13 Teşrinisani 1929 AKŞAMDAN AKŞAMA' Sabahın zevki 7 yi 40 vapuru ile mi İstanbul'a ineceğim; — yataktan yedide kab- karım. / Yarım saatte yıkanıyım, |— tıraş olıyım, kahvaltı ediyim , gi | yiniyim , otobüse ve ondan da yapura yetişiyim diye iki ayağım | bir papuca girer; — ha babam ha! ha babam hal — arkadan atlı kovalıyormuş gibil — ekse- riya da tam son saniyede kapılar kapanırken, dil bir karış, yetişi ml... Biri, çıksa da:,, Ne olur, be adam, - dese - yataktan yedide kalkacağına altı buçukta - kalk | (Bunun için, gece yarım saat evvel yatl); güzel güzel, râhat rahat, lokman boğazına dizilmeden kah- valtını edersin; suratını kesmeden fıraş olursun; - boyunbağımı — yarı bağlamış, yarı bağlamamış bir halde evden uğramana — ihtiyaç kalmaz, - battâ, belki de bir çdy- rek yirmi dakika boş vaktin ka- lır da bahçede şöyle azıcık dola- şiverir; saf hava alır; ağaçlardan | âlâ incirleri koparır yersin !,, | Hayır imkânı yok! Mutlaka dara- dar giyinip daradar vapura ye- tişirim. Buna rağmen, sabahın zevkine binnazariye bayılırm. Bu zevkı, henüz bir gün olsun doya doya tadamamışımdır. Güneşin doğdu- ğunu, ya yıpratıcı bir. eğlence gecesinden yorgan argın, ezgin bezgin eve dönerken, - yahut da, indüzümü hümmalı bir faaliyet inde geçirmek üzere, gergin sinirle ve meşgul dimağla evden çıkarken görmüş; bittabi, zevkini alamamışımdır. Kendime ait bir za- manda, şarka nazır odamın pencere- yle, gırrrççadak ne za- süreceğim ve ne zaman tulüun gurubunkinden pek başkı pembeliğini şekerli kahvemi hö- pürdete höpürdete seyredeceğir Bu pek üzendiğim zevkı tadamıyorum? Kendime sorduğum bu sualle- rin cevabını gene kendim verdim: Klâsik bir tasnifle, günün muh- telif devreleri, insanın hayatının mühtelif devrelerine - benzetilir: Sabah — çocukluk; gündüz — genç- lik; akşam < ihtiyarlık. — ©. ” İnsan hangi çağa eylencesi, tesadüf eti Çocuklar; öyle sıcağında, güneş tepelerinde kay- naya kaynaya bahçede bir koşar- lar ve bundan bir zevk alırlar ki... Başka sinde, bunu yapmak | kabil mi? Gençlerin eğlence - zamanları, günün ihtiyarladığı saatlerdir. İhtiyarlar ise, sabah keyfi çatarlar. Bütün bunları düşündükten son- ra şimdiye kadar sabahın zevkur doya doya almadığım için teselli buldum. Demek ki, da | zamanı gelecek! Fakat, bir bakı- ma, üzüldüm: Sabahı arzulayışım, ihtiyarlamağa başladığımı göster- miyor mu acaba? (Vâ Nü ) Yevmi, Siyas” gazete İDAREMANE — acımusluk sokağı Telgraf adresl; Telefon : yazı Teleton * idare İşleri için , Gönderilen yazları sahübine iede sdlmen ABONE ÜCRETLERİ Türkiye için! Seneliği 1700, altı aylığı 90N, üç aylığı 500 kuruş. Eenebi imemleketler içini Seneliği 2000) altı aylığı 100; Üç aylığı 900 kuruştur. imestaliyel Va Taksim meydanı |Havuzun inşası bu hafta münakasaya konacak Taksim meydanında açılmakta olan yeni sokak ve caddelerin tesviyesi bir kaç güne kadar bit cektir. Tesviye ikmal edileceği için âbidenin etrafına yapılacak olan havuz ve fbahçe bu hafta içinde münakasaya konulacaktır. Tesbit edilen projeye göre âbide etrafında asfalt bir kaldırım bu- | dunacak, bundan sonra araları memer sahanlık olmak - üzere 4 | küçük bahçe olacak ve mermer sahanlıkla — bahçelerden — sonra mermer havuz gelecektir. Mermer havuz abideden daha aşağı olacak ve içinde fiskıyeli bir | aslan ağzı bulunacaktır. Kaldırım bahçeler ve havuz iki ayda ikmâl edilecektir. Taksim meydanındaki inşaatın ikmali için yeniden lağam ve mecra tesisatı vücuda getirmek icap etmektedir. Bu lağam mec- raları için yapılan baca ağızları tramvayların — muvakkat — olarak geçtikleri şimdiki hattın - kena- rında ve arsa içinde açılıyor. Burada büyük bir çukur kazdı- rıliyor, Meydanın tamamile yeni sistemde yapılacak olan lağımları burada toplanacak ve diger ana lağıma bağlanacaktır. Diğer mecra bacası da Alkazar sine- ması önüne yapılacaktır. Meydanın tesviyesi ameliyesini ikmal etmek üzere telgraf ve te- lefon kabloları ikmalına başlan- mıştır. Yeni kablo, muvakkat tramvay hattının yanında yapılıyor. Bir cins rakı Müskirat idaresi bu haberi tekzip ediyor Müskirat inhisar idaresinin yalnız Bomonti fabrikasına somaZvereceği- 'ne bu suretle yalnız bu fabrikanın rakı yapacağına dair bir kaç gün- den beri bir rivayet devran mektedir. Buna sebep olarak yasada fena - rakıların - satıldığı ileri sürülüyor. Şayet soma yalmız büyük bir fabrikaya verilecek olursa daha iyi rakı çıkacakmış. Bu ha- berlerin mahiyeti kirat umum müdü, malümatma müracaat ettik. Zekâi B. diyorki — Bütün müskirat amilleri hisar idaresinden soma alabilirler. Bu şeklin değiştirilmesi bir sebep yoktor. Ötedenberi bu nevi şayialar çı- kar, bunlar propagandadır. Bu son şayiayıda tekzip edebilirsiniz . Çocuklar yurduna rağbet yok Şehremaneti, bikes fakir çocuk- ların şurada burada sürünmem leri ve köprü altında, kaldırım üzerinde gecelememeleri için eski Ayasofya medresesini kimsesizler yurdu ittihaz etmişti. Yurt geçen yaz ortasında açılmış, fakat yaz münasebetile yurda hiç bir ço- cuk girememişti. Bu bidayette yaz mevsiminin durgunluğuna ve hariçte çocuk- ların barınabileceklerine — atfedi Fakat Kasım mevsimi gelmiş, havalar soğuduğu halde yurda rağbetsizlik devam ediyor. Emanet şurada burada sersesi hayat geçirenleri zabıtai be- lediye vasitasile yurda sevkede- cektir. ŞEHİR HAB | seneler Tütünlerimiz Elde kalmış ne kadar tütün vardır? Maruf tütü zat, bu senenin tütün mahsulün- den bahsederken, bu sene elde her senekinden çok daha fazla mahsul bulunduğunu söylemiş ve şark - tütünlerinin umumi vazi- yeti hakkında, şu izahatı vermiştir: — Yunan tütün tacirleri fede- rasyonu mühim bir rapor neşret- miştir. Avrupa gazetelerinde hayli dedikoduya sebebiyet veren bu azaran 1928 - 1929 sene- rapoı leri tütün mahsulü, şudur: Kilo 1 — Türkiye 44,000,000 2 — Bulgaristan — 16,000,000 3 — Yunanistan — 55,000,000 Bu hesaba göre, üç memleke- tin yetiştirdiği tütün — mahsulü 15,000,000 kiloya bahıg olmak- tadır. 1927 senesi ile ondan evelki mahsullerinden Türkiye ve Bulgaristanda tütün yetiştiren- lerin elinde takriben - satılmayıp kalan - tütün miktarı 20,000,000 kilo olduğuna nazaran, bu sene satılmak üzere piyasada mevcut tütün miktarı 135,000.000 kiloya baliğ olur. Her üç memleket, için dahili sarfiyat ve istihlâk tahminen 25,000,000 kilodan iba- ret olmak üzere, beynelmilel tütün sarfiyatı için takriben 110,000,000 kilo daha kalır ki umum Aprupa ve Amerika piyasalarında istihlâk edilmek üzere satın alınan tütün miktarı da aşağı yukarı bundan ibaretti Şark tütünlerinin umumi vazi- yeti bu merkezde olmakla bera- ber, yeni mahsulden tütün iştirası da tam vaktinde başladığı umuümi istihlak meselesi endişe edilecek mahiyette değildir. Dahili satışa gelince, gene ayni meslmden sleli. ü rakr kamlara göre, her üç memleket tütün müstahsilleri elinde, sırf adi cinsten tütüne münhasır ölmak ve yukarıdaki miktardan */, 3 ilâ 4ünü teşkil etmek üzere -ay- mıca - bir miktar tütün daha bu- Tunmaktadır.? Bu meyanda Yunanistana ait olarak müstahsiller elinde takriben 1,500,000 kilo tütün bulunmakta- dır. Türk tütünlerinden evel Av- rupa piyasasına ihracına çalışılan bu bir buçuk milyon tütünün de nevileri şunlardır: 200,000 kilo İs- keçe; 300,000 kilo Tesalya; 250,000) kilo Adalar; 250,000 kilo Argostur. Yunan tacirleri diger mahsul- lerden evvel bu stokların elden çıkarılmasını temin ederlerse, ayni miktar tütünün Türk piyasasında stok olarak kalmasindan endişe adile! Çocuğunuza Mürebbiye, dadı m arıyorsunuz ? Derhal « Akşam , a bir “ küçük ilân ,, koydurunuz : 3 gün geçmez istediğinizi bulursunuz ! RLERİ Gramofon plakları Okturuva resminin| i- | pahalılığından şi- kâyet ediliyor Gramofon plakları müesseseler Gramofon plakların. dan alınan okturuva resmi hak- kında — şikâyette — bulunuyorlar Bunların şikâyetlerine göre evek den plakların kilosundan 20 kuruş alındığı halde şimdi plak başına 15 kuruş alınmaktadır. Bu suretle arada bir kaç misli fark vardır. Bu husustaki — şikâyet henüz emanete — gelmemiştir, —Ancak emanetin fikrine göre gümrük idaresi evvelce gramofon plakla- larının rusumunuu kilo üzerinden aldığı halde şimdi bunu adede tahvil etmiştir. Oktruva resmi gümrük tarifesine göre tanzim edildiğinden okturuvanın da adet özerinden — alınmasında — zararet | Defterdarlık - fabrikalardan —| cezayi nakti istiyor Defterdarlık - şehrimizde plâk | dolduran — gramofon şirketlerine | agır cezayi nakti Bu şirketlerden lira ceza alınacaktır. rın sebebi. şudur. Plâk dolduran — bu şehrimizdeki müsikişinaslara şar- kıları mukabilinde para vermiştir. Defterdarlık musikişinaşları müs- tahdemin kabul ederek kazanç vergisi istemektedir. Plak fabı kaları / müsikişinasların —mü: demin — meyanında iddia — ediyorlar . plâk - şirketlerinin - bu şikâyet nazarı itibare almamıştır. celbeden Bu cezala- irketler Yiyecek satanlar Bir kaç dükkân sahibinin bir dükkânı kapanınca.. Şehremaneti şimdiye kadar be- | ledi cezaya çarpılan fırın, lokanta, kasap gibi yiyecek ve içecek sa- tan, müessese sahiplerini cezalan- dirirken yalnız cezayi yapan fırın ve saire seddediliyordu. Müteaddit fırınlara, müessiseye sahip olanlar müesseselerinden inin kapanmasile diğer yerler- de işine devam edebiliyor ve bu yüzden ticaretinden büyük bir zarar görmüyordu. Emanet encü- meni bu tarzda verilen cezaların müessir olmadığını nazarı dikkate almış, cezadan maksat ticaretten ve sanattan menetmek olduğundan | mütcaddit fırın ve müessese sa- | hiplerinin -bir müessesesinde bir cürüm görülürse bütün diğer mü- | esseselere de set kararının teş - miline karar vermiştir . Bu karar, şimdiden tatbik edilmeğe başlan- mıştır. Kadıköyünde «V» Danslı çaylar Kadıköyünde Süreyya sineması binasında “V, GECELERİNDE | uyanan rağbet ve alâka üzerine, bu kış mevsiminde “V, DANSLI ÇAYLARI yapılmağa karar veril- miştir. Bunların birincisi, 15 teş- rinisani cuma ğünü saat 16 -da Rus Balalayka Orkestrasının iş- tiraki ile icra edilecektir. Sanayi bankası müdürü avdet etti Sanayi ve Maden bankası mü- dürü Sadeddin B. idare meclisi reisi Yusuf Zıya B. dün Ankara- dan şehrimize gelmişlerdir. | sapka öyle çalışıyor.. Kalem odaları Son zamanlarda devair kalem- i pek şayanı dikkat bir yer haline geldi. Bu; leminde tip bulal Bir memur arkadaşını ziyaret etmek için bir daire kaler girdim. Aman ne acaip bir yerdi burası, Köşede kalem amiri Hacı Şadı efendi - oturuyordu. — İskemlesinin altında başbaşa vermiş lapçinları, şemsiyesi duvara dayalı başında Hacı efen- dinin oturuşu da “ömür.. Sandali- yesinin üstündeki mindere bağdaş kurmuş... Kalem amirinin "yanı başındaki masada genç bir daktilo hanım.,. Arasıra işten baş kaldırınca aynasını — çıkarıyor | — düdağının boyasını tazeliyor, ağzının etrafı na, burnunun ucuna bir az podra sürüyor... Bu esnada kalem amiri Hoca efendi, — gözlüklerinin — üstünden daktilo hanıma sert sert bakıyor, bayıflı hayıflı başımı iki tarafa sallıyor... Sağdaki masada sinema artis- tine benziyen bi delikanlı .. Bıyık cihetinden haltetsin Duglas.. fa- vori cihetinden haltetsin. Valan- tino... saç tuvaletinden baltetsin Con Cilbert... Delikanlı da - vakit buldukça saçlarını tarayor, kravatımı düzel- tiyor... Ve daktilo hanımla gayet artistik bir surette gülüşü; Hamdi efendi oturuyor.. kası, rengi yeşillenmiş siyah par- desülü, Orta yaşlı bir memur. Dik ya- Mektebi idadiden mezun.. Kaleme çırağ buyurulalı beri” amirlerine ifrat derecesinde hürmetle tanın- miş bir zat.. Kalem âmiri - dışarıya - çıkıp, iye girdikçe altında dinamit patlamış gibi yerinden - firlıyor, hürmetle ayağa kalkıyor.. Genç- lerin hiç aldırış ettikleri yok Pencerenin yanında uzun zaman hazir yemiş, kırkından sonra me- muriyete girmiş şişman, tenbelliği yüzünden akan bir paşa zade. Bazen sinema artistine benzi- yen delikanlı dahyor, dudakları ile bir romans fısıldayor.. Odanın sessizliği içinde işitilen bu fısıltı üzerine kalem amiri evraktan başını kaldırmıyor: — Rica ederim Kerim bey, papas ölülerinde okunan ilâhileri söyliyeceğinize — işinizle — meşgul olun . Hamdi efendiden ibret alınız... Hamdi efendi bu iltifat üzerine evvelâ kıpkırmızı kesiliyor, sonra gene yerinden fırlayarak kandilli selâmlarla: — Allah ömürler versin efendim.. Leri yapıştırıyor. Daktilo hanımla, sinema artistine benziyen del buna kıs kıs gülüyorlar, gi gizliye alay ediyorlar.. Kalem amiri: —A | hanım kizim şunü teb- yiz et.. Diye daktiloya bir kâğıt uzatıyor.. Daktilo hanım kâğıta bakınca şöyle bir. fıkırdayor ve amire soruyor: — Efendim — kılıç — kelimesini kıhınç, hocayı havace, maydanosu Gene öyle mi daktile edeyim... Hacı küplere bi — Arabiniz zaif efendim.. Ben bunun — üzerine gizinle iş göremiyeceğim galiba . İmlası vechile yazınız. Bu adam içindekilerin hepsi başka başka dünyaların adamları ve birbirlerinin söylediklerini an- hyorlar, ve birbirlerinin hareket- lerine mana- veriyorlar ..- Kalem odası değil, Babil kulesi Hikmet Feridun