— lile 6 Akşam 12 Eylül 1929 Tetrika num: i ğ - Z İŞEŞATETARARANRLAL CTT T TOLETİE $ şa K E:âü" SEl bir hikâye Ş Ğdü ABDÜLHAMİT VE AFRODİT Yazan: İskender Fahreddin Silâhşor demir bir kapı açtı. Burada tıhbi- yeli Nuri yatıyordu..ikbal gizlice kardeşi- ni görmeğe gelmişti. Birdenbire zındandan bir ses işidildi..! *O melüneyi ben vurdumi. Nuri kizkardeşinin ağzını kapadı vi diye haykırdı. İkba, kardeşinin afedilecegine dair haberleri büyük bir sevinç içinde çırpınıyordu... — Canım, saatte bir görüşül- | mezyal temin görüştür Çok mühim bir haber getir- Cafer ağanın dili tutüldu. Dizleri tütredi. İkbale cevap veremedi. Çerkez kızı gülerek: — Nasıl, dedi, bu hakikatı içe- ridekinede duyurayım 'mı? Harem ağası herşeyden ziyade | anlaşıldı .. Efendimiz kendisini Padişahın evhamından korkuyordu. | affedecek. Kulağına böyle bir lâf gidecek | — Bu esnada zındanm — kapısı şiddetle vuruldu. Şaban ağa söylendi: — Acele etme.. Açıyorum işte! İkbal sevincinden çıldırıyordu. — Sesimi duydu da, zavallı, sevincinden kpıyı vuruyor. Şaban ağa dört basamak mer- olursa içine şüphe düşecek vebu suretle vaziyeti müşkilleşecekti. Padişah herkesten ve herşey- “den şüphe ediyordu. Cafer ağa, kardeşini zindandan kurtarmak için Ikbalin böyle bir pilân kurduğunu derhal anlamıştı. bal müsbet ve kat'i bir cevap | diveni indi ve demir bir kapının istiyordu. — Çabuk — söylel — kardeşimin ü gökmmlem npi kurtulmasına— yardım — edecek “. İabal ç Yi , misin? si gelir, seninle görüşti Harem ağası kendine geldi. günü görür. Başıma iş açarsı — Çocukluğun —lüzümü - yok, | Bakalım bu fedakârlığımı nasıl dedi, aklını başına toplal şimdi | ve ne ile ödeyeceksin? böyle işleri konuşacak — vaktim | — İkbak olmadığını — göriyorsun. —Akşam | — — Merak etme.. Zeynebi yola — güstü odama gel'de konuşalım. — | getirdim! — Söz veriyor musun ? Diye mırıldandı ve açılan ka- Cağgr ağa başını salladı; pıdan içeriya girdi. b İkbal büyük bir sevinçle Nur K **& İkbal harem ağasından bu sözü alınca derhal kardeşine koştu. şor Şaban “ağa - Nurinin — Muhafazasına memi İkbalin Şaban ağa ile arası çok iyi idi. Şaban ağa Nuriyi hiç sevme- diği.halde, mahza İkbalin hatırı için ona yardım ediyor've istediği zamân onun kardeşile » görüşme- sine müsade ediyordu. İkbal, Şaban ağanın sevgilisi Zeynebi kandırmakla meşguldu. İşte Şaban ağa İkbale bunun müsamihakâr “davranıyordu. nin boynuna sarılmak- istemi — Müjde Nuricigim! Müjde.. Derken, genç tıbbiyeli, kızkar- deşinin ağzını kapattı — Niçin yalan — söyliyorsun? Ortada iftira filân yok... Melâhati ben vürdüm! Diye bağırdı. Nurinin bulunduğu bodurumun penceresi yoktu. Köşede — ufak bir kandil yamıyordu. Yerde, top- rağa serilmiş pis bir yataktan a göze çarpacak hiç bir şey görülmiyordu. İkbal kapıyı örterek İkbali görünce hayretle sordu: | devam etmek istedi: — Hayır ola., ne var? — Nuriciğim! Cafer ağadan İkbal yalvardı: söz aldım. Senin kurtulman içinr biraz — Küzum Şaban ağa, kapıyı açar misın? Orta köyde dere içinde “ 19,000 , zira terbünde ve derunünde bir köşk ve müteaddit ahır ve bahçevan odaları ve gayet büyük *bir havuz ve müteaddit kuyuları ve eşcarı müsmireyi havi Anbarlı dere Bostani denmekle maruf mahal acele satılıktır. Talip olanlar ve izahatı kâfiye almak isteyenler Beyoğlu 4202 ye her vakit müracaat edebilirler. Bandırma Belediyesinden Bandırmada Mendireğin tahkimi için lüzumu olan kayaların mahal- linden alınarak nakli ve mendirek arkasma atılmasının 10720 lira bedeli keşifli ameliyesi 1 Eylül 929 tarihinden itibaren yirmi gün müddetle ve kapalı zarf usulile münakasaya vaz edilmiştir. Teklif zarfları 22 Eylül 929 -pazar günü - saat 16 da Bandırma Belediye dairesinde açılacağından taliplerin tekliflerini muayyen vakta kadar tevdi eylemeleri ve bu hususta kâfei tafsılâtı havi şartname, muka- vekname ve fenni şartlar lâyihasının birer suretlerini İstanbul şehr- emaneti heyeti fenniye müdüriyetile Bandırı belediye dairesinden Şiğaneti heyeti femniy iyetile Bandırma belediye dairesinder Devlqt demiryolları ve limanları umumi idaresinden: Fenebi memleketlerde açılacal: sergilere demiryollarımızla gönderi- lecek emtaa ve eşyanın, tabi oldukları sınıflar ve seyri hafif üzerinden Üüçret alınarak seyri seri'le sevkleri ve sergilerde satılmayarak iade edilen kısınlarının da mahreç istasiyonlarına kadar meccanen nakilleri hak- kıdda bilamum Devlet demiryollarında tatbik edilmek üzre T. C. D, D. /Y1 mumaralı fevakalâde tenzilâtlı bir tarife das edilmiştir. Bu iarifenin hangi sergiler için ve hangi tarihlerde tatbik edilceği her defesında ayrıca ilân edilecektir. Fazla tafsilât için istasiyon ve anbarlarımıza müracaat edilmelidi Di e Halk sütunu Gaip aranıyor ı7 Kayasından arka mahaleden - Alay t olduğunü haber aliyı fakat hangl at mattaada - olduğu biz. adresin l Adtes Adil Cevas Harp n den Yüzbaş Zayi ve gaip.. Zevcem Nuzl ve kayin validem Ayş zamt hanımlar, Beşiktaşta uğradığım bir tram- vay kazası esmasında gaip olmuş'arın kaza esnasında — 150 liram ile 75 liralık yöktür. gkipleri — bilen varsa n Saniyet namına adresime bildirm Üsküdarda polis merkezinde Emin — bey — vasitasiyle kavci Bir ev ve ya apartıman aranıyor Beyazıt, Sultanajımet, Cağaloğlu veya Taksim, Ayazpaşa - Cihangir, - Firuzağa emtlerinde 3 kişilik bir aileye göre ki zalık ev, yağmıt bilyasız mnabilyalı, o V bir dairesi bulunanların t rim bildirmeler dairedi terkos, elektirik — bulunnusu Satılık akar Kadlıköyünde arıtıda Obir | 3000 Jira — getiren dörtle iskela ciy bir bir hissesi müsait Şeraitle ve acele satı: dktir. İstanbülda — Sultan hamamında Saçihye hamında avukat den övel müracat Apandisit Bir doktor ameliyat ken- disine yaptırmayan zevce- | sinden ayrılmak istiyor Vahit “teye Fransada garip bir talâk talebi vuku bulmuştar. Meşhur operatör- lerden birinin zevcesine apandisit ti yapmak İcap etmiştir. Kadın ameliyatı “kocasına yaptır- mak> istememiş, diğer bir opera- | töre müracaat etmiştir. | , Doktor, bu işe ses çıkarmamış, fakat karısı iyi olur olmaz mahke- meye müracaatla, karısını başkasına ameliyat — yaptırmakla kendisini tahkir ettiğini iddia etmiş ve talâk talep etmiştir. Şi Kadın — kocasını onun bu operasyon helecane kapılarak | sinden korktuğunu, başkasına ameliyatıı ileri ileri sürmektedir. Mahkeme - teşrinievvel ayında kararını vereceğinden, netice bü- yük bir merakla beklenmektedir. Güzellik kralıçası Meksika güzellik kralıçası, kocasını öldürdü 1928 senesinde Galvnston gü zellik müsabakasına iştirak eden Meksika güzeli Maria Delanda kocas: Meksika / cenerallarından Vidalı revolverle öldürmüştür Maria Delanda güzellik müsa- bakasında Meksika — güzeli ilân edilince - ceneral kendine - talip olmuştur. Maria ceneralı bekâr zannet- | tigi için evlenmeğe razı olmuş- tur. Geçen gün, evine bir kadın gelmiş, ve cenaralın n seneden beri kendisi ile evli olduğunu, | iki de çocukları - bulunduğunu söylemiştir. Bu haber genç kadını son derece asabileşti Ak- şam ceneral eve gelince meseleyi | açmıştır. Ceneral da bunun haki- kat olduğunu söyleyince, Maria çileden çıkmiş eline geçirdiği revolverle kocasına beş el ateş etmiş ve cenerahı öldürmüştür. sevdiğinden esnasında in titreme- bunun için aptırdığını | Yorgunum. Hem biz gidiyoruz. salonun - birinde, erkekler; — öbüründe — hanımlar oturuyor. Evsahibi, eshabi. emlâk- tan Zühtü Bey, diyorduki — Dünyada sinirlendiğim şey , hanımhanımcık kadınkadıncık mahlüklardır. İnsanın karısı, et fiatından, yahut da hizmetçi de- dikodusundan bahsetti mi, f kettir. Böyle bir Havva kı: diği kadar güzel olsun, nazarımda beş para etmez . Vilâyatı Şarkıyeden yeni dön- müş olan Dr. Adnan Bey, Zühtü Beyle hemfikir olmadı: — Kadın nezaret etmese evin hali neye varır? dedi. — Hiç birşeye - varmaz! Bizim evin — işlerine münhasıran — ben nazaret ederim... Ahçıya, hizmet- çilere, uşaklara, bahçıvana, lâzım- gelen emirberi ben veriyorum. Neclâcığım ise, hazırlap yumurta pişirmesini bile beceremez. Hattâ, bir gün, ahçımız gitti idi de: *“İsabet ki, lokantalar var. Yok- sa, açlıktan ölürdük!,, dedi. Değil mi, Neçlâ? Sen yalnız, biblo gibi süssün! Bu son cümleleri yüksek tsesle söylemişti. İçeriki salonda, arka- daşlarila modadan bahseden genç kadı — Beni mi çağırdın, Zühtü?- dedi.- Rica ederim lâf ettirtme. Hanımlar, çıktılar. Arkaların- dan diğer erkekler de çıktı. Yal- kaldılar. miz Züktü ile Adnan Evsahibi misafirine: — Madem ki döndün, sık sık gi Sana, karım hakkında - tafsi vereyim. Diğerlerinden işiteceğini benden işit.Azizim, Neclâ,bambaş- ka taynette, serazat yaratılmış bir kadındır. Bu sebepledir ki, on altı yaşında iken, teyzesinin evinden kaçınış iksü — seviyormuş , azizim , seviyormuş. — İlk aşıkını terketmiş. Bir. başkasına gitmiş. Sonra bir başkasına. Ni- |. hayet beni buldu. Ve ben, idealim olan bu biblo kadınla evlendim. Ne kadar iyi geçiniyoruz, bilsen... Dokunsan kırılacakmış hissini ve- ren Neclâ, sadece - fantezi için yaratılmıştır. Dünyanın hergünlük âdi işlerile hiç alâkası olmamıştır, yoktur ve olamıyacaktır. lüksü Adnan , arkadaşı hakkında, kendikendine : “Garip garip fikir- ler söyliyerek - orij istiyor !, yüksek sesle — Batıl kendinden uzaklaştırarak idealin olan kadınla | evlendiğin için, şayanı tebriksin, azizim! - dedi. Bir az daha öteberi konuçtuk- tan sonra, ayrıldılar. ikatları Evsahibi, odada yalnız kalın hizmetçisi içeri girdi ve dedi ki: — Bir ihtiyar hanım, sizinle görüşmek istiyormuş. Zühtü'nün içine bir his doğdu. Hernedense, bu. ziyareti garip buldu. — Acayip! Kim olsa gerek? Buraya alın bakalım! Ne istiyor? Z sonra, salana, mütevazı tavırlı, fakat fena giyinmiş bir kadıncağız girdi. Evsahibi, sebepsiz bir aksi- likle, birdenbire sordu: — Kimsiniz ve ne istiyorsunuz? — Sizi rahatsız - ettiğim için kusuruma bakma, oğul. Ben sizin hanımın. teyzesiyim. Zühtü: “şantaj yapmıya gelmiş, belli , diye düşündü. — Peki, teyzesi isen ne olacak? — Şey, evlâdım, — söylemeğe utanıyorum amma, üç sene evel evim yandı. Eskiden, Neclâ'ya el açmıyayım diyordum. Çünkü gidişatını beğenmiyordum. Halbuki, sonra, sizin, onu aldı- namuslu hanım ettiğini öy- rendim. “ Eh, ben, ona bunca zaman bakmışım, kocası da bana bu ihtiyar halimde baksın, zen- ginmişi, dedim. Zühtü, acı acı: — Valde! Bu iş için bana mü- racaat edip de karıma müracaal etmemenden ne mana çıkarmalı? - dedi. — Kızımın canı sıkılır dedimdi hani? — Buraya bak! Şayet karımın eski ahvalile, dedikoduyla filân tehdit niyetindeysen onu ak- hından çıkar. Zira... Maksadı, uzun bir konferanstan sonra, kadını dehlemekti. Lâkin, teyze, sözünü kesti. Vallahi — maksadımı — fena anladın, oğul.. Ben, onun için gelmedim!.. Tövbe, tövbel.. Neclâ kızın bir zaman, şeytana uyuverdi amma, şimdi, işte, ıslahı bal etli. Zaten eskiden, benim evde iken de melek gibi, hanımhanımcık kadınkadıncıktı, — sözün hakcası! Ne inkâr ede, Pire “gibi tekmil işleri görürdü. Çamaşır- Tarı, — bulaşıkları — yıkardı. ,Orta hizmetine — bakardı. Yemekleri pişirirc Tenteneler — örerdi de, çarşıiçine — götürüp — satardım .. Yooo, bak! Bir çocukluk yaptı da şeytana uydu diyerekten, bunları inkâra varırsam, olmaz, doğrusu! Zühtü'nün kulakları uğuldadı. Gözleri karardı. Yarabbil Bi bunları başkası duyarsa? Ah l demek ki, demek ki ... Bulaşık , sini, tentene örmesini bilirmiş. Derhal portföyünü çıkardı. Bir. ellilk kâğıt uzati — AL, valde !- dedi - Buraya bir daha gelme! Adresini bıra! sana her ay para yollarıml Nâkili : ( Va â ) y Cemiyeti akvamda İngiltere aleyhinde şikâyet mektupları çoğalıyor Cemiyeti akvamın son devrei ictimaiyesi olan 1928 senesi kö nünvevelinden beri cereyan eden mesaisine — dair tanzim — olunan munzam raporda mandalar ko- onuna dair verilen malümat Filistindeki hadisatın nagihani ve gayri muntazar olmadığını gös- teriyor. Filistine dair” bir çok ariza elmiştir, “Bunlardan üçu kanlı Bhdisara bia oli Gözyeşidinan rına dairdir. Bu arzühalların üçü de müslü- manlardan — gelmiştir. — Maverai şeriaya dair de iki arzühal gelmiş ve bunlarla mandater devletten yani İngiltereden şikâyet edilmişt İtere ile Maverai şeria hü- kükümeti arasında abiren akt olunan müahede - protesto mektedir. Hicaz demiryoluna dair de bir arzubal gelmiştir. Filistin — hadisatı — başladıktan sotra Cemiyetiakvam - kitabetine dokuz arize gelmiştir. Mr. Makdonaldın Cemiyeti ak- vam büyük meclisinde irat eyle- diği nutukta Filistine dair söyle- digi sözler Cenevre mahafilinde memnuniyetle — telakki — olunma- mıştır. İngiliz başvekilinin sözleri Filis tindeki vaziyete tekabül etmiyor. Mumaileyh araplar ile yahudi arasında arki - ihtilâf olm. beyan ederek zihinleri büsbütün karıştırmıştır.