Biri bir roman yazmış. Rorr- sonunda, vakanın kahramanı | kıza piç olduğunu söylemek lâzım geliyormuş. Muharrir bana bunun masıl söylemesi lâzım gel sordu . Ben de - arkadaşlara sordum. İşte verdikleri cevaplar : - , “Beşeriyetin denaet ve feza- hatlarından biri de, münasebatı gayrı meşruanın karanlık kalpler- de,müzehher çalılıklar gibi çit kur- masıdır.Benim fikrime göre, daima söylediğim gibi, veledi zina tohu- mundan içtinap edilmelidir. İşte küçük hanım efendi, valideniz bu hususa riayet etmemiştir. Made- riniz, bakikı mader, pederiniz, sahte pederdir — Seyyah. , “Hicabımdan kazanıyorum; ua nıyorum, görüyorsunuz ya yerlere geçiyorum. Nasıl söyleyeyim bil- mem ki... Siz, siz.. Gayri bir sevdanın meyvasısınız efendi - Orhan Seyfi. , * Kara dehlizlerde, kara kan- gelerun kara sesini dinle. Bu sex sular gibi çağıldıyor ve bu kara feryatta kara bir. baykuş haykırıyor. Ey meçhul babanın kızı! - Halit Fahri.,, İyi saatta olsunlardan: Üçler! * Zatı ismetanelerine arzetmek isterim ki, nüfus kâğıdınızda kü- —< ğük[birıs?hwv var efendim. Peder Aşk mı? inanmamış! | Korku ei ""**x“ aa asbih Buyur- | “Eeki çapkınlardan biri, berğüa (© Hamim &fendi hamamda yıka- | — Sahi kocanın metresi var tunuz. - Abdülhak Şinasi , Erenköyünde - oturan ve yemek- | hıyordu. | diye canın ai sıkıldi? — Ulan kahpe ! . | İerinin nefasetiyle meşhur olan | — Bir aralık kapı vuruldu, hiz- | — o Tabil... Sana takdim eder y oamma, babanı | bir hanım efendiye öyle yemeğine | metçi seslendi: liye korkuyorum. — — Anan, babanın | gidiyordu. — Hanım efendi bir bey geldi. Zelzele Anladın mı kah- | — Bir hafta sonra, çok yağmurlu |— — Hamamda olduğumu söyle- | — Bir remezan izameddin Nazif., — bir günde, banım efendi misafiri- | medin mi? K B aati ha BŞ A liğini — görünce | —— Söyledim amma inanmad. | — — Mubarek günde r » Üzülme sen yavram, bu dün- | SD gene — geldiğini / görünce | — Vyele | gök yürü sarsılır, dedi. yada, nikâhsız babadan doğma yalnız sen değilsin. Nasreddin Hocaya: Baban kim? demişler. Anama sorün! cetabını vermiş. — Bu havada kalkıp gelmek, dostluk değil., Misalir sözü ikmal etti: Sarhoş cevap verdi — Layetenahi sarsılırken, abdı aciz sallanmayım mı ? Teşpih — Anahtar deliğinden baktır- dim. Baktı, gözüyle gördükten sonra inandı ve gitti ! Bir hanımefendi anlatıyordu . Diyordu ki: — On beş senedir evliyiz, ko- cam bir kere bile bana ağız do- lusu —ağır söz söylemedi. kızdığı zaman bile, kelimeler ağrından teker teker ve güçlükle çıkar. — Sizin kocanız iyi adam. — Hayır, iyi değil, kekemedir. .. Birbirimizin are zularına ;glkdubîl börmet ediyo- Tuz, İ geçiniyoruz. —'=ıı—a' imtisalsiniz ”” sever, bense — Demek sen kahfeni içiyo- ream, karın da çayını., — Şey. yani kanm çayımı pişirip içiyor ve bana zorlayıp Kai — Onu ancak kahfede içiyo- Tum, Kumara çok düşkün bir zat: — Her gün kumar oynarım, fakat her gün kaybetmem, diyor- du, haftada iki üç gün de kaza- nurim. Arkadaşı kızdı — Sen de bari © kazandığın &ı üç gün oyna, kaybettiğin gün- e oynama, Şapka, müşterinin başma kü- çük geliyordu. Fakat şapkacı, bu kı'ıg:k şapkayı satmağa — oğraşır yordu. VD elt gibi olurdu. Beyfendi aynaya baktı: — Başıma sadece... şapka gibi olursa daha memnun olurdum. başınıza - hotoz - Yasuf Ziya., — Aşktır. Makul Hanim efendi uzun müddet bir z dti ilesli kanlılıklar | < 1 Makul Bir stasyon şefi, bir arkadaşı- | kuyumcumun ” camckânı — önünde Ti e BKi l dasün y eeği, Bir zabitayı belediye memuru, | nın karısından bahsediyor: durdu. Uzun uzun baktı ve niha- hâcet yok “sanınma, çünkü piç — Hayır, pis boğazlık! bermutat, bir seyyar satıcıya hak- | — Fena kadın değil ama, karı | yet kocasına dedi olduğunuzu dünya âleme - ilân Yal Hösiz müamele ediyordu. genk | Çok ağır.. - Marşendiz |— O a böyle güzel elmaşları lürişüm - Ahmet Haşli « | Bir bey müdahale etti ve | treni gibil | görünce garip garıp arzular SA eeet T — Yemeklerden sonra kahfe | yemur; Miasra |kapılıyor : Üi B 3 | Sgara içer misin? — Makul değilsin, dedi. M dir gi cebuğinla; Üü Kocası cevap : W a Te S İA A Herç aa ği yülnız | — Memur başım salladı : aei el ? İşte banm için memlelisite Katlasal öden pilâv yersem, yahut da yemezsem — Hayır değilim, zabıtayı be- — Ne güzel bir mısra, dedi, | polis teşkilatı vardır ya! Selâmi İzzet —| içerim! lediye memuruyum. bu şürin içinde ne arıyor? » * « Çaresi Kavga Genç kız, ihtiyar aile dostla- | Karı koca, geçimsizlik yüzünden, rından birine sordu: mahkemeye düşmüşlerdi. Ayrılmak — Mehmet bana aşık oldu. | istiyorlardı. . Bunda bir zarar var mı? Reis şahitlerden birimi dinlemeğe İhtiyar pişkin bir tavurla cevap | başladı. verdi Reis — Karı koca arasında | | — Yoktur kızım. “Ama benim bacaklarımı " okşu- yor. Bunda da zarar yok mu? — Yoktur kazım, Elverir ki, Şorap — bağlarından yukarı çık- Üai | Kiz memnün gitti. | Beş on gün sonra ihtiyar dost eve geldi. Kızın annesine sordu: — Kızın nasıl? — İyi... İyi amma son günlerde acayıp bir huy edindi. — Ne gibi? — Çorap bağını boynuna ta- | kıyart — Doldor, şişmanlamamam fçin gezip dolaşmamı tavsiye etti. | — Bari otomobille dolaş! — Kocam bana ihanet ediyor. f et karısından başka- sına ihanet edemez ki... başlayan kavganın - başlangıcında bulundunuz mu? Şahit — Evet efendim. Şahit — Bundan tam altı sene üç ay evel evde başladı. Reis — Altı sene üç ay ne demek? / Evlendiklerinin — ilk kavgaya — başladılar Hizmetçi telaşla odaya girdi. — Hanım efendi, kızınız şoförle | kaçtı... Gittiler. — Sana kalbimi veriyorum, beğenmiyor musun? HAO Fs) aa p | — Beğenmiyorum ya, Vicdana, kibimi kırdın bugün öüomebille gezecelitim demişsin. Kırık kalbi me yapayım?