14 Teşrinievel 1929 —- Tarihi roman tefrikamız: 2 İ | Dünkü tetrikamızın hülâsası B00 sono evel (Halicin attın sahillerinde bir t ..) kzal «Konstantin » nin za Anivas, sabaha karşı, saraydaki ziyaltten çıkarak İvansarıya gidliyor. Bizans dilberlerinden KLİO ismindeki Bevgilisinin kapısı önünde bir ses duyr » Anivasın sevmediği bir şarkıyı yakarıya - çıkıyor. Pakat, sevgilisini, keniline düşman olan İK Şairin kolları arasında görerek üze- de kavga istemem. Diye bağırdı. . Şair ve bestekâr Priamos, ral binden çok daha kuvetliydi. Fakat hasmının saraya mensup olduğunu bildigi için, itidalini muhafazaya çalıştı. Anivas hağırdı: —Bu kızın benim sevgilim olduğunu bilmiyor musun? Buraya 'ne cesaretle geldin? Priamos gülerek cevap verdi: — Her kadının aguşu, şairlerin melecidir (1). Bu gece sarayda yeni şarkımı teganni ettikten sonra, iltica edecek bir yer ara- dım.. Ve herkesin sevgilisi olan KLİO'nun — göğsünde — uyumağa çeldim. Klionun bu iki gence karşı da — temayülü vardı. Birinin ictimai Ömevkü yüksekti; onu şerefi ve apoletleri için seviyordu. Digeri / de ince, hassas ve bilhassa hoş- sohbet bir şairdi; onun da ruhun- dan hoşlanıyordu. Birini digerine tercih , yahut birini öbirine feda etmek kabil degildi. Anivasın boynuma sarıldı. — Ben seni seviyorsan, ona da bürmet ediyorum. Beni ziyarete gelen bir şaire, evimin kapısını nasıl kapayabilirim? (2) T — Genç san'ütkâr kendisinin Klio tarafından — müdafaa — edildigini görerek süküt etti. — Anivasın kıskançlığı - kadınlar üleminde — meşhurdu. — Priamosa elile kapıyı gösterdi. — Çabuk.. Şimdi dışarıya, Klio, Priamosun önüne geçti: — O buradan gidemez ! Anivas, bu cevap karşısında / buz gibi donup kaldı. Bir adım geriye çekildi. — —O halde ben gidiyorum.. Fakat, bir daha bu eve gelmemek / üzere, Priamos içinden güldü. Klio, onun tekrar geleceğinden i... Fazla ısrar etmer — bu esrarengiz gecenin sabahı çok — korkünç ve çok karanlıktı. Bir türlü sabah olmuyor, ortalık ay- dınlanmıyordu. j görünen — penbelikler rasından, güneş, hâlâ yükselmi- yor, şairleri köşe başlarında arka- “sından kahbece vuran serseriler 3) nüz seçilemiyordu. Prizmosun neşesi kalmadı. jâııî: şarap içiyordu. üneş halâ doğmamıştı. — Sokak köşelerinde, hüviyeti üzerine yürüdü..! t Bizans dilberi, herkesin sevgilisiygi.. Halicin ölgün sahili yavaş yavaş uyanıyordu.. karanlık sokaklarda, şairleri öldüren meçhul gölgeler dolaşıyordu... BİZANSIN SON GÜNLERİ İ| Yazan: iskender Fahreddin Anivas, sevgilisini kendi düşmanı ve rakibi ile başbaşa ve dudak dudağa görünce,şairin meçhul gölgeler geziniyordu. Piramos ayağa kalktı. — Kliol - dedi - bana bir kadeh şarap ver.. içip gideyim.. gitmeliyim! — Ölmeğe mi? — Hiç niyetir istesem, Anivası öldürürdüm. — Sokakta dolaşan gölgeleri görmüyor musun? — Görüyorum — Kliol — Fakat, Anivasın tuzağına düşmemek için, daha evel gitmeliyim. Güneş doğarsa, etraftan benim çıktığımı görürler.. haber / verirler; daha feci bir akibete maruz kalırım. Beni birak, bir kadeh daha içeyim ve ortalık ağarmadan gideyim. Klio şarap kadehini uzattı. Priamosun gözleri dönmüşti Bizans dilberi yeni şarkıyı lemeğe başladı. (Pnaghia ton Vlahernon) kl sesinin kampanası, Halicin ölgün sahillerini uyandırmağa başlamıştı. Priamos, sevgilisinin söylediği şarkıyı dinlemiyordu. Kendi kendine söylendi : — Saray muhafızları uyanmış- lardır. Artık sokaklarda emniyetle öy- H esi yok, dedi, ben gidiyorum. (Mabadı var) Ti) Bizans papaslarından ( Poli- Karpos)un hatıratındam “Fole tu pütu ine to stitos tis yinekos..., Yani, aynen tercümesi : “Şairin yuvası kadının göğsüdür!,, demek- tir. Bizansın son günlerinde, şair- ler, aşağı yukarı, umumiyetle bu imtiyaza sahiptiler. Bizans kadın- Tarının, - bilhassa lerinde, şairlere karşı derecede za'fları vardı. I21 Saray rezaletleri, Bizanslılar üzerinde büyük ve tahripkâr te- sirler yapıyordu. Şairlere: “ To stema tis piiseos , yani: (şairlik tacı ) likten sonra, her hangi bir şair halk arasında mü: tesna bir mevki sahibi olur ve i mai hatalar - ahlaksızlık derecesine de varsa affedilirdi (D. C. Brovon. V1, C3) BI Bizans / kadınları Şairlere 'ne derece bürmetkârsa, erkekleri de o derece düşmandı. Hiç bir şair güneş battıktan sonra soka- ğa çığmaz ve karanlıkta dolaş- mazdı. Bizansın en hassas şairi olan Friksosu da böyle bir gece, tiaytrodan gelirken kahbece öl- sefahat âlem- hissedilir dürmüşler ve üzerine” “Magdur kocaların intikamı. ibıreıini:şıı— vi kâğat bırakmışlardı. (4) İvansarayda — bulunan (Panaghia ton Vlahernon) ayaz- ması, halkın çok taptığı mukad- des bir yerdi. Bu münasebetle bu civar ehalisi diğer semtlerden çok daha mutaassıp ve batıl it katlara riayetkâr olurlardı. İvar sarayda ki saraya da, bu ayar maya izafetle (Vlaherna) derler- di. Şair Piramosun evelce bu saraya intisabı vardı.. ve kadehle tali' denemek adetini oradan öğrenmişti. “O vios ton Vizandi- 'non piiton,, ABDÜLHAMİT ve AFRODİT tefrikamızı, mündericatımızın kes- reti hasebile bugün neşredemedik. İtizar ederiz. | 450 katlı bina | Amerikada evlerin irtifaı artıyor Yeni binada tamam 50 bin kişi oturabilecek Amerikalılar yarde ve kadem ile değil belki | mil ile ölçülel Nev Yorkun yüksek binalarından biri artık — binalarımı cek bir irtifada yapmağa karar vermişlerdir. Bu şayanı “Taymis , sin Nevyork mubabiri - cüsseli malümatı atiyeyi göndermişt Btoadvaz caddesinin aşağı kıs- | minda “tam bir mil yani metre hayret — teşebbüse —dair 1853 undâ bir muazzam bina inşası için planlar hazırlanıyor. Bu bina ticarethanelere mah- sus olmak üzere kullanılacaktır. Burada 50,000 memur çalışabi- lecektir. 75,000,000 dolar yani bi para ile yüz elli milyon hiraya mal olacak olan bu yüksek bina tam 150 katlı olacaktır. Bu gün Nevyorkun en yüksek binası Woohwvorth - kulesinden sokaklar nasıl görülüyor ise yeni binadan da kule o kadar küçük görüle- cektir. Bir mil irlifandaki — binanın tepesinde tayyarelerin inmesine mahsus bir. meydan ve istasyon bulunacaktır. Binanın tepesinde ayrıca 60 katlr bir kule” buluna- caktır. Broadvay caddesinin bir | tarafına 50,000 kişinin çalışacağı bir binanın zuhuru caddelerdeki | murur ve uburu işkâl ve vesaiti dan evel muvaseleni intizamını tedabir alacaktır. Elektrik şirketinin bir izahı 10 teşrinievel makinede vakı olan arıza saat 18,30 da ilihtar ağa fabrikasında bir tevekkufu intaç etmiştir. Yedek bir makinenin faaliyete vaz'ı sayesinde inkıta, 3 çeyrek Saate münhasır kalmak — kabil olmuştur. Bazı yerlerde cereyan ancak saat 22 de iade edilebilmiş- & Her akşam bir hikâye Aşk yuvası — Tuhaf! Beni, mağrur. bir kadın mı sanıyorsunuz ? Nereye hazretleri Fazıla - hanimefendi fevkalâde yül sahibidirler; resmen 35, fakat, hakikatte 35-in tamamile aksi, istiyorsanız oraya gelirim. hayır, Hanimefendi Hazretleri, geçici münasebetler için kiraladığım bu âdip müptezel yerde sizi kabul edersem, içime yani 53 yaşındadırlar; yusyuvarlak, tostoparlaktırlar ve, sinlerinin bı, etleri lap lop pörsümüştür; kırışık — cildini — örtmiye, atrıyat | ebediyen hicran olur.. Sizin, sizin, fabrikalarının — müstahzaratı kâfi | evet, sizin böyle bir oda kapısın gelmiyordu. dan içeriye gireceginizi döşünmek, Bütün bunlara rağmen, Fazıla | beni çileden çıkarıyor... Siz bir H£. Hz., erkek canlısı idiler. | ilâhesiniz, ancak mabette kabul Delikanlılara bayırlılardı,biterlerdi Birgün, bir düğünde, Murat isminde bir mühendisle tanıştı. | İri yarı, geniş omuzlu, uzun boylu, güzel yüzlü bir genç... Mühen- olunabilirsiniz... Ah, sizin mevkü içtimainize göre muvafık bir dekor bulabilsem... Benim garçonnitim gibi kırk karyolalı bir talebe odasında sizi kabul etmek? Aslal disin, konuşurken, öyle tatlı, hoş, | Bu, mükemmel bir pırlantanın kalın bir sesi vardı ki, insan, | bakır bir. mantüre takılmasına gayrı ihtiyari: “ Bize bir şarkı | benzer... Siz, âli bir sosyeteye söyliyiversenize, ne olursunuz? ,, | Demek istiyordu. Geniş balkonun sarmaşıklı ve karanlık bir köşe- sinde, Fazıla Hf Hz., mühendise yaklaştı. — Ne garip tabiatlarım vardır; Beyefendi ! - dedi- — karanlıkta bulunmaktan pek hoşlanırım. Bil- hassa , iki kişi mensupsunuz. Güzelliğinizi çerçeve- liyen muhitin de güzel olması lâzım. Bir apartıman! Bir aşk yuvasıl Ah, bu apartımanı öyle mükem- mel bir surette, gıcır gıcır. tefriş edeceğim ki, Fazıla Hf. Nz, neşeli bir kah- kaha koyverdi: — Meğer iz ne don Juan- | Delikanlı, istihzasını gizliyerek ( mışsınızız! - dedi. - Anlaşıldı. cevap verdi : Anlaştık. Ben meseleyle meşgul * — Ben de, efendim , başbaşa | olacağım. ğ 3 | bir inzivadan hoşlanırım . KLİ ) Meşgul oldu; ve hüsnü neti söyle vaziyetlerde, hassas- laşırım. Kalbim, bir gençkız kalbi gibi heyecanla çarpmıya başlar. — Hammefendi Hazretleri,dev- olduğuma — bakmıyınız! Demir gibi adalelerimin vazifesi, “mürgü aşk, ın ebediyen içimde kalmasına hâdim bir kafes teşkil | etmek içindir. Daha beş dakika eveline kadar bulamadığım Ley- lâ'yı bütün hayatınca arıyan bir Mecnun,um! Nihayet, Fazıla Hf. Hz. ağzın- daki baklayı çıkardı: bağladı. Bir iki gün sonra idi ki, yepyeni — bir. aparlıman - buldu. Enfes bir aşk yuvası. Şayanı hay- ret deröcede ehven fiatl: Mühendis, burasını tuttu. - Dö- şenmesi için bir ay mühlet istedi. Bu müddet zarfında, müstakbci metresine, arada sırada çi arada sırada da fondanlar yolladı. Mukannen günde, Fazıla HF. Hz., sürmüş sürüştürmüş, takmış takıştırmış bir halde aşk yuvasının kapısında, pürkeyecan arzı didar — Mühendislerin nasıl plân yap- | etti. tıklarını pek merak ederim! dedi.- | — Kapıyı, gen Şayet bir gün,,, şoy., evinize gel | ceylan gibi Sem,,, sizi rahatsız etmez miyim? | hayyir misafirle beraber, aşk Murat Bey , içini hazin hazin | yuvasının salonuna doğru giderken dedi — Hanımefendi Hazretleri, size son derecede minnettarım! Zevcim, bu apartımanı bize bulmak huş sunda ne derece zahmetlere kat- lândığımızı — bana anlattı. Sefa geldiniz. Bizimle beraber, lütfen bir çay içiniz, efendim. Murat, salonda, misafire derin bir reverans yaptı: — Zevcemle ben, ebediyen minnettarınızız. Bu evi kendi evi- niz telâkki edebilirsiniz, efendim. Nükili : (Hatice Süreyya) | Devlet Demiryolları ve Limanları /umumi idaresinden: Haydarpaşa ve Konya işletme müfettişlikleri memur ve müstah- demleri al edilecek Elbise, palto ve serpuş kapalı zarfla mi nakasaya konmuştur. Münakasa 26/10/929 cumartesi günü saat 15,30 da Ankarada Delet Demiryolları idaresinde yapılacaktır. Münakasaya iştirak edeceklerin teklif mektuplarını ve muvakkat teminatlarını ayni günde saat 15 € kadar Umumi müdürlük kalemine vermeleri lâzımdır. Talipler münakasa şartnamelerini iki lira mukabilinde Ankarada, Malzeme dairesinden, İstanbulda Haydarpaşa mağazasından tedarik — Heyhat, Hanımefendi Haz- zetleri, heyhat... Hâlâ annemle babanın — yan oturi Kendime, gönlümün dilediği gibi bir meskeni henüz tedarik ede- medim... Malümya, mesken buh- ranıl..muvafık bir ev bulmak güç... Yazıhanemde ise serbest de- ğilim. Ortaklarım var. Esrarengiz bir lisanla ilâve etti: —Bir garçonniğreim var amma, katiyen kabul Gece, gündüz. devam eden | edebilirler. tamirat halen hitam bulmuştur. Şirket bu arizalardan dolayı be- yanı teessüfmuhterem ahaliye arzı itizar eder. Tahminen 15 güne kadar hit: bulacak olan yeni tesisatın işletil- meğe başlattırılması sayesinde şim- diye kadar makamat aliye ve muh- terem ehalinin emniyetini kazanan elektrik itası hnsusundal intir mutat m iade edilecekti Elektrik şirketi müdürü A. Hansens Devlet Demiryolları ve Limanları Umumi idaresinden: ; 55 ton betonluk yavarlak demir kapalı zarfla münakasaya konmuştur. Münakasa 27 teşrini evel 929 pazar günü saat 16 da Ankarada Devlet Demiryolları Idaresinde yapılacaktır - Münakasaya / iştirak edeceklerin teklif — mektuplar teminatlarını ayni günde saat 15,30a kadar Umumi mü | mine vermeleri lazımdır. Talipler münakasa şartnamelerini iki lira mukabilinde Ankarada , Malzeme dairesinden, İstanbulda Haydarpaşa mağazasından tedarik epebilirler. muvakkat lük kale-