Sabife & ANADOLU GAZETELERİNDE Maazallah Şefik.. İsterik Bir sanatkârdı Bir evin.. En üst katında Tavan arası katında.. Yatar kalkardı.. İsterik.. Bir sanatkârdı. Her gece.. Yatağına girince... Ağları Ağlardı. Şeklinde yazacaklar.. Ancak bi taşralı sanatkâr pek Avrupai bir şey... Malumya frengistanda evin en üst katı makbul bir yer değildir, hizmetcilere, mahsustur . Bizde, yani şarkta da aksi .. Firengistanda fakir — sanatkârlar kirası en ucuz olan evin tavan arası katında otururlor.. Halbuki bizde de bunun tama- mile aksi... En üst kat bizce en olduğu için kirası en pahalı kattır... Bizde parasız sanatkârı deği 'evin en tüst katında bodrum ka- tında bile oturtmazlar... Ya hele şu parçadaki nane mollalıga da bakın: Bu şüri bu hafta gelen dişar- lıklı refiklerimizden birinde gör- düm.. Hem bu dişarlıklı refik İstanbula civar bir yerde değil ta İran hududuna yakın uzak bir vilâyetle cıkıyordu... Yeni şiirin böyle İstanbuldan başlıyarak bü- tünAnadoluyu dört nala katettik- ten sonra ta İran hududuna kadar yaklaşması şayanı hayrettir. Ya- kında Tahranlı şairlerde meşhur: Seri ki magız nedaret agaçta karpuza bak. Masramı : Seri ki Magız Nedaret Agaçta — Yatağına girince.. Ağlardı Ağlardı.. Vah zavallı süt kuzusu vah... Bu isterik şair hangi zamandan kalma?. Ayı görünce höngür hön- gür ağlayan, mehtabı. görünce saçlarını yolan, sokaklarda üstünü başınt parçalayan, guruplarda ba- Şını taştan taşa vuran garip bir mahluk... Maazallah... Hikmet Feridun _Çiııde ;çlılıııı milynııları:ım adam ölüyor Çin telgraf ajansı Pekin gaze- telerine şu telgrafnameyi bildir- iştir. Geçen dört ay zarfında si — eyaletinde açlıktan vefat etmi Bundan başka ayni layısi halde bulunduğundan — bunların dahı öleceği muhakkak addolu- nuyor. Pekindeki — Amerika — sefaret mevcut cemiyati hayriyenin vari- dat menabü felâketin büyüklüğü karşısında'bir fayda temin eyle- diğini Amerika reisi cumhuruna — Bildirmiş ve vası mıkyasta mua- venet yapılmasını — iltimas eyle- — miştir. 2,1000,000 | D Bir zamanlar kadınlar ” tenis oynamak , yüzmek gibi yalnız hafif sporlarla meşğul olurlardı. Şimdi her kususta erkeklerle aşık atmağa karar verdikleri için en ağır sporlara da başlamışlardır. Son zamanlarda avrupada ka- dınlar arasında güreş merakı pek ziyde artmnıştır. Genç genç kadın- lar pehlivanlığa başlamışlardır. Güreşçi kadınlar her gü Londra — mezbahalarında “her sene büyük bir merasim yapılır. Ve ingiliz veliahtı Prens dö Cai bu merasime iştirak ederek kesi- len sıcır etlerini damgalar. Bu lagilterede bir teamul haline Abyt Kadın pehlivanların güreşlerinden iki bahleyin erkenden kalkıp akçama kadar bedeni mümareselerle meş- gul — olmakta — ve — bazılarının enselerini kalmlaştırmak için gayet bol gıda almaktadırlar. Pehlivan kadınların güreş müsa- bakaları fevkalâde kalabalık ol akta ve seyirciler bu kadın şini büyük bir merakla takip etmektedir. Pehlivan hânimlar şimdilik yal- girmiştir. Bu sim icra edilmiş ve Prens dö G: bir çok koyunlara mezbahanın damgasını basmıştır . Halk o günü veliaht tarafından damgalanan etlere büyük bir Kadınlar pehlivanlıgğa da başladılar! Avrupada kadınlar arasındaki güreşler son derece merakla takip ediliyor manzara nız kadınlarla güreşmektedirler . Yakında erkeklerle de güreşecek- lermiş... İşin feci tarafı neresidir biliyor musunuz? Vay bu pehlivan ha- mımlarla evlenmek gafletinde bu- hunacak - kocalara.. Meselâ peh- livan zevceniz sizden bir manto istemiş... Cesaretiniz varsa: Aman hanımcığım param yok. Bu mantoyu alamayacağım.. deyin!. Prens dö Gal bu sene de Londra mezbahasında etleri damgaladı rağbet göstermiştir. Resim Prens dö Gali etleri” damgalarken gös- teriyor. Prensin yanındaki adam- lar, erkânı hükümet ve mezbaha baytarlarıdır. | güreş iddiasına tutuşmuşlar. 12 Teşrinisani 1929 MAHKEMELERDE Bir sporcıdan dayak yemek şerefli imiş! Mübaşirin — sesini — koridordal mahkeme salonuna kadar akseden kahkahalar takıp etti. Bütün baş- lar kapıya çevrilmişti. 2 genç, arka arkaya, sporcu adımlarile mahkemeye — girdiler, — başları yerine ellerile selam verdiler . Zabıt okunuyordu. Davacı ve maznun kendi maceralarına gü- Tüyorlardı. — Zaptın münderecatı şudür: “Remzi ve Arif 2 arkada: arkadaşlarile birlikte Adaya git- mişler, müştereken intihap ettikleri yerde güreşmeye başlamışlar. Arkadaşlarından biri: * haydi Arif kurt kapanına all, diye akil 'etiyormuş, diğeri: “dayan Arif, diye bağırmış. Bu teşvikler üze- rine kuvvei maneviyesi artan Arif Remziyi başından tutup taklak attırarak yere vurmuş, arkadaşları sırtı yere degdi diye hüküm ver- mişler. Remzi bu haksızlıktan muğber olmuş, hiddetle arkadaşlarına ve bilhassa Arife fena sözler sarfet- miş, bunun üzerine Arif “ Bütün arkadaşların şerefine! , Diyerek Remziyi yüzünü gözünü şişirinceye kadar dövmüş , Zaptın — okunmasını — müteklap Remzi * Rcis beyfendi ben davamdan vaz geçiyorum,, dedi. Müddeinin talebi üzerine cüri hukuku - şahsiyeye taalluk ettiği için dava sukut etti. İki genç mahkemeden çıktık- ları zaman yeniden kahkahalar işidildi. Koridorda Remzi ile Arifi (l yanına alan pehlivan yapılı bir adam gülerek diyordu ki: “İşte böyle olmalı, arkadaş arasında herşey olur, kavga, gü- rükü, patırdı... Dünyanın her tarafında — sporcular birbirlerile İ bayıltıncaya kadar dövüyorlar, sonra yanyana otur rup kadeh ti . Remzi sen dayak ye ip mahke- meye niçin geldin. A yavrum da- yaktan dayağa fark var. Bir spor- cudan — tokat yemek - şereflidir. | Sen madem ki — spora merak- | hısın, dayak yiye yiye kuvvtetle- nir, mükemmel bir sporcu olur sun! |e ee eliğe üN |Ş Ulubey köyünde kanlı bir vak'a Uşağa merbut Ulübey karye- sinde feci bir cinayet - olmuştur. Hatice isminde bir. genç kadın Çal köyündeki ailesinin yanından kaçıp Ulubeye gitmiştir: Haticenin kaçtığın gören Çal ahalisinden yedi kişi ellerine silâh- darını alarak. Ülübey'i basmışlar | ve silâh atmağa başlamışlardır. Bunların maksadı. Haticeyi mey- dana çıkararak alıp Çal'a göti mektir. Silâh sesleri üzerine köy- |lüler telâşa düşmüşler, sokağa fırlamışlardır.Bu esnada köy aha- | lisinden ve köyün ileri bir ailesine mensup Emine hanım isminde bir kadında — sokağa çıkıyor. Müsellâh eşhas derhal bu kadının üzerine ateş ediyorlar ve Emine hanımı öldürüyorlar. Gene bu sırada sokağa çıkmak gafle- tinde bulunan — Emine h: hizmetçisi Neslihan da köyl attıkları kurşunlara hedef kanlar içinde yere - seriliyc: derhal ölüyor. elen asil