilson sinde doğ ve Ey ük ri ezmiştir. ileyhin söylediğine göre ii senesi sergisi: sinde gördüğü eyler içinde en ziyade merak etiği, ik zman uyandır- a içine yerleştiril- hli saat imi huliye hasılâtı altınına baliğ olmuş v büyük mı bezin ibtiyaçlarma tahsis miştir. Dağ yürüyor! İsviçre'de bir çok köylüler tehlikeye maruzdur İsviçre'de son günlerde pek çok Ça ği sonra hava- larm ar gibi iyileşmesi ve sam a ei Alplar rda ki ahali almıştır. ani Kili zilan dolayı Ya toprakları e bu suretle bazı dişle bare ker gelmiştir. Ezcümle Bern'den 10 mil me- safede bulunan e aglar ır dağ ü yürüm: aikada kalmak tehlikesi karşımda bul meri dağın yamaçları henüz şi. bir kar tabakasile örtülü —— en derin var. unlar o eniştir ki Üzer- lerinden at ile silme bile kabil değildir. Çifçile kulübelerini bırakmışlardır. Şimdi coşkun bir ha lde bulunan kz wi i fındaki ormanların ağaçları dağ- lara yü asından devrilerek dana çı sola meyletmiştir. dakika yaklaş- felâket karşısında âciz bul or ve yalnız imdat tertibatı hazırlıyor. Zabıta tehli- keli mıntaka etrafını kordonla çevirmiştir. | Her akşam | bir hikâye Sabri Kâmil By yirmi beş vüz eden memuriyet adar tahsil malümat noktai nazarından tam manasile rm idisede ( eski nğli| vukların, böyle senelerce sali kıpırda- 1: asında bri Kâmil beyin hali vakti de zararsızdı. Bankada nakdi, bir kaç parçada emlâki vardı. Lâkin son senelerdeki mecburi vaziyetler onu cinsi lâtife 2 yak- mol bu yüzden bütün itiyat- ları zmuştu. Sabri Kâmil bey imei kırk söy evli, çoluk çocuk v- bi da. İşte nasılsa bir gözi özleri ahuya zebun aş yaptığını yapacağını m bir haber alsalar işi du- man Ek üphe mi var!.. e dore ik da Şişlide bir apartımanda... riman, m esi sn sohbeti gürül Sabri Kâmil b 20 senedir evde çürüttüğü beş çocuklu refikaı hayatına hiç e benzemiyen Ga bir kadındı. & halindeki tavırlarına çok tutulur; ri Va bol bol kahka- kla geçirirdi. Hele bir e m “ Efendim, Nuru- ynim, Ciğerparem! Ömrümü ila etsem yeridir! ,, gibi nüva- zişleri o ka: soğuk, o kadar öieniliie bulurdu ki... Sabri Kâmil beyin de en ziya- N yana Sabri Kâmil ediyordu. Sa beyi âmil bey de inat olsun diye Marikann aylığını bütün arzu ve taleplerine rağmen bir türlü 15 den 20 ye çıkarmı Bir gün Neriman konuşurlarken Sabri Kâmi birak şu musibeti delile e demişti. itti, geleni söyliyerek an hanımın ısrarına da al ık gitti. Aksi tesadüfe bakın ki Sabri beyin Hizmetçi j karısı a son doğan gr ez üzerine bir hizm bulmağa müsaadesini almış; e emri vaki karşısında üzere gizli gizli münasip bir kim; fıs yordu. İki ın sonra, bir eba en maş değil mi?,, çimi Sabrı Kâmil beyde hazırladığı müna bir e söyliyerek göya hiddetli aziy odasına ğer yoluma bakacaktı. Fi iş öyle ya?.. Marika a Sabri beyin duvardaki e derhal vazıyeti keşfetmişti. açıldı... Marika.. Arkada si Sabri bey etrafına bakındı Ear değil kendi evi. önmesile içeri Müthiş girdi, karı ıs Sabri beyi eve hizmetçi aldığına hiddet etti, onu “ kaldın, a bey?..,, diye mültefit bireda ile karşıladı. ğzını açmadan derhal karşıki odayalgirdi. Marika, bu vaziyetleri gündüzden tasarla- dığı için soguk kanlılığını muha- faza ediyor; için için güliyordu. hizmetimize bakacak... Sabri yıkılup kaldığı üs kanapesinden bir şey söylemiş olmak için — Maaş?diye b Karısı : — Evelce oturduğun evde ne alıyordun ? Diye Maı rikaya sordu. Sabri Kâmil bey, Mari! — Beyefendi çok iyi bilirler vi orada 15 lirayı 20 yapmadıkları için çıktım! Deyiverecek kor- kusile ödü patladı. Sen merhamet onazarlarla Marika'nın yüzüne baka kaldı.. Marika bir lâhza sonra yutkunarak : — 20 lira... - dedi. eyin karısının gözleri açıldı. Kocasının ara veremiyeceğine kat'iyetle kani bulunuyordu. Fakat, Sabri bey: > — 20 liramı?... oooo... Pek . Aman, ne ehven tevafkuftan Sabri bi gibi Tefrika numarası: 87 Külkedisi Evlendi Yazan: Selâmi İzzet Hicran, in kenarında bir bana oturmuş Amma oi “değildi. ında Nureddin bey biraz ona can kulağı ile Hicran da doğru meyletmiş, dinliyordu. Selim'in © anda beyni attı. Kulakları döndü. uğuldadı , başı Yaklaştı ve değişik bir sesle: — Hicran, dedi, odaya çık ve beni bekle... Hicran birdenbire şaşırdı, fakat itiraz mii Kalktı içeri girdi, odası! çıktı... Kocası bekle meye layla, Beklerken Nureddin'in sözlerini düşünüyordu. Nureddin bey halâ izdivaç için vaat bekliyor, disini ölmez - aşkla dirliği yemin ediyor: Hayır, Nurodiln beyle evlen- mi b reddin beyi gene tereddütte Sarelle. oğru değil, diye söy- i oğruyu ylemeliyim , onu bu — ileğiin bırakma- pe ya inmek üzere tekrar Pa çıktı. Kulağına sesler geldi. Evin içinde szlp bir telâş ve boğuk in vardı: A — ne facıa... İkisi bir- den er ire Vaporetto Hicran'ın içine korku girdi. Merdivenleri indi. O zaman ku- laklarında bir feryat çınladı: — Selim bey boğul — Selim... Selim! Hicran acı bir vaveyla ile bah- çeye fırladı. rkes rıhtımın parı e Tar eğilmiş bakıyordu. uyor;! ml. ei iterek öne ir Fakat hiç y görmiyordu.. Kanalı yer lem akıp iv ordu. Hicran âdeta ,Sıldırmıştı. Aklı aa gitmişti. Ne olduğunu, asıl olduğunu çi bilmediğinden ne yapacağını şaşırmıştı. Rıhtımın kenarma diz çöktü. Etrafındakilere yalvarmaya baş- ladı: oldu, ne var?.. Selim nasıl düştü? Madam Reynalt anlattı: ka sonra Selim bey Nureddin beyin yaka- Bir iki kelii sö sına yapıştı. leştiler, itişmeğe başladılar. İkisi düştü birden haykırdım. Herkes hp geldi, fakat bi esnada r geçti.. Kayboldular, Dalga "zömüldü üler. Rıhtımın suları aydınlandı. Gon- dollar, kanolar, toplanmıştı. e tutup etrafı araştırı- yorlardı. Bir ses haykırdı: tede bir yüzen var.. — Nerede? — Venier ayn önünde... mdi? ei idi?, kurtaran (o Selim miydi yoksa Kardan bey mi? Mei gözlerini açmışlar, tarafa doğru Mineli gör meğii tefrik etmeğe çalışıyor- rdı. Hicran “pen ii — Seliml.. Diye or, kendini kanal keli tiyoedi. İki kişi kollarına girmişlerdi, güç zapte- diyorlardı. Kâşif beyin sesi duyuldu: — Bizim gondol nerede? Bu İargaşalık arasında a bulmanın imkânı yok met başka bir gondola atladı ve çala kürek yüzen gölgeye doğru yol aldılar. (Bitmedi )