26 1930 | Tarihi roman tefrikamız: 142 Sahife 9 BİZANSIN SON GÜNLERİ İSTANBUL'U Fethinden sonra... zan: İskender Fahreddin Ya; Sari bey, sandığın kenarından sarkan bir kadın eli görmüştü. Hüsrev paşa, hadiseden resine geldi ve: ne Kara Murat, elde ettiği iki nö- betçi vasıtasile İzmini" nin yattığı zeri Ber muhasara ederek yukarı Mm en sadık adamlarından ki genci, e ie en pencereden içeriye girdiler. İzmini başını Mia çevirdiği an karşısınd. vvetli ada- mın elini hayretle gördü. Gemiciler: desi Yl e Öldürürüz! Dediler Rum dilberi büyük bir korku ve > ecan içinde titremeğe başlad — Kim . Ne istiyorsunuz? aliil birden genç kadmın Üzerine atıldı mini bağırmağa vakit ve fırsat e, bulamadı.. o Gemicil kolları arasında derhal ME Idı zmini'yi on dakika içinde, pencereden sarayın (bahçesine indirmişlerdi. Kara Murat, Rum dilberini bu kâdar (yakından (o görmemişti. Diğer gemiciler tarafından hazır- lanan boş bir sandığa yerleştirdi omuz e Kara korsan kendi kendine: — Toğan'ın kı varmış, diyordu, böyle bir kadına hangi men esir olmaz?! ; ati İrini götürü irili, Toğan'ın bu ii bir gün sonra haber alabileceğini düşünerek seviniyordu. sahilinde | b ekliyen ak götü- e ey, efendisinin odasına giderek: am, dedi, bir çok gemi- ciler, sırtında bir sandık götüri- yorlardı. . Bahçenii köşesinde dikkat ettim, götürdükleri sandı- haberda “İzmini'yi kaçır duruyorsun?,, , gemiye cak r Olunca, koşarak Toğan'ın diye bağırdı. ğın kenarından bir kadın eli sar- kıyordu!l — Kimdi bu akamlar, tanıya- madın mı? — Hiç birinin ğer iyice teşhis Saim Fak sarkan elin bir Edi eli ani nladım. — Nasıl anladın bunu..? Sarı bey izahat verdi: Sandığın kenarına düşen bu elin orta parmağında, Kostan- tin'in sevdiklerine hediye ettiği yüzüklerden biri vardı. — Yeşil yüzük mü Sarı bey başını ( sallıyarak cevap verdi. — Karanlıkta yeşil bir göneş gibi parlıyordu... Hüsrev paşa, - atmaca gibi, yerinden fırladı v: ği ki çu rayda, İzmini'den a hiç imis parmağında yeşil yüzük ya srev para hiddetle Toğan'ın dniresine geç İda sında fena halde sönürl imiş. Sular karardığı daki- adan beri odasında le sevgilisini bekliyordu. Toğan, sevgilisile ancak o gece başbaşa kalacaktı. yala dolaşmaktan canı sıkıl- Tiki - İstanbul'a m ikinci Küre - Toğan'ı ihmal etmeğ başlamıştı Bir çatı indi Soğülilien halde, Toğan'ı lü epsiz olarak - iki saat bekletmekte ne mana Odanın önünde sert yürüyüşlü bir ayak sesi işitildi. Mn Toğan bey sevinçle coştu. kapıya — Sen misin, İzmini? Toğan kapıyı açarken, dışarı- Zr. yz paşanın asabi sesini 5 E — - Toğanl Çabuk, yola çık... İzmini'yi kaçırmışlar! (Mabadi var) Plajlârda yeni bir eğlence Deniz bisikletile denizin üzerinde gezmek çok moda oldu Avrupa plâjla- e lek yerine, deniz iklet assa ka- me ilbe ediyor. Maamafih dalgalı denizde bu “bisiklet peri | SA / devrildiğinden deniz bisikletine binenlerin behemehal yüzme bil- meleri şarttır. Akşam Karilerimizin mektupları EE 2 AE Numara konmak mes Bundan bir müddet evel gaze- telerde bütün semtlerdeki bina- arın , dükkânların , dairelerin , il in numaralan- dığını ve a konmak işinin bittiğini kilim o ği ia Sr rini Bura- ze çarpan yerlerde en işlek dikk rde bir çok binalar, w garip tarafı He ile kapıbitişik İm Bundan başka bi i i ira- daki bir çok e numara yoktur. Bu yüzden bir çok yanlışlıklar olmaktadır. Şehremanetini nazarı dikkatini celbederiz. Bir boks maçı hakkında Bundan birkaç gün evel spor sütunumuzda boks iüilizmdeh ve Muladoviç ile Yunanlı boksör arasındaki müsabakadan bahset- miştik. Boksör M. Muladoviç,den şu mektubu aldık: sütununuzd. benim ri boksörle yaptığım maçtan ağa AŞ ve: — adoviç in boksörle danı; iy dö öğüş yaptı.. diyorsunuz." e katiyen ri ME keyfi- etin tavzihini rica ederim.,, Darüttalimi musikiye nasıl girilir? P beye: Bizden Darüttalimi musikiye girildiğini © soruyorsunuz. müessesedir. Ör mukabilinde herkese ders erilir. 4 Gene aynı dert l İnız bir tek çeşme vardır. Biricik çeşmemiz de şimdi yolcularının inhisarı altında erse bize su alir isterlerse arı suyu Mahalle halkı bu meseleyi bi kaç kere şehremanetine şikâ- et etti, fi henüz hiç bir etice çıkmadı.. Biz de artık boş yere şikâyet etmekten, e yere gidip gelip taban eöpmikizi vaz geç Bu yüzden çektiğimiz sıkıntı evkindedir. Bir Mezun sermayesi: 25,000,000 FL Tediye edilmiş sermayesi : ,000,000 FL. İhtiyat akçesi: 3,250,000 FL kez oyy semi Alla lemeci Han ri Emniyet yaram ken pi akşam | bir hikâye Yirmi yaşındayken , hayatımın en büyük buhranlarından birini geçirmiştim. Tekmil işlerim aksi gitmiş; hele parasızlık, her şeyin tüy dikmişti. İki gündür çtım. Yeisle, intihara karar vermiş- tim. Bu maksatla, deniz kıyısına gidiyordum. Tam o aralık kulağı bir ses İm Yok, iri olun, asalı yazmıyacağım. Kulağıma! İliği sali sadadan bahsetmiyeceğim. ses, bir dilencinin ağzından çıkıyordu. — Allah gençliğini bağışlasın, küçük Bey! Bana bir sadaka ver. Bir kirli ve kadit el, önüme eski çinko bir tas uzattı. Mihaniki bir hareketle, elimi yeleğimin cebine götürdüm. Hayret! orada parmak- larımın ucuna bir para değmesin mi? Nasıl ei ta e orada unutmuşum?! i > vi minesi EN evcudiyetini bir kaç m öl “keş iebilmiz Şimdi, heyhat, çok geçti. hareketi bitirmek mecburiyetindeydim. Ge- niş bir jestle, tıpkı kazanan bir kumarbazın yeşil çuhaya bir fiş attığı gibi, mağrurane, sikkeyi çinko çanağa Yürüdü; Dilencinin sesi, yeni baştan işitildi: — Allah razı olsun! Gümüş çeyrek veriyor. Ne zengin küçük Beymiş maşallah! u m haber, du- daklarımda Dn tebessüm , engin? Vay ahmak dilenci. Yüzündeki hama- katın derecesini görmek için geri dönd m. be a bir adamdı. Siyahken ğmurdan (yeşilleşmiş lâ lar a altında gayet p Bizi r küm e teşkil pl ae Bir kolu yol yakkapların burunları, tahta rl krokodil ağzı gibi, açılmışi Söyleniyordu: — Dilenciye > çeyrek ha? Küçük Bey! Küçük Bey! Bi hovardalık? Paraları pencereden sokağa atıyorsunuz demek? Paşa babanız haber alırsa karışmam.. de, esvabınzboş yeni sallanıyordu. Zavallı! Kendisine cevap vermek mecburiyetini duydum. — Paralarımı pencereden saçı- m ha? Han; arayı, han pencereden ? —— vi za e > ker Dn ibarn ne par n Oturdu; iğ otelin sahibi, ia imdb ein sokağa attı, İşte, cebimde nasılsa unuttuğum son çeyreği de sana verdim. Şimdi ise... Denizin e manidar ve döş e nazar attım Yaa anına İyacaktın demek ki, “küçük Bey? Ban: BÜYÜK TAYYARE PİYANGOSU 9 UNCU TERTİP 2 İNCİ KEŞİDE 11 / Eylül / 1930 da Keşideler: Vilâyet, Şehremaneti, Defterdarlık, iş, Ziraat ve Osmanlı bankaları mürakıpları ve halk huzurunda yapılır. BUYUK iKRAMIYE 33,000 Her keşide de çıkan numaralar tekrar dolaba konmaz Körleşen dilenci | kalırsa doğru etmezsin! Sahi mi, kuzum? Hiç mi paran yi Nasıl oldu bu iş? Nereye gidiyordum? Hiçbiryerel N Hiç! Tesadüf dertortağı arar. Maceramı ona anlattım. Alay etti — İncir çekirdeğini dolduracak mesele değil Aldırma, Ma vur! kırılmış, çünkü şu anda açsın. Gençliğin var, korkma! mean vurl Amma ne de iz hoş delikanlı. Seninli imi” olayım. Al evlât söveli şu çil çeyreğini. Çinko çanak, gözlerimin deydi. Günü tekerlek önürnde ışıldıy. Asilane bir tavırla görmenizde geldim. Dilenci. ağ balık? - in Ha miiiri ha olmamış, — Daha fazla lâzım demek? sıram... Şayet bir altın işine ya- " Dilenciye e Gözünde bir istihza ışıltısı vardı. Lâkin sesi ciddi idi — Haydi, evlât! Yalvartma işte... Borcunu günün birinde ve- rirsin. Ben her akşam bu köşede ez Sabahlarıda köprüde- ». Zenaat... Dervişlikten yetiş- im... Bu altın, ye başlan- gıcı liçi Şaşırmış, BE mak söyliyemiyor- çakı, sonra bir mendil. ay bir altın çıkardı. — Al bakalım! - dedi. - Seni de lüzum yok. er Pile adama benziyorsun. Altım aldım. Sairfilmenama ben- mile Dilem gülmeğe baş- ladı : Öyle bir kahkaha atıyordu ki... Ansızın Adamlar geli- yordu. Sol Kli saklamak im- mı bulamamıştı. Göz kürelerini döndürdü. Siyah taraflarını göz kapakları altına kaçırdı. Beyaz- larını TİR bıraktı. Yalvardı. r ihtiyara merhamet edinl “Güzlerim görmez... Allah Onluklar, yirmilikler çanağına düştü. iie geçti. Gene yak nz e — « Yaşamak lâzım... Naparsın? - “ye itizar et Nâkıli: (Vâ - Nü) Liradır >