Günün Haberleri AKŞAM Sene 11 — No : 3922 ' CUMA — 13 Eylöl 1929 Fiatı 5 kuruş Bugün kazanan numaralar 2 inci sahifede Avrupa ittihadı mümkün müdür hayale yakın bir mefküre gibi, a sıra ortaya atılan ÂAvrupa üveli müttehidesi fikri yeniden canlandı. Fransa başvekili M Briand'ın, son günlerde Cenevre' da Cemiyeti - Akvamın umumi içtimamnda söylediği nutuk, bu fikre — birdenbire — resmiyet ve hakikat manzarası verdi. Diğer büyük devletler murahaslarının , Fransa başvekiline cevap verirken muhtelif ihtirazi kayıtlara rağmen, bu fikri esas itibarile kabul etme- | leri, Avrupanın bütün fikir ve siyaset âlemlerinde, Avrupa dev- letleri di fikrini günün en ehemmiyetli mevzuu sırasına koydu. Bu siyasi ve bilhassa iktisadi Avrupa - ittihadının ne şekilde vücude gelebileceğini mütehassıs heyetler tetkik edecekler ve ge- lecek içtimaa kadar bir rapor hazırlayacaklar. Şimali Amerikanın düveli müt- tehide cumhuriyeti gibi, bir nevi | Avrupa federasyonu teşkil edile- bilir mi? Avrupalı diplomatlar, bunun kabil olduğu fikrindedirler. Amerikaya temamile benzeyen bir Avrupa devleti teşkili henüz mümkün görülmiyor. Fakat Av- a devletlerinin muayyen men- faatlar etrafında birleşmeleri, kos lay olsun olmasın, her halde za- ruri addediliyor. Bu cereyanın kuvvetlenmesine | sebep, zannedersek, Avrupanın bugünkü halinden , devletlerin münasebetlerinden doğan bir za- rüret değil, büyük Avrupa dev- letlerinin Amerika karşısında his- settikleri - bir endişedir. -Avrupa devletleri arasında henüz o derece aynlıklar, zıddiyetler var, Avru- len milletler arasında ük milliyet kavgaları mevcut ki, punların kendiliğinden müttehit bir kitle haline gelmesi barutla ateşin bir arada bulun- ması kadar gayri tabii olur. Bü- yük devletleri bu imkânsız fikre bir hakikat şemmesi vermeye sevkeden âmil, Amerikanın Av- tehdit eden bir | Buügün | hemen bemen - bütün devletler Amerikanın borçlusudur . Harbi umumiden fakir düşen Avrupa, r. Amerika parasma o kadar mühtaçtır ki , Dolar hâkimiy- yeti her türlü siyasi hakimi yetlerden daha nüfuzlu bir. kuv- vetle Avrupayı günden güne istilâ etmektedir. Mali, iktisadi, — sınat muazzam teşebbüslerden hiç yoktur ki Amerika sermayesi iştiraki - olmadan iş görebilsin. Gün geçtikçe. Amerika eski dün- | sak, Amerika ehalisinin her bi | olmak duygusu vardır. Bu millet- Ülere çıkan tarihleri, mali ve iktisadi esaretle teh- dit ediyor. Bu mücadelenin, uzak bir istikbalde hâd bir siyasi cadeleye müncer olması imkânsız değildir. Cemiyeti Akvama işti- rak etmiyen Amerika, bu suretle Avrupadan ayrılmış oluyor. B | tehlikeyi bertaraf etmek için, eski dünya politikacıları ortaya Avrupa devletleri ittihadı fikrini attılar . Amerikayı model alarak, Avru- pa devletlerinden mürekkep bir federasyon teşkili mümkün müdür? En büyük hatâ Amerika müt- teh'desini teşkil eden 120 milyon insanla, Avrupanın 460 milyon nifusunu teşkil eden - devletleri birbirile mükayese etmektir. Ame- rika, Avrupanın muhtelif memle- ketlerinden yeni dünyaya hicret etmiş, muhtelif milliyetlere men- sup, sırf maddi menfaatlarla birleş- miş insanlardan mürekkeptir. Ayni siyasi hudut içinde yaşadıkları için kendilerine Amerika vatan- ni veren insanların müş- ir tarihi yoktur. Bunları iş ve kazanç endişesi bi riştir. Bir batın evele çıkar- yalnı leş de, bir Avrupa memleketinin has- retini görürüz. Amerika bir millet değil, bir devlettir. Avrupa devletlerini teşkil eden insanlarda, bir devlete mensup olmak, bir memleketin vatandaşı bulunmak hissinden başka, hattâ ondan fazla bir millete mensup lerden her birinin, binlerce sene- başlangıcı mazinin karanlıkları içinde kaybo- lan ayrı ayrı dilleri, kendilerine mahsus, çok farklı milli harsleri, an'aneleri var. Bundan başka, Avrupada her devlet siyasi hudut- larını o kadar kıskanıyor, bazı devletler henüz milli hudutlarile siyasi hudutları arasında o derece tatmin — edilmemiş, — inkişaf ve tevessile mühtaç farklar görüyor ki, hiç bir an memnun olmıyan, kendini mağdur addeden bu mil- | letleri birleştirmeye imkân yoktur. Avrupa devletlerinden her biri bir şahsiyet, digeri içinde karışıp erimesi kabil olmıyan birer mev- cadiyetir. Siyasi ihtilâflar, mili zıddiyet- ler, hars, lisan, an'ane farkların- dan başka, Avrupa ittihadına mani olan mühim bir sebep de her milletin kendi tarihinc, kendi na göre vasıl olduğ ve medeniyet merhalesidir. ayni kısa / tarihin mahsulü, ayni yeni medeniyetin saliki, ayni dereceye vasıl olmuş insanlardır. Avrupada muhtelif | Gazi Hı Reisicumhur Hz. dün Dol- mabahçe sarayında — meşgul olmuşlardır. Gazi Hz. akşam üstü oto- mobille Şişli Sıhhat yurduna gitmişler ve biraz — rahatsız bulunan manevi kerimelerinin müayenesinde — hazır — bulun- muşlardır. Sarhoşluk. Meyhaneci sarhoş yakalayan zabıta memurlarına ateş etti Dün gece Divanyolunda Kema- lin meyhanesinde marangoz. Hay- reddin kafayı çektikten sonra et- rafa taarruz etmiş, camları kır- mağa başlamıştır. O esnada vaka mahalline ikinci şube komiserlerinden Rıza bey gelmiş, Hayreddine sükünet tav- siye etmiştir Orada bulunan nokta memuru Tevfik efendi Hayreddini tevkif etmek istemiştir. Hayreddin buna mumanaatla zabıta memurlarını tahkir etmiştir. Fakat Hayreddin yakalanarak Gedikpaşa karakolu- 'na getirilmiştir. O esnada meyhaneci Kemal de bunları takip ederek arkalrından bir kaç kurşun atmıştır. Kurşunlardan birisi Mollafenari bekçisi Mehmedin sol bacağına isabet etmiştir. Meyhaneci der- Cemıl efendımn hatıratı Polis Cemil efendinin | | hatıratı 4 üncü sahife- | | mizdedir. idaresinden” türlü idare milletlerin, — Sovyet Krallığa kadar türl şekilleri vardır. Bütün bu sebepler neticesi, bir Avrupa düveli müttehidesi fikri daha çok uzun seneler için tahak- kuku gayri kabil bir hayal merte- besini geçmez. Esasen Avrupa diplomatları Avrupa - vahdetinin bu. derecesini istemiyorlar. On- ların arzuları, daha mütevazı olsa gerektir. Nihayet Avrupa devle- rinin iktisadi cephede mümkün mertebe birleşmesini istiyebilirler. Biz şimdilik Avrupa havasında bu tarzda bir vahdete lâzım olan samimiyeti de görmiyoruz. Necmeddin Sadık * Bursa 9 (Hususi ) — Bursa İdman yurdu gençleri Çanakkale şehitlerimiz için bir tazim seya- hatı yapacaklarından bahisle beni davet ettikleri zaman, yolculuğu: bütün — meşakkatleri — gözümün önüne geldi. Bizim memlekette seyahat kelimesinin hacca gidip gelmekten başka manası olmadığı için, bir hayli düşündüm. fakat teşebbüs çok ulvi bir gaye ve çok cazip bir şekil taşıyordu. Seyahatin - gü hakkındaki zihniyetle de mücadele edilecekti. Biraz izin ve bir miktar dünyalık | tedarik ederek gitmeğe karar verdim. Seyahat bittikten sonra gördüm ki gençler hem şiddetli almış, hem de milli bir vazifeyi ifa etmiş oldular. Bu iki yüksek netice yanında, çekilen müşkülât bütün acılığna rağmen, unutuldu gitti. Otuz izcinin on gün süren yol- culuğu Mudanyadan başladı. Mersin Türkiye - Yunan Atina 11 (f0s) — Cenevreden telgrafla bildirildiğine göre Yunan hariciye nazırı M. Mihalokopulos Türk - Yunan ihtilâfatının tetkiki in Cemiyeti akvamdan üç kişilik ir hakem> heyetinin teşkilini ta- lep etmiştir. Atina 11 ( fos ) — Hariciye nezaretinde Türkiye ile aktedile- cek olan muvakkat Ticaret mu- | kavelesi tetkik edilmektedir. Vutanperuerane bir seyahat Bursa izcileri Çanakkale şehitliğini ziyaret ettiler Şehitliğe giderken Vliğdec bulunmalıdır. Çanakkale şehrine ait bazı görüşler Çanakkalenin umumi manzarası vapuronun giderken ve gelirken gösterdiği yardım, kolaylık ve cemilekârlığı kaydetmek vazifedir. O gün İstanbuldan kalkan Mersin vapuru, ertesi sabah- Marmarayı geçmiş, — Çanakkale — boğazına girmişti. Vapur ilerledikçe, şaha- met ve kahramanlık mıntakası, gözümün önünde, canlı bir tarih halinde, sahife sahife, satır satır açılıyor, seriliyordu. Vapurda bütün konuşmalar tek bir mevzuun çerçivesine girmişli.. Akbaş'ı geçiyoruz.. Yüksekte Conk bayırı, Gazinin saatine kur- şun gelen tepe;, Aşağıda harap Maydos.. Daha ilerde, metin kale duvarlarile, gergin bir göğüs gibi denize ilerlemiş Kilidülbahır.. Solda Nara burnunu döner dönmez be- yaz bir taş: Barbaros abidesi. Boğazın sağlı sollu topraklarının her kıvrımında bin bir. harp hatırası — kamıldanıyor. — Köyler, kasabelar harpten yeni çıkmış, üstü başı süngü yırlıkları, kurşun (Demavı altıncı sahifede ) Seyyah vapurunun rığnasebetsiz bir hazeketi Evelki gün limanımızdan Akde- nize hareket eden büyük seyyah vapuru Boğaziçinde bir ceevlân yapmıştır. Vapur Boğazdan o kadar çabuk — geçmiştir ki — dalgaları yıhtımlara çarparak bir çok yer- leri tahrip etmiş, sahilde bulunan- lar ıslanmış, bir iki sandal hasara uğramıştır. Bu münasebetsiz hale nihayet verilmesi için liman resi vapur acentalarına kat'i teb- Kadınların silâhları!