Sahife 6 10 Eylöl 1929 Tetrika numarası: 116 M_ ABDÜLHAMİT VE AFRODİT | BE STT AA RER MA PKT C Fehim paşanın yalancı şahitleri Hünka- rın huzurv>a çıkarılırken, Nuri de yıldız | , bodrumisrında hapsedilmişti. Bütün hadisat, tesadüflerin yardımı ile yekdigerini takip ediyordu... Abdülhamit son vaziyet uzerine Melâhati 500 altınla taltit etmişti Cafer ağa'daima genç kızın lehinde bulunuyordu..! Bu sıra başmabeyinci huzurdan | avdet ederek, Fehim paşaya: — Buyurunuz! Dedi. Fehim paşa Ahmet ve Hüseyin efendileri yanına aldı. Büyük bir ümit ve sevinç içinde odadan çıktı Ahmet gayet saf - bir adamdı. koridorlardan geçerken arkadaşı mın kulağına eğildi . — Hüseyin! - dedi - huzuru mayunda — sakin — padişahımızın yüzüne bakayım demeyesin! — Niçle — Kimin karşısına “çıktığımızı biliyor musun? Ve sonra derhal, rkadaşının cevabını beklemeden ilâve etti: — Padişahların - huzuruna karken daima önüne bakmak şart- tar.. Yüzüne bakarsan” korkudan dudakların patlar.. anladın m? « Nuri » nin zından hayatı.. Bu esnada sarayda, — osmanlı devletinin — mevküni “ ecnebiler nezdinde — biraz daha tezelzüle uğratacak yeni ve mühim hadise- ler cereyan etmişti. . SAİT paşa Babiâliden yıldıza yıldırdan Babüâliye taşınıp duru- yordu. Devletin başına şimdi de yeni bir. Bosna - Hersek meselesi çıkmıştı. Abdülhamit, Fehim pa- şanın Cardı arkası gelmiyen jurnallarila — uğraşacak — halde değildi. Nurinin — son münasibetsizliği üzerine Padişah Melâhate daha fazla itimat etmeğe başlamış ve sadakatinden dolayı bu zeki kızı -500 altınla taltif etmişti. Ayni günde, mabeyinci Cevat beye de BAL rütbesi tevcih edilmişti. Mamafih, şurasını da kaydede- lim ki, bütün bu hadisat, şayanı hayret birer tesadüfle yekdigerini takip ediyordu. Fehim paşa son fırıldağını çevireceği sırada, tıb- eli Nurinin Melâhati öldürmek kasdiyle vurması ve o sırada Cafer şahit — sıfatiyle bertafsil Padişaha arzetmesi Melâ- hat lehinde neticeler vermişt Karilerimizin fazla meraka düş- tüklerini — hissediyoruz: — Evvelâ şurasın? haber verelim ki, MELÂ- HAT ölmemiştir! Nuri ile genç kızın gayet mühim 've mahrem muhavere ve mücade- lelerine şahit olan Cafer karyolanın altma girmek cürmü- nün mesuliyetinden kendini kur- tarmak Melâhat lehinde şal dete mecburdu . Zaten ortada bir hakikat vardı ki onu kimse örte- mezdi: Nuri Melâhati sol omuzundan yaralamış ve vakaya yetişen diğer iki harem ağası da şahit olmuştu. Mesele başmusahibe akseder et- mez, kendisile beraber - birçok harem ağaları da Melâhatin od sına koşmuşlar ve Nuriyi sinir za'fiyetinden bayılmış bir halde bulmuaşlardı. Cinayet derhal Hi kâra arzedilmiş ve Yıldız bodrum- larından - birinde hapsedilmesine iradzi seniye şerefsadır olmuştu. Me!”hat gayet ciddi bir tedavi altında bulunduruluyordu. İ Yazan: İskender Fahreddin Abdülhamit — Melâhatin — sıhhatine - fev- kalâde itina edilecek.. Demişti Hadise hakkında etrafa katiyen bir ufak kelime bile sızdırılmamasına likkat ediliyordu. Padişah, Melâhate Nuri hakkın- verdiği emrin tehirini arzu len dolayı — çok nadim olmuştu. Melâhat, Nuriyi balkon- dan aşağı atmış olsaydı, şimdi da Halk sıltunu Gören ve bilen varsa.. ah saat ye kaybo m Hikmet H. orsadar nt üç çocukla ne n ismi Naim, hanımdır. Nerede Tüzfen m Babasır smi İasan u gören ve olduğu: Dilen va aöresime bi edlerim, Kızltoprak Zühtü paşı arabacı Hlasan bin A Çerkee Posta müvezzilerinin tramvaydan şikâyetleri.. Posta müvezzilerinden — bir imza ile aldığınız bir mektapta deniliyor. ki: «Ceçen sabah 7,20 de Edirnekapısından hareket eden 560 numaralı — tramve 74 numaralı kondöktörü biz yet sorda; Posta idaresinin yiyet cüzdanlarımızı gösterdik. Kondök: tür tammadı. Posta - Müvezzllerinden şindiye kadar şirket yazım bilet ahyor- dü, Bu defa Posia idaresi (müvezzi) ke- dümesini STevzi memura> şeklinde tepdil etmiş ölün esasen her ikisi de ayni mabayı ifide ettiğini söyledikse d | daire yerinde yeller esecek ve bu çirkin hadisenin vukuuna meydan veril- memiş olacaktı. Padişah Melâhatin zekâ ve ka- etini şimdi biraz daha takdir ve onu - şeytanatına rağmen - lemed Biraz sonra kontrolör geldi. O da aymı şeyi söyledi..> zerine İstanbul ettil tahkık re *Tevzi verildiğini öğrendik. fillakika müv biraz daha fazla sevr Zayi O sabah Abdülkamiz - Cater | / Alararannan bi Ruzaya vuun g| ağayı çağırdu vr birlikte zayı olmuşlur. — Yenisini Çıka — Melâhat nasıl? Te aa sekidina ll aa Diye sordu. Muradiye mahallesinde karakol (Mabadi Bandırma Belediyesinden Bandırmada Mendireğin tahkimi için lüzumu olan kayaların mahal- | linden alınarak nakli ve mendirek arkasına atılmasının 10720 lira bedeli keşifli ameliyesi 1 Eylül 929 tarihinden itibaren yirmi gün müddetle ve kapalı zarf usulile münakasaya vaz edilmiştir. Teklif zarfları 22 Eylül 929 pazar günü saat 16 da Bandırma Belediye le açılacağından taliplerin tekliflerini muayyen vakta kadar tevdi eylemeleri ve bu hususta kâfei tafsılâtı havi şartname, muka- velename ve femni şartlar lâyihasının birer suretlerini İstanbul şehr- emaneti heyeti fenniye müdüriyetile Bandırma belediye dairesinden almaları ilân olunur. Küçük Mustafa paşa da Hazine vekil Alemdar kariyesinde fırın Eyüpte Hekim kutbittin mektebi binası Cibalide şişeci Mehmet efendi mektebi Arnavut köyünde 30/65 No. hane 5/7 11/23 31/63 13 315 13/19 26153 14/39 33/59 1021 “ 1113 Encümeni daimii vilâyetten: Balâe muharrer emlâki hususiye icara verilmek üzere 22 eylül 929 pazar günü saat on bire kadar müzayedeye - kunulmuştur taliplerin encümeni vilâyete müracaatları. Biyük S işleri münakasası Nafia Vekâletinden: 1 — Bursa vil le Nilüfer, Deliçay ve tevabiinin def'i ma- zarratı ile Serme bataklığının kurutularak Bursa ovasının islâhı zim- nında vücude getirilecek ameliyatın (19 teşrinievel 1929 cumartesi) günü saat 14te Ankarada Nafia Vekâletinde ihalei katiyesi icra edil- mek üzere kapalı zarf üsulile münakasaya konulmuştur. Ameliyatın bedeli muhammeni (üç milyon) lira olduğundan temi- natı muvakkate miktarı (225 bin) liradır. Ameliyat beş senede ikmal edilecektir. 2 — Mukavelename ve şartnamci umumi ve femniyi cetvelile münakasa şartnamesini ve mevcut projelerini teklifname suretile münakasaya dahil olabilmek için ne gibi vesaik ibrazı Jâzım geldiğini öğrenmek isteyenler Ankarada (Sular Umum Müdürlüğüne)ve Bursada Su İşleri Müdürlüğüne ve bedeli mukabilinde evrakını almak isteyenlerin de Nafia Vekâleti Levazim Müdürlüğüne müracaat etmelidir. 3 — Ankarada Nafia Vekâleti Müsteşarlığına makbuz mukabilinde tevdi olunacak / teklifnameler balâda mezkür (19 teşrinievel 1929 cumartesi) günü saat on dörde kadar kabul edileceği ilân olunur. İsmail ağa mektebi iki oda bir dükkân hane silsilei fiat renmek ve Şatenon bir odasında cadı - olduğ: dali rivayetler Cönüyor. Hikâyeyi anla: tan genç, bu odada geceyi geçirerek batil itikatlarla rabcadeleye karar ver miştir. Kubbe altındaki mumun birden | bire sönmesi, gece yarısından sonra V oldu.. Şöyle bir o tarafa dönmü tüm Ansızın, karanlığın kubbe altında — toplandığını — gördüm .. Beklenmiyen bir yabancının kar” | Uşisinda nasil titrenirse, işte ben de öyle titredim. Yüksek sesle — Hay allah belasını - dedim. - Şu hava cereyamı | Kibritleri aldım; ve, lâkayt adım- | darla, mumu yakmak için odanın | w Birinci tutuştu.. rurken duvarda acayip bir gölge sallantısı oldu. Birdenbire arkama sanın üstündeki iki .. Derhal doğruldum: — Tuhaf şeyl Bunları acaba 'nın üstündekileri ilerlerken, önündeki mumlar da lumlar, art arda, sanı fitilerini par- maklarile sıkıştırmiş. gibi, si | vermişlerdi. Dumanları bile çıkma- mıştı... Hayretten dona kalmıştım | ki, yatağın ayak ucuna koyduğum mumlar da söndüler ve karar lıklar bana doğru bir adım iler- lemiş gibi oldular... — Bu da ne? Ocağın üstündeki mumlarda sön- | düler işte .. Sesimde acayip bir keskinlik: — Ne oluyoruz?- diye bağırdım. . Gardrobun — üstündeki mum | söndü; onun peşinden, kubbe altındaki de tekrar söndü.. Bir kibrit yakarak: — Yeter.. yeter, - diye, hay- kırdim.> İşik Tâzım bana... Ellerim. titriyordu. Ocağın üs- tündeki karanlığı, mumları yeniden yakarak, koymağa muvaffak ol- | duğum bir anda, pencerenin deki mumlar sönüverdi... Elimdeki kibritle — döşeenin — üstündeki mumları — derhal — tutuşturdum... Fakat bir hamlede odanın mulr felif köşelerindeki — dört söndü. İşe bangisinden başlıyayım diye diye afallamış düşünürken, görün- mez bir el, masanın üstündeki mumların fitilini tekrar sıkıştırıp söndürdü... Sağa sola, kubbe altma, pencerelere, köşelere koş- mağa başladım. Ben bir taraftan mumları yakıyordum, diğer taraf- tan onlar sönüyorlardı. Kibritleri fırlattım, elime yanmış bir şam- dan aldım bu suretle kiprit yak- makla geçirdiğim zamanı kazan- miş oluyordum... — Fakat, — buna Tağmen mumlar, sönmekte devam ediyor; o kadar korktuğum ka- ranlıklar. kâh bir yandan, kâk öbür yandan, adım adım üstü- me doğrü — yürüyorlardı ... Bu, yıldızları süpürüp götüren karan- İik bir bulutun ilerilemesi gibi Zaman Si bir. mum, ım sa- Buyuk Sıı N Nafia vekâle mum şafat ve işbu i ni 1929 pazar cak teşri Su işleri | heki de görterilen carak v bilinde tevı KIRMIZI ODA Bi i darbında hasıl olacak bedeli muhammener buçuğu mikdarında teminati muvakkate mektuplarıle şartnamesinde aik ve teklif mektaplarını yeymi mezkürde saat 4 ten evel Ankarada Nafia Vekâleti müste; ylemeleri ilân olunur. İngiliz edebiyatındari sonra sönüveriyodu... Karanlıkla- rın kâbusu beni git gide sarıyor, soğuk kanlılığımı kaybediyordum... Siyah düşmanla yaptığım bu kav- gada bir köşeden öbür köşeye sıçrıyor, koşüyor, — mumları yak- mağa uğraşıyordum. Masaya çarptım, yuvarlanırken örtüyü de kendimle beraber yere düşürdüm.. Elimden şamdan fır- ladı. Başka bir şamdanı geçirdim elime.. Fakat bu da, hızla aldığım için rüzgârlanıp söndü.. Ve son kalan iki mum, bi peşinden, daha ben onlara yetişmeğe mu- vaffak olmadan söndüler... Fakat odanın içinde yine aydınlık var- dı.. Aydınlık, gölgeleri püskürtü- yordu... Mangalın ışığı.. Manga- la doğru ilerliyorum... Alevler kı mıldıyor... Ateşe - yaklaşıyorum... Ateş, yavaş yavaş kararıyor. Kararıyor... Karardı tamamile. Mangal söndü... Karanlık... Sim- siyah, kapkara, zifiri karanlık... Aklıma, ay işıkli koridor geldi. Orası aydınlıktı.... Kollarımı ileri uzattım, karanlığı yararak yürü- yorum... kapıya doğru... Kapıya... Kurtuluş orda Kapı ne tarafta? Kaybettim » Unuttum kapının ne tarafta ınu... Sağa sola koşarken den bire karyolanın der çarptı başım... Sersemledim. döne yuvarlandım yere... Gerisini hatırlıyamıyorum... om Gözleri ği düzdü... Başım sarılıydı... Koluna nüzül inmiş adam yanımdaydı İhtiyar kadını da gördü. — Nerdeyim? - dedim. - Si tamıyorum galiba... Bana kırmızı odadan bahset- tiler. Ve, ben, anlattıklarını masal gibi dinledim. i şafak zamanı bulduk. Alnınızdan kan akıyordu.., artık odanın tekin olmadığına inanıyorsunuz ya? — Eveti- dedim.- oda tekin dej — Onu gördünüz mü? Bizim bütün ömrümüz burada - geçt daha onu bir defa olsun görm dik... Cesaret edemedik... gahi- den ihtlyar Dük mi — Hayır...-O değil.. İhtiyar kadın; — Onun — olmadığımı ! biliyor- düm, - dedi. - O mutlaka korku- dan ölen zavallı karısıdır... Değil mi? ır o da değil.. Odada ne Dükün hayaleti, ne de karısınınki yar... Daha beter bir şŞey var kırmızı odada... — Ne var? — Zavallı fanilerin başına belâ olan şeylerin en beteri: Korku var odada korku,.. İşik istemiyen, ü istemiyen, aklı dinlemiyen Borlar.. O: besi burideria tekip etti; odada döğüştü benimle.. Sustum. Sustular. Sonra kırmızı gözlü adam ağır bi : — Doğru l - dedi, - biliyorum ben. Bu karanlıkların kudretidir. Bu kadın odasında oturan kor- kudur... Kara korku.. Sîlk ai lli inden: 1 — Hududu fenni şartnamesine merbut krokide irae ve tahdit kılınan büyük Menderes /ve Kedis hâvzai meyahiyelerinde sulama, kurutma, men'i hasar ve kuvvei Elektrikiye istihsali zımnında yı şafata müsteniden proji saat 14 te ihalei katiye üzçre kapalızarf usulle münakasaya konulmuştur. 'alipleri yevmi mezkürden evel mahalli ameliyati görmek ve Ü eylemek ve şartname ve mukavelename ve münakasa şartna- mesini almak üzere Ankarada Sular Umum Müdürlüğüne ve İzmirde Müdürlüğüne müracaat eylemeleri. 3 — Taliplerin Hektar başına tel tanzimi 24 icra edilmek edecekleri fiatın ikiyüz bin yüzde yedi na makbuz muka-