Gevezelik Sinema sesnasında, —yanınızda ye sarkanızda — oturanların huzlı #esle oynanan şey hakkında izahat yerenleri — sinirinize — dokumur | değil mi? Geçen akşam iki hanım şöyle konuşuyorlardır. — Arkamızdaki sersem adamı iyor musun? — Yazıları hızlı öle okuyor. — Evet, filmin sonunda ne glacağını anlatıyordun, onun oku- Masından seni dinleyemedim. Hürmet Holivutta beyaz saçlı bir adam rejisöre müracaat etmi — Beyar saçlar için bir şeyiniz yok mu? Rejisör bir an düşündükten sonra: — Derin hürmetimiz varl İtiraf Artik mesleği değiştirdi, ispiritizma yapıp masaları konuş- turuyor! demişler. — Masaları konuşturacağına karyölasını - konuştursa — dinlenir! deye cevap vermiş. Aşk güneşi Weni neslin büyük romancısı — Bu böyle oldukça, üşümenin imkânı var mıdır? Sinek avı Tuhaflardan bir zat vardır. Geçenlerde “yanında - sineklere 'den ve arilardan şiküyet ediliyor- dü. — Bunun kolayı var , dedi , yazın sineği veya arısı bol bir yerde, başında Saç kalmamış bir adam bulmalı kellesini bol tatlır ya bulayıp güneşe koymalı , Bir çeyrek beklemeli. Tabii bütün sineklerle arılar tatlıya üşüşürler. Kellerin Üstü sıvamaca #inek ve arı ile doldu tersi “ile hepsir ezmeli, Burada biraz sustu, sonra ilâve etti: “Yalnız 'tavanın tersini diklastli vurmak Jazımdır, kelle gene İşe yarasın. Tramvayda Tramvay şirketi bir iki acı nük- *temizden —sonra, tramvay kapıla- tını kapâtmak zahmetini ihtiyar eyledi. “Son günlerde havalar iyi gittk ğinden, bu gene ihmal edilmeğe başladı. Dün bir bey, kemali şiddet ve hırsla biletçiye çıkıştı. — Kapıları kapatl.. Vatman efendilerin kabaday- diğını hiçe indiren 'bu zatın kim azun boylu Etem İzzet son bir K “'“1'"52,,?:;"' ıîî:i e 'ı': rToman yazdı; Açk güneşil.. Teşrih Üa v Bu güneş çıktıktan sonra | — Büyük peder; eski devrin ku- | — — Söyleyiniz. — Bilirim efendim. - Z ertalık isındı. demasından - bir zat; torununu | —— Rarı koca birbirlerine mer- | — — İşte karı koca, hoca nasıl Kısaca Vâ-Nü bir methiye — yazdı | karşısına aldı: bet SAti eşeğinden — ayrılmamışsa, — öylece Sesli filmin hoş olması için, mücllifte 41 derece hararet buldu.| — — Evlât, dedi, düğünün ne e K ayrılmamalıdır. kısa nükteli sözler söylemelidir. Ben romanın 448 sahifesine | vakit? e efEeİLE, tüalim. <. Çocuk — biraz — düşündü — ve | Şöyle ki: baktım: — Bu hafta. — Bak ben sana bir misal | dedi ki — Erkekler, geveze kadınları — 41 değil, 41 buçuk! dedim. | — — Şimdi sözümü iyi dinle oğ- | göstereyim. Nasrettin hoca ile | — — Bütün mesele eşek olmamakta' ötekilere tercih ederlermiş. Maşallah az ilâve edin. lum. eşeğini bilir misin? kalıyor. | — Ötekiler de nedir? Yeni nesil Talih Tahassüs mikroskopu ee n Benim resmim olduğunu söylersen aleyhine dava açarım! — Yahu şu Mühiddin beyin talihine ne dersin ?.. Mübeccel ihanımla beraber gidiyor. — Talihi olmasaydı vali olmaz- . — Biz de çok talihsiz larız. Yanlış Bu hafta çıkan Türk çoçuğu —mecmuasında Hikmet Şevki beyin: Çocukları öpmek - doğrumudur? Serlevhalı bir yazısı var.. - İml kaidesine göre “mudur,, “doğru,, dan ayrı yazılacağına göre doğru olmadığı muhakkak. Randevu amma... Melek hanım odaya rüzgâr gibi girdi, telefonu kaptı. Kocası koltuğuna — gömülmüş gazetesini okuyordu. | Melek hanım şöyle konuştu: — Allol.. Sen misin?.. Canım | ün dörtte randevu vermiştin; gene mi olmiyacak. . Ben seni isterim... Beni rasgele bir adamın eline bırakma, . Hayır, beş dakikalık iş... Önüm iyi... Yalnız arkam... Kocası sabredemedi: — Bu ne rezalet, dedi, bu ne biçim sörler?., — Sana da ne oluyor?... Ber- berime telefön ediyorum:. |