Akşam —. 35 Tegrinisani 1929 Almdnyayı İıeyecaııîı veren cani ADY Düseldorf şehrinde 17 *" 65 Pa ” kişiyi öldüren katil kim? Zabıtanın bütün bütün tahkikatı neticesiz kaldı. Katilin kadın olduğu zannediliyor Düseldorf şehrinin Eğer bugünlerde Almanyanın Düseldorf şehrine giderseniz sokağın başında bir sünüz. Bu lavhalarda: “Son zamanlarda 17 ki düren mechul caniyi kim hükümete | haber verirse kendisine 15 bin mark mükâfat verileceksir., Cümlesi yazılıdır. Buna — sebep son zamanlarda Döseldorfta esrar- engiz bir caninin türemiş olmasıdır. Bu müthiş katil 17ay zarfında tama- | öldürmüştür. Yani bu | mam 17kiş hesapca cani her ay bir cana kıymıştır. Bu esrarenğiz cinayet- lerin garip bir sırası da — vardır. Katil münavebe ile bir genç kız, bir küçük çocuk katletmektedir. Alman zabılası cinayetleri sık- ııunu tahkikata , başlamıştır. Lâkin yapılan tahkikata rağmen katilin kim olduğunu an- lamak mümkün olmamıştır. Öl- dürülenler de çok garip bir surette ortadan kaybolmaktadır. Meçhul cani — zabıtanın ” kendisi — için gösterdiği bu telâşa derin bir es- rar perdesi arkasından alay et- mektedir. Bu müthiş cani her cinayetten sonra Düseldorfta bir gazeteye mektup gönderiyor ve cinayetini '€n ince teferrüatına kadar anla- tıyor. Meselâ bu mektuplardan birinde deniliyor ki “Fon Hansın çocuğunu ben öl- dürdüm. Onu şehrin haricindeki büyük tarlaya gömdüm. Cesedini orada bulkbilirsiniz.. Hom zabıta nafile yere beni arayıp taramağa kalkışmasın.. Be- 'nim tutulmam imkân haricindedir. Yeniden kan içmeğe karar verdim hazır olun.. Katil bu mektupların kimisine şeytan kimisinede Dev ve Hortlak namı müstaarlarını atmaktadır. Gazeteye gönderilen mektuplar ve cinayetler birbirini takip etmek- . Bu mektupların hepsi bir- birine benzemektedir: “Matmazel öldürdükten sonra orma- dan alın kurt parçalamasın,, Yahut: “Küçük Frnanın cesedi Sen Mark sokagında 13 numaralı evin duvarinin dibinde gömülüdür. , Hakikaten bu tarif edilen yer- lerin hepsi doğru çıkmış ve söy- lenilen cesetler bulunmuştur. Bu müthiş cinayetler yalnız Düsel- dorfta “değil bütün Almanyada müthiş bir heyecan uyandırmıştır. Bu işin tenviri için Düseldorfa Berlindeu en muktedir. polis ha- fiyeleri gelmiştir. Lâkin bütün bunlar henliz hiç bir netice ver- umuümi manzarası Cıvarda bir bunun » Lâkin bilâhara bu zannın doğru olmadığı anlaşılmış- tir. Gazeteye gönderilen mektupler el yazısı mütehassısı ( grafolog ) tarafından tahlil edilmiş ve bu adam hakkında şu tahminlerde bulunmuştur: (Çok soğuk — kanlı, çabuk ikarar veren, zalim tabiyetli haşin bir adam!. Berlin polis müdürü bilhassa bu iş için Berlinden kalkıp Döseldrofa gitmiştir. 15 bin mark almak hulyası ile zabıtaya bir çok ihbarlar vaki olmuştur. Lâkin bunlardan hiç bir netice çıkmamıştır. Katil bir mektubunda : *Filânca kadını zehirlemek isti- yorum ve göreceksiniz, işimi mu- vaffakıyetle yapacağım.,, demek- tedir. Yapılan tahkikatta hakika- ten mektupta bahsedilen kadının bir kaç kere zehirlenmeğe te- şebbüs edildiği anlaşılmıştır. Bütün alman efkârı umumiyesi bu işle meşguldur. Yapılan “tahkikat neticesinde katilin 30 yaşlarında kadar bir adam olduğu anlaşılmış, eşkâli bir derece tesl ati bir ip ucu elde Cani bir kadınmış Düseldorftan yazılıyor: Düseldorf şehrini ika eylediği müthiş cinayetlerle dehşet içinde bıra- kan esrarengiz caninin bir kadın olduğu anlaşılmıştır. Meçhul katilin son kurbanla- rından Gertrüde- ismindeki kız çocuga itlâfından evel meçhul bir kadının diğer çocuklar ile birlikte şeker verdiği tesbit edilmi; Bu kadının çocuğa yeniden şe- ker vereceğini söyliyerek kandır- mış ve tenha bir yere götürmüş | olduğu zannolunuyor. Şimdi za- bıta tarafından aranılan bu ka- dının boyu iri olup beş kadem dört pus olduğu, yaşı kırklarda, yüzü kırmızımsı ve güneşte yan- mış olduğu dahi tesbit olunmuş- tur. Bu kadının sesi kalın oldüğün- dan yüzünü —görmeden sesini işidenler erkek olduğuna hükme- diyorlar. Bu ip ucunu elde eden zabıta- 'nın bu defa caniyi ele geçirmeğe muvaffak olacağı ümit olunuyor . Cani kadının erkek kıyafetine girerek cinayetlerini ika eylediği tahmin olunuyor. RADYO Adanada Hapisanedn bir firar teşebbüsü Adana hapisanesinde ağır ceza makümlarına ait olan kısımda mü- him bir firar plânı keşfedildi. Üç numaralı koğuşta yatan 22 kişi bu firar plânını hazırlamışlar. | dir. Bunlar kaçmak için yegâne çareyi bir kanal açmakta buluy- orlar. Fakat bu tasavvurlarını daha fazla bir emniyet altında bulundurmak için aralarında bir mukavele aktedilerek bunu teah- hüt makamında imza ediyorlar . Mahkümlar işlerini bu / suretle tanzim ettikten sonra faaliyete başlamışlardır. Evvelâ çimentoları gevşetmek | için bir kilo limon tozu alarak kaynatıyorlar, firar esnasında da kendilerini müdafaa etmek için bir kaç tane sustalı bıçak temin ediyorlar. Mahkümler bütün bu vesaiti hapisane - gardiyanı Tahsinle uyu- şarak elde ederek kanal hâfrına - başlamışlardır. Hapisane müdiriyeti meseleyi haber alır almaz derhal tahkikata başlayarak plânı keşfetmiş ve gardiyan Tah- sin tevkif edilmiştir. Mahkümlar tecrit olvnmuştur. (İSTANBUL —— 1200m 5 Kw 17,30-18,30 Saz heyeti - Borsa haberleri. 18,30-20,30 Jazz - bi Örkes- ira: Luiggini: Balet egypten, suit - Micke- liz renade- Weber: Trio Gittares havayenne- Christii Madame, potpourri 22,30-21 — Saz heyeti. S Darülbedayi — sanat- kârları tarafından bir | temsil ve monolog. Temsil — nihayetinde 22,30 a kadar saz heyeti ve Anadolu ağansı haberleri. BELGRAD 429 m 25Kw 18,25 Radio guartette. Zi Budapeşteden naklen mneşriyat. 22, Gramofon. BUDAPEŞTE — 550m 20 KwW 18445 Trio'konseri, 21,30 Gala konseri, Onatuor hongrois ve taganni fopera artistleri tara- fından) 23,10 Cafe ostande örkes- frası. BÜUKREŞ sö4m 12Kw 16,30 Radio orkestrası 21 Ovatuor konseri: So- | human: Ovatuor da majeur. 21,45 Musigwe de-chambra: Mozari, Ouatuor sel majeur. KERİR oasam ao 20,25 Gramofon | 21.50 * — üğean yepietiğme || 22,40 A ıı.ımıdıın | 015 —— Dans havaları (Ber- lindeni) Noravska- — 268m. — 10 kw. Ostrava 17,30 Jazz-band 18,25 Ballades 21,30 Budapeşte den nak- len neşriyat 23 15 Konser PRAG 487m — skw. 17,30 Konser 20,00 Radiocabaret (Birno' dan) 21,30 Budapeşte den nak- len neşriyat. 23,15 Gramofon ettiniz. Bir sah Evelki tefrikaların hülâsası Jdris. Efendi, - ispiritizma - tecrübeleri yapılan “bir Güzya getiriliyor, İçerde 'e var ne yok henüz #demiyorsa da, eli güzel n eline — ceğiye ilk defa olmak kadin” tetile ettiği için iyor. Üzerinde tocrü- beler yapılan modium kadının. fotograf- darı - çekiliyor. Bu h berisinden kabili lems der - tüpten K ek iyi farle bir ecnebi arip madde- Mediamin - nabzı dür. Kalin geyler söye Apti Efendi: — Tartılmak istiyor! - dedi. Tanımadığım bir ses yükseldi: — Tartılmca pek mühim bir netice elde edilecek! — Peki amma, teraze var mı? — Dün, eczaneden getirtmiştik. Hâlâ burada duruyor. — Terazeyi getirin . Molla, yapış şuna ! En genç, ve, mevkii içtimaisi 'en dan, içlerinde ben olduğum için, terazeyi getirmek dailerine düştü. Karanlıkta bir yere çarpmamağa 'yederek, ilerledim; köşede dur- Haydi , terazenin yanına gittim. Bir ke- marından yapıştim. Kaldırmak te- şebbüsünde balundum. 'Ne mümkün!.. ç İhtimal 'demin yücuduma tari olan lerzeden Golayı — zafiyete uğramıştım. — Terazeyi yerinden bile kımıldatamadım. — Musaade ederseniz... - diye, yanı başımda bir ses duydum. Karanlıkta (başımı - çevirdim. Pek de kısa boylu olmuyan âciz- lerinden İâakal bir karış kadar - uzun boylu, geniş omuzlu, hüyük kaşlı ve kabarık saçlı bir zat. Demindenberi oradaki koltukta sessiz — sedasız oturuyormuş da meyer, ben farketmemişim. Terazeyi bir kenarından şöylece yakalıyarak,onu,pek hafif bir. eşya gibi havaya kaldırdı. Böylelikle, birşeye çarpıp kırmağa ve dökme- ge sebebiyet vermeden perdenin önüne kadar götürdü. Mediumun 'ta yanına biraktı. — Müsaade ederseniz, başka şeyleri önceden muayene ettiğimiz. gibi şu terazeyi de muayene ede- lim! - dedi.- Faraza, ben 93 kilo- yamdur. Daha evelki gün tartı- mıştim. Bakalım, teraze aynı neti- ceyi verecek mi? Apti. Efendi: — Lebbeyk? Lebbeyk? Ne diyor?- diye sordu. Meseleyi, bağırarak, ona anlat- tılar. Oda yarı müstehzi: — Hay hayl Hay hayl Buyurl! Tartıl! Buyurl Buyur! - dedi. Henüz kim olduğunu anlıyama- dığım fakat yeknazarda pek se- vimli bulduğum kuvvetli delikanlı, Medium tartılabilir. Medium kadım, terazenin üze- zine çıkardığımız zaman, elde edilen netice, hepimizin hayretini mucip oldu: — 136 kilol Evet, terazın ibresi 136 kiloyu İDRİS EFENDİnin tetkikatı AHRET terazenin — üstüne çıklı; sonra, | iğilip ibryee baktı: — 93 - dedi. - Teraze doğru. M var mı? yok mu? Ruh, bedensiz yaşar mı? Hayır, Beyefendi, terazeyi bizzat muayene tekârlık olamaz! ğ hmın Btesinden | Başından garip madenler sal- nan medium kadın perde aralışından gözlerini açtı. Yarıbaykın nazarlarili göz- lerimin içine baktı. gösterdi. Halbuki, kadın, kuvvetli delikanlıya — nisbeten, herbalde, pek daha hafifti. Etse etse, 55,60, haydi haydi 65kilo ederdi. Üzerinde elbise namıma, ancak bir eteklik vardı. Belden yukarısı çıplaktı. Gerçi vücudunun ötesinden beri- sinden mahut nesneler sallanıyor- du amma, bunların sıkleti, onlarla, yirmilerle kilo edemezdi! Etekliği altında birşey saklı desem, öyle bir alâmet görünmiyordu. Hem, bu kadar ağırlığı hangi madde temin edebilirdi? Kuvvetli delikanlı: — Basit bir hokkabazlık! -dedi, Medium — kadın , kalın erkek sesile: — Hayır , Sadri Macit Bey , hayırl- diyerek mehip bir sesle çıkıştı.-Bu hokkabazlık değildir. Terazeyi kendiniz bizzat muaye- 'ne ettiniz. Netekim, dereceyi de muayene etmiştiniz. Odanın her tarafını da gözden geçirmiştiniz. (Arkası yarın) Fuçı tütünlerinde hastalık var Foça tütünlerine son senelerde bir Akdamar hastalığı musallat olmuştur. Bu bastalık iki senedir Foça tütünlerini fena halde sars- mış ve kazanın mühim bir vari- datını mahvetmiştir. Mahalli kay- makamlığı ve alâkadarlar bu va- ziyet karşısında Foçada tütüncü- Ülüğün sönmek olduğu ve binnetice kazada iktisadi ve zirai buhran hasıl olacağını düşünmüş- ler, vilâyet makamına müracaat ederek hastalık üzerinde tetkikat- ta bulunmak üzere bir tütün mü- tehassısı istemişlerdir. Vilâyet bu müracaatı ehemmiyetle nazarı dik- kate almağa karar vermiştir.