A ağer İşte şimdi tutuldunuz! Sustuk.. Ne söyleyebilirdik ki? Bütün kabahatlerimiz meydana çıkmıştı, GRETA SARBO || EDUARDO BiANKO ve KONRAT NAGEL tarafın- ile meşbür Avjantin orkestrası önümüzdeki salı akçamı saat 18, 90 da dan temsil edilmekte olan OPERA Sinemasında icrayi aher dayacaktır, Her gün sant 1880 ve 21,90 seansları için şim- ı CASUS KADIN filmi hakkında tam bir fikir edinmek için dün akşam MAJiR SİNEMASINI diden mamaralı mevkiler tedarik edilebilir. fapılacak en İyi iş. MELEK SİNEMASINIA DUGĞLAS FAiRBANKSi idip şimdi ne yapacaktık? Felâket, — gardiyan — dışarıdan şarap aldığımızı hissederse kıya- metler kopardı. Çünkü hapisa- nede en büyük kabahat dışarıdan — Şimdi sizin geç kalmanızın sebebini anladım, Dedi, şişe elinde ilâve — Haydi düşün bakalım önüme. Tu, tu, tu önüne düştük.. Tevfik Nikolaviçe ters ters bar kıyordu, bir aralık bana türkçe dedi ki —İşte bep bunlara sebep bu ol- muş. Nikolaviç © rakı şişesini cebine sokmamış olsaydı şimdi gardiyan bizi affedecekti., in sarhoşluğu hâlâ ber devamdı. Bizim telâşımıza katiyen aldırmayor, — dudakları — arasında bir şarkı mırıldanarak yürüyordu. — Gene mi siz? Dedi.. Gardiyan cevap verdi: — Hem bu sefer kabahâtleri — Onun için size getirdim. — Ne yapmışlar?. — Hariçten içki getirmişler.. — Hımmm.. Gardiy: a öpek, e G dığ şişeyi çıkardı masanın üstüne koydu.. Ser gardiyan şişeyi uzun uzun tetkik etti — Ne dersin buna... — Hiç efendim.. Ne diyeli, — Bu şişeyi nereden buldunuz! — Habisanenin şişesi. — Peki kim verdi size bunu .. — Nöbetçi gardiyan... — İşte şimdi tutuldunuz.. Çünkü bugün nöbetei bendim bir şişe verdigimi hatırlamıyorum... Sustuk, bittabi sözden sonra ne deni Hapisane müdüriyeti bu vaka- dan dolayı bizi yani Tevfiki, Niko- i, beni 4 ay hiç bir suretle susacağız bu — Benim de, — Ne kadar zamandır dışarıya çıkmıyoruz. biliyor musun? — Hesap etmedim.. — Tam 70 gün.. — Yaza... | de ti — Bizim kızlar gi yor.. — Onlardan bir haber var mı? — Var.. — Mektup mu aldın?.. — Evet. — Ne yazıyor.. — Her şey... Bol bol ana da bana da. Ni sitem — Habak onu unuttun.. Jülyet sana fena halde abayı yakmış... Mektup yazacakmış ama cesaret edemiyormuş... Ne dersin bu işe?. — Allah derir — Kuzum — sen jülyete mektup yazsana.. — Ne yazayım?. bir » — Selâm, kelâm.. Yaz ki yol olsun.. Kıza hiç olmazsa bir eyim, — Camım bunda - düşünecek ne var — Peki.. Hemen oturup yaza- | cak değilim ya. | — Kalem eline yapışmaz ya al yaz... Oturdum madam Jülyete güzel bir mektup yazdım.. Birinci kısmıu souu Yarrın başlayıruz: Polis Cemil efendinin| Size böyle | dışarıya çıkmamamıza karar verdi.. — Fena halde canım sıkılıyor.. hatıratı İkinci kısım Bu gayet meraklı maceranın ikinci kısmı birinci kısmından çok | daha heyecanlı, çok daha güzeldir * Mes'ut birakit — Ankara maarif müdürü Rami beyin bab- dizi hanım. ile maliye memurla- | rından Arif beyin nikâh merasimi Gazi çiftliğinde marmara köşkünde yapılmıştır. Merasime Gazi Hz. riyaset buyurmuşlardır. | vekili Cemal Hüsnü bey dün gü- Colunmaktadır. Bu cümleden olmak | | odalı büyük ahşap otelin tamiratı Beyoğlunda 291 numarada Jorj Antuan mağazası müdürü mösyö Valsa- makis Paristen avdet ederek be- raberinde getirdiği zengin şapka koleksiyonunu 14 teşinievel 1929- dan itibaren teşhir etmeğe başla- yacağını muhterem müşterilerine ilân eyler. Tepebaşı GARDEN BAR, Hez Cumartesi akşam kal't olarak GALA SUARESİ HUSUSİ TAAM I ve MA Adliye meslek mektbi mezun- lar cemiyeti kâtibi umu den: Adliye meslek mektebi müs- tantik ve icra şubesinden me- zun arkadaşların cumadan başka her gün 9,30 dan 12 ye kadar cemiyetin dördüncü vakıl ha asma katta 36 numari merkezine mün zel san'atlar akademisini ziyaret | etmiş ve akademinin resim, hey- keltraş, mimari atelye ve sınıfları | ile diğet Musrlannı şevsiştir. dgar - gine zırhlısı 13 teş- örmmide “giye * Tibanli ziyaret — edeceğini — yazdığımız Fransız bahriyesine mensup bir mektep gemisi olan Edgar - gine zarhlısı 13 teşrinisanide limanımıza vasıl olacaktır. * Yalovadaki —altmış — odalı otelin tamiri bitti — Darülfünun kimya enstitüsünde yalova sula- Tının. tahlili ameliyesine devam | imyayı gayri uzvi müder- r B. ve asistan Cüzi Kemal Bi evvelki / gü Yalova'ya gitmişler ve dün avdet etmişlerdir. Yalovadaki inşa ve imar faa- liyeti hararetle devam etmekte- dir. Tamir edilmekte olan 60 kâmilen bitmiştir. ÜÇ SİLAHŞOR ilrind Matineler. TR -T NL 16 3K İT 4 ve 81 9 Her zamandan ziyade sevimli olan Lİ PARİ güzel rolüuü mükm- mel surette oynayan VİVYAN GİBSON ile atvar ve harekâtında şayanı hayret bir san'at gösteren HARRİ LİTKE dün akşam: ASRIİ SİNEMADA gösterilen çok müessir ve heyecanlı sahneleri havi : KADIN iZTiRABI filminde muzaffer olmuşlardır. Bu filmi görmeği her kese h Suvarede yeni VARYETE programı. ELHAMERA SİNEMASINDA DÜŞMÜŞ KIZLAR Bütün anneler kızlarna bu filmi göstermelidir we GAZİ ÇİFLİĞİ ENDÜLÜS GÜLÜ MARİ ASTOR - RONALD GİLBERT bafta ALEMDAR SİNEMASINDA | 15 muazzam kısımdan mürekkep iki filim birden |remaneti memurin müdürlüğüne, SOKAK KADINI KORiİN GRiFFiT Tarufından 7 kasım Beyoğlonda iki sinemada ayrı ayrı eden işbu muazzam filimin her iki: fedakârlık halkın teve . Gündüz 13 den itibar Mülkiye —müfettişlerinden — Fazıl beyin Dahiliye memurin müdür- Tüğüne tayinleri tasdıkı âliden çıkmıştır. * Samsun piyasasında darlık — Samsun piyasasında şayanı dikkat bir darlık vardır. Bilhassa itha- lâtçı tacirler fazla mütessirdirler. GORiL Meşhmr maymım tazafınıları 8 büyük Jastin birer haftalık programlarını teşkil bir programda irae suretiyle eccüh ve rağbetine bir nişanci ren devamlı matineler, gece 9,1/2 ŞEHREMANETİ BU AKŞAM | n saat 21 buçukta İ W n ı İ l Her tumartesi akşamları için Fiatlarda tenzilât yapılmışı ve bugün matine saat 3 buçukta REİSİN - KARISI 3 perde TeliNO18 — 11 Teşrimevel 929 “Şarlık Holmes'in Mariletleri Yorariri Macercimi Cami (Va-Na) " — Alman! - cevabını verdim, ümü geri almak şöyle dursun; işte, bilâkis, tekrarlıyorum. Bana 'TARAPOTOKAlar filân vız gelir. *“Bu sözlerim üzerine , bir koca- karı, korkosundan bayıldı. Hamile — bir de çocuğunu düşürdü. Siyam'lı, ince, keskin bakışlı sözlerile beni tepeden tırnağa adar süzdü “Şayet benim yerimde benden başka” biri olsaydı, şüphesiz ki, korkusundan kalbine inerdi. “ Halbuki, ben, bittabi, soğuk- kanlılığımı muhafaza ettim., İtiraf ederim ki, üstadın bu söz- leri söylemesi bile bana soğuk terler döktürmiye kâfi geldi. Tütriyerek: — Üstatl - dedim. - Menhus Siyamlının — nefretini ve kinini W üzerimize celbetmenin manası var mi idi? Şarlok Holmes, hışımla kaşla- rını çattı: — Man vardı elbettel Sen, şimdiye kadar, benim manasız iş yaptığımı gördün mü? © söylediğim sözleri muhakkak orada söylemem lâzımdı. Ak: i mi? Manası | takdirde, imkânı yok, bu gece, ginayet muammasının anahtarını bulamazdık. Bu gece, inayeti - halledeceğiz. mutlaka Beanşart — Beanşart ki? - diye heye- canla sordum. — Beanşart ki, ikimizin de | canına okumasır mer'i kuüyvet, ikimi Kanımın damarlarında dondu- ğunu hissettim. Kara tavanda Gece, olmağa başlıyordu. Şarlok Holmes'in gündüzden verdiği tenbihat üzerine, kahvehane| kapısı, sanki hiçbirşey olmamış gibi, urtuma küşade bulunduruldu. Fakat, heyhat! İçeriye, — hiç cesaret edemiyordu. Sadık uşağım kuçukuçu, bütü sadakatine rağmen, — arkamdan | gelmek, ve, kahvede isbatı vücut etmek cesaretini göstermemişti , Bizzat patron bile, müessesesinden | cızlamı çekmişti. Yol, bomboştu. Güneş battıktan sonra, Laruns'- mi, ogayri de öldür- kimse — girmiye 'vn bütün ahalisi, evlerinde kapa- nıp kalmışlardı. Salonda, yalnız Şarlok Hol- mes'le ben vardık . Dişlerim biribirine vurup takır- dıyarak : — Üstatl - diye Burada, yalnız başımıza, görün miyen karşısında kalmakla büyük bir hataya kapıl- miyor muyaz, acaba? Ne - dersiniz? Üstat gülümsedi. — İhtiyatsızlık yapmıyor mu- yuz? Görünmiyen düşman bizi mahvedemez mi? sordum. — O, arlık, bu gece, görün- memezlik edemez. Jandarmalar, ilk işarette geleceklerdir. Komi- serle beraber, onları, mahzende sakladım. Jandarmaların — mahzende bu- lunduğunu öğrenmek, bana, müm- | kün mertebe cesaret verdi. Saat on buçuğu çalmıştı. Şarlok Holmes: — Bir buçuk saat sonra, o gö- rünmiyen Şşey, tavanda görüne- cek! - dedi. Ve, başka birşey söylemedi. On ikiye on kalaya kadar sustu; ve dü- şundü. Ancak on ikiye on kaldık- ftan sonra, derin bir rüyadan uyanmış gigi sordu: — Rovelverin var mm? * — Var... Ateş edeyim mi? — Neye? — Ne bil etmiştirde hani ben? Belki icap — Amma acelecisin ha. Mas mafih, vakıt yaklaştı... Neredeysa hıstıkçı içeri girecel “Onun içeris — Demek. Siyamlı -buraya ge |lecek? (Mabadı var )