19 Haziran 1929 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

19 Haziran 1929 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 6 Akşam 19 Hariran 1929 çehresine ne kadar isarındaki Ali beyin yı Melâhat ince kıvrak vücudü Rumeti Rumeli hisarı hadisesi Abdülhamit Fehim paşa görüştükten sonra, yapılan tertibat dairesinde takibata başlanmıştı. Rümeli hisarındaki Ali beyih sahilhar bir tarassut ediliyordu. Fehim Paşanın her gün mün- tazamen verdigi raporlar Padişa- ile haftadanberi hin fevkalâde hazarı dikkatini celbediyordu. — Tibbiyeli Nurinin hocası hakkın- da söyledigi sözler boş ve mana- sız degildi. Filhakika, bu müddet zarfında Ali beyin çok şüpheli adamlar gelip gitmişti. Padişah her “akşam bu malü- matı aldıkca hiddetinden yerinde oturamıyordu. * O gün, alınan Habkre göre Ali beyin yalısında yeni bir ictima olacaktı. Fehim paşa' ile Padişah şa kararı vermişlerdi. Melâhatin ihtilğtan memnuiyeti refedilmişti. Omuzundaki yara da geçmek üzere İldi) Genç kıza Talımat vermişlerdi, ayni günün akşamı Melâhat Rumelihisarına gidecekti.. V& Yi Güneş ufuktan, henüz batmış, isarın üstüne penbe ziyalar aksetmişti. İstanbul tarafından. sahili takiben Rümeli hisarında doğru büyük ve şık bir sandal geliyordu. iki çifte hamlacının yavaş yavaş fakat çok ahenkle — çektikleri kürek sesleri, sahil boyunda otur- an ve - gezinen — insanların nazarı dikkatini celbediyordu. t penbe bir meşlaha inmüş, ince kıvrak vücudü ile bu — mühteşem — sandalın — içine gömülmüştü. Akşam üstü bu sahilden buna benzer bir çok kibar aile sandal- ları geçerdi. Melâhatin halinde ve «Aman, o ne şeker Şöy öylül Yarım yaçmak, yakaladılar ve ölümden kurtardılaı | arına döğrü gidiyordu. lısına - bir | Yazan: İskender Fahreddiı da güzel yarşmış, önünde Melâhi ile sandalın içine kurulmuş. oturuşunda, saraydan çırağ edilniş bir kadın edası v Bir yalının rıhtimi üzerinde de- nize bakan iki kişi konuşuyordu: Nasıl.. gideni gördün mü? — Aman azizim, O ne şeker şey öylet — Hele bak... yarım yaşmak çehresine ne kadar da güzel ya- raşmış.. — Vallahi, işte bu, tam Lok- — Fakat. O ne? sandal bir- den bire su almağa başladı | — Yahu sandal batıyor.. | Bu esnada sandalın içinden acı bir feryat yükseldi, ve can hevlile genç kadin kendini - sandaldan denize attı. Hisar sahilindeki bütün yalı- ların pencerelerinde çığlık, kıya- | met kopiyordu. | Melâhat tam yerinde rolünü | oynamağa başlamıştı. Kayıkcılar Fehim paşanın hafi- yeleriydi, Ali beyin yalısıı Melâ- hata uzaktan göstermişlerdi. san- dalın içinde evelden büyük bir | delik açılmış ve üstü mantarla | Hi olarak kapanmıştı. ndalcılar, sahilhanenin önüne gelir gelmez deliğin mantarını karmışlar.. sandal da bu süretle lenbire su almağa başlamıştı. Bittabi böyle bir tehlike karşı- sında bütün kadınlar gibi, Melâ- hat de bağırıp çırpınarak korku- sundan kendisini denize atmıştı. Ali beyin yalısında, beş ki; ibaret olan bütün erkek misaf leri, bu feryat üzerine hemen yalının rıhtımına indiler. Fakat, misafir- | lerden evel, rıhtımda konuşmakta | olan iki kişi — derhal, — yalının önündeki kendi kayıklarına atlı- yarak süratle kazazede - kadını kurtarmağa koştular. Melâhatin sandalcıları yüzmek gözden kaybolmuştur. Sislendirmek Almanların tayyarelerden | tehaffuz için buldukları | vasıta Almanyada — yeni — bir istılah çıkmıştır: Şehirleri sislen” dirmek, Almanlar Versay - muha- desi mucibince askeri tayyareler bulundurmaktan — memnundurlar Bir harp vukunda” almanlar başka memleketlere tayyare — taarruzu tertibi şöyle dursuh düşmanın hava) kuvvetlerine karşı harp tayyare- lerile müdafaada bulunacak vası- tadan mahrumdurlar. Yeni harplerin mühim taarmz ve müdafaa vesaiti tayyare oldu- gundan almanlar hiç olmazsa hasmın tayyare-huvvetlerine başka vesaitle memleketi müdafaa ve mübaf>>> icin çareler düşünmüş- ler v nulmuşlardır. Bu çare de alman şehirlerini sun'i sisler va- sıtasile “tayyarecilerin nazarından gizlemektir. Almanlar bu tahaffuz vasıtasına “sislendirmek,, ismini vermişledir. Şimdi Almanlar gayet yüksek binalı şehirlerin sun'i / sisle setir ve muhafazası kabil olup olmadığını tatkik için Şarki Prusyada Fried- land şehrinde vasi mikyasta tec- rübeler yapıyorlar. Bu tecrübeler 60 adet sis ciha- omuştur. Friedland. şehri civarında gayet büyük su müessesatı vardır. Harp vukuunda düşman tayyarelerinin en ziyade bu mi ita taarruz askeri zile icra ol , bu müessesatın setri kabil olup almadığını — anlamak yapılacaktır. Altmış makine hamızı fahim zasıtasile hamızı kökürt neşret- Hük” kesif dümanlar sa- vurmuştur. z Çıkan kesil sisler su mücsse: gizlediği için satın — nazardan şiddetli rüzgâr olmamasına - ra; men civardaki bina grupları da — İmdat... Diye bağrışıyorlardı. Kazazedelerin hepsini kayığa aldılar ve rıhtıma çıkardılar. Melâhati — kurtarmağa — gelen iki kişiden biri ev sahibi Al B. d Süha B” isminde genç ve yakışıklı bir doktor idi. Melâhati — yalıya zaman deniz suyundan islanmış de kendi asistanlarından " getirdikleri olan ipekli maşlahı genç kızın mütenasip ve kıvrak — vücüdüne yapışmış, bütün endamı bir statü gibi meydana çıkmıştı. Melâhat bayğın bir halde, uzun bir sedirin üzerine yatırılmıştı. Dok- torlar, genç kadının bir an evel ayıltmağa çalışıyorlardı. (Mabadı var) “temizdi baş kâtipl Çehof;tan bir hikâye | Yerine yenisini yapmak içi eski evi yıkmak icap ediyordu. Mimarı boş odalarda dolaştırıyor. ve ona iş arasında bikâyeler an- latıyordum. Yırtık duvar kâğıtları, kasvetli pencereler, — kararmış ütün bunlar bu evde geçmiş bayatların hatıralarını can- landırıyordu. Meselâ, işte şu mer: divenden, bir vakitler, bir sürü sarhoş bir cenaze indirirken ta- butla beraber, tekef meker aşağı yuvarlanmıştı da fena halde Halbuki — ölü hiç tınmamıştı bile;- yalnız tekrar ta- buta - yerleştirilirken büyük bir iddiyetle kafasını sallamıştı. işte, şu yanyana açılan üç kapıya bakın: Burada- hanıra kızlar otururdu. Sık sık misafir kabul ettikleri için daireleri gayet ; ve- kirayı ” müntazaman verirlerdi. Koridorun - sonundaki kapı çamaşırhaneye açılır: Burada gündüz çamaşır yıkanır, geceleri gürültü cdilir, bira içilirdi. Şu üç odadan mürekkep daireyi görü- yor musunuz? Burası mikrop yuv: sıdır, burada ne kadar kiracı öldü! daire kim bilir kimin tarafından Ben o kanaattayım ki bu başka, göze gö yaşıyordu. Dilhassa burda oturan bir aile- Pnin encamımı çok iyi hatırlıyo- rüm. Alelâdaj bir vür ediniz ki anası, dört çocuğu olsun. İsmi Putohin- adam tasav- karısı ve di. “Noter kâtibiydi: ayda 35 rüble kazanırdı. Dindar ve ciddi bir adamdı. Fakirane. fakat temiz yaşarlardı. Orta odada dört ço- ü nineleri oturuyordu. Şu odada, yemek plşiririer, misafir — kabul — ederler. dansederlerdi Soldaki küçük odada bizzat Putohin otururdu. Sağdaki aralıkta ei Yaetle yayı Dü edeliyal battâ Yegoriçin Darilfi isabaka imtihanı açılmıştir. Bu husustaki şartları öğrenmek ve iltemizde münhal buluman Türk Hisanı tar ve bundan dolayı, ceketsiz, yalım | ayak dolaşırdı. Kira olarak Putohi- ne iki ruble verire Bir gün Putohinin karısı öldü. Tabutün etrafına toplanan dört çocuga, Penineye, Putohine ve Ye- göriçe bakt zaman anladım ki, onlar da, bu dairede, kendi aralarında, göze görünmeden ya- şıyan, bir. meçhulun - pençesinç düşmüşlerdir. Filhakika bir hafta Sonra, noter, Putohini kapı dışarı ediyor. Bu hadiseden bir ay geçmeden kirayı 18 gün geç geç verdiler, ikinci ayda, kiranın yarısını, nine getirdi, üçüncü aylığı vermediler. Putohin içmeğe başs ladı, amma nasıl içiş ?! Yavaş yavaş eşya pazara çıktı, — odalar boşaldı. Bütün bu badirede yalnız nine kuvvetini kaybetmedi; sâğar Hsola koşuyor, cuma günleri yahudi evlerinde tahta siliyordu. Bir gün dört çocuktan en büyüğü olan Vasyanın paltosu kayboldu. Ço- cuk mektebe gidemiyordu. Palti arandı. tarandı, nihayet Putohinin paltoyu votkaya kalbettiği anlaşıldı. Vasya ninesinin şalma sarılarak mektebe gitti. Pu tohin bu hale o kadar sıkıldı ki Vasya eve geldiği zamaa, şali aldı ve Segoriçle beraber sokağa çıktılar ve bir daha geri dönme- diler. Bu gaybubetten sonra nine de içmeğe başladı; içtişiçti. Yata- ğa düştü, hastahaneye kaldırdıları küçük çacukları akrabalardan biri Vasya şu Ç aneye gir- indür ütüleri hazırlar, geceleri bira bulmak farlardı Nihayet çamaşırhanedı zaman şuradaki dairede oturan hanım - kızlardan - birinin yanma girdi, geceleri şuraya buraya gön: deriliyordu. - Sonra, ne oldu bilmiyorum... şiltesinin buldular. Müter Takliltesi Re H vi müderris muavir İmtihan Eylül zarfında yabılacaktır. daha fazla malumat almak üzere İstanbulda bulunan talipler Pazartesi ve Perşenbe günleri sabah saat 10 dan Te kadar bizzat ve dişarda bulunanlar bir mektupla fakülte ine müracaat eyler Devlet demiryolları ve limanları umumi idaresinden: Kayseri - Sivas hattı için altmış kilometrelik malzemci ferşiye mü- makasası 27 temmuz 929 cumartesi günü saat (16) da Ankarada Devlet demir yolları umumi müdürlüğünde icra edilecektir. Münakasaya iştirak edeceklerin teklif mektuplarını ve teminat muvakkatelerini yemi mez- kürde saat ( 16,30 )a kadar umumi idare yazı işleri müdürlüğüne yermeleri lâzımdır. Talipler münakasa şartnamelerini (20) lira”muka- bilinde Ankarada malzeme dairesinden Haydarpaşada mubayaat ko- misyonundan tedarik edebilirler. Derlet Demiryolları Reisicumhur Hazretleri tarafından halkın tenezzühü ve Linanları Üi Müdürlüğünden: in açık bulundurulmasına müsaade buyurulmuş olan Gari çifliğine gidüp gelecek yolculara 14-6-29 tarihinden itibaren ve yalnız yaz mevsiminde Cuma Ankara Hareket. Gazi 3 Ahimes'ut Muvasal, Ahimes'ut Hareket Gazi K Ankara Muvasal. mahsus olmak üzere Ankaradan Gazi ve Ahimes'ut İstasyonlarısa ( ":50 ) yüzde elli ücretlerle tenezzüh katarlarının tahrik ettirileceği ahaliyi muhteremeye ilân olunur. Tenezzüh katarlarının tarifeleri berveçhi atidir: AZiMET Saat 10,26 10,07 a710 — 2038 ,, 10,36 15,23 1720 20,48 Muvasalât Muvasalât — Muvasalât - —em ' İ zz B AVDET Saat —— ((- —— —- ğ 10,46 16,28 1732 — 21,— 1058 — 16,40 17AM 21,12

Bu sayıdan diğer sayfalar: