L ı e sap — l G eee gee * Ş ue YENİ NEŞRİYAT ' Şarkt Anadolu E Türkü ve oyunları İstanbul konservatuvari — neşri- yatından: Kitap 2 — Konservatu- rin Folklor heyetinin dördüncü fetkik seyahatı münasebetile. — Yazan: Mahmut Ragıp. — 116 Bahife. — 75 kuruş. Bizim şairlerden, hikâyecilerden D, Speaclardan, irçokları diyince, hâlâ, Erenköy, Polonez köy, haydi haydi, Yaka- cık tasavvur ederler. Münevver- imiz, Anadolu'yu ya hiç tanı- yahut da - bir seyahat tesadüfi olarak, gayrı fenni tanırlar! ve şehirli hallühamur olmalıdır. Bu anlaşma, yalnız iktisadi sahada değil, hars Sahasında da. meydana gelmek zaruretindedir ki, İstanbul Kon- servatuvarının bu. uğurda / attığı adım mühimdir. Mütenddit tetki seyabatleri sayesinde, bu sefe Anadolu - türkülerini baları öğreniyoruz. idden alkışlanacak bir emek neticesi meydana gelen bu eser, milli kütüphanemizin kıy- metli kitaplarından biri olacaktır. Bu eserler çoğaldıkça, edip- lerimiz ve musikışinaslarımız da, şe ayata istinat eden bir edi iyat ve musikı meydana ge menin imkânını bulmağa başlıya- caklardır. Nasrettin Hoca (1 — Çocukluk mektep hayatr. 2 — Gençlik ve medrese: hayatı. 3 — İhtiyarlık ve kadılığı) azan : Kemalettin Şi Nişiri: Kansat kitaphanesi. — İçinde resimler vardır. 25 -cr kuruş. — 80 -er sahife... Bu da, hars sahasında, muhte- | laştırmağa ve bizi haline getirmeğe vesile edecek eserlerden biridir. Türkçe, şehirlinin, kasabalının, köylünün ağzında başka başkadır. Dahası da var: Bir vilâyetin hat kı, öteki vilâyetin lâfından anla- maz. 14 milyon vatandaş , Babil teşkil külesi sükkânına aşağı yukarı benzeriz. Bizi , hars noktasından bağlıyan rabıtalar pek gevşektir; ve pek nadirdir. Bütün Türkiye'de mizahı müş- terek olan, (ve şüphesiz bu sebep- ledir ki) şöhreti milli hudutlar haricine aşan Nasrettin Hoca, Tünevver ve çayrımünevverimizin bellibaşlı şifahi edebiyat unsu- rudur. Kemalettin Şükrü Bey, bizzat yüksek birmünevver olduğu hâlde, — bütün yazılarında olduğu gibi- bu yazısında da bile bile halkın seviyesine münevveri yadırgatma- dan inmesini becermiş bir sanat- kârdır. Mevzuunu istidadına seçerek Nasrettin Hoca menkabe- lerini üç müteselsil roman halinde yazmıştır. Bu eser, İstanbul'lulardan Vilâ- yatı Şarkıye köylerine kadar her yerde ve herkesçe zevkle okunup anlaşılabilecek nev'i nadir. bir eserdir — V. Teirika N Haşmetlü para hazretleri irinci kısım 17 Bütün aileler , ileri gelenler kızlarını ona vermek- istiyorlardı. | Fakat o evlenmemeğe karar | Yermişti. Hiç bir kıza yüz venmi- | yordu. Nihayet sevmek kabiliye- | tinde olmadığına hükmettiler, — | Birdenbire , bundan iki buçuk sene evvel âşık old | — Affedersiniz sözünüzü kes- | tim. Mosyö dö Gord güzel midir? | — Fevkalâde güzeldir. diye- | ceğim, fakat çok sevimlidir. İnce, | yzun, mütenasip bir endamı var- dır. Nüktedandır, güzel yüzlüdür. — Peki, bu sevimli adam kime âşık oldu? Zaif talebe Maarif vekâleti nekahethaneyi tevsi edecek Maarif vekâletinin hasta ve zaif talebenin tedavisi için Bağlarba- şında açtığı prevanterium ( neka- hethane ) şimdiye kadar iyi ne- ticeler vermiştir. Bilhassa kimsesiz hasta çocuk- lar, burada bir müddet istirahat- 'ftan sonra tamamile gürbüz bir hale geliyorlar. Haber aldığımıza göre maarif idaresi bazı heyır müesseselerinin iştirakile bu —müesseseyi tevsi etmek niyetindedir. Umumi imti- hanları takip edecek - sene tati- le — prevantoriüma — alınacak talebenin adedi çoğaltılacaktır. Güzel sanatlar bi konseri Güzel sanatlar birliği tarafından gelecek hafta içinde Tepebaşı tiyatrosunda 60 kişilik bir konser daha verilecektir. Peynirlerimiz Bu sene peynir istihsalâtımız çok iyi Bu sene peynir istihsalâtımız çok iyidir. Bilhassa eldeki mallara derhal müşteri ”- bulunduğu — için satış mükemmeldir. Yalnız geçen seneden kalan peynirlerin fiyati bir az düşüktür. Edirnede - yeni peynir mahsuülünün satışına başlanmıştır. Halen yeni mahsulün - tenekesi 8 liradır. Merîç taşîı Köylüler feyezandan çok memnundur Son hafta zarfında Trakyadan geçen nehirlerin suları kabarmağa başlamıştır. Buna sebep sıcakların başlaması ile beraber cıvar dağ- lardakı karların erimesidir. Meriç nehri taşmış ve sular İpsala cvasını basmıştır, mamafi suyun mezruata zararı olmamıştır. Hattâ bazı yerlerde çiftçi feyzan- dan çok menmundür. Toprağı istilâ eden sular bu sene pek az yağan karın yerini tutmuştur. Esirgeme derneği reisliği Türk hanımları esirgeme derneği i Hamiyyet Hulüsi hanımefen- vefatile inhilâl eden rei: dernek heyeti idaresi kâtibi Rana Sani Yaver hanımefendi ekseriyeti ârâ ile intihap edilmiştir. noktayı işaret etti: — Şu küçük beyaz binayı gö dünüz mü? — Gördüm, küçük bir şato olacak. r — Evet, küçük ibir şatodur. İsmi Granget'tir. Sahibi süvari binbaşısı baron Anri dö Bren'dir. Serveti yoktur. Raul dö Gord'un çocukluk arkadaşıdır. Anri istifa etti ve evlendi. Güzel, genç, zarif bir kadın aldı. Granget şatosundan Gord şato- suna yaya olarak yarım saatte gidilir. Anri şatosuna yerleştikten sonra eski arkadaşını aradı. Buluştular ve sıkıfıkı görüşmeğe başladılar. Raul, genç kadınla arkadaş oldu. Hayvanları, arabaları, şato- su arkadaşının emrinde idi. Anri Raul'a karşı büyük bir emni- Kayıp bir genç.. Bir mektep talebesi 4 günden beri kayıptır İstanbul Ge- lenbevi orta © mektebi son | sınıf talebesin- — den Muzaffer — B. isminde 17 yaşlarında bir genç dört gün- den beri ka- yıptır. Muzatfer bey Aldığımız malümata göre, Mu- zalfer bey Cumartesi günü öğle vakti çantasını mektepte bıraka- rak, yemek yemek için evine gitmiştir. Muzaffer bey doğruca babasının odasına çıkmış ve ba- basına hitaben bir mektup yazıp masa üstüne bırakarak ortadan kaybolmuştur. Muzaffer bey bu mektubunda, bir kaç aydan beri gördüğü sert muameleye tahammül ği için intihara karar verdi; ve mektubunu: “Allah: son dela olarak hepi nizden öperim...,, Sözle Muzaffer bey bu mektubu yaz- diktan — sonra, evden -çıkarken gizlice, babasının takaüt maaşı olan yizmi lirayi almayı da unut- mararştır. Muzaffer bey zabitaca aranmak- tadır. Tüti inhisarının mukava fabrikası Tütün inhisar idaresinin yakın- da Gemlikte bir. mukavva fabri- kası açacağı yazılmıştı. Fabrikanın yeri tayin edilmiştir. Mayıs ayında inşaata - başlanacaktır. Mukavva ünde altı ton karton imal edilecektir. Yevmi, Siyast gazete İDAREHANE — Acımusluk sokağı Gönderllen yazlar eahibine tade edilmez ABONE ÜCRETLERİ Türkiye için v seneliği 1700. alı aylığı900, ç aylıkı S00 kuruş. Ecnebi memleketler için 1 Seneliği 3000 ah aylığı 16005 Üç aylığı 900 kuruştur. Gazetemia. Tlanlardan mes'uliyet kabul Şevval: 28 — Kasım: 141 yet gösteri Lazarin içinden: — Aptallığına doymasın! dedi. Sonra, masum bir tavurla ilâve etti. — Bir arkadaşın arkadaşa em- miyeti gayet tabii değil midir? Marki gülümsedi: — Çok saf, çok temiz bir kız- uz Lazarin, meleksiniz! — Sözüme cevap vermediniz? — Bu kadar emniyet caiz de- ğildir sevgilim. Bu sıkı fıkı rabıta neticesi Raul arkadaşının karısına çılgınca âşık old Lazarin irkil — İnsan arkadaşının karısına Aşık olur mu? Cinayet bu... — Evet... Nihayet Raul ilânı aşk eder, kadın da ona âşık olur ve birlikte günaha girerler... Lazarin masum bir tavurla sordu: — Ne gibi?.. Günaha girmek 'Aıâı:ıu.ı:ni Zeytinlerimiz Kalas konsolosu- muz mühim bir rapor gönderdi Kalas konsolosumuz Romanya'ya yaptığımız zeytin ihracatı hakkında ticaret odasına bir rapor gönder- miştir. Bu raporda zeytin ihra- catında aslah edilecek noktalar gösterili) Romanya'ya en ziyade Yuna- nistan, Türkiye bir az da İtalyan zeytincileri gider.. Yunan zeytin- leri daha iri taneli olduğundan Romanyada daha ziyade rağbet buluyor. Fakat küçük taneli Türk zeytinlerinin de, lezetli ve ince kabuklu olduğu için çok müşterisi vardır. Kalas konsolosumuz. tacirlerin salamura işine ehemiyet vermedi- ğinden şikâyet ediyor. Bundan aşka — memleketimizden zeytinler hususi fıçılar yerine fıçılar konulması da müşterilerin hoşuna gitmiyor. Boya ve sürme Mekteplerde yasağa riayet ediliyor Maarif ” vekâleti geçende çok musip bir emir vermişti. Bu emre öre muallim ve talebelerin du- dak böğüm, sörme gibi.yüz:tavar letleri " yapmaları menedilmişti. Maarif müfettişleri tarafından ya- pilan teftişat neticesinde talebe ve müallimlerden hiç kimsenin mektep hayatile telif kabul et- meyen — şekilde süslenmedikleri memnuniyetle görülmüştü Yalova'nın imarı Millet çifliğinde inşaata başlanıyor Yalova'da millet çifliğinde şeh- remaneti fen heyeti - tarafından tanzim edilen projeler dahilinde inşaata başlanacaktır. Projelerin tatbiki — inşaata — başlıyabilmek üzere emanet fen heyeti mü- dürü — Ziya ve — riyaseticumhur. daire müdürü Hasan Riza beyler Yalova'ya gitmişlerdir. Burada derhal inşaata başlanacak malzeme hazırlanmıştı Viyana musiki konferansı Viyana'da beynelmilel musiki konferansı toplanacaktı Konferansı tertip eden heyet İstanbul - kanservatuvarını davet Konservatuvar bu kon- 'ne demektir? Marki - bu safiyetin karşısında başını önüne eği — Evli bir kadımın,' kocasından başka bir erkiği sevmesi günah değil midir ya?..) Nihayet, yavaş yavaş dedikodular başlar dö Bren işin farkında değil Bir sabah yemek yiyordum. Uşağım telâşla içeri girdi: * Bir felâket mi var? , dedim. Felâket vardı. Kont her şeyi haber almıştı. - Raul'le dücllo - edeckti, benden şahit olmamı rica ediyor- du. Karısı başını alıp kaçmıştı, nerde olduğunu bilen yoktu. Şahitliği kabal ettim. Daha ilk hamlede Raul'un faikiyeti anlaşıldı. Yalnız kendini koruyor, hücum etmiyordu. Öteki bunun farkına vardı: — Efendi, deye haykırdı, beni siyanet mi ediyorsunuz?.. Dün MAHKEMELERDİ - Halide H. komşusunu niçin dövmüş? Davanın mevzuu iki hanımın macerasıydı. İki :-...... da yeni evlenmişler, iki hanımın kocası da i de güzelliği ayar Müzeyyen hanımla Halide hanımın birbirine benzemiyen hususiyetleri renklerindedir, Müzeyyen hanım bembeyaz, Halide banım adam akıllı esmer. Ve bu. esmerlikle beyazlık iki hanımı mahkemeye sürükliyen bir sebep olmuştur. asılizciyen 'hanım, büyük bir Gaaiyet içinde davasını şu süretle “Reisbeyfendil biz Halide ile komşuyuz. - Evlerimizin - birbirir karşı pencereleri var. Halide ha- 'nım benim pencere önünde otur. mama kızıyor. Hanım benim evi- min kâhyası mı? Ben pencere önünde oturursam kocası beni görüyormuş! Bu yüzden bana — söylemediği söz kalmadı! G Vak'a günü kapımız çalındı. Bem açtım. Halide hanım birdenbire üzerime atıldı, yüzümü, görümü tırmık içinde Bıraktı.,, Mahkeme reisi soruyor: — Size o anda bir şey söyle- medi mi? Hiddetinin — sebebi neymiş? Fena sözler söyledi. 'Kocamı sana kaptırmam!,, de- i. Halide hanım; kendini müda- a ediyor: —“Beyefendi! Müzeyyen hanım komşuluğa yakışmayacak hallerde bırak! Müzeyyen hanımı dövdünüz mü? — Hayır efendim! Şahitlerden — Seniye diyor kiz — Reisbeyefendi! -Ben hem hanım Müzeyyen — hanımın hem de Halide hanımın arkadaşıyım. Bu iki hanımın da kabahati yok. Bunları birbirine tutuşturan kocalardır. — Müzeyyen hanımın kocası; — Halidenin — esmerliğini methetmiş. Halide hanımın kocası de — müzeyyenin — beyazlığından hoşlandığını söylemiş. kocalarının bu fikirlerini öğre T birlerine düşman oldular, birbirlerini kıskanıyorlar., Muhakeme bitti. Darp fili sabit olmadığı için Halide hanım beraat etti. Müzeyyen hanım karardan çok: meyus oldu. Halide hanım asabi ir sevinç içindeydi. Seniye hanım ikisinin de haline gülerek diyor- dü ki: — “Ben — bunların — yerinde çizam bir temiz döyerdim.. Aklı aşına gelmezse pabucunu eline verir, Kapı dışaı ederdim. O esmeri vurduğum — tokadın ğınızda duruyor! Raul bu hakarete ” tahammül edemedi, mahir bir hamle ile Bren'i omuzundan yaraladı. Baron yere yuvarlandı. Raul önünde diz çöktü: — Eyvah, dedi, ölmek isterken öldürdüm. Doktor yaralıyı muayene etti. Kont sadece bayılmıştı, yarası da ağır değildi. Raul sevindi ve heyecanla elimi sıktı. Sordum: — Jülyet bulundu mu? — Evet, Bir köylünün evinde idi. Deli gibi bir haldeydi. Küç halle şatoma getirebildim. — Kendini biraz topladı mı? — Hayır, hiç kendinde değil. Tamamile deli. Tedavi ettirmek lâzım gelecek. yeri yar (Bitmedi)