29 Kânunuevvel 1929 Niçin susuyordum ?? çünkü Tehdit ediliyordum !! Yeni harflerin ilk zamanında, L_—u*:ıiılıkle, bir cahillik etmiş ir fıkra yazmıştım; — hülâsatar > demiştim ki: “Yakup, Necip, Hâmit..., gibi menşei arapça isimleri yeni al- fabemizle yazarken, sondaki “b. leri, “d, leri türkçenin kaide: mucibince “p,, ye ve “t, ye tebdil | ediyoruz da, Avrupa'lı ismi has- ları ne demeğe asıllarındaki imlâ ile yazmağa kalkışıyoruz? - Bu, kapitülasyonlar zamanından kal- ma bir zihniyettir.,, Evet, böyle yazmıştm. - Lâkin, sonradan — fikrimi zira, şunun farkına vardım ecnebi ismi haslar, yanlız türk harsı / hudutları — dahilne değil, başka harsların hudutları dahi mlâlarile giriyorlar; le, bir mevi beynelmileliyeti lirler. Netekim, Ankara'nın ismi Angora olduğu halde, şimdi,' fransız postaları da diğer milletlerin posta ve mat- buati gibi. bizim imlâmızı almış- dardir : * Ankar yazıyorlar. “İslanbul,, yazıyorlar. Binaenaleyh biz de lâtin harflerini kabul ettik- 'ten sonra, onun bütün beynelmilel kaidelerini kabul etmek zarure- tindeyiz.. Beynelmilel imlâ bir ta- | kım — mazhariyetlerden — istifade etmemize vesile teşkil eyliyecek- tir. — Bu vadiye dair, bir kaç da fıkra yazdım; dahada yazacaktım; AKŞAMDAN AKŞAMA W Evet, lâkin, önüme müthiş iki hail çıktı: Cumhuriyet gazetesinin tahrir müdürü —dostum Kemal Salih Beyle, gene aynı müh- terem — gazetenin zarif muhar- riri Agâh Bey dostum. —Olur-ar kanaat meselesi bul Bu iki arka- daşım, cenebi ismi hasların lendiği gibi yazılması - taraftarı | Bu işi parmağıma — doladığımı (ve, bir gün zarfında faraza Lloyd George- isminin, sırf bey- nelmilel kaideye riayetsizlik yü- zünden türk matbuatında tam beş mütenevvi şekilde yazıldığ bar bar bağırdığımı) görünce; bu | iki zeki arkadaşım, beni bir köşeye çektiler: — Sus! - dediler. - Ya artıl bahse dair ağzına tek kelime alma; yahut da “ (Vâ-Nü) nun bir öbür dediğine uymuyor; işte mütenakız yazılar ! , seni Cumhuriyet'in * Var kıyas et! , yahut “ Bu suale cevap i sütununda âleme kepaze Bu tehdit üzerine bir müddet fena halde yıldım; ve, beynelmilel imlâ kaidelerine dair ağız aça- | Bozuk çaylar Çay yerine Ihlamur içmek da_fîa hayırlı yaptığı — erzak teftişleri — arasında alman çay nümunelerinin - bir çoğu karışık ve bozuk çıkmıştır. Emanet - sıh- hiye müdürü Neş'et Osman B. bu vesile ile bir muharririmize şu “sözleri söylemişti 'iyasada — satılan yüzde 99 u çay evsafına deği Bunlarda tein denilen madde yoktur. Esasen çay içmek bizde yir adet değildir. 30, 40 sene İstanbulda çay pek az kulla- dı. Yalnız Şehzadebaşında baz iranlı çaycılar çay yapar ve sa- tarlardı. Evlerde misafire çay ik- ram edilmezdi. Çay âsaba — zararlıdır. - Biz, hekimler, çayı terketmeği tav- siye ettiğimiz hastaların az bir içinde limon — kabuğu, ahlamur gibi şeylerin de yakisi — olduğunu iyoruz. Binaenaleyh, çay tiryakiliği yerine başkası kaim olmak üzere, çabuk geçer. İhlamur da çay kadar müneb- bihdir. Sıcak su bile içseniz ayni tesiri hissedersiniz. Bir çuval un.. 94 kilodan fazla ekmek çıkamaz mı? Şehremanetini çayların malik zaman Bu hafta ekmek fiatleri 10 para daha düştü. Bir refikimiz ekmek fiatlerinin daha-ziyade- ucuzlıya- bileceğini,bunun için yeni çaşniye Tüzüm - olduğunu — söyliyordu. Refikimiz bir çuval undan 94 ki lodan fazla ekmek çıkabileceğini iddia ediyordu. Emanet mahafili bu . iddiayı kabul etmiyor. Emanet 71 kiloluk bir çuval una 22 kilo su, bir kilo tuz ilâvesile 94 kilo ekmek alınabileceğini, yapılan tecrü bunu - ispat ele- maz oldum. Fakat, eveli gün, bi gazetede, Almanya'lı milyoner Hü- ge nes'i Hogostines diye yanlış telâffuzla ve bir kelime halinde yazdıklarını görünce, artık taham- mülüm kalmadı. Tehditten kur- tulmak mücadelede devam etmek ik işte, kendi tenakuzumu kendim itiraf ediyorum, (Va - Nü) ve Portakal bolluğu Rusyaya ihracata henüz başlanmadığından mallar İstanbulda yığılıyor Rusyaya ihracat yapmak için teşkil edilen harici ticaret limitet şirketi daha işe başlamamıştır. Şimdiki meşguliyeti tetkikat yap- maktan ibarettir. Şirket müdürlerinden Râna B. bu maksatla Adana havalisine t Râna B. avdet ettikten acata başlanacaktır. Tüccar diyor — Ya o zamana kadar bizim ir ne olacak! ket henüz mal almadığı için tüccarın elinde mal yığılmıştır. Her gün Dörtyol, Rize portakal- ları şehrimize gelmektedir. İhra- caat yapılmadığı için fiatlar müte- madiyen düşüyor. Bu yüzden so- kaklar seyyar portakal satıcılarile dolmüştür. Kooperatifler” Sene başında para iktazına başlıyacak Anadolunun muhtelif yerlerinde açılan kredi kooperatiflerinin va- ziyeti gün geçtikçe kuvvetlen- mektedir. İzmirdeki kooperatif- lerin teşkilinin sekizinci haftası neticesi şu merkezdedi Sermaye miktarı 760 bin liraya yükselmiştir. Geçen haftaki ser- maye miktarı 750,620 lira —i Bayındırda 257 tane, Tirede 46, Kemalpaşada 22, ÜUlucakta 61 hisse senedi yeniden taahhüt edi- miştir. Kânunusaniden itibaren *ıîî;ıîd;ıîıîm' para ikrazına başla- Karşıyaka Dedebaşı koopera- tifinin evrakı vekâletçe tasdik ve iade edilmiştir. İDARKTANE — acımusluk Telgraf adresti “Akışı yazı işleri 1 idare işleri içini çi MA Gönilerilen yanılar, vabi ABONE ÜCRETLERİ Türkiye İçin Seneliği 1700 ala aylığı 903, Üç aylığı 500 kuruş, Esnabi aylığı 1600) üç aylığı 900 kuruşlur. Halı ticateti Tüccar dün Anka- raya bir heyet gönderdi Şehirimizde halı ticaretinin dur- gunluk geçirdiği yazılmıştı. Dün halı tacirleri namına bir heyet Ankaraya gitmiştir. Heyet Ankarada Amarika hü- kümetinin Türkiyeden giden hah- dara karşı ağır resim tatbik et- mesi münasebetile hükümet nez- dinde teşebbüsatta bulunacaktır. Halı ticareti hakkındı ika- dar zevat arasında tahkikat yap Mesele şudur: Amerika hükümeti von. dülar Yaplğı güdrük teriler sinde bazı eşyanın resmini artır- B Bu meyanda halı için ağır resim tatbikine başlanmıştır. Bundan başka, 'Türkiyeden Amerikaya transit sareti- le giden halılardan daha ziyade resim alınmaktadır. İran transit halıla- rından alınan resme türkiyedeki gümrük resmi de ilâve edilmek- tedir. Halbuki bu halılar memle- keti girerken hiç bir resme i değildir. Ticaret odası da halı ticaretindeki durgunluk hahhında tetkikata başlamıştır. — Büyükadada.. Köşkleri soyan hırsızlar yakayı ele verdiler ! Son günlerde Adalarda, bil- hassa Büyükadada bir çok hısız- lık vakaları olmuştur. Kış müna- sebetile köşklerin yalnız bekçile- Tile kaldığını bilen açık göz hır- sızlar, fırsatı kaçırmamışlar, arka arkaya bazı yerleri soymuşlardır. Bu suretle hırsızlık vakaları çoj kaca Adolur kaymakamı Hayit ve serkomser Naim beyler gece dev- riyeleri tertip etmişler ve bir kaç gece bu devriyelere kendileri de refakat etmişlerdir. d aç l <dn izlar Büyükadadaki — muhtelif failleri yakalanmışlar- üzerine sirkatler dir. Sinema sahibi Kadri beyle 2 rumun evinden eşya çalanlar ve iskele boyundaki kırataneden bi- lardo bileleri aşıranlar hakkındaki tahkikat bitmi ir. Müteaddit kaçakçılık vakalarının faili olduğu anlaşılan meyhaneci Yorgo da tevdi edilmişi — Ne haber Çamur.. — Fena haberler... Despinayı gördüm... — Ecee? | | | | Moruk - Despi fena halde tutkun.. 'Rum kızını galiba müs- cakmış da... Haspada para gırla.. Al bunu da sana hediye gönderdi... Çamur böyle söyleyerek bana büyük bir şeker kulusu uzattı. Yerli roman No : Derhal şüphelendim: — Ulan Çamur.. Kız sana para | da vermiştir amma sen saklıyorsun. —Vallahi verecekti amma..Sana vermem de kendimde alakoyarım | diye vermedi.. Bunu aldı.. O ne | kurnaz Despinadır.. Bilmez misin? | Çürük tahtaya basar mı hıç?. Sen onu bunu birak ta bizim işi düşünelim.. Yakında enseleniyoruz | tahakını kikata devam ediliyor. Katillerin| Topkapı cıvarında bir yere sak- landıkları anlaşılmıştır. Topkapı cıvarı! Hay Allah müs- versin be. — Topkapı cıvarı, yani burası... Herifler adam akıllı anlamışlar.. Hepimizi arpacı kumruları gibi bir düşüncedir aldı. Geçen seferki gibi Çamur gene imdadımıza ye- tişti şey var amma bilmem ki.. Çergeye çıksak acaba masıl olur.. Bak Deli Salih foyasının meydana çıkmasından korkuyor, © da çadırcılarla gidecek.. Telefon o anda bile sordu: — Gülizar da beraber mi? galiba.. Polis işi çakmış.. Çamur cebinden bir çıkardı, okudum: * Refik beyin apartımanında gazete | | ika edilen cinayet hakkında tah- — Tabii.. Hem köyden yalnız Salihle karısı değil, Murat ağa, Pakize de gelecek.. Bu çerge bü. yük çerge a babam, ordu gi bir şey.. — Pakize de Gülizar da gidi- yor ha.. Desene ki artık Suluku- lenin bir tadı tuzu kalmayacak.. Bir kaç haftadır Edirnekapı hari- cinde büyük bir çerge kurulmuş- tu..İki üç gündür,köy ile bu çerge arasında herkes mekik dokuyordu.. Koca yemişi zamanı geldiği çerge bir kaç güne kadar dağa çıkacak.. Zaten Pakize kaç güdür bana: — İlle çerge ile sende gel.. Diye tutturup duruyordu.. Ga- zeteyi okuduktan sonra atıldım: — Biz de çerge ile gidelim. Ve karar verdik: Gidecegi O gece Sulukulenin kahvesinde bulduk. - Fikrimizi açtık.. zorla alıyorlar, değil ki siz' ya bancısınız.. — Yabancıları çergeye almazlar.. | | / | kif edilip adliyeye | vasıl olurdum gibi geliyi Buda ve şakirdi (Tapo dairesinde iş takip etmek) Hindistandaki Budi mezhebinin müessisi Budanın şakirtlerinden Porna, barbarların arasına gidi- yormuş.. Pornanın vazifesi kendi mesleğinin akidelerini barbarlara telkin imiş.. Buda, şakirdi porna- yı tecrübe için yenına çağırtmış, kendisine şu suvalleri sormuş ve şu cevapları almış.. — Porna bu gideceğin yerdeki adamlar cahil, zalim kimselerdir. Şayet sana fena sözler söylerlerse ne yapacaksır — Şayet bana fena sözler söy- liyecek olurlarsa o zaman kendi kendine “bunlar gene iyi insan- larmış, bana yalnız ” fena sözler - söylemekle iktifa ediyorlar, fakat elleri ile dokunmuyorlar.. Diyeceğim.. — Ya seni döğecek olurlarsa 'ne yaparsın? — İçimden derim *“bunlar çok iyi insanlarmış.. Çönkü beni yalnız elleri dövmekle iktifa etti- ler, baston kullanmadılar — Ya baston kullanırlarsa, — Derim ki bunlar gene iyi insanlarmış beni sadece bastonla lüler, kılıçla yaralamadılar.. — Ya yaralarlarsa?.. — Derim ki bunlar gene iyi adamlarmış çünkü beni öldüre- bilirlerdi.. — Ya öldürürlerse?.. — O zaman ruhen gene bün- lar iyi insanlarmış çünkü beni bu ztıraplı hayatltan kurtardılar derim, Bunun üzerine Buda şakirdinin sabrü tahammülünü takdir etmiş — Porna git vazifeni yap ve lirvanaya vasıl ol.. Demiş.. Porna yola çıkmış. Tapu dairesinde küçük bir i yardı.. Ak sakallı bir. memur evrakımı tetkik etti: hafta sonra gelin... dedil — İçimden aman dedim ne çalışkan memur işimi bir hafta tehir cttli bir ay tehir edebilirdi... Hafta oldu tapu — idareşine uğradım.. Şu cevabı verdiler : —Efendim bu işlerle alâkadar memur efendi Ayvalığa gitti, bir ay sonra gelecek siz de o zaman teşrif adin.. — İçimden aman ne iyi memur dedim.. İşimi baştan savar hiç da yapmıyabilirdi Ay oldu gittim: y —Tetkik ettil iz olmiyor.. —Ne iyi adamlar, dedim, beni bu yorücu işten kurtardılar, hem de bir ay müteessir olmyayım diye ümitle yaşattılar... Bilmem amma her halde Budist olsaydım sabrü tahammül cihe- tinden Pornaya taş çıkarır, Buda- 'nın takdirini kazanır ve Nirvanoya Hikmet Feridun tık ki olacak gibi de; manalı manalı” Salihin yüzüne baktı — Faikten haberin varmı ? Dedi. Salih şaşırdı : — Yoooo.. Çamur aptal aptal sırıttı: —O oğlan kaybulmadan - bir gece evel bizim- odanın tahtala- rına bir şey oldu.. — Ne oldu?. — Sizin — duvarın — yanındaki fahtalar o gece kendi kendine kanlar hikmettir bilmem.. Salihin yüzünde birdenbire bir zelzele oldu, herifici oğlu ne yaj cağını — şaşırdı.. Ona hemen kahve ismarladık.. Tam zamanı idi, derhal yapış tırdım: (Mabadi var)