BÜŞKT TERÜRNMNŞRNERERELRR « Fehim paşa, Padişaha, hanım için bile bir şeyler yumurtlamış zannederim!,, a Melâhat iradesini Melâhat, Nuriden aynlır ayrıl- maz hemen babasını buldu. Zaten Cevdet bey de salonun önündeki koridorda kızını bekliyordu. Melâhat — hazırladığı — cinaye itmam edemediğinden çok müte- essirdi. — Baba, bana, her zaman ele geçmiyen bu fırsatı neden ka- çırttın ? - dedi Cevdet bey kızının kolundan çekti — Odaya gidelim de.. sebebini anlatırım. Yürüdüler.. Cevdet beyin odasında baba kız, kavga eder gibi konuşuyor- lardı. — Bu fikri sana veren ben idim.. Şimdi de menediyorum... İşte o kadar! — Çok bağırma babal Bu fırsat bir daha ele geçmezdi... Tam ite- ceğim sırada heyulâ gibi neden karşıma dikildin? — Efeüdimiz gönderdi - diyo- Tum, anlamıyor. musun? — Hayır anlamak istemiyorum. Çünkü busözde mantık ve mana yok. Beni bu işe sevkeden biz- Zat kendisi olduğu halde. — Şimdi de Vehirini irade etti. Ne diyeceğim? — Diyecek bir sözüm yok. Lâkin bu fırıldağın iç yüzünü her halde anlamalıyım. Melâhat odasına gideceği sıra- da, birdenbire kapı açıldı. ve İz- zet paşa hiddetle içeriye girdi. — Fehim paşanın bu münase- betsizliğine tahammül edilir mi, Cevdet bey? Baba kız derhal ayağa kalka- rak paşayı karşıladılar. Melâhat, İzzet paşanın hiddet ve telâşının sebebini anlamak için odasına gitmedi. Yazı masasın'ın yanındaki koltuğa oturdu. Cevdet bey, İzzet paşaya bir sıgara ikram ederek: — Hayır ola paşam? - dedi- Fehim paşa ile aranızdan kara kedi mi geçti? İzzet paşanın asabiyeti geçme- mişti. — Bana sormadan “Cemiyeli hafiye, bakkında Padişaha çok kaybederek, Fehim p: tutmuş ve bu esnada ağızından mühim İskender Fahreddin Melâhat Yazar a hakkında atup ir Vâf kaçırmıştı... mübalâgalı malümat vermiş ve | gösterdiği tedbirlerde benim de | muvafakatim olduğunu söylemiş.. Melâhat gözlerini açtı.. — İzzet paşayı merak ve dikkatle dinli- yordu. Cevdet B. sordu: — Paşam, bu Cemiyeti hafiye meselesi çoktan kapanmış, unü- tulmuştu. Fehim paşa, bu kapan- mış meseleyi neden tekrar. taze- lemeğe lüzum gördü? — Beyoğlu mutasarrıflığı geliyor, galiba... Daha büyük Tokma, istiyor ! Gülüştüler.. | Melâhat söze karışmak - için fırsat bulmuştu. — Paşa hazretleri! -dedi- sıra- sı gelmişken sormak isterim: pek | merak ediyorum, bu - tibbiyeli | Nuri daha ne vakte-kadar sarayda kalacak? İzzet paşa sakalını tuttu, Melâ- hate hitaben dedi ki: — Kızm, bu timarhane kaçkı- ni senin de nazarı dikaatini cel- bediyor, galiba? Ben onun bir an evel yıldızdan uzaklaştırılması taraftarıyım. Çünkü başkalarının da serbest rol oynamalarına alet oluyor... bu çok fena ve hepimiz için çok tehlikeli bir vaziyettir. Fakat, Efendimiz şimdi beni ça- gırdı ve Nuriye iyi muamele edil- mesini irade et — Bu neden icap etmiş acaba? — Keşfettiğime göre benden biraz evvel Fehim paşa huzura girmiş ve bu hususta yeni bir çok şeyler söylemiş.. — Padişahı kışkırtmış. İzzet paşa bu esnada dikkatle Melâhatin güzür hanım için bile bir şeyler yumurt- lamış zannederii Melâhat iradesini kaybetmişt — Vay alçak - dedi - emeline muvaffak — olamayınca, — nihayet benim başıma da bir çorap örmek istedi ha. ilân Devlet Demiryolları ve L manları umumi idaresinden Münakasası fesholunan 60 km. yol malzemesinden yalnız küçük malzeme tekrar kapalı zarfla münakasaya konmuştur. Münakasa 28 Eylül Cumartesi günü saat 16 da Ankarada Delet Demiryolları İdarı inde yapılacaktır. Münakasaya iştirak edeceklerin teklif mektuplarıni ve muvakkat teminatlarını ayni günde saat 15.30 a kadar umumi Müdürlük kale- mine vermeleri lâzımdır. Talipler münakasa şartnamelerini 10 lira mukabilinde Ankarada, Malze silirler. e dairesinden, İstanbulda Haydarpaşa mağazasından tedarik İstanbul İthalâf gümrüğünden: 10 sandık 1000 kilo paslı kaşık 3 baly 450 , kil torba K4 90 kehdir ip d 55 . — boyalı pamuk mensucat 7A90 metro mikâbı 3370 kilk muhtelif ebadda kereste Balâda muharrer 5 kalem eşya 19/8/929 tarihinde İstanbul İthalât gümrüğü satış ambarında bilmüzayede satılacağı ilân olunur. ak saçlı bir adam, ma- sanın önünde bulunan bir çok defterleri karıştırmakla meşguldü. Selâm verdiler. Fabrika kâtibi başını kaldırdı, gözlüğünü düzelterek: — Fabrikada işlemeğe mi gel- diniz? Diye sordu. İkisi de başlarını cevap verdiler. — Evet... i evvelâ muayene ettire sallayarak ceğim.. Cak derhal cebinden iki kâğat çıkardı. - — Bauyurunuz.. Belediyeden mu- saddak sıhhat raporu.. Kâtip raporları tetkik etti: — Her işiniz böyle muntazamsa hiç korkmayın | — İkiniz kardeş misiniz ? — Evet. — Senin ismin ne? — Cak.. — Kaç yaşındasın? — Bu sene havuç çıkarsa on sekiz yaşını bitireceği Kâtip diğerine sordu: — Senin ismin..? — Tom. — Kaç ya — Lahna - bittiği zaman on lisine basacağım... gül — Ben de dünyaya geldiğim bnalar tohuma kaçmış imiş.. İkür müşüz. İhtiyar adam kalemi hokkaya batırdı. — Ne gibi işlerde maharetiniz var? — Çok iyi.. sizi fabrikanın paket ve kutu kısmına Boylarınız da uzun.. Yüksek istiflere kolayca uzanabilirsiniz... - Şimdilik beşer ing... Alın şu numara pusulala- — Birinci kattaki büyük kapı nin önünde amele başının kuli besi var, onu gör 1 Öğleden sonra iş başına yeni başladılar.. Derhal işe başlarsanız yarımşar yevmiye alırsınız Fabrika kâtibi tekrar — başını önüne eğdi ve defterleri yazıp çizmeğe başladı. Cüceler odadan çıktıkları zaman hayretle birbirlerinin yüzüne ba- kıştılar. Toml Ben sana söylemedim mi? Bak, ne çabuk ve ne kolay kaydedildik! cüce bir müddet gül- — İşte bu hakikaten şaşılacak şeyl - dedi ”- Herif bizim kim olduğumuzun farkında bile olmadı. — Bugün hafta başıdır.. Akşa- ma yarmışer. yevmiye evde seninle güzel bir ton balığı ziyafeti çekeriz, olmaz mı? (Mabadi var) alınca, iz de bir zamanda doğ- | Hanım, / içeriki - odaya girince, — küçükkızkardeşi — Leylâ Hanımı, masa - başında mektup yazarken gördü. Yaklaşarak te- pesinden bakmak istedi. Fakat, Leylâ, duyduğu ayak sesi üzerine irgildi. Birdenbire, geri dönerek, heyecanla: — Ay, sen miydin? - diye göğ- sünü bastırdı.- Vallahi, dalgınlıkla, senin evinde bulunduğumu unuttum. Bizdeymişiz sandım da, kocam odaya girmiş gibi geldi. — Peki, bunda korkacak ne vardı? Mektubu kime yazıyordun? — Ona.. — Ona mmı? Bu ne ihtiyatsızlık? Esma Hanım, hemşicesinin bu ihtiyatsızlığına — şaştı .— Leylâyı canı gibi severdi. Aralarında on yaş fark vardı. Annelerinin vefatı Üzerine, bizzat elceğizi , şairane hayalâtının tahakkuk edemiyece- ğinden — korkarak, ve, idealine muvafık bir erkek bulamıyarak, bâlâ bekâr kalmıştı. Onun kana- atince, ancak romanlardakine ben- zer bir mütekabil sevda olursa evlenilebilirdi. Netekim, işte, Leylâ, kocası Nail Beyle evlenmişti de ne çıkmıştı? Daha senesi dolma- dan, gençkadın, — onu, yani, Mahir isminde bir tüccarı sevmişti . Ve Esma, buna, müzaharet ediyordu. Çünki, saf, samimi bir aşk... — Yalnız, bir cihetten , ( mese- lenin Nail'ce duyulmasından, öğ- renilmesinden) korkuyordu. Zira, eniştesi, gayet hiddetli, mütaassıp vebu gibi işlerde müsamaha bilmez erkeklerdendi. İşte bu sebeple- dir ki, Esma,“Bu ne ihtiyatsızlık?,, diye sormuştu: — < Bu ne ihtiyatsızlık? Ya mektubu kocan görürse? — İşte, ben de, görmesin diye, | Avrupa'ya hareket ediyor. Onu göremiyeceğim ! Mektup da mı yazmıyayım? Muhaverenin bu. noktasında, kapı açıldı; içeriye, hiç de bek- lenilmiyen Nail Bey girdi. — Merhâbaaa, çocuklar! Nasıl- sın, baldızcığım. Evinizin önünden geçiyordum da, şöyle bir uğrayıp bakayım dedim. Leylâ'yı burada bulduğum da ne isabet! Bizi Dok- torlar çaya çağırdılardı. -Hemen gideriz. Sen bakayım kime mek- tup yazıyordun orada? Nail Beyin gözüne, uzaktan uzağa, zarfın üzerindeki yazı il işti; ve, erkek, karısının hattı — Hiş, Naileciğim... Bir mektep arkadaşım hani geçen gün bana oadktrp yölakişir li İşle vodter cevap verdim.... Ben çaya, bu sırtımdakilerle gidebilirim değil mi ? okadar tabi i, Nail'in zihnini ikinci izerine çeldi — Gidilir, canım, niçin gidil- mesin ?| Haydi... Allaha ısmarla- dık, baldızcığım. Leylâ, kocasile beraber yürü — Allaha ısmarladık, ablacı- | bul Aşk.. #ım.. Sen de, o mektubu postaya veriverirsin! Esma, yürek çarpıntısından az daha ölecekti. Hemşiresile eni; tesi gittikten sonra rahat bir nefes aldı. Hemen koşup mektubu aldı. “Aman yarabbil Bu kız! Bu kız... - diye söylendi- Bu Leylâ..,, Sonra, gülümsedi: “Ecee... Aşk » Zarfı, elinde, evirdi, çevirdi. Açıktı . Esma Hanım, ansızın, içinde, büyük bir arzunun yanıp tutuş tuğunu sezdi. Gerçi, o zamana kadar, birçok — romanlarda, bir- çok coşkun ve şairane aşk mek- tupları — okumuştu. — Fakat, aşk mektubunun- sahicisini hiç gör- memişti. Bir an tereddüt gösterdi. Acaba, bu mektubu açıp okumak ahlâksızlık soyılmaz mıydı? Niçin ahlâksızlık — sayılan? Zarf, ona, açık olarak tevdi edilmemiş miydi? Merakı, — ahlâki — düşüncelerine , galip geldi. Aşk mektubu, elini, bir nart beyza harareti ile yakı- yordu. Aşkın ilâhi satırlarını bir an evel okumak istedi. Zarfı açtı, ve mektubu okudu : Kukuşkam! Maalesef, seni görmeden Viya- na'ya gidiyorsun. Ah, ne yazık! Koynunda bu günde yatmak | isterdim, cicim... Haaa, bak, sana bir haber: Kocam, bana mükem- mel bir küpe aldı. Fiatı müthiş- tir. Amma, kaça aldığını sana yazmıyacağım. Bakalım, Avrü- pa'dan dönerken bana ne hediye getireceksin? - Onun — hediyesile seninkini kıyas ederek beni han- ginizin daha fazla sevdiğinizi anlayacağım!.. Esma Hanım , gözleri sulandığı için, mektubun alt tarafını okuya- madı. Kâğıdı. kapadı. Boynu bi küldü: — Bu mıydı? - diye mırıldandı.- Onların aşkları bu mıydı? Aşk bu mu? Bu menzileye mi indi? Nakili: (Hatice Si fAksam Halk sütunu Zayi Beyoğlu nütüs memutluğundan. alde Gım nöfas tezkeremi zayi eltim. Yoninini çıkaracağımdan hükmü yoktur. Dolapder Kaya caddes / Azsif binti Haçik arıyorum Yirmi yaşındayım. Rumeliliyim. Okur yazarım, Yazıhanelerde ve #air ticarat- hazelerde ayak hizmeti görmek üzere bir iŞş azıyorum. Adres : Galatada Mumhane iskelesinda çayer Ahmet of vasıtasiyle Salim iş arıyorum Xo 49 Yirmi yaşındayım, Türkçe Fransızca vo yazı mükinesi bilirm, bir yazıhanede ve yahut bir. mağazada çalışmak- isti yorüm, dişarı işlerile meşgül olurüm. iŞehadetnamelerim vardır. (25 - 80) lira ila çalışırım. Bendenizi istiyenler lulden bir mektupla bildirmelerini çok rica ederim. Adres: Kadıköyde Moda sokağında 63 namaralı hanöde Kirkor Ohanes Devlet Demir yolları ve Limanları Umumi idaresinden: Haydarpaşa limanında müddetle ice kâin 3 kapalı zarfla müzayedeye konmuştur. Müzayede 1 Ey- adet rezervuarın ” yedi — sene lül Pazar günü saat 15,30 da Ankarada Devlet Demir yolları İdare- ve muvakkat teminatlarını ayni dürlük kalemine vermeleri lâzımı Talipler müzayede şartnamelerini le saat “15, e kadar Ummi mü- bi inde - Ankarada, “2., lira mu Malzeme - dairesinde, İstanbulda Haydarpaşa mağazasından tedarik edebilirler.