Sabife 6 Akşam 18 Eylöl 1929 Tetrika numarası: 124 EŞARIRRAT TÜ RCRNRET LAT CAĞ BETLERRE T REPERRRARENARLŞ TİLE hatin hasta yattığı defa, Nazal günler Ünbeş gün sonra.. Doktor FİKRET bey Konyadan geliyor mu? — * Melâhatin odasında.. Harem ağası sorüyor: — Bugün biraz daha iyicesiniz, değil mi? — Artık iztirap duüymiyorum. Doktor bu sabah: * bir haftaya kadar tamamile geçer.. .. dedi. çok seviniyorum, Cafer ağa! — Ne kadar sevinsen hakkın var yavrum! Az bü tehlike mi geçirdin? Yaralandığın gün biz, ya, sizden —ümidimizi — Baygın bulunduğum zaman. lar sen yanımda miydin? — Ekseriya yanınızda idim. — Acaba neler sayıkladım , batırında midir? Malümya benim en fena tabiatım uyku arasında sayıklamaktır — Vazahi, biç bir şey hatırla- miyorüm, küçük hanım! Bazen ağlayıp - bağırıyordunuz amma, hatırda kalacak ehemmiyetli bir şey söylemediğinizi zannediyorum. — Efendimizin bana gösterdiği alâkayı nasıl buluyorsun? Cafer ağa gülümsedi — Bunu sormağa lüzum var mı ? Herkes hasedinden çatlıyor. Hattâ, dün NAZAN hanımın ya- nma gitmiştim de. O bile siz- 'den baksediyordu. — Ne diyordu..? — Oda çok tahaf bir. kız... “Ah, keşke ben de hastalansam da Hünkâr benimde hatırımı deyip duruyordu. Melâhat — uzandığı sezlongtan dogrularak: — Sahi, dedi, iyiki hatırma getirdin! — Nazanın — sarayda ki vaziyeti nedir? Harem <ağası kaşlarını — çattı ve başım aşağı nğer_ck cevap verdi : — Nazan hanımın vaziyeti siz- den az farklıdır... Melâhat hiç beklemediği bu cevap karşısında şaşaladı. anlamadım? um, siz de hemen sinir- lenmeyiniz! Efendimizin tabiatını hâlâ anlamadınız mı? — Hastalan- dığınız gündenberi onunla eğle- niyor... — Sahi mi söyliyorsun? Arap başını salladı. Melâhat sarılı göğsünü tutarak ayağa kalktı. — Kuzum Cafer ağal Nazanın benden sonra kaç defa Efendi- mizle kaldığını sen iyi bilirsir Devlet Demir yolları ve Limanları Umumi idaresinden: Muhtelif cins kırtasiye kapalı zarfla münakasaya konmuştur. Münakasa 5 teşrinievel 29 cumarlesi günü saat 16 da Ankarada Devlet Demiryolları idaresinde yapılacaktır. Münakasaya iştirak edeceklerin teklif mektuplarını ve muvakkat temiratlarını ayni günde saat 15,30 a kadar Umumi müdürlük kale- minc vermeleri tâz.ndır. Taljler münakasa şartnamelerini bir buçuk lira mukabilinde Anka- rada, Malzeme dairesinden, İstanbulda Haydarpaşa mağazasından tedarik edebilirler. ABDÜLHAMİT VE AFRODİT — | A iki gözüm! sen merak etme.. NAZAN yakında gidecek. Artık. Efendimiz, sizin | gibi emsalsiz bir gülün üstüne gül koklar mı ya..?» zartında Padişal odasına kapatmış ve onunla eğlenmişti.. Yazan: İskender Fahreddin Bi satılığa - çıkarılmıştır. köylerin, bile Satılık köy! r ingiliz lordu köylerin- den birini satıyor Satılık bir köyl. Şimdiye kadar bir şey olduğu için. tarafta her al, İngilterede Sen Blazey köyü İngilterede hatta bazı şehirlerin zengin — asılzadelerin mali ylduğu malümdur. Son zamanlar- — Adnanlli Adnanll! | — Ne var, cicim? — Ah alçak ah! — Gene ne oldu. cicim?. — Demindenberi, o kadın., göz- lerini senden ayırmıyor. — Vallahi haberim yok, cicim! Hem “o kadın,, dediğin de kim oluyor? Şu köşedeki masada ye- mek yiyen mi? Cagım, ©, bana ZDaymımlarınkine benzesyedi de sana bakmasalardı. Adnan, düşündü: “Boyunu kısalt- mak? kabil değill Omuzlarını da- raltmak? kabil değil! Yüzünü kıllı benzetmek?, Heye- maymunlara canla sordu: — Sakal koyvermek 71 Sakal koyversem, arlık beni rahat bıra- kır misin, cicim? tamam cör Cafer ağa iri kalın dudaklarını uzattı: — Bunların hakkını verirsen... Melâhat önüne baktı. Harem ağası genç kızı öptükten sonra dedi ki: —On beş gün içinde Efendimiz Nazanı dört defa odasına ça ğirdi. vi Melâhat harem ağasının yaka- sından tuttu. i gözüm, size ben iyler miyim? Melâhat —göksünün — yarasını unuttu.. Çırpınmağa başladı. — Demek ki dörl defa oda- biç Cafer ağa Melâhatin yanağı okşıyarak teselliye çalıştı. — A kuzucuğum! — Efendimi l üstüne gül koklar önüne gelen gülü de koklyacak Bahusus sizin gül üstüne gül koklaması kabil mi? | — O halde Naz: dört defa gitmesinde ne mana var? Beni çocuk gibi avutmak mı istiyorsun? — Hayır canım! iş öyle deği gerçe Nazan hanımı biraz sevip okşamaktan hâli kalmadı. Fakat Nazan efendimize çok havadis vermiş de, galiba bu sebeple hem babasını menfasından kurtaracak hem de kızkardeşini Fehim paşa- 'mın elinden Melâhat hayret ve hiddetinden çatlıyordu. — Yaaa lll Demek ki araları: daki münasebet o derece miş ba .2? Cafer ağa omuzlarını silkti. — Geçici bir şey olduğu içi ehemmiyet bile vermiyorum. Ak- Jınıza şaşarım sizin.. böyle geçici rüzgârlardan müleessir oluyor ve kendinizi lüzumsuz yere üziyorsu- nuz! — Ne yapayım?.. Bu şırfıntıyı | * çekemiyorum vesselâm! Cafer ağa Melâhatin kulağına eğildi. — Hiç merak etme, dedi, yakında nasıl olsa yıldızdan def- olup gidecek, Lâf aramızda ya, Efendimiz. Fehim paşaya güzel bir oyun oynuyor... Nazanı kon- yadaki menfi doktora verecek.. — Fikret beye mi? — Evet.. — Nazan oraya mi gidecek? — Aaa.. Senin haberin yok mu? Fikret beyi Padişahımız af- Yarın buraya geliyor. fetti.. yazısına mahsus Masun adet mübayaa edileceğinden itaya tinden: takım elbise 36 adet palto müna- kasa ile imal ettirilece; da at yarışlarında ve bakarada pek çok para kaybeden lort Avis servetinden bir kısmını satmak ihtiyacını hissetmiştir. Bunun için ecdadından kalma bir çok köyler ve Londradaki apartmanlar ara- | sından en küçük köy olan Sen Blazeyi satmağa karar vermiştir Sen Blazey köyün 60 dükkânı ve villası, bir çi bir belediye binası , bir mektebi, ve bir çok erazisi hep birden satılacaktır. Lort bun- ları birer rer satmaktan ise bütün bir kişiye satmayı tercib et olmadığı için satış muamelesinin dilmektedi, Cafer Fahri aa Tavuklara çok yumurtlatmak için ne yedirmeli? bakmıyor! Sokağa bakıyor. —Sokağa mı? Sökağa mı? Ahi Haydi, bu Tokantadan gidelim. — Peki amma, daha yemeği- | bitirmedik Feriha Hammefendi, —ilk önce bu sözü biraz istiğrap ile gözle- rini açtı. dudaklarını toparlaklaş- ve ileri uzattı; - düşündü. Sonra, bir tebessüm halinde, hu- eti 10 künüş Piyango mevcut inden: Numu- piyango fişlerinin dan (70000) talip olacakların pey akçeleri ile birlikte 19/9/929 tnrih Perşembe inü saat 14 te Piyango müdür- Tiğünde müteşekkil tayyare ce- miyeti müracaatları ilân olunur. mübayaat — komisyonuna iyanko müdürlüğünden * Numüneleri veçhile - tahminen 15-26 bin kilo kadar fersude ev- rak satılacağından almaya - talip olacakların pey akçeleri likte 19 eylül perşenbe gü on beşte piyanko müdürl müteşekkil Tayyare cemiyeti mü bayaat komisyonuna n iracaatları. l0 yerli masulâtından pirinç ile altı teneke tuzsuz taze tere yağı- mın kapalı zarf usulile münakas: ları 15 teşrinevel 929 icra ve saat on dörtte teklifname- ler. açılacaktı yedi buçuk teminat akçeleriyle Darölâcezeye müracaatları. günü Taliplerin yüzde Asari atika müzeleri müdiriye- Müzeler hademesine 93 dahik müdüriyetine Te Tüşrnlevelie seklii Sf gü- de saat 11 de ihale edilece- iğinden müzeler mübayaat komis- yonuna müracaat etmeleri. — Başka okantada - bitiririz! | tutu veçhiyesini genişletip uzun: kalk, laştırarak dedi ki: Feriha — Hammefendi. — Ad- | — —Hele bir tecrübe et bakalım! nan'la, ancak, uzun boylu, geniş omuzlu, keskin hututu vecbiyeli, matruş ve cidden yakışıklı bir genç olduğu — için evlenmişti Lâkin, önce saadeti temin eden bu yakışıklıık, şimdi. felâkete sebebiyet veriyordu."Sağa bakma, sola gitme! Niçin evden erken erken çıkıyorsun? Neden eve böyle geç kaldın?,Hasılı bir kıs- kançlık, bir kıskançlık kil Allah . umun karısına bu derecesini düşmi versin ! Filhakika , tibdadına tahammül için, insanın, Adnan kadar kılıbık. Adnan ka> dar kuzu olması lâzımdır. Haltâ, Akşam matbaasındaki kılıbıkların Şahı olan zat bile, kadın tahak- kümünün bu derecesine taham- mül edemez, İivayi isyanı kal- dırırdı. Adnan ise, gerek seciyesindeki uysallık yüzünden, gerek, karısının kendisini sırf mahabbet sebebile böyle - sıkıştırdığını — bildiğinden, ses çıkarmıyordu. Feriha Hanim- efendi ne dese, sözünden zerrece harice çıkmıyordu. — Gene sana bakıyorlar! Ad- nanl Hanımefendinin is- — Peki , ne yapayım karıcı- ğim? Kadınların bile oyluklarma ve gövdelerinin yarılarına kadar açıldıkları bu devirde bir erkeğin hareme - hapsolması , yabut — da çarşafa girmesi kabil değil... Ba- kıyorlarsa ne yapayım? — Ne mi yap ? Nemi yap?.. Ne bileyim ben ne yapacağını Ah, ah .. Seni öyle kıskanıyo- vum ki... Keşke, boyun kısa olsay- dı! Keşke omuzların ikişer par- mak olsaydı! Keşke - suratın kıllı ve izahatı müracaat edebilirler. şartnameyi istemeler larile müracaatları ilân olunur. Acele satılık Bostan Orta köyde dere içinde * 19.000 . bir köşk ve müteaddit ahır ve bahçevan odaları ve gayet büyük bir havuz ve müteaddit kuyuları ve eşcarı müsmi dere Bostani denmekle maruf mahal acele satılıktır. Talip olanlar kâfiye almak isteyenler Bergama Belediyesinden: Bergama belediyesince 4495 adet ve numarası ile 75 çift adet oto- mobil numarası aleni surette münakasaya konulduğundan taliple: ve 2/10/929 Çarşamba gününe kadar teminat- Arkadaşları, alay edip duru- yorlar ve bu mürteciane hareke- tin sebebini anlıyamıyorlardı. Fa- kat, Adnan, büyük bir azimle sakal koyverme girişti. Suratının. — ilkönce, frenginciri gibi diken diken olmasına ebem- miyet vermedi. Traşının daha uzıyarak, fırçaya dönmesine aldırış etmedi. Daha uzayıp kirpiye benzeme- sini hoş buldu. Hastalıklı, sünepe kaçkını halini almıştı. bir zından Nihayet, sakalı çenesinden aşa: ğiya döğrü. altı parmak, — kivir kıvir sarktı; ve Adnan, bu halile, mükemmel bir tekeye benzedi. — Adaan! — Ne var, cicim? — Şey. — Ne? — Teyzemin evelki sene kızı ölmüştü, biliyorsun ya... — Evetl Ölmüştü. Allah rah- Ne ola: —Hiç yani, teyzem fena halde, yalnız kalıyor; ihtiyar balinde canı sıkılıyormuş da... Bana dedi. ki, cicim: “Hiç olmazsa haftada iki kere, öyle yemeğinden sonra bi- zim eve gel de hoş beş edelim!. dedi. — Peki, yavrum, gitt Feriha Hamımefendi , © gün, le, bir apartmanın kapısın- Şiş dan içeriye girerken, ürkek ürkek etrafına bakındı; ve suratı sinek bir kaydı delikanlı buluştur. Nakili: traşlı, ile zira terbünde ve derunünde havi Anbarlı Beyoğlu 4202 ye her vakit Devlet Demiryolları ve Limanları Umumi idaresinden: Fevzipaşa - Diyarıbekir ve Irmak - mukarrer beş adet köprünün inşası saya konulmuştur. Ereğli hatları üzerinde inşası ve montajı kapalı zarfla münaka- Münakasa 13/10/929 Pazar günü saat 16 da Ankarada Devlet De- miryolları İdaresinde yapılacaktır. Münakasaya iştirak edeceklerin teklif mektuplarını ve muvakkat teminatle vermeleri lâzımdır. Talipler münakasa şartnamelerini Malzeme dairı edebilirler. en, İstanbulda Haydarpaşa mağazasından . tedai u aynı günde saat 15,30 kadar Umumi Müdürlük kalemine SO lira mukabilinde Ankaradı : ü üaü y — SĞi tağnl