'aran beş... Yü gee v — Yazıktır, yazık oluyar © güzel dekorlara, çok az kusurlu mizansene, sanatkürların emeğin edilen paraya, yüzk' alöa meyse, fakat koca bir Müessiteye yazık oluyor, daha da yazk olacak; Cücahtir, günalt işleniyor... Hu ee günebin Tomasaı — yanlı başta Şelkemini beyelendi olarak, bütün Darülbedayüin mesuliyetini yüklenen Lâyüs'el beyefendiler | çekecek olsa gene neyse, fakat | bu gönehın acısını bütün bir gün memleket çekecek .. Yazıktır, yazık oluyor; günahtır, günah işleniyor .. Darülbedayie, elai daaviden, Cet ti bele- diyei umumi erkânından müteşek- ir mürakaba heyeti, Babıâli ricalı sabıkasından bir müdür değil, güeü malayan Göeleedier. anlayan, Türkçe bilen, tercemenin ne demek olduğumu bihakl kavrayan bir edebi beştt, iki ve yahut bir tek kişi Tâzımdı elzemdir. Meri Dügen'den, Reisin karı- sından, Kokotlar mektebinden, Kumarbazdan sonra, işte Hırçın | kız beşinci yörekler acısı oldu... Bu kötü tercemeyi, bu kötü Hüti büzümmdek sülmeye koymalı için sarfedilen para ki- | min kesesinden çıkıyor?.. Bu akıl- #ız mirasyedi kümdir? Darülbeda) müdüriyeti, milletin parasını soka- Za atmak için mi oraya memur edilmiştir? Mürakabe heyeti, neyi, kimi, ne zaman mürakabe eder? , Her külfet bir nimet içindir. İyi terceme edilmiş, kusorsuz adapte edilmiş eserler oynandığı takdirde, Darülbedayideki dekor- ve bundan daha acı hiç bir şey de olmaz. Ercümendin o güzel, pürüzsüz şivesine, Neyire hanımın rolünü tamamiyle — kavramış — olmasına, kıymetli H. Kemalin bütün gay- retine rağmen, İngiliz dahisinin tuhaflığı bir facin oldu. Artık Darülbedayide vodviller facıa, haileler gülünç olmağa başladı. Yazıktır, yazık oluyor... Selâmi İzzet Ne yapmalı? Bir mahküm çocuklarna bakmak için serbest bırakıldı Fransada Sen Mala - şehrinde garip bir vaka olmuştur: Ogüts Derkes isminde bir çifçi ruhsatsız ava çıktığından en beş gün hapse, yahut yüz frank cezayı nakdiye mahküm olmuştur. Derkes parasızlığından bahisle hapis olmayı tercih etmiştir. Mahkemenin ertesi günü Der- ishanesi önüde beş | çocuğu ile beraber gelmiş ve müdürün yanına — götürülmesini iştemiştir. Derkes müdüre karıstı'n hasta olduğunu ve hastaneye nakledil- diğinden — çocuklarını — bakacak kimse olmadığım söylemiş, bu söbeple — çocukları ile beraber hapis olmasını talep etmiştir. Müdür Derkesi çocukları ile faber kabul etmemiştir. Derkes .€n büyüğü 8 yaşında küçügü de) ir aylık elan çocuklarım ala- E'Wı gelmiş vene yapmak dzim olduğuni & Hakim Kaamüyil — dar z 16 T=' d 1929 Amerikada büyük bir İlöpelırsve"rgr'i:;'ğ Sergide insan boyuna yakın çok büyük köpekler var Amerikada bir köpek sergisi açılmış ve bir müsabaka yapılmıştır. Bu müsabakaya muhtelif cinslerden bir çok köpekler iştirak etmiştir.Müsabakada Amerikanın en meşhur bedüyatcılarından en meşbur baytar- larına kadar en maruf zevattan mürekkep bir hakem heyeti köpeklerin arasından birinciyi - ve ikinciyi | intihap etmişlerdir. Köpeklerin güzellik kraliçesi en üstteki beyaz hköpektir. Yanındaki ikinci gelmiştir. Bu müsabakada bir çok köpekler de fevkalâde büyüklükleri ile nazamı dikkali celbetmiştir. Aşağıdaki resim bu büyük köpeklerden ikisini gösteriyor. enç Kat d | Sçsli filim ortaya yeni bir aanat çıkarmıştır. — Bir sanat rakkaseliktir. Yeni filimi sahneler m.mwmç*mhüwm_ww%wd% m.&ı—ıu_ başlamışlardır Yukarıdaki reslin bu suretle çalışan genç | sıra bu sefer gözlerine geldi. MARKEMELERDE Boyalı yüzümü sana mumla aratırım! Kocası şikâyetini anlatıyor: — Reis beyfendi! Kendisine 100 defa tenbih ettim. Evin içinde yüzünü, gözünü boyamağa ne lü- Zum - var?... Ben suratını. boyamasını iste- | miyorum o, benimle inat ediyor. Bir aralık bağırdım, çağırdım kırmızılık sürmekten vaz geçti; her akşam işten gelirim kömürlük penceresi gibi simsiyah boyamış bulurum. “Kadın ne diye inat edip suratım boyuyorsun,, diye çıkışınm. “Allığa kanştın, şimdi sürmeme de mi karışıyorsun, senin gibi kocam olacağına hiç olmayaydı , cevabını alırım. Bir akşam — arkadaşlarımdan birini misalir getireceğimi, bir un helvası yapmasını söyledim, saf- rada arkadaşımla beraber helva bekliyoruz. Bir kaç dakika geçti, bizmet- çinin alık ahk yüzüme baktığını görünce “Kız helvayı getirsene , dedim. Bu sözüm üzerine, karın iki tarafına kıntarak çıktı. Misa- fire “Sefa geldiniz, bana da “Sizi — tatlsız — birktım — ama işim çoktu. — şimdi — başbaşa oturur tatlı tatlı kom o da helva yerine geçer , dedi. Bir de suratına baktım, boya içinde, Mahcubiyetimden iki kat kızardım, misafirimle birlikte evden çıkıp gi Tn ee Bi — Aman> beyfendi! Kocamın anlattığı herzelere gülmemek için yamammış. — Keşke kadınların kusuru bu olsa... Ben kocam icim mosturalık bir kadınım, O benim gibisini bul- sun da öpsün başına koysun. An- nem beni ona helvacı -diye ver- medi. Allah onu eli bayraklı bir karıya fdüşürseydi, gece gündüz helva yerine kafasına ocak maşa- sını yerdi. Ben kuzu gibi bir. kadınım, | boynuma bir tasma takmış beni maymun gi şikâyet ediyor. Karı kocaya hakimin bir baba nasıhatı, bir teklifi : — Aile arasındaki ufak tefek münazaalar için bir yuva yıkı- maz, barışın ! Karı koca susuyor. — Haydi barışın! Barışırlar, mahkeme kapısından çıkarlarken kadın kocasına di- yordu. kz — Sakın bir daha kalbimi kırma, sanra boyalı yüzümü sana mumla aralırım. Şehirleri imar Ankarada bir cemiyet teşkil ediliyor Bu sene Ankarada * Şehileri ar cemiyeti, ismi ile büyük bir cemiyet teşkil edilecektir. Bu cemiyetin İstanbul, Bursa ve sair oynatıyorda birde büyük şehirlerde birer şubesi olacaktır. Şehirleri imar cemiyeti şehrin — işlerile ve — memleketin imar faaliyeti ile meşgul olan zevattan mürekkep olacaktır. Bu cemiyet büyük şehirlerin iktisadi coğrafi vaziyetlerini tetkik edecek - ve şehirlerin ; istikballeri için yapılması lâzım gelen şeyleri rapor şeklinde tespit edecektir Şehirleri imar Cemiyetinin bir işi de aysi şehir, içinde | yaşayan mühtelif tabakaların ihtiyacım tet- kik etmek ve ona göre şebrin imar faaliyeti hakkında bükümler vermek Sldcaktır.