Sahife 6 ANADOLUDA EDEBİYAT Yeni Adana - Kars Orta Anadoluda çıkam bir ga- zeteyi acıyorsunuz, bir şüir gi müze ilişiyor.. Okuyorsunuz: Sis var, koyu bir Uzaktan silüet halinde, göründü Nis., Bir kere daha yazmıştım.. Orta Anadoluda ötur, Nise, Montekar- loya, Parise, —Londraya. uzak, kibar Avrupa şehirlerinden bah- seden şiirler yaz... Degil yalız Anadolunun, her vilâyetin hattâ her kasabanın kendisine mahsus bir şeyi vardır. Ne bileyim Erzurumda, Diyarbe- kirde. çıkan iki in arasında bir fark olmalıdır değil mi? San- atkâr oturduğu şehri değil battâ oturduğu mahalleyi terenüm etme- lidir. Yoksa yukarda olduğu gibi orta Anadoluda — oturup. Nisin edebiyatın yapmak pek edebi yat olmaz.. Mamafih yavaş yavaş Anadolu | yazıcıları şehir edebiyatına doğru | gidiyorlar. Adanada çıkan bir yazı ile Karsta çıkan bir yazı Aarasında dehşetli fark var; Ada- i Adana gazetesinde yazılar yazan Burhan Sadık beyin işte son yazısından bir parça: Bir meş'ale tuttular yüzüne... Hayatının tarihinden bir “safha okudum. Hatırlar mısın Sürür?! Baharın yaylalara indiği bir gündü. Gecenin nemini fecrin ışığında parlatan — ağaçların / serinliğinde geziniyorduk... İğildir Âlev renkli dudaklarında cehen: 'nemi bir hissin hızı geçmişli. Daha iğildin... Gözlerinde seherin sımı kıvıl- dı. ve istırabin. siyahlığıyla Bu yazı böylece devam ai e erlmnda öü bi ses bagırıyor: — Bu yazı sıcak bir memle- kette yazılmıştır. Burhan Sadık beyin esezi bu kadar yerlidir. İnsan bu yazıyı akürken. kızgin bir güneş altında yürüyormuş gibi! olur.. Bir de karsta çıkan bir yazı alıyorum: “Kar helvasım yedikten sonra kürklerimize büründük ve..., İşte Kars edebiyatı ve Adâna edebiyatı Ölü Anadolu yazıcıla- mnın kulağı çınlasın - kendilerin- den de böyle yerli eserler bek- leriz. Yaman itfaiye! Romanyada - Cöracol şehri ve bütün itfaiye alâtı bir yangında yanmıştır. Garibi şehiri yakarken hiç bir iye memurunun hazır bulunma- olmasıdır. İtfaiye otomobil- lerinin bulunduğu garaj yanarken itfaiye efradınden biç birin bura- d balmmamıştır. Ahali “İtfaiyeciler nerede,, diye | * bağırmişlarsa da — cevab - veren olmamıştır. Şehir ittikten sonra geç — vakit — itfaiye ve zabitan, ekserisi kör kütük sar- boş olarak, kışlalarına dönmüşler, fakat dört dovardan başka bir eser bulamamışlardır. Yangın günü Coracal şehri it- faiyesinin yevmi mahsusu oldu- ğundan uzak bir yerde umum it- faiye efradına bir ziyafet veril- miştir. İtfaiye kumandanları ” şehirde nöbetçi — kuvvet — bırakmıyarak ziyafete gitmişlerdir. İtfaiye efradı şehre döndüğü — wakit bükümet bütün alay efra- dını tevkif etmiştir. 24 Kânunuevvel 1929 Algam Londrayı havadan seyrediyorlar İngîlizler payıtahtı havadan temaşa için tayyarelere binmekte tehalük gösteriyorlar angiliz payıtahtının. bir tayyareden alınan resmi İngilizlere ve bahusus Londra- hlara yeni bir eğlence çıkmıştır: İngiliz imperatorluğunun pay tımı havadan temaşa, “İmperial Airways,, İngiliz sey- rihavai kumpanyası bu fikri dü- şünmüş ve isabet etmiştir. Şehrilerini son derecede seven Londralılar bir de — şehirlerinin havadan nasıl göründüğüne merak ederek mezkür kumpanyanın Lon- dra afakında cevelân için tahsis İngilterede fırtınalar devam ediyor.. — İngililterede — fırtınalar - devam etmektedir. Günlerden beri mü- temadiyen yağan yağmur dur- muş, Ffeyezan tehlikesi artadan kalkmıştır. Lükin fırtına hemen bemen şiddetini muhafaza et- mektedir. Geçen hafta - fırtına yüzünden bir çok gemilerin kaza- zede olduğunu, tahlisiye amele- sisinin geceli gündüzlü. çalıştığını yazmıştık. Yolda fırlınaya Hıtulan vapur- lardan bazılarının akibetinden hâlâ| eylediği — tayyarelere hücum etmişlerdir. Talebin kesretine binacn kum- panya bu cevelânlara mahsüs fayyarelerini arttırmışlardır. * Argönsy , sistemindeki bu tayyareler — Londra afakında mühtelif — irtifalarda — dolaşarak hamil olduğu yolculara şehrin damlarıı ve havadan arzet- tiği manzarayı seyrettirmektedir. Londrada dogup büj tehalükle SÖÜt enie biç bir haber ahnamamıştır. Dag yükselen dalgaların tesiri ile bir çok vapurlar karaya oturmuş- bur. Limanlardaki bütün telsizler kaza haberleri vermektedir. İngilterenin Duvr limanı fırtına dolayısı ile hakikaten görülecek bir hale gelmiştir. Dalgalar liman- | daki büyük mendireğe çarptığ zaman minare boyu yükselm - tedir. Yapılan tetkikat neti, bu dalgaların 22 metro kadar — yükseldiği anlaşılmıştır. enler bile | bulunduğu Westminister sarayıdır. | şehirlerini - havadan ten büyük haz duymaktadırlar. yolcuların çoğu beraberlerinde bulundurduldarı fotograf makine- siyle şehrin havadan fotografla alınışları. Resimde görül: Londra afakında cevela: Argosy tayyarelerden bi Nehrin sahilinde yapdlanı küleli bina parlmento da seyretmek- tayyare eden üksek Bir çok gazete fotografcılar, sine- macılar bu müthiş - dalgaların resmini çıkarmak' maksadı. ile Duvra gelmişlerdir. Bir sinema operatoru hayatını tehlikeye koyarak Duver limanının | fırtına esnasındaki korkunç man- zarasını filime çekmeğe muvaffak olmuştur. Resimlerimiz İngiltere..suların- | da fırtınanın icra ettiği tesiri gös- teriyor. | Yukarıdaki fotografın birinde MAHKEMELERDE Madamki kızdırdık, partı bizimdir. Davacı Ülviye hanım; asabi bir kadındı, söz söylerken vücudu, kavir kavir kıvranıyordü. İnce uzun boyunun üzerinde kara göz- leri bir sahil feneri gibi fırıl fırıl dönerken ateş püskürüyordu: Reisbeyfendi! bu görülmüş şeymidir, iki erkek bir olsun, be- nim gibi zaif bir. kadının canını cıkarsın? Vallalıi efendim ben sizin yeri- nize olsam bunları hapishaneden ' çıkarmam. — Siz şimdi bizim yapacağımızı birakın da - işin nasıl oldugunu anlatın. Efendim ben hem Tah- sini hem de Cevadı tanırım. İki- için ikisilede görüşürdün de Cevat da benimle evlenmek istediler. Ben ikisine de söz verdim, — Maşaallah. — Amma - beyefendi! — benim maksadım hangisinin - muhabbeti fazla olduğunu ögrenmekti. Tahsin bir gün beni Cevatla tramvayde gördü. Diğer bir gün Cevat; Sinemada Tahsinle bana rastladı. İkisi de bana kuzdılar. Halbuki ben ikisinide tecrübe etmiş, bana karşı hislerinin içeçici . Bu aralık ünü görmek islemiyo- rum, Je evlenmeyi hatırla- rından çıkarsınlar. Fevkalâde güler yüzli bir adam olan Tak: hanıma cevap veriyor: * Reis beyfendi. Hanımın ku- runtusuna diyecek yok, biz yamp tuluşuyoruz amıma haberimiz yok. Affedersiniz — reisbeylendi Cevat ne ben hanımla evlenmeyi hatırımızdan geçirmedik.. Kendisine ehemmiyet vermi alaycı Ülviye aylarca yolumu beklediniz, bana yalvardanız. — Hanım sus! — Baksanıza beyfendi, ne söy- Tiyor? — Cevat sen söyle oğlum, bu hanımı dövdünüz mu? —Hayır efendim, Ülviye hanım Çolc güzel amma bizim yakamızı biraksın. Şahitsiz olan bu davada Tahsinle Cevat beraet ettil Ülviye hanım du, mahkeme - önünde Cevadın — gülüştüklerici T ? llli biddetle söylemeye — “Bana görüm sokularak Zimiz imi ayağımı günüzü ne — çabuk unuttunuz? Mahkemede beni rezil ettiniz.. Halbuki ben sizinle barışmayı düşünüyordum, — bundan — sonra avucunuzu yalayın.., Tehdit müthişti, Ulviye hanım; ayakları birbirine dolaşarak hızlı hızlı gidiyordu. Tahsin, Cavada diyordu kir * Karı barut oldu. Madamki onu bu. kadar kızdırdık, parti bizimdir merak etme. Duver kıranı direğin arkasına — kadar. kuru- lan muazzam - dalgaları, altında- Timanında - ki aşan ga favazzam — men- inde dalgalar arasında kalan tahlisiye gemisini, onun altın- dakinde de karaya oturan bir vapuru — görüyormusunuz. Diğer iki resmi dalgalar arasında çalışan tahlisiye memurlarını gösteriyor. 5 IN —