13 Ağustos 1930 Bayazıt kahvelerinde bir saat... “Çay bir...Şekerli b bir..kesme bir..Patlat bir.. doldur bir.. yandan çarhlı bir.. ,, e Gökalp e a tı kahvesine adeta aşıkmi hz orada yazar, ya Bi ileri, orada geçirirmiş... Bayazıttaki çınar (kahvesinin Ziya Gökalpten başka üdebadan, daha bir da Süleymen Nazif bey Ahmet Rasım bey, Yahya Kemal bey vardır. Bunun için iri çınarın söle deki kahve bizim ie Bi a çok tan girmiştir. Lâkin meftunları öyle sn öyle ziya- SEM ki çınarın gölgesi dar gelmiş ve müşterilerden mühim bir Ki öbür Be; eyazıt t kakvele- hicret et Fakat Beyazıt kahvelerinin hepsi de birbirinin aynıdır. Hepsinde alem ayrı alemdir. Geçen gün Sahaflar cadesine yolum düştü. Eski kitapların ken- disine mahsus bir kokusu var. Sonra bu koku yetişmiyormuş gibi Sahaflar caddesinde günlük ve öt ağacı da Beli rlar. Bu iki koku ile genzimi doldurduktan sonra Beyazıta çıktım. Yorğun- dum, başım ük one nedeni sersemleşti. Üstelik sıcaktı da. Beyazıta çıkınca çına gölgesi bana pek cazip gel Yorgun ve terlemiş bir insan serin bi b r gölgenin karşısında aç kalmış bir kedinin ciğere yel Baar hissediyor... Ben de hem iy birine çöktü Eğer siz buranın yerli” iseniz kahveci ne içeceği Z. Derhal önünüz: nar; rir.. Çünkü buranın nargilesi pe! meşhurdur. zıt kahvelerine idir. Beyazit gidip de nargile içmemek Parise gidip Eyfel kulesine çıkmamağa benzer. Kahveci nargilenizi getirir, bir > e mer ir marpu- alev tutar, Oo burada Bayazıt kahvelerinden bir kaç manzara efendinin çaycı o Mersin yi tarif ediyorum, on nargileyi v: ai sonra cebinden enfiye tabakası enzer bir kutu MEME açar, içinden ü çıkararak nargilenizin e yerleştirir... Kahveciye bu ağacın ismini sorarsanız, SİZe: — Miski anber!. Der ona 2 kalin parçasının anberler ile hiç bir alâkası yüklük: fakat nargile- nize boş bir lezzet verir. ie lenin yanına da kö püğü bol okkalı bir kahve şarttır.. > — geldi, nargile hazır. kahvemizi şapır- Ae a tokurdatırken ga ve halkını tetkik Dikkat edin.. Burada oturanlar Z raklıların kahvesidir.. cınızdaki masada otoran ihtiyar an mi md lak vers e aliniz şim Mig dimizip Bin bususta ne buyurduk- larına vakıf ai aim bu mesele hakkında ne dediği; Miyan musunuz? n bütün asarı meşhurei mütalâa etmişimdir.. Ben tetkik eylediğim eserler meyanında buyurduğunuz gibisine bir daha rast gelmedim... ağ ya iz cınıza bakın orada da tesbil bili sakallı bir takım yal daha bil mik bir ilim, ilmi ozehebe dair bir bab Dn yapı- yorlar.. Burada ilk nazara çarpan şey her masada hararetli hara- are vimidir. hoca Gelinik sirlerden, Edip- lerden, (o muallimler: mürek- kep bir halka toj karen ilmi mevzular üzerinde ilime konuşurlar. sahaflar çarşısına nda meşhur bir ayrancı vardır. İlmi nie sonun: bu buzlu ayranlar gelir... Bu kahvenin daimi müşterileri asında eski kitaplar okumuş, buharii Di hatmetmiş siyer kadınlar vardır... Bunlar gelip çınarın gi esinde vee tokur- —. ane n bunların: — Kahveci ye w nargile- min tönbekisini tazele. Diye bir gasleniil 1” var ki in- sana rus ressamlarının yi eli nargileli şehire uzanmış şark ka- dınlarını hatırlatıyor. ınar kahvelerinin bir husi ti de alaminüt fotoğrafcıların bolluğudur.. Buraya gelenler tes- itihatıra zımnında bu af- cılara riya müracaat ederler. Eği sın ul olu deki kşam üstleri pek kalabalık olur.. Bu- a gelenler ilimden ziyade dünya e nin el ii me İster: bir Dera auralı. — e e İr., — Patlat e e — Doldur sr İN aa bize de iki k Hikmet ehli rum, ümmi ii usya ve pey tarafına zurum (oyoludur. Fakat bu öyle bir > ki dünyada hiç bir kumpany: bu yol le. ek bir adamı igorta edemez. Çünkü arada Trabzozla Erzurumu birbirinden ayıral ker o köşi in- lerce etroluk bir uçurumun başlangıcı olan Zigana dağları vardır. Kayanın altı bir ayının ber ağacı bir domuzon yal meskenidir!. Vahşi, dik dağlar!. İşte Trabzon tarikiyle > gidenler bu ha geçmek m a eğ aa! Salalmdi gidersiniz Bu dağlar ve bu dağların yap- tığı manzarayı size nasıl anlata- m?, yı Yüz tane Kayışdağı alın, Ka- ya e dizin, araların- danırmaklar, tepelerinden seller aa e) akıtın!..Her dağın eteğine bir şehir, her kaya- nın dibine bir köy, her ormanın içinde bir cennet kurunl.. ana dağları böyle rekkep e m ve ler, arkalarında mler gidiyo: eli em Bin bir renkli kayalar, sayısız ormanlar, ağaçlari.. Trabzonla Erzurum arası bun- dan yirmi sene evel iki ayda katedilirmiş, şimdi iki günde geçiliyor. Nakil vasıtaları kamyonlardır. Otomobile binenlere ender tesa- düf olunur. Kamyon diyince sakın hatırınıza insanların binmesine yn otobüs gibi şeyler gelme- ani eşya, taşımak Üzere yorlar. Bu kamyonl arda üç mevki vardır. Birinci mevki: Şoförün yanı ikinci mevki. lee armut, elma gibi nisbeten yumuşakım ma dedeler ei çalın üstü|.. Üçüncü mevkide , yumurta aelilemizi. erk mi büsbü- tün katı olan yerler. Birinci mev- ki; - şoförün yanı - 15 lira y İkinci mevki - Armut vin Sahife 5 Şark vilayetlerinde Akşam Erzuruma giderken Ziga- na dağları nasıl geçilir? Bir kamyonda 3 mevki: Şoförün yanı, patates çuvallarının ve yumurta kaş üstü! üstü - | üstü - 10 lira. Üçüncü mevki - * Yumurta sandıklarının üstü 8 liradır. Kamyonların sabahlayın erkem- den Zigana dağlarına tırmanmak üzre yola çıktıklarını görürsü- ü, Şoförler | yolculara bir n sonra da olacak- larını o söylerler. Fakat (o siz ö; geçipte (o gene o me, . mecburiyetinde kalırsınız, amyonları dağ- ların aleni makine, lâstik MUZ. Bu dünya üzerinde hiç yolcu tahmin etmiyorum ki bu amyonlarla giden insanlar kadar e çeksi yumurta Bem üzerinde Trabzondan Erzuruma gitmektense bir deve İni Sahrayıkebiri geçmeğe Trabzondan 15 kilometro ilerde Maçka isminde bir kaza vardır. Zigana” dağının zirvesine doğru tırmanmağa çalışan ilk şehirdir size nasıl söyleyim; dünyada eşine ender tesadüf olunr bir yer. Cen- netl.. Bütün bu dağı ta zirvesinden tutunuz eteklerine kadar agaçların içerisinde kaybolmuş evler kapa- tıyor ve her evin önünde de kaya- lardan Okayalara düşen küçük ya çağlıyor... u dışarısı, birde içerisine gi- ii ma; zaktan ihtiyar bir kadın gör- düm, derenin kenarına gitmiş, elinde bir sopa muttasıl bir şeye s urup duruy: Merak ettim bir adım ilerledim. Ayak sesimi işitti. Elini beline basarak zorla doğruldu. Beni ancak seçebildi. Birden bire bir çığlık bi Yetmişlik bir ihtiyarın bu kadar ses çıka- racağı > hayret ettim, Aİ edepsiz, namus- suz, Z ye ln yıkıli Kör müsün karşmda kadın var nasıl sokulu- yorsun ?.. — Ne olur! Kadın kolera mikrobu değil ya neden sokulma- yım, bilhassa senin gibi yetmişlik olursal,, demeğe vakir kalmadı. htiyarın sesini işiten tarlada nekadar kız varsa tabut halinde taşlarla üzerimize hücum ettiler. « Hayatımızı bir jandarma zabiti » urtardı.. Esat Mahmut belinde yolu kapıyordu. rkeci anl İni bazı evlerin erme bir çıl Bu dier karilar istasyon ee meydanın genişletilmesine başlanmıştı