Kızlarımızı evlendirmek Annelere teveccüh eden büyük vazifeler.. Kıznızın ilk talibi veya ilk masum alâkası ruhlarınızda pek muglâk tesirler yapar. Ya, demek ki daha birkaç sene evvel dizle- rinizde hoplattığınız, daha düne kadar arkadaşlarını, kitaplarını bile intihap ettiğiniz küçük ha- 'Dım yüva kurup yavru yetiştirmek ğ şelmiş, öyle mi? “Şimdi yapılacak şey ne dir? Talip münasip ve kızınız razı ise mes'ele yoktur. Aksi takdirde ... İşte bir kadının hayatında diplomatlığa en ziyade mühtaç olduğu zaman bu zamandır. Hep biliriz ki gençlik —anuttur. ve manialar bu inadı takviye eder. Binaenaleyh vaz'iyet ne olursa olsun itidalinizi elden bırakmamalı ve hele “katiyen, sözünü sarfet- memeliyiz. Evvelâ meseleyi bir emri vaki olarak kabul ederek ve “Sen de tabii düşümüş, karar vermişsindir,, Mesvliyeti genç, narin omuz- lara yükleterek bir kaç gün dü- şünme fırsatıaı bahşetmek, ilk ünet bulduktan sonra GAĞ nilla şaşmiyarak mütalaa kabilinden “Ben olsem şöyle yapardım.,, diye bazı mah- zurları ve bazı yolları işaret etmek elbet şiddetli muhalefet ve tekdir altında kendini mecbur ve magdur. gören genç ruhun isyanından daha Müsalt neticeler verecel Ekser ahvalde bir genç kızı kendi küfvü olmayan bir adam soğutmanın en iyi çaresi, talibi bol bol, doya doya görmesine eimektir. — Böylelikle müsaade — etmektir. evelce pek göze çarpmayan bazı noksanların erheç keşfedilmesi ihtimali yüzde yüzdür. Her halde anneye teveccüh eden en mühim vazife bu gibi mesailde kızile arkadaşça kardeş- çe anlaşmaktır ki bu da asrı an- neler için © kadar müşkil bir şey değildi.. Bu gün anne- lerin çoğu hali kiyafet noktai nazarından kızlarından pek farklı olmadıklarına göre, kendini genç kızın yerine koyup, pek uzak ol- mayan bir mazideki ihtisasatı ihya cderek müktesep tecrübeden hem kendini hem evlâdını müste- fit kılmak tatlı bir vezife olacak. En ziyade dikkat edilecek nok- ta genç kızlara, hüsnü niyetle ve muhabbetle çarpan ona kalbi kendi seadetlerinden gayri dileği olmadığı kanaatini ilka etmek ve ortadan sahte tevazu ve çekinme perdelerini kaldırmaktır. H şe- rağmen çocuk fikrinde s-bat ettiği takdirde ise şu çok muha: taralı kumar oyununda yavrumu- zun asgari zarar görmesi esbabı- mu ihzar için can ve başla çalışmak gene anaya düşer. Kış hazırlıkları 'Yazın güneşten az çok ağaçları kuruyup susamış olan eşyanızı, soba ve kolorifer hararetile çat- lamaktan sıyanet için bolca yağ- lamak Piyasada bulu- nan mühtelif mustahzarattan her lâzımdır. hangisinin istimali maksadı temin ederse de en iyisi akşamdan eş- yaya bezir yazı sürerek brakmak, ertesi günü yarı yarıya bezir ve neft yağları karıştırak sürmek ve iyice içtikten sonra yumuşak bir bezle oğarak parlatmaktır. Sene- de iki def'a ilk ve son baharda Üç gece Bu sene modalarının vasfı bar olmaları ve her kadının kendi ile şahsi Eski yunan tarzı drepöriler, prer klasik tayör, en fantazi tüy gibi vi ayrı ayrı güzeldir. Sağdan - birinci: bir tuvalettir. Ekseriyetimiz apartımanlarda oturduğumuz - dan kücük bir yemek odasına masa uydurma- sının arzettij müşkülâtı bili- riz. Eski ye- mek oda ta- kımları güzel ve mühteşem olmakla bera- | ber, büyük ko- | naklar ve vasi odalar için ya- pılan bu eşya bu günkü mah- dut mühitimize yakışmmyor. Hali hazırda en ziyade be- genilen ve kul- danılan fazla yer işgal etmeyen, sade — manza- rasile ruhu bo- gmağa — kifayet hafif, etmiyen pratik takımlardır. Bunların temiz- lenmesi ve cilalanması daha kolay | ve şekilleri daha mizdeki, kenarları açılır kapanır, tarzı kadim meşayı tavsiye ederiz. | Diger iki masa son sistemde olu, bü süretle muamele 'nın ömrü uzun olur. Yazın ikmal edilmiş ve bata- | niyelerin yıkanması için son gün- lerde açılan havaların müsadesin- den istifade etmelidir, Bunların derin bir teknede veya banyoda sabunla köpürtülmüş suda bir kaç su yıkayıp sirke ilâve edilmiş suda durdurulduktan sonra - sıkmadan gör: tuvaleti Bu senenin gece tuvaleti mütenevvidir rizi pek mühtelik ve mütenevvi zevkine göre intihap edeceği örnek ini ifade etmesine müsait bulunmalıdır. nses fistanlar, krinodin, panye, en 'olan ve işlemeler, boncukla, yağlı boyalar ilk hep son modaya uyuyor. Bu günlük modellrimizin üçü de açık samani — şifonden yapılmış sade ve zariftir. Ortadaki siyah taftadan yapılmış, açık penbe ve mavi satenden mini mini güllerden müteşekkil bir toka ile toplan- mıştır. Soldaki libas beyaz şifon kadifeden yapılmış pek müstesna Yemek masasının intihabı Fazla yer tutmayan temizlenmesi kolay masalar soldaki mürabba şekillisi gözleri- mizin artık islinas peyda ettiği kalın mürabba bir kaideye malik- tir. Üstüne konacak vazonün ma- sanın hututuna uydurulması ahen- içmin eder. Üçüncü müdevver Masa da ince maden ayakları ve yeşil deri ile kaplanmış, madeni yınca ara sıra ince telden mamul bir farça ile tüylerini kabartmalıdır. Bat- taniyeler ütülenmez, Halıların ke- narlarına alt taraftan kalm bir Şerit çevirilirse ucların tarazlan- masına ve kıvrılmasına mani olur. Hallar ortadan ikiye bölünmüş küçük bir lahananin iç tarafı ile W oğulursa renkleri tazelenir. KANLI MACERA BiRİNCi KisiM: MEÇHUL ADAM 1 — Ormanda bir tesadüf (Devamı) inci tefrikanın hulâsası romancı Yak Löken, bir firtına esnasında, sık bir yormana barımyor. Biraz ütede, ağaçların arasında bir adam görüyor, Hu meçhül adanın hai ve davra garibine gidiyor. Adamın elinile | avi bir eşarp vardır. ve adam — ba | pi mütemadiyen üper, Bir. aralık | Gmanin kenarına gider , yola hakar, | sönra gelip yerine oturur, cebinden bir | küçük defter çıkarıp sahifelerini kopanır. Rüzgâr sahifeleri elinden kapar, roman | cnm yanına savarcr. Jak Löken sahır | #lerdeki yazıları oku Löken sahifeyi çevirdi, okumağa devam etti: *.. Bütün ümitlerim mahvola- cak, saadetim mahuolacak?.. İstik- balimi, bir genç kızın gözlerinde | görüyor, sevgili bir sesin musi- kisini dinliyordum. “Yarebbi .. İnsanın, — yarından korkmamasına, yaklaşan her gün- den ürkmemesine ihtimal var mı- nediyor, artık ömrümün sonuna kadar mesudum! diyordum. “Ya- dan korkmuyordum. Bir an bütün saadetimi, bütün emellerimi irüzeber etti., Bir kaç dakika * Amma bunu tekrar. etmek- ten ne çıkar?.. Artık , akıntıya kapılmış bir adamım... kendimi kadere biraktim. / Bakalım müz kadderatım beni nerelere- sürük- liyecek ... Bazen başıma gel inanmıyorum da, kendimi zannediyorum. * Acaba başıma daha neler gelecek?., Yolumu aydınlatacak bir ışık bulabilecek miyim?.. ya bulamazsam?.. Ya hayatımı kap- layan bu karanlık sürüp giderse?. Ya üzletten, kimsesizlikten kur- tulamazsam ne yaparım? * Evet Rober Trekye, ne yapar- sın? Son çarei halâsın, rovelve- rin olmaz mı?, Kağıtlardaki — yazılar ” burada bitiyordu. Löken, uzun bir müddet tesadüfün — kendine gönderdiği sahifelere baktı. Bu hatıratın bir kisminı — hayalenitmam — etti ; bu adam, bir facıaya kurban gitmek, kendini kurban etmek tasavvurundaydı. Fakat bunu — sezmiş olmakla, gencin mazisi hakkında bir fikir olmuyor, meçhul adam, esrarımı muhafaza ediyordu. Ro- ı ber Trekye, kimi / bekliyordu? | Defterinin sahifelerini neden yır- tıyordu? l Löken bi i başını Reber, gene, ormanın kenarına doğru yürüyor- Bükreşten — bildiriliyor: Cihan güzellik kralıçası Viyanalı Mat- mazel Lisel Goldarbeiter Roman- yada Sinaiaya giderken Ağusto- Ssun yirmi dokuzunda, Bükreşe uğramıştır. Yahudi - aleyhtarları, cihan güzellik kralıçasının - yahu- di olmasından istifade ederek yahudiler aleyhine bir nümayiş tertip etmişlerdir. Yahudi - düş- manları güzellik kralıçasının ika- met eylediği otelin önünde top- lanıp bağırmış ve çağırmışlardır. Bu esnada sokaktan oteline gelmekte olan gözellik krahçası | korkmuş ve bir taksi otomobiline iltica eylemiştir. Ehali otomobilin üzerine hücum eylediğinden şoför telâşa düşerek otomobili son süratle sevketmi ve asıl fecaat o zaman başlamış- tır. Şoför fena bir muameleye maruz kalmamak için delicesine sevkettiği otomobil ile bir polisi çiğnemiş ve polis vefat etmiştir. Guzellik kraliçesinin başma gelenler Bünya güzeli, Bükreşten güç hal ile kaçabildi duü. Gitti ve tekrar yola doğru baktı. Fakat bu sefer adam eğildi ve yola öyle nafiz bir dikkatle bak- mağa başladı ki, Löken de, başını biraz öne uzatıp yola bir göz attı. Ta ozakta bir araba vardı. Ormana doğru geliyordu. Kalm, | dolu siyah / bulutların ” ortasında — | ufacık bir nokta gibi pek - güçlükle nüyordu. Trekye, gözünü arabadan ayır- miyor, — çehresinde — sabırsızlığı i beliriyordu. Kımıldama: dürüyor, yalız. eşarpı ellerinde daha şiddetle sıkıyordu. Şiddetli bir rüzgâr, yüzüne, bir avuç rak savurdu. O, bu darbenin kına bile varmadı.Bütün hayati düLau Kğeei yöde KOKD ile beyaz tek atlı arabadaydı... Bir an, beygir, rüzgüra kafa tutamadı, hnynunu uzattı, bacak- larını gerdi, — dürdü, — kişnet sonra gene yürümeğe başladı. Araba Ormana doğru yükselen yokuşa geldi. Aralarında üç dört yüzcadım mesafe kaldı. Löken, arabanın — içindekileri " görmeğe uğraştı, fakat muvaffak olamadı — yalnız, iki gölge farketti. Löken de, Rober Frel kımıldamadan beklımmğekg:ş İadı Müthiş bir heyecana kapılmışt Garip bir hissikablelvuku ile, biraz sonra, feci bir hadise vukua geleceğini tahmin ediyor, elindeki defter sahifeleri titriyordu. Araba — yokuşu — tırmanmağa başladı . ürken kargalar, bir kara gibi ormana hücum''ettiler...Yoku- üN orltasında araba durdü, için- — güzel endamlı genç bir kadın ğ indi 2. - Tabanca Rober Trekye ürperdi. Elleri, eşarpa dolandı. Bütün vücudunun takallüs ettiği anlaşılıyordu. üü ka l “Demek bu kadını bekli muş,, diye düşündü. Arabadan inen genç kadın, bir müddet basamağın yanında durdu , arabadan inmiyen ve elinde bir kamçı tutan biriyle kanuştu. Arabanın körüğü, ara- badaki şahsı saklıyordu. Genç ormana doğru baktı, sonra yavaş yavaş, yokuşu tırmanmağa başladı. Matmazel Goldar bayi line uğramayıp istasyona koşmuş veilk Hrenle Sinaiaya gitmiştir Goldarbeitere burada gayet kârlü | bir vazife verilmiştir. mücadele - ederek ilerliyen, — Tekerlek - gıcırtısından — bulüt Güzellik kealıçası bir daha * ötek