—ü Müfit, Müfit diye bağırdım Omuzundan sarsakladım, gene se gene ses yok! Ne dir hareket ne de bir ses var! Bu ihtara hiç de lüzum yoktu. â biz mümkün olduğu kadar dikkatle - yürüyorduk... Bir saatlık beyecanlı bir yoldan sonra hiç bir hadise olmadan hu- dudu geçtik... Gene bir ormanda konakladık... Ertesi gün artık fransız jandar- maları tarafından yakalanmaktan korkmadan ilerliyorduk.. Bir aralık Müfit isminde bir arap genci yerde bir meyve buldu.. - Yusyuvarlak, tostoparlak bir şey.. Bu meyve şimdiye kadar gördüğümüz mey- velerin hiç birine benzemiyordu. Birer parça yedik.. Lezzetli gayet nefis... Karnımız açtı, başladık midemi- zin aldığı kadar bu. acaip mey- vadan — atıştırmağa... — Bilhassa Müfit ile Varenzo ismindeki ispan- yollu meyvadan fazla miktarda yiyorlardı.. Nihayet hepimiz doy- duğ, lâkin şunu da söyleyeyim ki bu meyvelerden biz beş tane yedi isek Müfit ile Varenzo on beş tane yediler.. Aradan iki saat geçti geçmedi hepimizin karnında müthiş bir ağrıdır. başladı. Ölü- yoruz, hiç ötesi yok.. Benim sancılarım berbattı. Yer- lere yattık, mütemadiyen — kıvra- miyoruz. Hele arapla ispanyolun halleri pek feci idi, kendilerini durmadan yerden yere çarpıyor- lardı. Arap, arapça, ispanyol da ispanyolca duvalar okuyordu. Bu Bal epice devam etti. Gün kararırken ben bir parça iyileşir gibi oldum. Yerimden kalkarak Ahmedın” çantasına — yaklaştım. Çantada küçük bir şişe konyak vardı. Aldım içtim.. Karmımdaki ağrılar büsbütün durdu.. Bir ara- hık gözüm Müfide ilişti, baktı Kaskatı, yanına gittim, seslendi ci yek, Bir daha bağırdımı ... — Omuzundan sarsakladım ne bir hareket yaptı, ne de küçük bir ses çıkardı. Nabzını tüttünü: Buz gibi ve ha- reketsiz... Zavallı arkadaşım öl- müştü. Bu ani felaketten sonra 'diğer arkadaşlarımın imdadına koştum, elimdeki konyagı her birinin agzına akıtarak onları birer birer kendi- lerine getirdim. Nihayet Varenzoya, yani yemişler gayet fazla yiyen ispanyo'a geldi. Adam- cagınn bısıvıa dokunacak oldum 29 eylül 929 Sarlnk Haltesin Marifetleri aubariri Mütercimi Cami (Vâ-Nü) İhtimal — havanın saflığı do- dayısile , ihtimal, yolculuğun si- nirlerime vardiği bir gerginlikle, kendimi müteheyyiç - hissediyor- düm. Nihayet, uyudum. Uyudum amma, gece yarısına doğru, - tam saati söylemek lâzımsa - 12 yi 20 geçe, uyandım. Saate baktı Vücudumda ne gibi bir harika: nim tekevvün / ettiğini - bilemem, Fakat, saniyeden saniyeye heye- canın artıyordu. Biliyorum, tastik ederim ki, - heyhat - çılgınlıklar yapacak yaşı coktandır. geçmiş Buz mu buz.. Bu biçare de ze- hirli meyvenin kurbanı olmuştu. İki yol refikimizi birden kaybet- mek hepimizi gayet mütcessir etti. Onları biçakla kazdığımız mezarlara ““gömerek — yolumuza devam ettik. Firarımızdan 'tamam elli dört gün sonra ormanlardan birinde balata toplayan — vahşilere rast Balata süt gibi bir ağaç usaresidir. Balata çıkan agacm kabuklarının - çakı ile — yardılar ve usaresi alınarak güneşte ku- ratulur.. - Vahşiler bizi görünce koplayıp zıplamağa — başladılar.. Esasen yiyecegimiz — bittiği için biz bu tesadüfü bir — nimet addettik.. Bu adamlar biraz al- manca — biliyorlardı. — İçimizdeki almanlarla vahşiler arasında bir başladı. Vahşiler, ken- len hiç ümit edilmeyecek bir nezaketle — bizi aralarına aldılar. Bize kutu kutu - sardalyalar, konserveler ikram ettiler. Bu me- deni memleketlere. mahsus olan sardalya kutuları, konserveler bi- zi meraka düşürdi vasıtası ile sordurdul — Bu konserveleri nerden bu- luyor sunuz? — Jandarmalardan... Hepimizin gözü dört açıldı, demek civarda jandarma vardı. — Jandarmalar nerede' oturu- yorlar ? Cevap verdiler : — Biraz ileride... Büyük kara- kol buraya çok yakındır. Almanlârın mayın.. Vahşiler kendi işleri ile lanarak ne yapacağımızı karar- ştırmağa başladık. Ahmel Şevki — Ben artık bu yol sıkıntısm. dan biktim usandım.. Şu 45 gün zarfında kaç kere ölüm tehlikesi geçirdik düşünsenize.. Bu böyle devam edeme E ne yapmağı — Ben geri — Nasıl? — Nasıl olacak.. Evvela giden Holanda jandarmasına teslim olu- rum.. Onlar da beni fransızlara iade ederler.. — Demek bu seyahatı, hapis- fena buluyorsun ha., — Tabii. (Ark: bulunuyorum. Fakat, bu . gece, kendimi, gençlik vadisinde hisset- miştim. Yamımda uyuyan zevce- min vücudunu açılmış görünce, garip tarzda ürperdim. e kadın, kızarmağa çalı- | şarak: — Ali Rica ederim, M. Denis, bu kadar ince teferruata girerek beni yerin dibine geçirmeyiniz ! - dedi. Şarlok Holmes : — Madam! -dedi.- Rica ederim, olmayınz! Zevciniz, herşe bütün tafsilâtı ile söylesin ! Aksi takdirde, tahkikatı güçleştirirsiniz. Devam edin, M. Denis! Sizi dinliyorum. M. Denis, tasdik —manasında başını sallayarak: — Evet, size, söylemek herşeyi ” olduğu lâzımdır , üstat! * Bu gece zarfında düy- Bizdeki telâşı, heyecanı hiç sor- | meşğul iken biz de bir araya top- | hanedeki o berbat hayattan daha — ı GÜNÜN HABERLERİ * Millet Millet —mektepleri / talimatname: heyeti vekiledir. Teşrinievvel ayı | zarfında — mektepler açılacaktır. | Geçen sene “600,000,/ kişi millet mekteplerinde — okumuştur. Bu sene bu miktarın daha fazlalaş- ması temin edilecektir. * Emniyeti umumiye müdüri Emniyeti umumiye müdürü Rifat B. tifodan muztarip olduğundan sağlık yurdunda tedavi edilmek- tedir. * Maarif vekili Salı günü ge- | liyor — Maarif vekili Cemal Hüs- nü bey bir parça rahatsız bulun- duğundan ancak Pazartesi günü İstanbula hareket edecektir. * Maarif müsteşarı geldi — Maarif müsteşarı Kemal Zaim bey dün şehrimize gelmiştir. Muma- ileyh Avrupaya gidecektir. İstanbul iskân işleri — İstan- bulda mübadillere verilerek tapuya raptolunacak emlâk ve iskân işleri | hakkında İskân umumumi müdi- riyeti bazı mühim kararlar ver: miştir. * Tayinler hakkında bir ta- mim — Dahiliye vekâleti umum vilâyetlere mühim bir tamim gön- dermektedir. Bu tamimde hakkı tayinleri vilâyetlere ait olan tali memurların tayinlerinin muntazam yapılması bildiriliyor. * Vilâyetle Emanetin tevhidi— Vilâyetle Emanetin tevi âil tetkikatta balunan komisyon va- zilesini ikmal etmek üzçredir. Tevhit neticesinde 25 kadar me- murun açıkta kalacağı anlaşılmak- Otadır. * İzmirde şiddetli zelzeleler— Dün gece saat yirmi bir ve yirmi dörtte garpten şarka doğru iki şiddetli ve kısa zelzele olmuştur. Zarar ve-hasar yoktur. Bu gece Şehzadebaşında HAFIZ BURHAN BEY incesaz heyeti tarafından kon- ser. Komik Duml İsmail Ef. kumpanyası birinci defa (ÜÇ ZÜPPELER) Vodvil, varyete - sinema ( YEDİ GÜ- NAHKÂRLAR GEMİSİ). Dühuliye 27,5 kuruş FordTayyaresi Avrupanın en büyük payitaht- larımı gezerek her yerde büyük bir alâka uyandırmış olan bu meşhur. tayyare önümüzdeki 2 Teşrinievel — Bukreşten — gelerek gelerek Yeşilköy tayyare meyda- mına inecektir. Ford tayyaresinin yere inmesinde bilumum ehali hazır” bulunabilecektir. Tayyare |3 Teşrinievel peşembe günü şeh- rimizden Fofyaya müteyeccihen hareket edecektir. luklarımı t ylemeliyim. Perii aşk , acaba nedei işti de bu mucizeyi İki — yıldanberi mahrum biraktığı nimete beni yeniden kavuşturmuştu ? * Böyle bir fırsat aybetme- | mek için, Mme Denis'i uyandır- dim, * Ve “Müsaadenizle üstat vakanın bu cihetini mesküt geçeyim.. fakat, meskül geçmek istedi- im bu tafsilât esnasındaydı bir inilti, bir şehevi sayha halinde, ilk defa olarak: Ah,- sevgilim. beni kucağına al, balkona götür ki, dünya âlem saadetimi görsün! diye bağırıldı. ge işittim. “Affeder: öyle sandım ki, ğiriyor. istat, birdenbire, karım böyle ba- mekteplerinde — | HlLAL SİNEMASINDA | ANKARA MELEKTE Maestro Hamiş: Bütün filim kâmilen bir zammiyat yoktur. her iki sinemada tavsiye olunur. İki saat müddetle kuvvetli SOKAK M Filmini görmeğe gidi ve her KINYUM L | Gezanelerde atfür ; Malson L Bu gün MELEK sinemasınna haftanın en ziyale müvammak alan fimi YAŞAYAN ÖLÜ Mümessilleri (HPolanegri ve Olga Baklandva| NakKil | DANÜB UMUMİ SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ yazıhaneleri şirketin kendi malı olan Galatada Voyvoda caddesinde kâin 52/56 No. “DANÜB SİGORTA HAN, Telefon : ma nakil edilmiştir Beyoğlu 1853/4 . Üç silahşor DUĞGLAS FAİRBANKS Bşiktaş A. şubesinden: Mütekait piyade binbaşı Hilmi ef. ile piyade bi Zekeriyya efendinin acele şubeye İ lüzumuü müracaatı ilân olunur mülazim | — “ Deranen beraber : “— Aman. cicim! davran! Otel halkına rezil , paze olacağız! - diye haykı memmun — olmakla | İhtiyatlı ke- esna- “Lâkin, karım da, ayı da dedi ki : * — Ne bağırıyorsun, ayol? Deli misin sen? Bu yaştan sonra.. “İşte bu suretle anladık ki, © acayip sayhayı çıkaran, ne odur, ne ben. Mamafih, bu sayha, gene de, odamızın içinden çıkıyor! Netekim, sayha tekrarlandı. “Bunun / üzerine, bittabi, halde korktuk, üstat! “Hattâ, giyinmek zamanını bile bulmadan, yataktan ve odadan dışarı fırladık. *Vakanın mabadını biliyorsunız, Şarlok Holmes: — İlk sayhayı işittiğiniz zaman saat kaçlı? - diye sordu. fena Önümüzdeki 2 Teşrinievvel çarşamba akşamı, Gala süvaresi olark MELEK ve ELHAMRA sinemnalarında İ irae olunacaktır. in Arnoldi orkestrası ve ELHAMRADA Maestro Lemişin 12 kişilik orkestraları icrayı ahenk edeceklerdir. Mezkür iki gala suvaresi satılmaktadır. hissetmek isterseniz dehakâr artist KORİN GRiFFiTin ASRİi SiNEMADA kürane ile tomsil etmekte olduğu POSTASI defada gösterilecektir. Fiatlarda in biletler şimdiden Biletlerin evvelden tedariki duyğular, ülvi heyecanlar KADINI tam saat 16 1/2 matinesinde VARYETE HUMMAYI MURZAĞİ - ISITMA KANSIZLIK — Zafiyet ve Kuvvetsizlik halâtinda ABARAK Kem hazım, dalil humme ve küvvet şarabini İstimal ediniz. Yemekten evvel ve ya sonra bir Ükör kadehi. — RERE (E. Vanlant & Cle 18 Aue Jacob, PARİS, Tepebaşı Gardeni Bötün Takalü #upi vemneşhur DUO VİCKY ve ANİTTA çılgın dansları numaraları ile müzikhal müsamerelerine başliyor. Muhte- rem müşterilerini memnun etmek emelile müdiriyet —lokantasının tam fiatlerini artırmıyarak yalmız 200 kuruş mükabilinde gayet müntahap bir müzikhal progamı ile nefis bir yemek temin edile- cektir. Her Cuma ve Pazar günleri hava müsait olduğu takdirde Taksim bahçesinde saat beşte birer matine verilecektir. Hava müsait olmadığı halde matineler Tepebayı gandeninde verilçecki szuımmnı nAllllllElllvı '”ı.;;;;"m! — Koridor saati yarımı çal- mıştı. Üstat: — Evet, ben d. böyle düşün- müştüm. - dedi. Otekci, ellerini oğuşturdu: — Efendimiz! bu oyunü oynayanı yakalamak için, karyos laların altını filân >ayalım mı? Şarlok Holmes. basını salladı: —İstemez, isten.. . füzum yok! Zira, kimseyi bulamazsınız. Sonra, kendikendine söyleniyor$ muş gibi ilâve ettir Bu odanın Balkonu yokk Binaenaleyh iki kere ikinin dön ettiği gibi muhakkak ki, bu e din yerinde, vaktile bir şato va Ötelci şaşıp kaldı: — Aman, siz bunu neredeğ biliyorsunuz? Kim söyledi? (Mabadi var) birinci salt ak- şamı bıı)!u/or temsil: Mıry Dugan