Yazan: iskender Fahreddin GeArtık, şüphe yok ki ben, Bizans sarayla- rında şuurunu kaybetmiş bir divaneyim... | sana son defa yalvariyorum, Persefonil Beniyalnız bırakma... gözlerimin hakkını ver!» Kardinalin zaif kolları birdenbire çelik gibi gerildi. genç kızin başını göğsüne yatırdı.. ve belinden sıkarak bağırdı: «Persefoni, beni mutlaka öldürmelisin...!» yyorsun haza...?! Dedi ve cılız kollarını uzatarak, (Persefoni ) nin çıplak omuzla- rından yakaladı. Genç kiz, havuzün . içinde mu- vazenesini kaybettmişti. suyun Üstüne döküldü. — Ahhh... boğuluyorum... Diye bağırmağa başladı. Kardinal bütün cesaretini top- ladı ve son bir hamle ile Perse- foniyi kucaklıyarak havuzun kena- rına çekti. —Az kaldı boğulacaktım , yavrum! Niçin bana karşı böyle haşin davranıyor dar çok sevdiğir sun? Senin Saçları saldırıyorsunuz ? Kardinal, okşadı, — Benden korkma yavrum , dedi, ben seni bir meyve - gibi yemek istesem de, yemeğe muk- tedir değilim. Sen gine, o genç | ikinin nasibisin! Ve ben, seni yemek değil hattâ koklayamamağa mahkümüm .. Yalnız, Karanlıkfa- kalan gözlerimin perdesini açtınl... Bana dünyanın — güzelliklerini ve aydınlıklarını gösterdim... Seni da- ima görmek istiyorum! Bana göz- lerimin hakkını / ver.. Fazla şey istemem. Persefoni, bu. çılgın papasa merhamet eder gibi göründü: — İşte.. görüyorsun yal ( Fidi- as)ın Çi) heykeli gibi karşında duruyorum... İstedigin kadar bak! Gözlerini kapayan mı var?! — Benden kaçıyorsun, - Perse- 4 — Hakikat sizi tekzip ediyor! Kollarınızın arasındayım... genç kizin saçlarını | for Ü Pi Eski yunan hey- keltiraşlarından. (Phidias) m yap- Bana, ilk günlerde olduğu davranmıyorsun, — güzel me- lek! — Ben her zaman gördügünüz ve bildiğiniz gibiyim... —Hayır... ben Bizansa geldigim zaman, sen dünyanın en mukaddes bir çiçegi gi sabah güneşle beraber odamda açılırdın! Şimdi, ise, sabah oluyor,; güneş doguyor.. Sen yüzünü gös- termiyorsun! gözlerim seni arıyor. Persefoni cevap vermiyor, elile havuzun sularını dalgalandırıyor- du. Kardinal sözüne devam etti: — Artık, şüphe yok ki, ben, şuurunu Bizans saraylarında kay- betmiş bir divaneyim... ( Floran- sa ) ya nasıl — döneceğii (Rab) binhuzuruna nasıl çıkacağı- mı bilmiyorum... Akibetimi çok iyi idrak ettiğim halde, gözlerim elân seni görmek, her yerde seni aramak, bulmak - istiyor. Ben dünyanın en günahkâr bir ada- im oldum, Persefoni! sen benim yanımda çok nezih.. Mâi mükaddesle yıkanmış bir melek- sin | Kardinal ağlıyordu : — Persefoni | Persefoni | Sana / | son bir sözüm var... Senden, se- 'nin elinde olan yaparsın, değil mi ? — Elimden gelirse... — Hiç itiraz etme. Senin için çok mümkün olan bir şey.. Bana söz ver: Yaparım! De.. — Anlamadan şey istersem, Kardinal, titreyen ellerile genç kızın ağzını kapadı: — Haniya itirz etmiyecekti. Persefoni başını salladı: — Peki Kardinal — İzidorun zaif ve kuvetsiz kolları, birdenbire, çelik- ten bir çenber gibi kuvetlendi .. Genç kızın başını kendi göğsüne yatırarak, sıska kollarını boynuna ve beline doladı.$Gözleri dışarıya . Benden kurtul- beni mutlaka öldür- — Persefoni için, 'tığı kadın heykellerine bir. çok | melisin! gençler ilânı aşk etmişlerdi. YEDİNCİ 50,000 AYRICA: — 25,000 bir mükâfat. BÜYÜK TAYYARE PİYANGOSU 5 inci keşide 11 kânunueveldedir BUÜYÜK iKRAMiİYE 10,000 liralık ikramiyeler ve 10,000 liralık (Mabadi var) TERTİP Liradır 15,000 — 12,000 Çocuklara mahsus 500 liralık Kıymetli eşya piyankosu (AKŞAM )ın ÇOCUK DÜNYASI Küçük karilerinden gördüğü rağbet dolayısıyla kendilerine | Kiymetli eşva piyankosu | seklinde hediyeler — vermeğe | karar vermiştir. 500 liralık Eşya piyankosunda 83 kari- imize —muhtelif İaymetlerde hediyeler verilecektir. Birinciye 100 lira ikinciye — 30 | Üçüncüye 20 ,, ve 30 kişiye 5 lira kıy- $ metinde eşya verilecek ve | 50 kişiye de 200 Jliralık | | Şeker, Çikolata, | Kitap ve sair hedi vııılıım leri cinsten alacaklardır. ve bu eşyanın parasını gazatemiz verecektir. |ser 500 -a Liralık kıymetli başladık | »e HER GÜN Jüncü sahi fındaki -kuponumuzu kesip saklayınız ! Bu kuponları ne vakit gön- | P dereceğinizi ayrıca yazacağız. Kuponlar için Her gün ga- zetemizi taki Piyanko hara verceğiz. Avrupalı tahsil görmüş eyi bir | iş anyor. Ma- | fabrika mühendi | Wze hususunda ihtisas sahibidir. Adres: Meydancık, Alalamci | han No, 16 HMillet mektepleri ALFABESİ n: Necmeddin Sadık bey İhassa halk tarafından Necmeddin Sadık bey alfabe- sinin ne kadar rağbetle kar- şılandığı ve az vakitte yüz binlerce satıldığı malümdur. Maarif vekâleti tarafından ilk mekteplere ve millet mekteş lerine kabul edilen: Resimli yeni alfabe çıkmıştır. Vekâletçe 14 kuruş Hiat konulmuştur. Muallimlere tavsiye ederiz. Satış yeri: Muallim Ahmet Halit kitaphanesi. HER NEVİ EŞYA 6 ay vade ile almak isterseniz Beyoğlunda Tünel pasajında KREDİTO Yazıhanesine müracaat ediniz. Telefon: Beyoğlu 1891 | | vet için, pansiyondan çıktığı in alt tara- di 1 -- Zevahir küçüktü, dudakları amma, amma, bütün muallimeler içinden en ağırbaşlısı, en sofusu, Ven ahlâklısı oydu. Sörlerden bile daha ziyade ibadet ediyordu. Ak- dersten çıktıktan sonra, i, kilisede, vect içinde Haç çıkarmadan kapı bir tebessümle gülümser; temsil- lerini hep Bakire ana Hazreti Meryem'den, — Ruhülkudüs'ten, — Saint Paul'dan, — Saint Pier- re'den, — ve daha diğer arize ve mukaddes şahsiyetlerden ge- tirirdi. İşte bunun — içindir. ki kazlar pansiyonunda, talebeden tutumuz, muallimelere, himetçilere kadar, herkes, ona son derece hürmet ederdi. Bilhassa bu hürmeti art- tıran , — müdire La — Mre'nin teveccühü La Möre, bu ciddi ve mutekit muallimenin kadrini , — haysiyetini — göklere çıkarıyordu. Onu, rahibelerin üze- rine başmuallime nasbetmi; Genç ve sofu muallimenin boş vakitlerindeki - bütün — meşgalesi, pansiyondaki etrafı ihlamurlu uzun yollarda incili şerif okuyarak do- laşmak, ve, haftadan haftaya, ihtiyar kötürüm teyzesini gitmekti. Müdire bu kötürüm teyzenin, — cıvar — sayliyelerden birinde, oturduğunu öyrenmişti: — Git kızım, git! İhtiyar kadını her hafta ziyarete gitmen pek sevaptır.!- derdi 2 Bevatin Haftada bir kere, teyzesini ziya- man, elinde daima bir büyücek | çanta bulunurdu. Bir çeyrek kadar — yürürdü , Daima aymı yollardan geçer; ve V aynı tenha sokaktaki yangın hara- İtalyan başvekili yor Müusolininin oğlu izci teşkilâtı ile beraber yakında İtalyayı dolaşmak üzere bir seyahata çıka- caklardır. Bu iki kü- çük izci bundan b müddet evel İtalyan izcilerile birlikte İs- tanbula da gelmişler- di. Musolininin oğul- ları seyahata fevkab âde meraklıdırlar. Bu itibarla hiç bir seyahat fırsatını ka- çırmamaktadırlar. Bundan başka iki kardeş arkadaşlar arasında fevkalâde cesaretleri, çalışkan- hıkları ile temayüz etmişlerdir. Mosolininin oğulları spora da meraklıdır- lar. Her sabah yatak- larından kalkınca izci usülü bol su ile y kanmakta — ve be- deni haraketler yapmaktadırlar Resim Musolininin çocuklarının | mensup oldukları izçi / ocağının ) He n Zevahirle bevalm İ oymak beyi ile beraber gösteriyor. | besi önünde dururdu. hirsızlama bakardı. Haftanın altı günü, gözlerinde işıldıyan ilâhi tebessüm, şeytanet- kâr bir ışıldamaya yerini terke- derdi. Yangın harabesine - girer; ve oradan beş dakika sonra çıktığı zaman, kısa eteklikli, yanpiri şap- kalı, boyanmış yüzlü ve sürmeli gözlü uçarı bir çapkın halini alırdı. Gene elinde bulundurduğu çan- mütevazi — beresini, uzun saklı tutardı. Sonra, şehrin, kalabalık taraflarına doğru ilerler; bir otel önünde dururdu. Kapıcı ile bir şeyler kenuşur; ona çantasını bırakırdı. Derken, gene, şehri doldurup taşıran kalabalık içine dalardı. Köşe başlarında durur; sağa göz eder, sola göz ederdi. İhtiyar , midebulandırıcı — zen- dostları atlatmak, genç ve kuv- vetli erkekleri peşine takmak fendini ne mmel biliyordu. Bu âşıklardan her hafta başka birinin koluna takar, otelin kapı- sından içeri girerdi. Ertesi sabah, buruşuk, kirlen- miş yorganla çarşafın arasından ve mechul âşıkının kolları arasın- da, siyrilir; ve tam zamanında gene mektebe dönerdi. Beresi başında dosdoğru ve yüzü gözü tertemiz bir halde... Gözleri, ilâhi ilâbi ışıldıyarak... Meryem Ana İki tarafa, Ca ç 3 — Netice Ve neticede mutlaka bir reza- det cıkmiş olmasını mi bekliyor- sunuz?... Hayır, hiç bir rezalet çıkmadı. Meselenin hiç kimse far- kına varmadı. Yalnız ben farkına vardım. Lâkin, kızcağızın ismini ifşa etmiyorum: Varsın, heyfince yaşasın neme İâzınır (Hiküyeci) Mussolininin çocukları İki kardeş bütün İtalyayı dolaşmak üzere seyahate çıkıyorlar Çocuklar italyan izci kıyafe- tinde olmakla beraber faşist meti olan siyah gömleği de lâ- bistirler.