30 Temmuz 1930 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

30 Temmuz 1930 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

30 Temmuz 1930 Haliç Fenerinde bir kaç saat.. Peşekâr birdenbire kızdı ve bağırdı: “Afto vire kavuklides.. Afto vire..,, “ Je vous aime be. » Je vowi vous aime be yahut, Amma da naz.. Je va & aime dedik a!.,, neidis e Bir de a oyunu milli oyun- dur!, corler.. > > —— nanlar bir cum t bir aliç nl ener mağ orta oyunu seyretsinler. ğu v sahilden bir az içerlekçe idi. Halbuki sahil daha ziyade halk ve müşteri karar vermiş.. Bunun için altı rum delikanlısı bul- muş.. İşte Fenerde orta oyunu oynayarak halkı gülmekten kırıp dis, peşekâra peşekâris, zenne zennedis, Arnavuta rnavudi: diyorlar ek yukarda yazdığım gibi — Afto vire peşekâris!. Diye sarap da oluyor.. Orta oyu- nra Saz ii şladı. Saz yerine lekler vardı Masalar arasındaki en büyü dedikodulardan biri de hanım açık kırmızı gömle! bir ada smokinli hanımlara baktı baktı da: e özüm hey.. Bizim tahsild ağabeyi gibi sivil giyinmişler. i.. Bir hanımnine saz heyetini a tırnağa ala süzdükten sonra Ke fısıldadı: | kalabalık, orta: — Zemane işte... kadın mı belli değil ki... — Kardeş böyle erkek kıyafetli kadınların karşısına başı açık çıkmak d değil... Bunlar er- Bu gazinoda ort: s rettikten ve faslı (dinledikten sonra bir az öbür bahçelere gradım. deki (o gazinoya diğim an başı amile çıplak bir hanende: “ Son hatıra aşkında kalan.. , “ Büüütir sarı » Şarkısını söyliyor: azi öni no: de büyük bir kadın kalabalığından başka bir seksen doksan kadar da yüzücü vardı masal dinl lemiş- Yy. hiyar, küçük küçük ağ atı- yorlar, yüzücüler de kapışıyor.. Bir aralık genç bir yüzücü ga- zinoya yaklaştı: Garson! Garson!. ğırmağa başladı. — Diye ba- Garson gelince yüzücü emretti; Ki hamlede dedi, uzaklaşıyordu.. Garson önle haykırdı: — Peki ama para ki hususi bir deniz bisikleti ve yüzen... Erkek mi | Zel cebime elini sok ta cüz- Jan al... Pe yi böyle oya denize , sular arasında kay oldu.. Gazinodakı saz en ziya ka- klardakilerin işine yarayordu.. Biraz ilerimizde büyük bir pazar vardı.. Dört beş rum de- kayıkta sofrayı kurmuşlar, çekiştiriyorlardı.. azinoda saz başladıkça v ii m dil eri şıkır şı! ynıyo eli kayığı likanlısı Ş ve musevi GE atar mü- orta oyun ve saire gibi eğlencelerden o bizden daha be zevkalıyorlar.. Fener pi saz heyeti: “ Sen gözlerine neşe veren “Bir çiçek olsam, Şarkısını gerin hongür a gür ağlayan bir ihtiyar müse ördüm. Her bal e e gazinoya verdiği paraya ağlamı- ordu.. Çünkü önündeki masada bir data kahveden başka bir şey yoktu.. Gazinonun önündeki kayıklar arasında ikide su bisikleti vardı.. Bu bisikletlerle bir turl5 kuruşt. bisikletlerini eski bi *. sonra bisiklete bin- ki İskeleye vapur geldikçe gazi- nolardaki bütün saz heyetleri dile geliyor.. Ee şerefine bir ahenktir baş Deniz eli mahaşerallak.. Taksi hçesi Beyoğlu m ba nasıl halkının eğlence yeri ise Fener, Sahife 5 Şark vilâyetlerinde Akşam Sakin Ayancıkta içtimai hayat nasıl uyandı? Kasabada yapılan spor sahası erkek kadın herkesi harekete Sn, Ayancık, temmuz Ayancıkta Almanlar kereste fabrikasını kurarlarken ( bittabi birçok münevver ye ihtiyacı olmuş. Mukavele mucibince, hendisler, kütipler, eliz lar elhasıl bir çok memurların türk olması lâzım geldiğinden şirket İstanbul © piyasasından (bütün bu muhtaç olduğu gençleri toplıyarak Anel getirmiş. İ A durendi adam. esizlik- ten, a ekin taka lin iğ birer, ikişer geldikleri ğini pe çi an se şte o Za gi si a Gr reyi bir Si 0- gram | halinde hemen tespit ediyor: madde; yerlinin alâkasını elele İkinci madde derhal bi an kan ter içinde şehrin sokak- larında koşup duruy orlar. Kadın çocuk o hayretle erkek — çoluk, evlerden ari tarlaya delirmiş lela re diyeli bu ya- ia e dalıyorlar. erlle er a rışa yalnız atların insanların da girdiğini o ilk defa işitip gülüyorlar. Arada iki gün geçiyor. birdenbire bakıyorlar Wi genç soyunmus, apak birei yah deri geçirmiş, pasa irat bü lr, diye erken rip el lar. Ka- dınlar “ Sokak za ri imge ii diye LEE inde polise öyodüçi di e figi oi bu mahal- line >. zaman e. birini dişleri kırılmış, kan, ter için- il ini koşuya gali! emen po oşuyor, ie irca elini yı “> e İl iyi pataklamışsın diyerek” gence sarılıyor. Bütün adan gene bir kaç gün ge- giyor. Köylüler fabrika yolliliküi gelip geçerlerken İstanbulluların bu dağın eteğinde bu sefer — imi N ir yi yapm v meydan ipl li We iin görüyorlar. ir iki iş anla: işılıyor kuba bi ml birbir- lerini dövecekler, Sir edecekler, futbol oynayacaklarmı 3 si r. Acaba nasıl dövüşecekler, acaba cinayet filân çıkacak mı, iç oynanmasına der ecessüs, se ii al ü oru; resmi kü- şadı akşam Ayancık boşanıyor. ve bir tek fert pil zabaklğE bit- meden geri dönmi Ayancıklı köylü vasi şimdi — amları tarlasından döndükten onra Ae sahasında futbol oyna- “Yaşa,, diye avazı bağırdığın ve İstan- koşuya 8 girdiğini 1s a B 5 Ş NS, söş 6 E 8 3 pa. B EE ii haline Elle binanın bir an evvel ikmal edil- Esat Mahmut e zalimi Ayancık spor sahasında am gençler bu sakin- lerinin eğlendiği yerdir.. Sahilde olaşırsanız rum gençlerinin yarı fransızca yarı rumca etrafa söz attıklarını işitirsiniz: — kel bot& monşerami.. u sahne de gene bana bir hikâye hatırlattı. 20-25 sene evel fransızcanın, fransız zevkinin, fransız kibarlığının fevkalâ de moda oldugu zaman... Hendesei mülkiye talebesi Per- şembe günleri agi İde ları Zaman sözü olarak musevi varis taki . Bunlardan biri Hasköyde bir evin e bir Siyon dilberi görmüş. Gülümsemiş. Ertesi başı ile selim vermiş.. ertesi hafta bir kelime fransızca öğrenmiş, onu kıza söylemiş — Je vous aime.. Kız aldırış etmemiş. Ertesi hafta il : — Demiş, kız gene lie ğine bayağı kızmış, bağırmış : — Je vous aime be. Je vous ime be yahu... Amma'da naz. pe vous aime dedik ya!.. Hikmet Feridun

Bu sayıdan diğer sayfalar: