Sahife 6 Akşam 9 Temmüz 1925 Tetrika numarası: 55 ABDÜLHAMİT VE AFRODİT — Yazarı: İskender Fahreddin Abdülhamit güllerin arasında Melâhatı kucağına alarak: “Kız..!-dedi sofranın üstünde penbe yanakların kadar lâtif görünen şeftaliden kendi elinle ağzıma bir lokma ver bakayım!,, Padişah Melâhate ufak bir zehi nirken bile yeni cinayetler terti Melâhat GÜLBAÇESİndeki k: meriyenin yanına vardığı zaman çok müteheyyiçti. Cafer ağanın verdigi malümat canını sıkmıştı. Kameriyenin için- deki ufak kristal havuzun başında hazırlanmış — olan — mükellef ve muhteşem sofranın önünde feşrifi şahaneye intizar eden Melâhat İüuzumsuz yere halecan ve teessür içinde çırpınıyor.. Kulağına, şimdi işkence gören Fikret beyin ince ve hazin sesi akseder gibi oluyordu. Kendi kedine: — Keşke şu adamları görü; tanımasaydım! V Diyordu. Sofranın üstünde, en az açgözlü insanların bile iştihasını celbeden Yüz türlü souk yemekler ve mey- veler Melahatin hiç de “gözüne görünmüyor...Yalnız fikret ve Ali beylerin akibetlerini düşünüyordu. Cafer ağı — Efendimiz geliyor .. Diye mırıldanmıştı. Melâhat kameriyeden taflanlı yolun kenarına indi ve kendisine çeki düzen vererek Abdülhami karşıladı. Padişahın yüzü gülüyordu. — Ne erken gelmişsin, kız ? * dedi, ben seni henüz gelmemiş- — sindir zannediyordum! — Efendimizin irade buyurduk- ları yere vaktinden evel koşup gelmek, cariyeniz için şeref ve saadetin en büyü; Melâhat efendisini yedi yerden etekledikten sonra güllerin arasın- da yeşil ve canlı bir heykel gibi durmuştu. Padişah Melâhatın pamuk gi beyaz ve yumuşak elinden çekt — Seni yosma senil gene orta- hığı altüst ettim.Pakat gözüme girdin... Şu masanın başındaki koltuğu çek bakayım yanıma ! Melâhat efendisinin yanına so- kulmuştu. Kameriyenin altı gündüz. gibi aydınlıktı. Padişah dişlerini bi birine vurarak, geviş getirir gibi, agzını oynatmağa başlamıştı. Melâhatin ellerini, sert ve kuru partnaklarının — arasında — sıkıştı. —Kızl -dedi - senin kadar güzel ve melek ruhlu bir. kadın- dan böyle şeyler ümit edilmez. Hele şu Ali beyi de yakalamağa muvaffak — olsaydın - seni — ihya bu işi tıbbiyeli Nuri Fakat —meseleyi etrafile meydana çıkaran sensin! Rumelihi: im - Paşaya paketi uzatlı. kızıl suitan eğle- jine vakit ve fırsat buluyordu ... gönderdiğin jurnalı bazı kimsele- re numune olarak göstermek iç alıkoydum... bilhassa zaptiye zırına ve İzzet paşaya gösterece- ğim. onların her hangi bir mesele hakkında yazdıkları mühim ve mahrem raporlar ekseriya o kadar © kadar karışık ve ma- nasızdır. ki, sorduğum — zaman, bazen, kendileri de — yazdıkları şeylerin içinden çıkamazlar! Ce- nabı Hak seni bir erkek yaratmış olsaydı muhakkak surette Dahi- liye nazırı yapardım. Saçlarını okşar: — Şu başı deki zekâyı ölçecek hiç bir mikyas yok, Me- Tâhatl Melâhat, Padişahın hiç kimseye göstermedigi bu iltifat karşısında efendisini tahrik eden tatl tebes- sümlerile ezilip büzülüyordu. Abdülhamit kaç günden beri kolları arasında sıkıp sevemedigi bu işvebaz kızı, kendilerinden başka kimsenin bulunmadığı bu tenha ve issız bahçede, şimdi genç ve şehvetli bir insan hirsıyle seviyordu. — Kır.. Sofranın üstünde penbe, yanakların kadar lâtıf. görünen şeftaliden, kendi elinle ağzıma bir lokma ver bakayım. Melâhat altın bıçakla bir şeftali soyarak Hünkârın ağzına uzattı. Padişah, Melâhati çok sevdiğini hissediyordu. Abdülhamidin ona karşı büyük bir za'fı vardı. Hün- kârın fenalık timsali olan ruhunu mesteden lâtif gül kokuları Melâhat kendisine çok daha cazip ve şehvetengiz görünüyordu. Mamafih, Padişah bu mehtap eğlencesinde kendini kaybedecek kadar mestolmuş değildi. Melâhat efendisinin kucağında otururken Abdülhamit cebinden ufak bir kâğıt parçası çıkararak: — Hatırımda iken söyliyeyim, şu paketi al bakayıml dedi. Melâhat, içinde ne olduğunu ufak paketi aldı. — Cebine koy.. sakın kimseye gösterme.. Hattâ sen bile açmıya- caksın, anladın mi? Melâhat tereddütle Hünkârın yüzüne bakarak ufak paketi gök- süne yerleştirdi. Abdülhamit genç kızın kulağına eğildi « — Dikkat et, dedi, vücudünün bir tarafına dökülüp yapışmasın, derhal ölürsün.. Zira içindeki zehirdir! Şimdi söyliyeceklerime dikkat et... (Mabadi var) “Devlet demir yolları ve İimanları umumi idaresinden: 8 Haziran 1929 da münakasası icra olunupta verilen fiat — yüksek görülen font boru ve tef&rrüatı münakasası tekrar 10 Ağustos 1929 cumartesi günü saat 16 da Aakarada Devlet demir yolları Umumi İdares! malzeme dairesinde icra edilecektir. Münakasaya iştirak edeceklerin - tekliflerini - garanti ” mektuplarile birlikte mezkür günde saat 15,30 a kadar Umumi müdürlük kalemine teslim etmeleri lâzımdır. Münakasa şartnameleri Ankara da Devlet demir yolları, malzeme dairesinden, İstanbulda Haydarpaşada Haydarpaşa mağazasından beş lira mukabilinde tedarik edilebilir. Akşam Halk sütunu Teşekkür Sokiz seredenberi dişleri hastahık- dolayısiyle - tehlikeli edavi - eden - Beyoğlanda - Limonciyan | efenci gezahanesi - karşısında di tabihi Hayık efendiye alenen teşekkür. ederim Karilerinizden : Faika Osman —| Bir sual ve bir cevap Türk ordüsü erkânından clupta bizden ayrlan mülllerin ordesunda bizmet ka: bul eden ve © mületin tab'asına dahil olan. bir adam - tekrar Türk toprağına gelir ve oturabilir mi ? Lütfen, cevap ! Karilerinizden Biltabi gölemez.. Çüakü kanünen Türk tabüyetinden iskak edik miş demektir. Evlenmek istiyorum.. Batün Avrupayı dolaşmış 25 yaşında bir gencim. Şimdi Amerikaya gidiyorum, kontratım mucibince burada fazla ka: damamı, — yabanci mamlöketlerde — bana samimi bir Arl olacak güzel ve yasat bir tahsile malik bir azda paralı bir Hanım ile evlonmek - istiyorum, zir- deki râmuza müracaat edilmesi. Post Restan M. İstanbul icra dairesindi Arnavut köyünde Ayanofri ma- hallesinde — Ayanofri - sokagında kâin, eski d ve 4 mükerrer, yeni 6ve 8 numaralarla mürakkam iki bap hanenin elli ziralı müayen mahalinin temamiyle, yüz on altı ziralı diger muayen — mahâlinin sekiz hissede yedi hissesi tekrar üç hisse itibariyle bir hissesi, ma- dam Eleninin borcundan dolayi, otuz gün müddetle ihalei evveliye için mevküi müzayedeye vaz olu- marak, beşyüz lira bedelle talil ühdesinde olup, ihalei katiyesi icra kılınmak Üüzre ve yüzde beş zamla, on beş gün müddetle mev- ki müzaideye vaz olunmuştur. Mezkür hanelerden 8 cedit nu- maralı hanenin mesahası, kırk bir metre on santim olup, bod- rumda zemini çimento aralık mal- 'tız ocagı mutbah, bir. merdiven altı odun ve kömürl dolap Ve bir. terasi havi olup, dahilen ve haricen yaglı boyalıdır, elektrik ve terkos gel EDRtN bavidi W0 da şahin -Nizamyan ve hissedar Ligor efendiler sakindir. 6 alti cedit numarali hanenin “mesahasi, iki metro seksen santim terbünde olup.> bodrum katinda zemini maltiz ocaği mutbah, bir helâ odun ve kümürlük, zemin katında çini antre ve bir sofa, üzerinde iki oda bir helâ, dolap, birinci katta bir sofa üzerinde üç oda bir alafranğa helâ, bir dolap, ikinci kat çati olup, bir sofa üzerinde küçük bir oda zemini çinko terasi havidir. Deruninda hissedar Madame Amelia ve Ap- raham efendi sakindir. Haricen”) | ve dahilen yağli boyalidir. elektrik ve terkos tertibati vardir. Hadudü; bir. tarafı Ayanofri caddesi, bostan sokağı - madam Ralo varisleri Donna; ve Sarafim hane bahçeleri ve İsakidis hane- leriyle mahduttur? - Temamının kiymeti muühammenesi dört bin beşyüz liradır. Talip olanların kiy- meti muhammenesinin — hisseye - musip yüzde onu nispetinde pey akçesini müsteshiben 27/7/29 ta- | rihinde saat on dörtten on altıya kadar İstanbul icra dairesi mi yede şubesine 34-1362 numerolu dosya memuruna bizzat ve y bilvekâle muracaatla fazla malü- mat dosyasından ita edileceği ilân olunur. | viyetimi a Andre de Ameliyat masası üzerinde, cer- rahın biri, ceset parçalıyor. Cerrah bu cesedin - herşeyini bilmektedir. İnce adale ve sini lerinden damarlarına kadar her- se) Yalnız, ilim, şahsiyetimi , teşkil eyliyen, biz yapan ve milyonlar arasında seciyemizi tebellür ettiren şe) * ruhumuzu - hâlâ keşfedememi; Niçin mi? Çünkü, görünüşte basit olan ruh kadar, hakikatta muğlak ve mürekkep hiçbir şey yoktur... Hoş, ruhu bilmemek, ta- mımamak, - bilmekten, tanımaktan evlâdır. Zira, eyer, benliğimizii neden mamül - olduğunu / bilsek, mutlaka korkumuzdan çıldırırız!.. Vaktile, genç bir mühendisle tanışmıştım. Gayet sakin ve tabii bir adamdı, Sevdiği kadınla ev- lenmek saadetine mazhar olmuş- tu. Karı koca, tam iki sene, yek- diğerlerine taparak seviştiler. Fakat, gecenin birinde, kadını, ansızın kan tutmuş. Bir saat zarfın- da, müteakıben, — iki / safhadan geçmiş: İlkönce, kendini - fahişe s: Ve, hakikatte - gayet gayet iyi aile kadını olduğu halde, ortalığı ağza alınmıyacak - küfür bir daha değiştirmiş. yüksek sosyeteye men- sup bir rus kadını sanmış. — Tols- toy'un lisanile, birçok sözler söy- lemiş. Halbuki, kadın, rusçanın harfini bilmezmiş ... Rusça bilmekte olan mühendis, zevcesinin dediklerini derin bir korku ve hayret içinde dinlemiş. dene Lorde'dan —— — — Ben... Kontes Warska'yım... Ben, kontes Worska'yım... Mühendis, eve, alelâcele bir doktor çağırtmış. Müsekkin ilâç- lar, filân... Hastanın buhranı kalma- mış... Aradan bir hafta geçtikten sonra, mühendis, deli gibi pür heyecan, eve dönmüş; ve: — Bir şey keşfettim, bir şey keşfettimi - diye haykırmış. - Se- nin kontes Worska muhayyel bir hüviyet değilmiş. Bundan bir asır evel yaşamış. Birinci Aleksandr'ın metreslerindenmiş. Beş yaşındaki kızını öldürdüğü için, hapsedilmiş ve mahbeste kendini asmış. Doktor: — Bundan ne çıkar?- cevabını vermiş. -Hiç telâşa düşmeyin! Ribo ismindeki âlim, buna benzer nice vakalar zikrediyor. Şüphesiz ki, zevcenizin - vaktile “okuduğu bir kitap sinirlerine tesir etmiş ve dimağına nakş olunmuştur. As: mizaçlarda, bu gibi telkin binef- sihi hadiseleri nadir değildir. Mühendis, başını sallamı; — Heyhat, doktor... Size, me- seleyi, sonuna kadar anlatmadım. Bundan birkaç ay evel, kız çocu- ğum, gayet garip şerait dahilinde öldü: Annesile beraber gezerken havuza düşüp boğuldu.. Bu iş nasil ceryan etti?.. İzah edemedik. Bu sözler üzerine, doktor, recek cevap bulamadı. Ve, bi bayatını bu kadınla birlikte ge- çirmeye mecbur olan mühendise acıdı. Hakikati — öyrenmiyecek- lerdi. Tenasühün ( yani öldükten sonra başka bir bedende yeniden diri menin) ne demek olduğunu bilen- ler ve ona inananlar için, bu vak: hiç de muamma değildir. müdürlüğünden : Münakasa müddeti : 22/6/29: İhale müddeti : 10 /7 /929 çarş: h Bir Aylığı Asgari kilo Kapalı zarf usülile — 5000 15000 Aleni münakasa —— 400 — 500 1 — Münakasa Adana müddei cek heyet tarafından icra edilecet 2 — Adanada merkez hapisanesi nihayetine kadar yirmi gün müddetle mi gaz yağının 10 /7 /929 tarihinde şartnamede yazılı bedeli muhamme de olmak üzere ekmek için üç 12/71929 şamba günü saal on üçtedir. Bir. seneliği Asgar ü kilo €0000- 180000 ekmek üç yıldız. 4800 — 6000 gaz halis Batum umumilik dairesinde teşekkül ede- in 10771929 dan 930 mayıs akasaya konulan ekmek ve ibalei kat'iyesi icra edileceğinden enenin yüzde yedi huçuğu nisbetin- in doksan lira yüz elli gaz yağı depozit akçesi makbuzu. Bedeli ihale teminatı kat'iye yüzde onbeş nisbetine ilâve edecektir. 3 — İlânat ücretile mukavelename ve masarifi saire muteahhide ait olacaktır. 5 — Şartnameyi görmek va daha ziyade malümat almak isteynler hapisane müdürlüğüne müracaat edecklerdi Bursa Evkal müidürlüğünden : Altı parmak caddesinde kain buharla müteharrik un deyirmeni ve derununda mevcut bulunan makina ve sair âlât ve edevat ile caddeye nazır ve tahtında üç bap dükkânı havi hane ve deyirmen amele da- iresi ve odunluk ve bahçe dahıl olduğu halde maa müştemilâtı Fabrika pazarlık süretile 13/7/929 tarihinde ihale edileceğinden talip olan- ların bedeli muhammeni olan 30.000 liranın yüzde yedi buçı (2250) lirayı mustashiben Bursa Evkaf müdürlüğü Mikdarı 400 Ton SY ğ Mize 1000 Çeki Guraba - hastanesine lüzümu günü saat on beşde ihalesi icra e anlamak üzere her encümenine müracaatları. olan nden: Cins Kokkömürü Kıriple maden kömürü Mangal Odun olan bâlâda muharrer dört kalem hrukat ayrı ayrı aleni münakasaya vaz edilerek temmuzun onuncu dileceğinden talip olanların şeraiti in levazım idaresine, ihale ihale gününde idare