11 Kasım 1929 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

11 Kasım 1929 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Göz kenarındaki çizgileri gıdermek Sui tefehhüme mahal kalmasın; yerleşmiş — derin — buruşuklardan değil, yorgunluk ve bazen keyif- sizlikten gözler etrafında beliren ince çizgilerden — bahsediyoruz. Bunların en büyük ilâcı deliksiz bir uyku ise de uyumak imkânmı bulamıyanlara en müessir olmak tuzlü — sü tavsiye ede- le bir çay kaşığı âdi ilmiş $arım bardak sofra tuzu soguk su ile konpresin ani faidesine için tecrübe etmiş olmak lâzımdır. Göz kapaklarının üstüne sıkıca yerleştirilen - kompres soğudukça üç dört def'a değiştirilmeli, ka- paklar Apamuk ile — kurulanan bolca yağlı bir krem sürülmek ve burun köprüsünden başlayıp nmak kaşın ucuna doğru uzanan ve ayni yoldan geri dönen bir hareketlı gayet bafif uvalayarak krı ce içirmelidir. Sonra kremin faz- lası gül veya çiçek suyuna batır- ilmiş bir. pamuk ile silinerek Pudra sürülür ve üst kapaklardaki pudra kremli parmaklar ile silinip aynaya bakırsa göz etrafındaki çiz- gi ve çürüklerden eser kalmadığı görülür. Üst kapakların daima biraz yağlı kalmalarına dikkat etmelidir. Bunun iki faidesi var- dır. Evvelâ göz kapaklarının par- lak manzarası yüze başka bir güzellik verir, yaş ile saniyen, kuruyup buruşmağa son derece cilt meyal olan ince muhafaza İmiş olur. Dolmalık | neler yapılır Turşu — Haşlayıp icine kıyıl- mış lahana kereviz ve havuç dol- durularak çömleklere yerleşt Üstüne kaynar sirke dökülür. Salata — Haşlanmış — patates. havuç, pancar parcaları ve zeytin taneleri mayonez ile karıştırlıp biberlerin içine doldurulur. Mezelik — Gayet ince kıyılmış kereviz ve döğülmüş ceviz ve bir tutam kırmızı biber, mıkdarda beyaz peynir ile karıştırılarak içi boşalmış biberlere sıkıca dol- durulup keskin bıçak ile ince e dilinir. ve her biri bir tomates üstünde tabağa di Amerikalılar bunu sandviç çok kullanırlar. Süslenirken — Uzun yüzlüler uzun ve sal- kımlı küpeler takmamalıdır. Top çehrelerde pek güzel duran bu fürlü tezyinat ince simalara hiç yakışmaz. — Pek ince yüz ve boynunuz olmayınca iri yuvarlak boncuklu, dar kolyeler takmayınız. Eller pek güzel değilse türlü türlü yüzükler takarak — nazarı dikkati celbetmekten kaçınmalıdır. — Hakiki ve sun'i elmas bera- ber takılmaz. — Uzun dizilmiş kolyeler zarif olup insanı ince ve uzun göster- meğe yaramakla beraber danse- derken öteye beriye takılmak mahzurları vardır. — Her tuvaletinize elmaslar almağa niyetiniz. yoksa bir tuvaletinizin — rengine göre mücevherat almayınız; sonra baş- ka renk libaslarla çirkin durur. — Bilezikler kolları kısalttığı in şişman kollulara şayamı tav- ayacak siye değildir. —Elmas alırken kıymeti kadar zerafeti de gözetilmelidir. azın gözlere yapılan Kışın çocukların gıdası Kahvaltıya bilhassa itina etmek İâzımdır Havalar serinleyince çocukların yemek Jistesini de ona göre tadil etmelidir. Kahvaltıda reçel yerine bal, bisküi yerine tahen helvası ikame etmek, yemekte çorba ve hububat pürelerine fazla yer ayır- mak, hoşaf yerine kuru meyvalar, ve üzüm, fındık, i, kestane vermek mevsimi sinsi fakat kat'i adımtarla yaklaşıyor. Sütlaç ve mahallebi artık yer- lerini sıcak — püddinglere — ter- ketmelidir. Yalnız çocuk "diyet,, inde taze çiy meyvanın ehemmi yetini - unutmayarak günde bi def'a olsun yemelerine dikkat lâzımdır. Meyva yemek için en müsait zaman sabahleyin, aç kar- nmadır. Şimdi elma çok mebzul- dür, nerede ise |portakal da bol- daşır. Bunları ayrı ayrı veya karışık dilip biraz toz şekeri serperek akşamdan — hazırlamak daha kolaydır. O zaman çocuk evvelâ meyva- sını yet ve tuvaletine iptidar eder, bilâhara kahve altı eder. Akşam, yemeğinde çorba yoksa bir fincan sıcak süt veya kakao da maksadı temin eder. Çocuklara çay ve kahvenin muzır olduğu bakkındaki kanaat yanlıştır. Bilâkis sabahleyin mektebe gi- derken içilecek bir Tincan sütlü çay ve ya kahve çocuğun maddi ve manevi / faaliyetini ” kamçılar. Yalnız bunlardan akşamları tevek- ki etmelidi Uyku meraklısı bir kocal Kendisini uykudan uyandıran karısının âşıklarını ağır surette yaraladı İspanyada garip muştur: Kordova şehrinde Anton- yo Lopez isminde biri karısı Konşıtanın / kendisini, Fransisko ismindeki arkadaşı ile aldattığını öğrenmiştir. Dünyada rahatını düşünmekten başka gayesi olmayan Antonyo bu hadise karşısında sakin kalmış ve Fransiskoya giderek: — Senden bir ricam var. Eve istediğin kadar gel, yalmız gece gelme ben erken yatarım, gürültü olursa uyuyamam demiştir. Filhakika bir kaç ay Fransisko geceleri gelmemiştir. Fakat bir gece saat on ikide pür telâş Antonyonun yatak odasına girerek arkadaşını uyandırmı — Kalk, karın bizi Emilyo ile aldatıyor. demiştir. Antonyo bu sözlere ver — Sana söylediklerimi git ona anlat. Ben rahatım için yaşarım Sizler beni uyutmazsanız iş fena- ya varacaktır... Demiştir. Fransisko, odadan çıkmış fakat dışarıda Emilyo ile müthiş bir kavgaya tutuşmuştur. Gürültüden, uyuyamayan An- tonyo kalkmış tabancasını almış, ve dışarı çıkarak üç el silâh atnır. Karısı Konşita ilk kurşun- da ölmüş, Fransisko ile Emilyo da diger kurşunlarla gayet yaralanmışlardır. Antonyo, hepsini yerde yatır görünce, sükümet avdet etti diye yatağına girmiş ve sabaha kadar anışıl mişil uyumuştur. Sabah — kalkınca — Konşitanin şünü anlamış, gidip polise haber vermiş ve teslim olmuştur. Emilyonun hayatından ümit ke- silmiştir. Fransıs — koda ağır yaralıdır. Bu kadar uykuya düşkün olan iş raklı olacağı anlaşılıyor. Namaz vakitleri musluk başlarındı akşamları çeşme önlerinde, geceleri | çileden çıkaran bu kız, | Sonbaharda da yaz ve deniz banyoları yapılır. Florida ağır | Antonyonun muhakemesi pek me- Tefrika numarası: 9 Sahife S <9Teşrinisani 1920 BAG BOZUMU Selâmi İzzet — Teşekkür yenge, Ve odada yalnız kalan Zizi, bıçkıra hıçkira ağlamağa başladı. e lar Zizi, bağa geleli tam bir hafta olmuştu. Boyalı düdağa , kısa eteğe, uzun boya, sürmeli göze bir türlü yanaşamadıkları için, uzaktan küfredenler, " ışığı gören pervaneler gibi, Murat efendinin evi önünde, sürü sürü dönmeğe başladılar. Fıratı uka, tülknli ol dah yor, çınarların altma geliyor, otu- sohpet ediyor, bildiği bilme- diği, aklı erdiği ermediği her şeye dair, uzun uzun fikirler ederim, yok. serdediyor, mutalaalar yürüdüyordu. Zizinin gelişinden sonra, köy berberi dükkânına bir çırak daha tutmak Tüzumunu hissetti ve köy gençleri mintanlarını atıp , yaka- hıklı gömlek giymeğe başladılar. Müezzinin oğlu, bağ sahibinin , babasını terslediğini , tahkir etti: ğini, dövmeğe kalktığımı artık unut- muştu. Her gördüğü yerde Murat efendinin elini öpüyor, günde on kere bağın önünden geçiyor, göz- lerini, projektör gibi, evin pence- dikiyordu. Haftada bir “ecelle pençeleşen , Hasan n görmeğe gelen doktor bey bile, imam Zihni efendi gibi, ye- Tlunu biraz uzatıp, bağdan dola- şıyordu. Hattâ köy bekçisi Hüs- men ağa, biraz topallayan baca- ğanı ve çok beyaz sakalına rağmen bağın sadıkbir nigehbamı olmuştu. kahvede ve sabahtan akşamlara | kadar evlerde, hep Zizi'nin bahsı erkeklerini geçiyordu. Bütün ki dillere, pesten destan olmuştu. İrfanla Macit, bir define muha- fazasma memur edilmişler gibi, kuşkuda idiler; bir aralık, birbir- lerinden de şüphe etmeğe, birbir- lerini gözlemeğe başladılar. kendi halinde yaşıyor, yeni hayatına alışmağa çalışıyor, ev halkine kendini sevdirmeğe gayret ediyordu. Ona, amucası, daha ilk geldiği gü Boş oturmal demişti. Zizi boş — oturmiyor, bağda, bostanda, mutfakta, durmadan çalışıyordu. — Sovan — ayıklarken, ineklere saman verirken, zarza- vatları bellerken, gene kibarlığını lediyor, asil güzelliğin- bir şey Kaybetmiyordu. sıvalı, yalnayak - etrafta n seyretmek cidden bir 've su taşıdığını gören en katı kalbin yufkalaşmamasına im- kân yoktu. Bazen Murat efçadi - bakardı len: “Hay canma rahmet olsun Salih . Bu kızı nereden çıkardın?...,, deye söylenirdi. Bağ uşakları, çobanlar, başla- rım kaldırıp, Zizi'nin yüzüne bak- mağa cesaret edemiyordu. Onu çekemeyen yalız. Hüre müzdü. Genç kızın izzet nefsini kırmak için icat etmediği, söyle- yoktu. Ziziyi yumuşak buldukça tepesine biniyor, Zizi de aksine, Hürmüz aksileştikçe, inadına munisleşiyordu. Bir gün Hürmüz , çamaşırda kaybolan bir mendili bahane ederek, Ziziye çıkışmağa başladı. Havuz başında idiler. Macit gel- di. Karısının çınlayan - sesini mişti. Hürmüz avaz avaz bağır- yordü: — Birde bize sultan hanımlık taslıyorsun... — Göya — senin ne mal olduğunu bilmiyoruz... Söz söylendi mi, hindi gibi kabarıp durüyorsun , kı Ekmegimi: B sER Tni gae v — Bitmedi — Floridada yenı i kanunlar. Karısını öpen bir genç 25 dolar cezaya mahküm edildi! Amerikanın garibeler memleketi olduğu malümdur. Burada Avru- palıların havsalalarının kabul ede- miyeceği pek garip vakalar olur. Amerika kanunlarında ve nizam- larında bize çok garip gelen maddeler vardır. Florida hükü- metin son zamanlarda deniz ban- yoları için neşrettiği kanun bu cumledendir. Florida, —Amerikanın Meksika hududuna yakın, havası ve suyu çok güzel bir kıtadır. Burada kış hemen yok gibidir. eğlenceleri hükümeti bu sene başlayan deniz banyoları münasebetile bir kanun neşretmiştir. Bu kanunda kumlar üzerinde — yatanlar — arasında' en az 40 santimetre mesafe ola- sokaklarda öpüşmenin cağı ve memnu bulunduğu hakkında mad- deler vardır. Deniz içinde danset- mek de menedilmiştir. Geçende deniz banyolarında Con Şemi isminde bir gençle Lilyan Hant isminde güzel bir kız tanışmıştır. Bir müddet birlikte yüzen, kumlar üzerinde 40 santi- metro fasıla ile yatan iki genç sevişmiş, nihayet “evlenmeğe ka- rar / vermişlerdir. Nikfihları iki hafta evvel icra edilmişt Yeni evliler kiliseden — çıkıp evlerine giderken Can dayanamı- | Yeni gelin Lilyan yarak güzel karısını yanagından öpmüştür. Bunu gören bir polis derhal Cona, öpüşmek memnu olduğunu söylemiş ve 50 dola: cezayı nakdi istemiştir. Con / henüz evlendiğini — il sürerek, öpmek — cürm sede polise söz geçirememiştir. Ertesi gün Con hâkim — hüzu- runa — çağırılmış, — orada — bir saatlik olarak karısım öpmesi cürmünü hafiflettiği için Con S0 dolar yerine 25 dolar cezayı nakti ödemeğe mahküm edilmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: