3 Nisan 1930 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

3 Nisan 1930 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

3 Nisan 1930 Dedikoşlu: Demiştiniz, dedim... diyorsunuz... amma. 1 Nisan 1930 Azizim Vasfi bey ! Evvelâ gözlerinizden öpüp, sonra “Cumhuriyet,;teki cevabınızı oku- duğümü - söylerim. Bu cevabınızı okuduktan size cektim; edecektim amma vazgeç- tim: “ Haydi gene bu mesele aramızda kalsın , dedim ve size bu hususi mektubu yazmak kara- rını verdim. İki gözümün nuru, o meşhur mecmuada , neşrettiğiniz " yazının bir iki yanlışını çıkardığım için kızmışsınız ve bu hiddetle, yanlış- larınızı tashih etmek istemişsiniz, * Yazımda isimde yanıldım. Demiştiniz ki: Nedim öldürüldü. Dedim ki: Hayır Nedim öldürül zaedi, damdan düşüp öldü... Diyor- | sunuz ki: Evet damdan düşüp öldü, fakat öldürülmek isteniyordu. Demiştiniz ki: lan Nesimi. Dedim ki: Nesimi - yakılmadı, derisi yüzüldü.Diyorsunuz ki: Evet derisi “yüzüldü amma sonra da Aramızda büyük bir ihtil madığını teslim edersiniz ya .. Münakaşaya değmez. " Siz loca: sına: “Aman efendi, seninle de iki çift söz edilmez ki..., deyen hatunu andırıyorsunuz. Belki - bu fıkrayı Behzat Hâki arkadaşımız daha iyi bilir, mamafih — ben fırsat düşmüşken anlatı vereyim: Kadın kocasına: — Efendi demiş, bizim bitişik komşu imam Ahmet efendi ne iş görür? Kocası gülümsemiş — İmam dedin ya hanım.. — Ay, şeye. Nerede oturur deyecektim.. — Bitişik -komşu canım.. — Âman, Soracaktım. — Ahmet biliyorsun ya... Kadın kızmış: Aman efendi, demiş, seninle iki çift söz edilmez Baki, tekrar gözlerinden öperim kardeşim. dedin ya gaşırdım.. — İsmini efendi — olduğunu âmi İzzet Üİ Bu mektup İzzet | vehameti | dikkate alınmıştır beyin cebinden aşırılarak azizlik olsun diye habersizce neşredil- miştir. — (Vâ-Nü, | Tefrika No: 23 | Haşmetlü para | hazretle birinci kısım Avdetlerinde baktılar Jül Löru gelmiş, balkonda sigara tellendi- riyor. “Yeşil yaprak, ta bunalan sa- bık banker, damadiyle kızını zi- | yarete gelmişti. Lazarin babasiyle öpüşüp oda- sına çıktı. Kayın peder damat konuşurlarken bittabi söz şatodal ressamlara intikal eti boyatmakta — olduğu lona götürdü: aize kayın pederimi takdim ederi Bu cınada / Hektor'un - yüre Nakliye buhranı Vapur navlunları son zamanlarda duşmege bı:ışladı Dünya makliye bubranı devam ediyor. Bu yüzden Londradan Akdenize bir ton eşyanın navlu bağlı gemi vardır. Bundan bizim memleketimizde de devam ediyor. Bizde de> işsi navlunlar - düşüyor. Zonguldak ve İzinir arasındaki kömür navlunları düşmüştür. Vaktile 926 senesinde, İngiliz kömür buhranı zamanında Zongul- daktan limanımıza bir ton kömür 10 Tiraya nakledilirdi." Şimdi Zonguldaktan — İzmire — bir. ton kömür 150 kuruşa naklediliyor. Karadeniz navullarıda düşkün- iyet karşısında bazı kumpanı seferlerini vapur | tahdit etmişlerdir. zıları arasında birleşerek İzmitte | büyük bir kolza fabrikası açmağa | karar yermişlerdi: Difteri çoğaldı Hastalığı haber vermiyen- lerden ceza alınacak Son hafta içinde çocuklarda difteri vakaları çogalmıştır Bele- diye mevki hekimleri difteri vakası çıkınca derhal serom yapıyorlar. Yalnız, bazı aileler, difterinin lâyikile takdir edeme- in hekime — müracaat etmiyorlar. Bu nokta ehemmiyetle nazarı Gizli kalan difteri talarının meydana çıkarılması için ciddi surette iştigal edilecek, hastalığı haber vermiyenlerden ceza alına- caktır. Adat açılacak pamuklu fabrikası Sanayi ve maadin — bankası Adanada bir pamuklu mensucat fabrikası açacaktır. Fabrikanın inşaatına bu sene içinde başlanacaktır. — Bankanın müdürü Sadeddin B. bir kaç güne kadar Ankaradan Adana" geçerek fabrikanın bulunduğu yer- de tetkikat yapacaktır. — Eyvah, dedi, bu herif beni danırsa hapı yutarım. Tanmımama- sına da imkân yok. Mösyö döla Tur - dü - Rua Hektor'un arkası dönük durma- Sına mana veremedi. O aralık Jül Löru gence yaklaştı, boyadı- ğ kısımlara baktı: — Çok güzel , dedi , n üstadınıza lâyik bir talebesiniz. Bu söze cevap olarak homurtu duydu. Bu kadar terl yesizliğe hayret etti ve eğilip ressamın yüzüne baktı: — Al.. Deye haykırdı; mösyö Begurdi.. — Aldanmıyorsunuz mösyö Jül Löru, bizzat benim: Marki/ şaşalar — Tanışıyor. mısınız? Lazarin'in - babası — alâyhı sesle cevap verdi: — Tanışırız ya... Hem de çok Aldanmıyorum değil mi? | | . Yeni belediye Kadınlar halk fırkasına giriyor âzası kâmilen dahil olacak u kadınlı ihap etmek ve intihap olunm: hakkını verdiğinden bir çok kadın- lar cumhuriyet halk fırkasına mü- racaat ederek fırkaya kabul edil- Hakkı Şinasi paşa geldikten sonra bu hususta bir karar verilecektir. Kadınlar in bütün âzası fırkaya — kaydedilecektir. Birlik imdiye kadar — içt sahada gi çalışırken - bundan / sonra siyasi sahada da faaliyet gösterecel Birlik âzasının yakın zamanda bir misli artacağı tahmin olunuyor. Diğer taraftan bi reisi Nezihe Muhiddin hanım da fırkaya müracaatla kabulünü Nezihe Muhiddin hanım için — namzet ediyor. İlk kadın âza Ankara'dan gelen göre — Ankara Afet hi fırkasına , cumhuriyet - halk üracaat etmiş ve fır- kaya kaydı yapılmıştır. — Afet hanımın yeni ” belediye kanunu mucibince — yapılacak — intihapta namzetliğini ko) fi Peynir senelerde azaldı Beyaz peynir ihracatımız tükçe, azalıyor. Beyaz peyniz rimiz en ziyade Mısır, Yunanistan, Suriye, İtalya ve Rusyaya gi Yalaız Misir. ibracatından mem gibi bizden peynir almıyor. Bunun sebebi Trakya peynit yağsız olarak imal edılııızkle olmasıdır. Telgraf adresli Telefon ;yazı işi Telefon 1 İdare İşleri için Gönderilem yazılar sahibine inde edilmez ABONE ÜCRETLERİ Türkiye İçin iseneliği 1700 altı y $00, ç aylığı 900 kuruş. Ecnebi || memleketler çit Seneliği 3000; altı ylığı 1609;. ç aylığı 500 kuruştur! — | Gözetemiz — tlür Zilkade: 3 — Kasım: 146 fan mes'oliyet kabul iyi tanışırız. Bir zamanlar mösyö Begurd benim konağımda da çalışmıştı. Hektor. heyecanını için lâf olsun deye: — O zaman Javoski' idim, dedi. Jül Löru güldü: — O zamandan beri hayli trakki etmişsiniz maşallah! Tebrik ederim. saklamak in talebesi — Teşekkür ederim mösyö | Löru, | — Teşekküre hacet yok... ha- | kikati söylüyorum. Marki bu muhavereyi hayretle dinliyordu. Kalbinde mübhem bir sıkıntı hissetmeğe başladı. İçinde, hayatında ilk dafa olarak, bir şüphe uyanmıştı... Nasıl oluyordu da Lazarin Hektor'u tanımıyordu? Neden Hektor Jül Löru'yu tanıdı- ını söylememişti? Bu ne demekti? aleyhindeki davayı kazandı. | olduğundan balıkhanenin bu bedeli | karar vermiştir Orada, terleyerek, gırtlağındaki Heyecanlı düğümü çözmeğe çalı- | | şarak: — Size bir şey sorabilir miyim? dedi. — Hayhay. — Doğruyu | Balıkçılık Bomba ile balık avından şikâyet ediliyor Balıkçılar cemiyeti bomba ile yapılan balık avcılığından şikâyet ediyor. Bu gidişle bir kaç sene sonra sahillerimizde balık kab mıyacağı söyleniyor. Dün cemiyet reisi Ahmet B. iktisat vekili Şakir beye bu hususta bir tedbir alınması için bir telgraf çekmişti Balıkçılar cemiyetinin tahkika- tına göre bomayla balık avcılığı artmıştır. Bilhassa Yalva, İzmit, Silivri taraflarında tahribat pek fazladır. Ereğli ” cıvarında külüç nehrinde bomba avcıl ilk tesi- rini göstermiştir. Bir kaç sene 'evel bu nehrin korinos balıkları pek meşhurdu. Şimdi bu nehirde bir tek balık olmadığı gibi bura- daki balıkcılar da yerlerinden hicret etmişlerdir. Eğer bomba avcılığına bir çare bulunmazsa —aymı hal Yalova İzmit balıkcılarının başına gele- cektir. Buna mani olmak için hatıra gelen tedbir. bombayla tutulan balıkların piyasada satılmasına müsaz yemesidi Balık resmi Emanet balıkhane e resimleri kanunun- da balık resminin müzayedesin- den belediyelerin de yüzde bir resim alacakları yazılıdır. Ancak kanunun bir fıkrasında bu mad- denin tatbiki için kuponlar itilâ- finın — yapılması Jâzim — gel zikrediliyor. Kuponlar meselesi halledildikten| sonra emanet balıkaneden kendi hissesine ait müzayede resmi istemiş, fakat balıkane bu resmi vermemiştir. Emanet bunun üzerine bukuk mahkemesine — müracaat — etmiş, balıkhane aleyhine dava açmıştır. Mahkeme, belediye resimleri ka- nunundaki maddenin çok sarih vermeğe mecbur - bulunduğuna Bu süretle emanet senede mühim bir miktara baliğ olacak yeni bir varidat menbar elde etmektedir. Bu sükütun elbette bir gizli se- bebi olacaktı? Jül Löru'nün koluna — girdi; | yavaş yavaş bahçeye çıkardı z evvel Begud'la konu- | şurken, bu genci pek sevmediği nizi hissettim. — Doğru hissetmişsiniz, o | gençten pek hoşlanmam, hoşlan- madım da... — Sebebi? — Sebebi... Jül Löru duraladı, sözünü ta- mamlamadı... Sera a ! son balosu verilecekt | Tayım?, Sahife 3 ——— —a Sthife (Bir çargıca |) Üç havadis Dünkü gazeteleri açtım... Oh, ob, oh maşallah!.. Şayanı mem- nuniyet bir çok havadis.. Sıra ile okuyorum. diye kadar dilencilerin bir çoğu iş güç sahibi oldukları için avuç açmaktan kurtulmuşlardır. Darül- acezeye sevkedilen dilenciler de orada muhtelil dırlar,, Havax d biri bu.. Nasıl şayanı mnuniyet değil mi?.. İşte “Yapılan istatistiklere nazaran şehrimizde vukua gelen otomobil, tramvay ve diğer vesaiti nakliye k: çen aya nisbeten ek- işler yapmakta- * Unkapanı ıırıırııııııııın tahta gibidir. Bundan sonra kamyonlar ve dolu otomobiller köprüden geçebileceklerdir. , Bu da âlâ... Mademki — Unkapanı köprüsü tamir edilmiş, şunu biri gideyim de göreyim dex Sııl(ık kapısından adımımı d şarıya attım, bir ceketimin ete- ıden çel — Beyefendi.. Allah rızası için. İki adım ilerledim inceli kalınlı bir sürü ses: — Allah muradını versin beyim. Şu fakire bir kaç para ver.. — Allah rızası için.. Mubarek günde bir kaç para... Biri eteğimden, biri yakamdan, biri elimdeki kitaplardan, biri kıravatımdan yakaladı.. Şöyle bir parça kımıldansam üstüm başım param parça olacak.. Ben dilen- cilerle mücadele ederken arkamda bir feryat oldu, bir de ne baka: yım., Bir adam bit önünde ve kanlar Bir otomobil yanımdan yıldırım süratile geçti, az daha alık alık etrafımı — seyrederken ben de eziliyordum.. köprüsüne de yaklaş- mıştim.. Hemen kuruşu vererek köprüyü geçtim.. Lâkin bir az caman bir deliğe girdi. Az daha denize düşüyordum.. Bu aralık aklıma geldi. Sabahleyin okudu. puvason / davril Hikmet Feridun Kadiköyünde balo Nisanın üçüncü perşembe günü akşamı — Kadıköyünde — Süreyya sineması dans salonunda mevsimin Lazarin'in bu macerasını koca- sına anlatmak münasip olmıya- caktı. Bir çıkmaza girdiğini anladı. — Sebebi, deye devam eti sebebini anlatmak pek muvaf de; — Neden? — Çünkü Hektor'u haksız yere itham etmiş olurum. Bana büyük bir kabahat gibi görünen şey, haddı zatında hiç de kabahat sayılmağa kabul edilecek mahluk değildi — Buraya dost sıffatiyle de; işçi sıffatiyle geldi. — Olsun, gene doğru değil. — Demek onu burda - gördü- ğünüz için canınız sıkıldı. — Biraz. — Yol mu vereyim? — Derhal, — Peki amma ne sebep bu- (Bitmedi )

Bu sayıdan diğer sayfalar: