Sekifa £ Sahife 6 25 Eylül 1929 Tetrika numarası: 131 ABDÜLHAMİT BARIRARĞ AD ERRSİR ST KA EĞZT AD Doktor Fikret bey, kardeşinin vefatından haberdar degildi ifşa edivermişti. Bu esnada salonun içinde bir silâh sesi işidildi. Fikret bey sarayda durmamağa- karşısında Padişahın yar Fikret bey Nurinin hâline acı Mmağa başlamıştı. | — Seni kardeşime söyleyim de, yazıyetin hakkında bana izahat Översin... Padişahın ona teveccühü üphe yok ki, benim affıma yardım eden de odur! birden çeneleri tutuldu. yaver Kâzım beyin vefatından doktorun haberi yoktu. Rengi mosmor olmuştu. Cevap veremedi. Hayretle hocasının yüzün — Ne oldun Nuri ? Renkten Nuri, derühte ettiği - vazifeyi hatırladı . — Rollerini — muvaffa- kiyetle yapamıyacağını anlayınca Jayağa kalktı ve bir behane ile / dışarıya çıkmak istedi, — Fikret bey, tıbbiyelinin balin- “den şüphelenmişti | Kolundan çekti. — — Bana bak, Nuri! Birdenbire “ne oldun? — Hiç... — Hiç deme.. sende sey — Nuri başını önüne eğdi. * ' — Bir şey yok hocam! — — Söyle bana... ne oldun bir- denbire böyle..? — Nuri hocasının elinden kurtu- kaçmak istiyordu. — — Bırakınız beni, rica ederim.. — Tahatsızlandımı, Odama gideceğim. |— — Rahatsizlanani insan' doktor- /— dan kaçar mi? — Hayır.. Brakınız beni. Çok Koltuğa oturdu. Başını kaldırdı. i bizzat Padişah gelirtti iraderiniz değili — Kâzımın biç tesiri olmadı yok galiba...? Fikret bey şaşkın, şaşkın mu- hatabının yüzüne bakarak: 'efat mi etti? B Der — Evet hocam.. —memuriyetle bir ay için Selâniğe gidiyordu Yolda denize düşmuş Fikret bey, bu kara haberi alınca ağlamağa başladı. Biraderi ile çoktanberi arası açık olmakla beraber, onun - ölümünden çok müteessir olmuştu — Ben, dedi, en #iyade ona güveniyordum. Bana - teklif edi- — len bu vazifeyi de en ziyade onun hatırı için kabul etmiştim. Fikret bey yerinden — kalktı. Asabi adımla salonun içinde do- laşmağa başladı. — —O halde bu baykuş yuva- — sında benim işim kalmamış olu- yor. Ben onsuz burada yapamam. — Zavallı Kâzım..! Ben ona, bu Uğursuz yere girmemesi için kaç defa söylemiştim. Benimle kavga etmiş ve darılınıştı. Nihayet bu menlic; ocağın kurbanı oldu. Nuri — muhakemesi — yerinde , akılı ve dürendiş bir adam VE AFRODİT Atletizm şampiyonası Atletizm mevsiminin en sonuna bırakılan İstanbul atletizm şam- piyonası 27 - 29 eylül ve 4 teşi Yazan: İskender Fahreddin Ü | nicvelde icra edilecektir. 1929 - Nuri nihayet bu sıryı ( — o, Ç oydan fazla” süren | atletizim mevsiminde ancak iki üsabaka yapmak imkânını elde n alletlerimizden parlak ve Karar vermişt. Arlık bu vaziyet . el Balek 'da düramayacağını anlamıştı.. — | er ee z tavrile Fikret beyin yanına gide- | hiç bir faydası olmayan iki müs: tek dedi ki: baka ile yarış kabiliyetini - bile hususi mesmuatımı da | bulamaz. söyleyim ama , sakın benden | — Rekor, yani cn yüksek derece, düymüş — olmayınız! Kâzım beyi | rakiplerin mütemadi çarpışmasile Padişah — öldürtmüş... anladınız- | meydana - gelir. Birbi mı? eden müsabakalar neticesi yapı: Ne dedin, Nuri.? Karde- | lan idmanlar atletin kabiliyetini şimi Padişah mı öldürtmüş..? âzami dereceye çıkarır ki ancak — Evet.. öyle işittim! bu surette yüksek dereceler elde Z Hmkisüikia? edilir: — O kadar eminim ki.. Sihha- | — Yapılacak müsabakada, bilhassa tine inanmanız için, size bir kaç | 200 metroda birbirini hemen her zaman kovalayan Semih ve Meh- met Ali öyle iki kuvvetli rakip ki bu yarışın — heyecanını anlamak ay evel, yani siz daha Konyaya sürülmeden — mukaddem - Kâzım İbeyin sarayda hastalanarak ihtilâttan menedildiğini hatır larsınız, değil mi?| bu koşuyu düşünmek bile Z e. kâfidir. —İşte, o vakit de zavallıyı gene Bu çok ateşli iki en mühim atletizimiz. eğer iyi bir günlerine rast gelirse 200 metroda 23 sani- ye üç beş olan Türkiye rekorunu altüst edebilirler. Diğer mesafelerin birbirine hiç de yakın olmayan müsabıklarının Padişah yaralamıştı .. — Sebebi — Burada, onun gözdelerinden birile görüşürken görmüşler Hün- kâra haber vermişler. O da ro- A G bemen yalnız başlarına yapacak- & Seka,? darı müsabakalarda muvaffak ol — Sonra güya affetmiş.. Ha V malarını temenni ederiz. buki, o ins: Ö dekk Bu suretle HĞA aldı. Fındık müstahsillerine yardım Bu esnada salonun kapısı şid- detle- açıldı. ve birden, hiç de hatır ve hayale gelmiyen bir Giresondaki fındik buhranından bahsetmiştik; ziraat bankası Gire- son tacirlerine yardım etmeğe k: rar vermiştir. Banka 350 bin lira (Mabadı var) — | tevzi edecekt Devlet demiryolları ve Li- manları umumi idaresinden: HaydarpaşaAnkara “Hattı üzerinde Beğlik - köprü » istasyonu civa- ,tında 479 uncu “kilometrede vaki taş “acağından - 20,000 M balast ihracı kapalı zaçf usülile münakasaya vaz olunmuştur. — — Münakasa 15 Teşrini evel 1929 Sah günü saat 16 da Devlet demiryolları binasında yapılacaktır. Münakasaya iştirak edecekler teklif mektuplarını ve muvakkat teminatlarını aynı günde saat 15-30a kadaf umumi Müdürlük kâlemine vermeleri lâzımdır. Talipler münakasa - şartnamelerini 2 lira — mukabilinde Muhasebat dairesinden Haydarpaşa İşletmesinden te silâh sesi işidildi. Ankarada edebilirler Kız ve Erkek Ameli hayat Mektepleri müdürlüklerinden: Yeni talebe kayt ve kabüline başlanmıştır. Kayt günleri Cumar tesi, Pazartesi, perşembe saat 10 dan 12 ye , 13 den 17 ye kadar: dır. Talebe kadrosu mahtuttur. zemanında müracaat edilmesi lazımdır eski talebenin nihayet Eylülün 19 zuncu gününe kadar kaytlarını | “meleri mecburidir. Aksi takdirde yerlerine yeni talebe alınacak- irinci sınıfa ilk mektep mezunları alınır yukarı sınıflara girmek isteyen lise ve orta mektep muadil sınıf talebesi gireceği sınıfın daki sınıf derslerinden imtihan olunur. Kız Amelihayat mektebi. Sa: raçhane başında Münür Paşa konağında Telefon, İstanbul: 2731 Erkek Ameli hayat mektebi Cağaloğlunda Tef, Istanbul: 3630 —— | Tapu ve Kadastro mektbi müdür- lüğünden: Tapu ve Kadastro mektebine talebe kaydına 4 Teşrini evel 929 tarihinde başlanarak 15 gün devam edilecektir orta mektep tahsilini | ikmal edenler imtihansız ve bu şartı haiz olmayanlar imtihan ile ka- bul olunurlar fazla malümat almak isteyenlerin her gün saat on ikiye kadar Sultanahmette Tapu ve Kadastro dairesindeki mektep idare- sine müracaatları, Âli Ticaret Mektebi Müdürlüğünden: — 1 — Mektebin Ulümu Âliye (İktisat, şehbenderlik, muhasebe, ban- ka ve sigorta) ihtisas kısımlarına tam devreli lise mezunları ve me kâtibi aliyeden ve Ecnebi mekteplerden gelenler. 2 — Yüksek ticaret kısmına, Orta mektep mezunlarile liselerin birinci devrelerini bitirmiş olanlar ve bu derecelerdeki musaddak mek- teplerle meslek mekteplerinden muracaat eden mezunlar, 3 — Orta Ticaret kısmına, ilk mektep mezunları kayıt ve kabul edilmektedir. Kayıt müddeti 30/ eylül akşamına kadar devam edecektir. Her akşam bir hikâye Hüseyin Zeki Nakili Ticaret hayatında senelerden- beri didinmişler, önlerine çıkan her manii devirerek, her rakibi ezerek nihayet küplerini doldur- muşlardı. İki genç tüccardılar. Sıcak bu- naltıcı geçen bir yaz akşamı ku- ruyan hançerelerini islatmak, gü- nün beyinlerini yoran meşgalele- fini bir az olsun unutmak için yemekten sonra (***) barına gitmeyi kararlaşdırdılar. O gece Paristen gelen meşhur bir dan- sözün numaraları vardı. Gençlikle- rinin'uzun bir zamanını Pariste geçiren bu iki tüccar, ancak, böyle böyle fırsatlarla o zaman- ların küçük hatıralarını yaşarlardı. Kerim bey arkadaşıma sordu: — Ferit, gece mehtaplı... Hi riyeti. Ebediye tepesine kadar uzansak mi?.. Ferit bey cevap verdi: — Yeool Programdan - dışarı çıkmak yok. — Peki, öyleyse bir az içtik- ten sonra çıkar, dediğim yere gideriz, olmaz m? — Hay hayl.. Bara girdikleri zaman elektrikler, küvvetli işıklarile salonu gündüz gibi yapmıştı. Esasen tenha olan bu nurlu salonda daha tenha bir köşe aradılar. Müzik güzel bir serenatla uver- törü yaptı. Bir az sonra garson geldi, da- ha bir şey sormadan Kerim bey, salonda bulunan birkaç müşterinin ğına emindi. Yarı tebileceği bir sesle: — Şampanyanaa... dedi Garson, alacağı bahşişin sevin- cile olduğu yerde yarım bir devir yaparak kuş gibi uçtu. Yaz olmasına rağmen, salon, bir. saat doldu. Kerim ve Ferit, yedinci şişenin son yudumlarile kuruyan hançere- lerini pelteye çevirmişlerdi ki, Mmeşhür dansöz, açık bir dekolte ile aöri eidam etti. Orkestranın gittikçe coşan ahenklerine uyarak fırtmaya / kapılmiş bir. kirlanğıç ğibi, oradan oraya uçuyör; atlıyor, ve bütün bu hareketlerile çok güzel vücudutüün “inhinalarını teş- ediyordu. Belki de âlemşumul retini — zaralet ve tenasü sanra hemen hemen endamisa medyundu. Netekim, Ferit, - sabahları kü: çük dağların - tepelerine kadar çıkan sis tabakası — gibi, başı dumanlı, - gözleri kızarmış, arka- daşın; — Davet etsek mi? diye sor- du. Ondan aşağı kalmıyan Kerim, yeni açılan şişeden bir bardak daha içerek —mendille ağı kuruladı. Nazarları dansözün ha- rekâtına civilenmiş gibi, gözlerini ondan — ayırmadan — mırildandı: — Yıldız meydana çıktı, aklım- da olan bul... Zaten... Sözünü bitirmeden , yanından geçen — garsonün Hafif bir sesle: ef dö garsonu çağırır misin?| kolunu / çekti. Dedi. Garson uzaklaştı ve iki dakika geç meden şef dö garson geldi. Bozuk bir fransızca ile “ emir- lerinin ve olduğunu , sordu, Kerim, bir. taraftan cebinden cüzdanını çıkarıyor, kartvizitinin nin üzerine bir şeyler karalıyor, bir taraftan da söyleniyordu: — Bunu alırsın... Sözünü kesti, şef dö garsona bir elli Tirahk uzattı. Ve ilâve ettir — Derhal — güzel bir. buket | yaptırır ve şu kartvizitle beraber matmazele verirsin. Şef dö garson cevap vermedi; ciddiyetle önlerinde eğildi ve bu- keti yaptırmak üzere ayrıdı. Epi bir zaman sonra, Kerim, Ferit ve dansöz, hususi localardan birinde oturmuşlar, keyifli keyifli konuşuyorlar, şakalaşıyorlar, aynı zamanda da içiyorlardı. ilmem bu nakadar devam etti? Feridin aklına birdenbire çılğınca bir fikir geldi. Dansözün elini okşayarakı — — Size, dedi, İstabulda nakadar kibar zenginlerin mevcut olduğu- 'nu ispat etmek isterim.. Meselâ bir şampanya banyosu. Yoool Rica ederim, z etmeyir Yorgün / vücudunuzu öyle güzel Şef dö garson yeniden çağııl dı, ne kadar. şampanya şişesi varsa hepsinin bir banyo ile geti- | dinlendirir. ki: rilmesi emredildi. Banyo ve şişe- ler geldi; şişeler açıldı, boşal- tıldı. Tam yüz yetmiş tane idi. Dansözün elbiselerini çıkardılar Yeny kavanozun içine sahverilen tatlı su balığı gibi, - güzel genç kadını şampanya banyosuma sok- tular. Eğlendiler... Sözde, bu man- | üksız ve müsrifane eğlenceden zevk aldılar. Hesapları gördüler | ve hep beraber bir- otomobile binerek meçhul bir tarafa doğru uzaklaştılar... Şef dö garson zeki bir Rum- du. Binlerce lira sarfedilen bu şampanyayıı, bir çirkef suyu gibi, sokağa dökmenin aptallık olaca- | yarısı da dışarda dizilmiş şişelere | dikkatlı dikkatlı baktı gözlerinde firari bir şule parladı. Lâzım gelen tedbirleri aldıktan sonra, şişeleri, banyoda küçük küçük köpükcükler peyda eden şampanya ile doldur- mağa başladı. — Öyleyal diyordu, iki aylık kazancım... Yarı fiyata soksam kapanın elinde kalı Fakat hayret! o kadar da zi) olduğu halde, yüz yetmiş tekrar dolmuş ve banyonun içinde bir mıktar daha artmıştı. Başını sağa sola sallayarak: Halk sütunu Kâtibe iki hanım lâzım Birkeelle Kirzado hanında: 8 iş arayanlara fanlaği işler yaparık iyi bir kâr temim | mek iştiyenler hef ffi öğleden sonra Galata Çeçeyan ban TE 'namamraya — mü: racnat etmalidir, Talit Bir çanta bulundu.. Düni sahah Yaksimdan - Sirkeciya bi- TC Tacvki trammvayda, içinde iki - kap yemck bulunan bir çanta bulunmuştur. Sahıbinin matbaamiza/ Çmüracaatı Şark eşya pazarı hakkında.. Mehimet, Xodim beyo — Ha şirketin hesabatı tasfiyo edilmek, tedlir.Muamolesi henliz ikmal edim dür. Fazla izahat almak için - Dördüncü | akif hanında - Hicarek müdiriyeti - yerli Şirketler kamisen Rasim — beyi gindo yare Piyango Müdürlüğün- den: Numüneleri veçhile 156000 adet evlenme evrakile 56 adet Piyango Müdürlüğüne ait varide sadire defterleri tab ettirileceğin- den taba Talip olacakların pey akçeleri ile - birlikte 23/9/929 tarih pazar ertesi” gü te piyango üteşekkil — tayyare mübayaat komisyonuna müracatları: