B Jahife 6 H Ce Akşami” 7 Teşrinievel 1929 Tetrika numarası: 148 ABDULHAMIT VE AFRODİT Melâhat merdiven başında hbeklerken, zındanda NAZAN'ın cesedini bulmuşlardı Demir kapı birdenbire açıldı.. Cafer ağa- nın yerine, karşısına Padişah mı çıkmıştı? inayet ki, Oluz senedir, sarayda saline tesadüf etmediml: u, öyle esrarengiz bir Melâhat — merdivenin - başında bunalmıştı. Aradan on dakika değil, onbeş dakika değil.. belki de yirmi da- kıka geçmişti Karı henüz açılmamıştı Telâhat - hidd sıkarak: —Hınzır fellâh. alacağın olsun! Diye söyleniyordu. Daha fazla bekleyemiyeceketi. Kapının açılmasını / beklerken aşagıdan birinin gelmesi ihtima- lini düşündükce tüyleri ürperiyordu. Cafer ağa bu vakte kadar ne- den gecikmişti? Karanlıkta kendisini tamar iğine zahip olan Melâhat harem ağasının sözünde duraca- ğina inanmıştı. Diyordu. Bu sıra Melâhat, altından yüksek sesler işiderek, bir kaç basamak indi ve kulak verdi, İki harem ağası, merdivenin önünde, başbaşa vermiş konuşu- merdivenin yordu. — Bu işe hiç de aklım ermedi. — Benim de... — Zindanda bir doktor, kaç günden beri mahpus bulunuyordu. Doktor bu sabah ölmüş.. Cena- zesini şimdi götürdüler.. Fakat odadan bir ölü daha çıktı! Cidden hayret edilecek şey ölüyü sen gözünle gördünmü,değil mi? — Gördüm ya. hattâ yüzünü açtığım zaman Efendimizin göz- leri sulandı.. O kadar çok müte- essir oldu. — Bu öyle esrarengiz bir ci- nayet ki, otuz. snedir, sarayda emsaline tesadüf etmedim. Demir bir odanın edada, Efendimizin biricik ve ye- ni bir gözdesi olan NAZANın da ölü olarak bulunması doğrusu şaşılacak şey... — Aman yavaş konuşalım, bel- ki bir işiden olur. — Şimdi zındanda kim var? — Efendimizle sertabip paşa var... Nazanın fcesedini muayene ediyorlar. rtabip Paşa ne dedi aca- itmedin mi? — İyice muayene ettikten son- raz “Zavallıyı boğmuşlar!, dedi. — Şeytanlar boğmuş olacak.. Bu muamimaya benim aklım er- medi vesselüm. — Ayak sesleri var.. lâfı ke- selim. —Merdiven başından ayrılmayın dediler.. bunda da bir iş var ga- ir kaç aydan beri sarayda cinlerin ve perilerin saltanat sü düğünü bilmiyor musun? İlclâhat bu muhavereyi oldu 1 yerde buz. gibi ne yapacaktı? Mer-.ven başında barem ağaları | Çiçerin çekmğor Rus hariciye komiseri ağır hasta Moskovadan Rovnu ya bildiril- diğine göre hali hazırda bir Al- man kaplıcasında tedavi edilmek- te olan hariciye komiseri Çice nin yakında sovyet ittihadi hü- kümetine istifasını vermek niye- tinde olduğu rivayet olunuyor. — | Çiçerin — istifanamesinde —ağır hasta olduğunu ve hastalığının ne Yazan: İskender Fahreddin zaman nihayet bulacağı malüm Aşağıya inip başka bir yoldan | olmadığından — istifa — eylediğini kaçmak imkânı kalmamıştı, beyan edecektir. — Mumaileyhin Kapıyı kurcaladı. Açılmıyordu ! Ne aşağıdan, nede yukarıdan kaçmak kabil değildi. Melâhat saraya geldiği günden beri bundan daha tehlikeli bir vaziyete düşt hatırlamıyordu. Nazanın ölüsü ne çabuk mey- dana çıkmıştı? Melâhat bu muhavereyi işidin- ce, bir cihetten Cafer ağayı da mazur görmüştü. — Kapının obir tarafında Pa- dişah dolaşıyorsa, kapıyı açmak kabil olmıyacak... ve ben, kapının açılması imkânı hasıl oluncaya kadar burada bekliyeceğim. Diyerek kendi kendini teselli açılmasını — bekledigi öbür tarafın- dahı 6 ilâ 8 ay Almanyada ka- lacağı zannolunuyor. Çiçerinin halefi olarak Litvino- fun ismi — zikrolunuyor. — Zaten inof son senelerde Sovyetler İttihadi siyasetini vekâleten idaer ediyor. | Filistinde Araplarla yahudilerin arası bulunamıyor Kudüsten yeni gelen haberlere nazaran ingilizlerin araplarla ya- | hudilerin arasını telif için fevka- | lâde gayret sarfetmelerine — rağ- men münaferet ve boykot devam | ediyor. Araplar boykotun yahu- diler tarafından başladığından bu- | 'ma nihayet vermekten imtina edi- yorlar. Ki gilizler kudüste intişar eden “Miratüşşark , ve “Elcaviyetül- arabiye,, ve Hayfada intişar eden “Annafir, namında üç arap ga- ederken , Kapı açılıyordu. Bir adım daha atlı. basamağın üstünde kapının deligine egildi. — Nerde kaldın, Cafer ağa? Bu suale cevap veren olmadı. Demir Kapı birden açıldı. Melâhat adımını atarken başını kaldırınca, korkusundan küçük dilini yutmuş gibi, göksünü tu- tarak bağırdı: —Ahhh... Padişahım sizmi siz (Mabadi var) Elbise yaptırılacâktır Gümrükler Umum Müdürlüğünden: 1 — Muhafaza memurlarile taife ve sandalcı ve zabitanı bahriye için yaptırlacak elbise ve kaput kapalı zarf usulile münakasaya ku- nulmuştur. 2 — Şartnamelerin musaddak suretleri Ankarada Gümrükler leva- zım Müdürlüğünden ve İstanbul Gümrük levazım memurluğundan alınacaktır. 3 — Münakasa İstanbulda Gümrük Başmüdürlüğü binasında Güm- rükler umum Müdürlüğü satın alma komisyonunda yapılacaktır. 4 — Münakasa günü 22 Teşrinicvel 929 tarihine müsadif Salı günü saat 14 tedir. 5 — Teklifnameler kanundaki ahkâm dairesinde imlâ edilecek ve kapalı zarflar mezkür gün ve saatan evel İstanbulda komisyon riya- setine verilecektir. 6 — Münakasaya iştirak edecek olanlar ticaret odasında mükayyet bulunduğunu gösterir vesaik ibraz edeceklerdir. 7 — Her talip bedeli muhammenenin yüzde yedi buçuğu olan 3707 liralık hükümetçe muteber milli Banka teminat mektubu vermeğe ve yahut bunun yerine yevmi münakasadan evel İstanbul başmüdürlüğü veznesine nakit olarak para itasına mecburdur. 8 — Teminat muvakkate mektup nmuneleri şartnamelerle birlikte talp olunmalıdır. 9 — Bedeli ihalenin si 10 — Muayyen saatın hulülünde mütât zabıt varakasının tanzimin- den sonra hiç bir teklif kabul olunamaz. İstanbulda Gümrükler Umum Son durüyordu . zetesini kapatmışlardır. Fındık ihracatı Şimdiye kadar Trabzondan şeh- rimize ve Avrupaya 33 bin kan- tar fındık — gönderilmiştir . Bu mıktarında avans verilecektir. 11 — Kumaş ve şekil nümuneleri Müdürlüğü Ambar memurluğundadır. Devlet demiryolları ve İimanları umumi idaresinden: 20 Teşrinievvel de bilmüsabaka hareket şakirdi alınacaktır. Talip- ler 17 yaşından aşağı ve 27 yaşından yukarı olmiyacak: nufus cüz- danı, Askeri vesikası, polisten musaddak mahalle hüsnühal mazbatası ve mektep tastiknamesini hamilen Haydarpaşa, Konya, Ankara işlet- me müfettişlikleriyle İzmit, Bilecik, Eskişehir, Kayiseri, Kütahya, Ereğli, Mersin hareket müfettişliklerine müracaat edeceklerdir. Müsa- baka hesap, cağrafiye, tarih ve - kitabetten yapılacaktır. İmtihanda muvaffak olarak hizmete alınanlar. askerliği yapmadıkca tecil edil- miyecekledir. taliplerin sıhhi müayeneleri imtihandan sonra — yapıla- caktır. , aşk namustan fazla misali: İsmini söylemöle Çekindiğim pek meşhur bir kamaş ocarımın güzel ve zeki karısı, kocakışılan zerrece hoşlaşmıyor; kiliseya arabay'a gidip gelirken rastladığı bir delikenlıyı seviyor; amma, delikanlının bundan haberi yökt Kadın, mektün, bohçacı gibi âdi vasıtalara müracaat'an çekiniyor; sevdiği — delikanlırın - kiliscde ah çıkaran papasla akbap olduğunu yrenerek bir kurnazlık düşünüyo: nal çıkarttığı esnada, papasa, ahbalının kendisine takıldığını söyliyor; ve, buna, mumanaat etmesin! rica ediyor. Kadın, bu sözleri söyledikten sonra, başını önüne iğdi; ve, ağ- lamağa başladı. Papas, tarif edi len eşkâlden âşıkın kim olduğu- anladı. Sofu(?!) kadma, dindarane hissiyatından ve zevcelik faziletin- den dolayı teşekkür etti. Ricasını yerine getirmeyi, yani, ahbabını, yanlış kapı çaldığına - dair irşat ve ikaz eylemeyi vadetti. Birkaç gün sonra, delikanlı, mutadı olduğu üzere, papazın ziyaretine geldi. Papaz, dereden tepeden bir haylı konuştuktan, ve, ona, İncili şerilten bazı mü- | masip fikarat okuduktan sonra, meseleyi açtı. Gencin hayretini tasavvur - buyurunuz! Böyle bir kadını | tanımıyor. bile! Fakat, zeki bir adam olduğu için, sadece, kurnazlık gösterip kadının adre- sini öyrenmekle iktifa etti. Sonra, başladı, efendim, sevgilisinin evi önünde dolaşmağa ... O de fena kadın değilmişi Onu , pencereden gürdü; ve pek be- . Kadın da, lep demeden çıkarmıya mahsus hücereye girdi. — Ne haber, -efendim, Artık belâdan kurtuldunuz ya?l O deli- kanlı sizi rahat bıraktığına elbette memnunsunuzdur. — Heyhat, muhterem peder, heyhat! Dostunuzdan pek müşteki | yim, Beni, hediyelerle kandırılacak kuşbeyinli kadınlardan zannetmiş galıba ki, bakın neler göndermiş. Elindeki paketi açtı. İçinden * Ben seni seviyorum. Wen de beni sev! , Kitabesini havi bir bir altın kemerle bir para kesesi çıkardı ve ilâve etti — Bu hediyeleri kabul edemem. Rezalete mahal kalmasın diye, onları, bana getiçen adamla iade ine veresiniz diye m ediyorum. Ona gibi ehli ayal , namuslu bir kadını igva ile uğraş- masan! Derken , bazı - pestenkerani günahlar itiraf etti; ve , rahibi , bol paralarla ayrıca memnun ederek arabasına bindi ; yola düzeldi. Papaz cenapları, o akşamdan tezi yok, tediyeleri hamilen dos- tunun evine, — Sen gene ne yapmışsın ba- kalım ? Ehli ayal, sahibi istika- met bir kadını izlâl ve iğvadan utanmıyor. musun ? — Aman, efendim? - Vallahi birşey yapmadım! Nereden çıkar- dınız gene bu Jâfları. —Hee bak! Hele! Helel Hele! Yalan yere yemin de ediyor, sıkılmadan! Peki bu hediyeleri sen göndermedin de kim. gönder- İlke Şötyorum yer Takbur karısını baştan çıkarmıyacaksınnl Bu yaktığın günahlara tövbe del Artık elâlemin karısından elini çekt Delikanlı, papaza itirafı zünup etti. Hediyeleri aldı. Kemeri laberi olmadan meğaüeğlllk yapan papas | tahlığını son defa olmak beline taktığı gibi haydi sevgili- sinin penceresi önüne. Beş aşağı beş yukarı! Ertesi pazar, tacirin kilisede ateş püskürdü: — Vallahi rahip hazretleri, artık bıçak - kemiğe — dayandı. Size, son defa olarak müracatta bulunuyorum: — Dostunuzü - sağlı cakla yola getiriseniz ne — âlâl Yoksa, ağabeylerime — söylerim; alimallah onun hakkından gelirler. — Gene ne yaptı menhus adam? — Ne yadacak? Rezaleti ayuka çıkarıyor: Kacamın Roma'ya git- tiğini öyrenmiş; bahçemizin du- varındas, tam gee yarımı,' bekçi uzaklaştığı sırada aşmış; ağaca tırmanarak benim yattığım odaya kadar gelmiş; pençereyi açıyor- dü. Tıkırtıyı işiterek uyandım. Avaz avaz: “ Hırsız var ! ,, diye bağıracaktım. Onu yakalıyıp zin- danlarda çürüteceklerdi. Berekat versin ki, sizin adınızı söyliyerek bana yalvardı da, süklüm püklüm geri çekilmesine razı oldum. Kendisine haber verin: Bu kü üzere zevcesi, atfediyorum. Papaz, ahbabının böyle hare- ketlere cesaret etmesine öyle şa- #ıyordu ki... Onu buldu. Vaziyetin ciddi olduğunu, bir daha böyle şeyler yaparsa mesuliyet kabul etmiyeceğini söyledi. Delikanlı, papazın ağzından son - tafsilâti koparıncaya kadar inkâr yolunu tuttu. Lâkin, sonra, kat'? surette çapkınlıktan fariğ olduğuna dair söz verdi. Bittabi, o gece, bekçiye gözükmeden duvarı aştı. Ağaça tırmandı . Pencerede kendisini heyecanla bekliyen sevgilisi mü- Tâki oldu. Bu buluşmanın bir kereye mür 'nü söylemeğe hacet yok. Elbette anlamışsınızdır ki, bu Zekâ kadın- dayken, bir kolayını buldu, koca- sına ve âleme çaktırmadan aşıkını koynu na alabildi. Yalnız şu kadarı var ki, biz, zekâca ondan aşağı kalmadığımız- dan, işi sezdik ve işte bu satırları karalıyoruz. Müter (Vü - Nü İstanbul müesseseler mü- bayaat komisyonu riyasetinden; Tıp talebe yurdu. için muktezi 100 adet komodin ile 34 adet elbise dolabı tanzim edilen şart- namesi veçhile ve 22 Teşrinievel 929 Salı günü saat 15 te aleni münakasa/ süretile ihale edilmek üzere münakasaya konulmuştur. Bu baptaki numuneleri görmek ve fazla izahat almak isteyenlerin Çenberlitaşta - Fuatpaşa — türbesi karşısında Tıp talebe ” yurduna müracaatları ilân olunur. Kazamnç vergisi bordroları Yeni kanım mucibince ka- zanç vergileri değişti, Matba- Aamızda - satılan bordrolar da yeniden basıldı. Bu defa hem el yazıları için hem de yazı makinaları için iki türlü yapıl- mıiştır. İki kuruş fiyetle yalnız matbaamızda/ satılır. Matbaa müşterilerimize mezcanen ve- ril AKŞAM Tayyare piyango müdürlüğünden: Numunesi vçhile üç milyon zarf tab ettirileceğinden taba talip olacakların pey akçeleri ile bir- likte 7/10/929 tarih pazartesi günü saat 15 te piyango müdür- lügünde müteşekkil tayyare ce- miyeti — mübayaat komisyonuua müracaatları ilân olunur.