23 Eylül 1930 VU İM e İDİK MİZE İŞ EV YDİ anım , eski dostı hanımın oğluna verdi. n asın- da yeni evliler- den bahsetti: — Ayol, dedi, |. çocuklar evleneli ağzı bir karış açık ka — şey değil! . A kabahat .hangi- sinde? — Geceniz hayır olsun! — Şu halde ayrılmıyalım, yoksa nasıl hayır olur? Mal meydanda İzdivaç takarrür etmişti. kusursuz e g7 karun gibi “zengini ustakpel damadına, nikâh eş Mk yirmi bin lira eriyordu. Böyle bir kızla evlenmemek kabil miydi ?.. Söz kesilmek ti üzere iken, kayın peder mustakpel damadını çağırdı: — Yavrum, dedi, kızımla ev- lenmek iyi ali güzel... Yalnız Babası malümat ver bakayım, sen nasıl adamsın?.. Damat olacak zatı derin bir Besir ars. çenesini kaşıyarak: endi, dedi, ben de ii şey si er m; isteyecektim bana hayatınızı m; a Kayınpeder o ci yi kalktı, odada şöyle bir” sonra gelip yerine oturdu: — Evlât, dedi, sana her şeyi olduğu gibi yalansız söyleyeceğim. akta faide El Dostluk Selâmi İzzet zengin bir dostu ile köprüden geçiyordu. Bir çocuk Selâmiye musallat oldu: — Beş kuruşunuz var mı? Beş in var mı? Selâmi'nin sl dostu iz, — Günah, dedi, çocuğu ney” kovdun? Beni ilk defa gördüğü halde beş kuruşum olup olmadı- ğını sordu, sen ki banim bunca dostumsun, .bir gün 'bile param olup-olmadığını “sormadın. Bu ne hiçim dostluktur?. İçten rüyyrum .sen'de kılıbıksın sen ele karına çıkışamiyorsun... — Çıkışırım, amma içimden. Tu Yeni ee hanım sordu: oturdun kızım. — Bu ay bi altı kapıya girdim. — Neden girdiğin kapılardan hemen çıkıyorsun? — Ne yapayım efendim, bei üçüncü günü evin hanımı Bey başını kaldırdı: İ — Bu kızı tut hanım, iyi bir kıza benziyor. İkiz kar- deşles Karısı ile baldızlı birbirlerine öyle benziyor- dardı ki, bir gün sordular; onları biri birinden nasıl ös allam ay, benimkinin “elli bin | şi il var. Para Levi rae egr? — Levi, d seneye mahküm oldum. Sonra çıktım, t aks- binde ( sahtekârlıkla sene yattım... — Ya... — Evet... Ben hapısanede iken karımın bir oğlu oldu, kızım iki çocuk düşürdü... — Ya.l et gene serbes kaldım. ii ihtiyatlı ettiğim- len, bir daha faka basmadım... — Bu kadar mı? — Öyle ihtiyatlı iş görmek sayesinde, dalaveralarım meydana çıkmadı, gördüğün gibi yüz bin- lerce lira servet sahibi oldum, kızımla evlenecek ama yirmi bin lira veriyorum. — Malüm efeni — Şimdi sen köyle bakayım sil adamsın? nee damat güldü: bu hususta uzun bir şey Z ölme ii dedi, bütün bu anlattıklarımızı nra değil mi ki kızınızla gene evlenmeğe razı oluyorum, nasıl bir adam olduğumu anlarsınız! ret aha aza gitmişti. Hararetli du: Hokkbi Mei İş şey değil. Neler yapı- yor ös Parmağım ağzımda kaldı. — Neler yapıyor bakalım? — Mesela şapkayı yp ri al- #ına üç #ane yumurta DT, Da sonra şapkayı ir | meyi sağa bir tek yumurta kal- lik Löyeyi gama ayi güzel, gürbüz bir u bir şey diği, e Ben size anlteyim da mahareti gö- rün, — Anlat ir gece düğündeydim. Düğün evleri malum ya, cak, yatacak yer yoktu. üç kızla bir odaya koydular. Sabahı beraber ettik. — Bu mu maharetin? otura- Beni — Hayır, sez olunca odada ene dör kişi idik, fakat mey- danda bir tek Bi el / z YY ai — Peki karı sana bir ıskarpin daha alayım, ne dü amma beni papuçsuz bırakma! im Menfaat | eret Zengin bankerin kızı Rebeka | Mahkemede reis maznuna soıCu Salamon'a sordu: Bu zatın yeni yaptırdığı — Salamon, hiç bir menfaat gi galmışuı v e Evet reis bey. re birine âşık olab — Neden çaldın? — uza temiz pak — Se olmıyayım, eğer çıkmak menfaatim iktizası ise elbette ğ olurum. — Yahu neden karını boşadın? 5 — — Yatak odasında bir düğme Saadet buldum. Ahmet beyin Kan öldü. Ce- nazeden -sonra ark; — Ahmet, dedi, yuvan aile. Saadetin mahvoldu.. hmi şını kaldırdı: — Yuvam yıkıldı, uhak- kak.. Saadetime Me hele sabret, kadar hüküm verme. — İnsan bunun için karısını boşar mi? — Amma düzme bir erkeğin calieinde dikili idi. Geçen gün matbaada fırkalar- dan ia Bizim Sala- mon efendiye sordn en neredensin, dedik, Serbest mi ?