E mi I mı? Türk dostu bir ingiliz , koltu- ğuna gömülmüş uyuklıyordu. Yanıuda , on yaşındaki oğlu , oturmuş Türkçe dersine çalışıyor- du. Oğlunun türkçeyi mesini — istediğinden , çocuğun arada sırada sual sormasına mü- saade ediyordu. B Çocok bir. aralık e ile i'yi şaşırdı. Bu iki harfi güç tefrik ediyordu. Babasına sordu: H —Baba, eski mi denir, iski mi?| İngiliz , —uyuklıyarak — cevap verdi: — Viskit ikinci ikramiye Gece yarısından sonra dört. Şişlinin iki meşhur beyfendisi | kaldırımda karşılaşırlar. — Nerden böyle? — Sorma, G, hanımda piyan- | ko vardı, oradan geliyorum. — Bari kazandın mı? — İIkinci ikramiyeyi kazandım. — Neydi? — Evsahibinin yatak odasında bir gece geçirmek.... Yazık ki irinci ikramiyeyi kazanmadım, — © neydi? — Nakten ve liral peşinen 150 İrsiyet 4 Muharrirlerimizden birine sor- dük: — Sen irsiyete inanır mısın? — Oğlum yirmi yaşına gelin: ceye kadar inanmadım. — Sonra inandın mı? — Çünkü oğlum ondan sonra münasebetsiz şeyler yapmaga baş- Ü ladı... Baktım, (tıpkı bana benzi- yor. Sebep mi? — O kızla neden evlenmek istiyorsun? — Çünkü seviyorum. Haydi haydi! Bu bir sebep İj değil, ancak bir mazeret olabilir! Randevu — Sizi çok beklettim mi? — Bilmem saatim yok. Tecrübe Doktor — Beni istetmişsiniz? Bey — Evet. Doktor — Ne var? Bey — Hiç bir şey yok. Fakat çocuğumuz hastalanacak - olursa ne kadar zaman zarfında gelebi- leceğinizi anlamak istedik. Bilgi ve zan Sarışın S,, hanımı tanır mısiniz? Güzel bir kadındır. Yalnız ken- İ dini azaba sokar, Ayakları büyük olduğu halde, küçük ıskarpin giyer Giyer ve... topallar. Genç gün kendisinden bahse — Bilgili kadındır, dedi. AÇH bi — Evet, diye tastik etti, bil lidir ve bazen bu bilgisinin ku banı oluyor. — Nasıl? Ayağına 36 numara iskar- İf pin giyebilir zannediyor. ismi? Genç bir hanım... Oynak mi oynak, — kivrak mi kıyrak... Görüştük: — Kiminle müşerref oluyorum efendim? — Bendeniz Cavidan. — Estafurullâh! Evli misiniz? — Evet. — Beyefendinin ismi? — Behçet. — Kimin oğludur? — Bilmem, hiç sormadım. Geçenlerde — Nihat - efendi namında bir zatın karısı oğlan doğurdu. Nihat efendi, bu haberi / beşareti, taşrada * Bir oğlum nizden öperim — Nihat., Kuyumcunun ö“ü"deî Hırsızlardan biri, dükkân sahi- bine: Telgrofçı şaşırdı. Şöyle bir hamiş ilâve etti: « Nihat'tan emin değilim. Belki de Vedat veya Sedattır.. oldu. Elleri- Kelime — Şu nefis otomubili gör mü? — Affedersiniz, biraz tentürdi- yotunuz var mi? Camekânı kırar- ken arkadaşımın eli kesildi . Vazgoeç! — Azizim, yüz yaşına kadar yaşamağa karar verdim. Sigara- dan vazgeçtim, içkiden vazgeç- tim, çapkınlıktan vazgeçtim. — Aman birader, sen şu halde çok yaşamaktan da vazgeç! Görünüş Hem zengin, hem de iyi bir | adamdı. Sevgilisinin - fedakârlık- | Jarına rağnien - kendisne —ihanet | ettiğini haber alınca, arkadaşla- W rındanebirine dert yandı: — Olur şey değil!. Öyle saf, öyle sakindi * — Uyuyan suya güven olmaz.. — Hakkın var. Hele koynunda uyumiyorsa! | Düğün Geline, arkadaşlarından bi — Neden surat ediyorsun Geçen sefer daha keyif — Gördüm. — Bu otomobil benim olacaktı, | bir kelime uğruna elimden kaçır- dim, — Ne oldu? | — Sahibine gittin. Bu otomo- î bili bana verir misin?dedim. Ver- mem! Dedi. Veririm deseydi be- 'nim oluyordu. Müşahade — Bilmem dikkat ettiniz mi? En yaramaz. kadın. evlendiktem ©n sene sonra uslanıyor. — Evet amma, en uslu erkek de, evlendikten on sene sonra kuduruyor! 'Teklif — Bana varır mısınız? — Kazancınız nedir? | —Bir kere Nuriyeye t yi taştan bir çift olsa,,. — Ayda ikiyüz | ediniz, ben şimdilik ıyj'ı yirmi beş lira kazanan birine söz | verdim.