odanın anahtar Prenses a ürpe . saz ve SÖZ İSTANBUL'U! birden kesilmişti. pla LZ 0 Akşam in nra... Yazan: İskender Fahreddin deliginden bakarken, tüyleri oylu “boyunca serilmiş yerde yatıyor. Ayda, ma imper eeron id. (Akte)yi e bir içki Kalrnikas eriitmerie in e z onayi ve onu kurtarmak ile sine düş ii zındandan kurtarmak... sam bundan evel İzmini'yi tanımak lâzımdı. İzmini kimdi? Kimin kızıydı? ee Edirney. nasıl gelmişti? Zandana, ln atılmıştı? türkiyenin (o harp Sırbistanla herk. ayin emye sm Bilhassa bu kalletmek, Ayda “için Fia zi olmuştu. ıylının lâf almak ve İzmini “ görüşmek çarelerini va dı. Prnses Ayda, İğ yi görmek o için iki gün uğraştı. Vesileler © aradı. Muvaffak olamadı. i Bizans dilberinin yattığı zında- na girebilmek için hünkârdan © veyahut Mo beyden müsade © almak lâzı o ona Yunus beyi aradı. » Haremde Ayda'yı çok iyi ta- nıyan ve uğfi eden Cafer ağa ; yin gile da- © vetli m söylemiş . — Preni Ayda, Caler ie Yin bey, Toğanın odasında eğlenecekti. E O gece sarayda, bu Pipe ik - Cafer ağadan başka - hiç kim- senin haberi yoktu. Bir akşam ii sarayın bahçe- © sinde, Cafer a — kısa muha- vereye şahit olm Yunus ve toğan — ayakta K konuşiyorlardı: © — Toğan, seninle biraz görüş- i pk istiyorum! eyi de Ben de ayni — Ne vakit..? eski RE ME pazari se getirmişti: Meşhur ahküm ettiği di gilisi — Yalnız mı Skai dak — Tabii... Kendikendimize eğ- leniriz... alarsın, ben de şarkı söylerim. Biriz neşelendikten sonra “e uhakkak beklerim. Toğan bey, çoktan beri görmek dal unus beyle İzmini'ye üşecek ve ondan Padişa- bna fikirlerini öğrenecekti. u fırsatı kaçırmak is- Gece, odasına çekil- an; Prenses Ayda, yüzünü iyice kapıyarak, yavaş yavaş Toğan'ın odasına gitti. in ve ku- lağını — verdi. Toğan'ın sazı.. V yi beyin şarkısı çok derinden işidiliyordu. da, Yunus beyle bir ç defa görüştüğü halde, Toğan'ı bir defa bile görmemişti. > içeriye girecek olur- sa, — Garo vakit niçin geldin? Demiyecekler miydi Cafer ağa, biraz evel Prensese; — Yarın İzmini'nin idam edil- mesi kendi rl iş Pre meşum haberi al- dığı dakikadan bi telâş ve he- yecan içinde titriyordu. Henüz birdefa bile görmediği fakat gıyaben kendisine karşı fevkalâde (O muhabbet beslediği İzmini'yi idamdan kurtarmak için ne a. n bey... nl nus bey. Bu iki şahsiyet, Ayda'nın na- zarında ikçe büyüyor, onların Izmini'yi kurtarabileceklerini tah- min ediyordu. Ayda, kapının önünde kendi- kendine söylendi: — eğlentiden çok şeyler öğrenebileceğim zanne ir ocamın idam hkü Akteyi gine böyle bir içki âle- minde affetmişti. Zaten bu fr: başında daima iki şeye karar verilir: İfna ve ihya! Bu netiçeye göre insan ya ölüme gider yahut — çıkar. Eger Padişah İzmini" idamını veni bunlardan birinin 1 — Eski eserlerin hifzedildiği yer (4) - At yetiştirmeğe mahsus ç hi 4 — Hilâl (2) - Nota (2) — Hariçten gelen malların muhafa- za a edildiği 7). ruh 1 — Avrupanın cenubundaki yarım ade nl biri (4) - Dikiş dik meğe (4). Bir mevsim (8). li söz sölemek e 6). e ile e (6) - Ka arasında bir Sl yapan (3). — Yumürtalık (3). 9 — Hububattan biri (4) - İşkence (4). Sovyet harp komi- serliğinde tebeddül| Sovyet (o hükümeti (o Unselicht ee hariciye komiseri mua- inliği ve İbtilâl askeri şurasının ikinci, iyiki vazifelerine nihayet verilmiştir. Münhal kalan mezkür vazifelere Aksa Şark a n Ub ncelichtın dahilindeki tefrikanın neticesidir. Ziraatta komünizmin tatbiki esnasında Kızıl orduda zuhur eden karışıklardan oÜnşehlicht mes'ul addolunuyor. o Ünşehlicht Süzan ehemmiyeti olmıyan İktisat şurası riyasetine tayin olunmuştur. 11 Haziran 1930 Yeni fransız hikâyeleri Muharriri: Madam Lebesson - . cemiy: pek tanınmış, tekmil Fransa'da zekâsı, asari ve içtimai faaliyetile meşhur bir kadın. Güzel ve hâlâ genç... Rİ IE olan zevci M. Lebesson - Vorlop'u, bili tizam silik bir şahsiyet dagi içim kendine koca diye intihap etmiş ki, ın yanında e GÖLÜMEAME Kocası, derece hürmeti, alâ) WE. Sü var. — Fakat, birşey dikkatini celbedi- yor. Salo; defa olarak, bir geliyor. Ressam Jeon - Clande Fageryl.. Madam Lebesson - Varlop, “fam- döşamber,,i tarafından giydirilme- sine rağmen, o gün, aşağı inmekte geç kaldı. Misafirlerini bekletti, er seferkinden daha güzeldi. Şıklığına diyecek yo kt Tuhaf neydi? Kocası, bunun manasını anlıyamadı. İhtimal, sinirli idil. E, öyle ya. Gündüzkü mesaisinden yorulmuş “olabilirdi, M. Lebe Vorlop o gece vere Vin ressam Jean: böyle ehemmiyet veriyor; onunla sanat münakaşası yapıyordu. Fabrikatör, mütaakip günler zarfında, karısındaki değişiklikleri olmuştu? Bunu söylemekten âcizdi. bera daha az Ga Wi d olmuştu . sanki... nerelerde, nasıl geçirdiğine dair, koi ocası ına sik » ık tafsilât veriyor- u. . Lebesson bu iradeyi hükümsüz bırakacak sebepler bulması ve zavallı kızcağızı Kalbim gibi yaslı dağlar! Yunus bey sesini kesmişti. Ayda kapının anahtar deliğin- den gözetledi. Togan hem içiyor, hem çalıyor, hem de inler gibi, ağlar gibi söyliyordu. ölümden a çok mü olsun, — girip, ipliğine iştirak etmeğe geldiğimi söyliyeceğim. Beni red ve istihfaf edecek değiller ya... Kapıyı çalmak üzereydi. Tağan hazin ve çoşkun nağme- lerle sazını çalıyordu. oksa meydanlarında devler ve bek nda çarpışan bir kahraman mıydı? Ayda, Toğanın sazını ve sesini çok beğenmiş! Fakat: birden, saz ve söz urdu. oğanın ne de Yunus be- or Toğan, ri boyunca serilmiş, yerde yatıyor: (Mabadi var) - Vorlop'ın son derece dikkatini see i ttiği eemiyetin umumi katibesi, birgün, onu yanında, karısına, iş- leri son zamanda astığına dai dostça İmei bulundu. Bu ser- ziniş üzerine, madam, kıpkırmızı kesi idi. Fabrikatör, şaşırdı; Karısını ilk defa olarak mahçup — mahcu- biyetten kızarmış — görmüştü! aha daha düşündü. Gayet garip teferruat, nazarına çarpı- rdu: Karısının değişikliklerile ressam Jan - Gide” arasıhda e va olduğuna kanaat —< © geti pa değildi. Daha doğrusu, e de olsa, karısına, biç hiçbir ime bulunamazdı! radan aylar geçti. Derken, fa e karısında yeni bir ta- havvüle e oldu. Kadın, şaşkın, meşguldü... Son dereçe asabileş- i İslerini b rında, artık anga- Bir sabah, fabrikaya gitmeden evel, M. Lebesson- Vorlop, gaze- Kadın, kadındır ? Frederic Boutet ek ) - Clavde'nin tede, ressam Jean amerikalı dü. Tereddüdü zail olacağına, bilâkis, arttı. gün, karısını görme edi. Kadın, balmumu gibiydi; yıpran- çabalıyordu. Pek az i olduğunu bahane ederek, yazları il idi. esson - Varlop, ir Fafat, siner anlıyamıyordu. O da asabidi. i bıraktı. o Ayak- arı basarak, yazı odasına gitti. kapı, şüphesiz, ace- leyle çekilmiş olacaktı tam kapanmamıştı. Ara ii ziya sızıyordu. Fabrikatör, gözünü bu aralığa uydurdu. Karısı, (o dirseklerini (omasaya, başını avuçları içine dayamış; hıçkırıyordu. OÖnünde, açık bir mektup vardı. Fabrikatör şaştı... Yaaa?... Tuhaf şey... Bu nasıl oluyordu?... Müm- kün miydi bu?.. —o I k terketti! -diye hayret ve edinin söylendi.- Demek terketti?.. Tereddüt etti... İçeri teselli vermeli miydi? Bir buhrana ul usul geldiği gibi, uzak- e va ye ağ nıyordu. ük bir merhamı kendinin i pek farkında kl dığı hodbin bir memnuniyet, hattâ, li da istihfaf! eğe o da kadınmış; alelâde bir kadın! rcimi: (Hatice araya) ütei Siberyada siyasi mahkümler kurtarıldı bunlara iki ganbut iltihak e mahkümini me kam- un matla silâhlarını al- mışlar 000 siyasi min Sieçariiylerdir Sovyet hükümeti isyan çıkan yere asker İ eepa er- miş ve aynizamanda usat rüesa- e müzakereye ba r. Vatandaş! Yerli malı kullan!