î ; t 19 Haziran 1929 MİZELPAZEN!İ | Selâmi İzzet YEREREARRERRRRE Numara: 6 —Anlamıyorum, dedi, çok sade, çok basıt, çok - itidalli bir kadın | olduğum — halde, beni — neden romantik buluyorsun? Hissiyatımın, romantizmle hiç alâkası yok! Sacide konuşurken oturdu; ben ayakta dürdüm, Münür bi lemekte devam etti: —Romantik demek, zaptu rabıtsız bir hayat süren demek değildi Romantik muharrirlerin romanla- yından hisse kapmamış olmak, kız kardeşiyle aşıkane sevişmemekle, romantizmden — kurtulmuş — olun- maz. — Hayatın — selinden — ve | seyrinden - korkmak, din, ahlâk, yaşayış nazariyelerin Surette değişeceğini, lâzim geldiğini kabul romantizmdır. Dıkkat bu romantizmin sonu çıkmasın, muhakkak değişmesi edememek et Sacide, nevrasteni olup alma- bilmiyor- düm. Yahız. sözlerimin maksadı ve hedefi vardı —Sacide, soğuk kanlı görünmekle beraber, barda olduğumuz geceden daha meyus, daha: bedbahttı. Kederini biraz olsun gidermek için, elimden geler her şeyi yapa-| caktım. Eğer avummayacak olursa, | issiyatına uzun -müddet hakim olamıyacağına emindim. Sacide kaşlarını çattı: — Ama sen de hiç ciddi deği sin. Yalız hoppalıktan hoşlanı- yorsun. Bu hali neden benimsiyor- sun? — Ben değil, o beni benimse- miş. Hoppalık ruhumda yer etmiş. Meşrebimin — hiffeti, — benliğimde öyle bir taht kurup oturmuş ki, ciddiyet, karşısında boyun büke- meyeceği için, semtine bile oğra- mıyor. Ama ben, kendi hoppalı- ğamı, senin ağır başlılığına te: ederim. Durgun bir suyu andıran halin, fakat trajediye has düşün- celerin var. Mütemadiyen hayatın mefhumunu araştırıyorsun? —Sence hayatın mefhumu nedir. kâmil? — Bence hayatın — mefhumu oktur. Hayat, senin bu sualin lar — mefhumsuzdur. - Hayatın 'neden mefhumu olsun istiyorsun? Hayat bir kelimeden ibarettir. Belki binbir mefhumu vardır, f kat bir mefhumu yoktur. Bin bi türlü tefsir edilen bu kelime... Sacide uzun, dalğın —muztarip nazarlarla gözlerimin içine bakar- ken, Münür sözümü kesti: — Malumya — Sacide hanım, Kâmil bey Paradoks - yapmağa bayılır. Her münakaşayı mugala- taya boğar... dedi. — Belki, dedim, her halde çok basit hakikatları çok basit gö- ler ve düşünüşlerle — ortaya atmaktansa, —mugalatayı — tercih ederim. Tam bu esnada odaya iki ha- 'nım efendi girdi. Biri ince uzun boyluydu. Garip bir zerafeti, göz tırmalayan bir şıklığı vardı. Dar ve renksiz yüzünü kızıla boyanmış saçları - çerçeveliyer —ve — solgun- luğunu biraz daha meydana vu- ruyordu. Sağ omuzuna küçük bir demet menekşe- iliştirmişti. Öteki bir kelimeyle güzel Bence güzel kadın, tarif edemediğim, bir iki cümleyle güzelliğinin kanavasını çizemediğim | olunacağı kadındır. — Güzel — gözleri - var.! Vucudu ne güzell. Dudaklarınin kıvrımları görülecek şeyl diye tarif edilen kadınlar güzel değil demektir. Güzel bir kadında, a; burun, dudak, göz, vucut birbirin- den tefrik edilemez. Hüsün küldün. Tarif edilmez, görülür. İşte bu öteki hanımı, tarif edeme- | yeceğim güzellerdendi. Birincisi, Cumhuriyete Şahende Sultan ismini cumhuriyetten - sonra, hökkabazın — şakşağile — Prenses Şahende olüvermişti. Çocukluğu hakkında sarih bir şey bilinme- mekle beraber, Romanyalı bir çingene kızı olduğunu iddia eden- ler vardı. Eski saray döküntüleri | kadar taşımış, mahir bir , Çerkesliğini - kabul etmiyorlardı. Sofrasında oturup, otomobilinde gezenler için * Masri , hem de Misrin — asil ailelerinden — birine (| mensuptu. | İkincisi Şakire hanımdı. Salonda bir aralık karışıklık- | oldu. Pokerciler kalktılar. Hanım- darın bir kısmı tekrar. oynamak, bir kısmı da oynamamak istiyor- | lardı. “Dansedelim,, ve “Otura- lm, oyuna devaml,, sesleri çınladı. Gramafon bir başladı, bir sustu. Piyanodan, kalınlı, inceli sesler yükseldi. 4 medi ) bst hukuk dairesinden: Seher hanım vekili Halit bey tarafından verilen arzuhalde muvekkilesinin kocası Küçük pazarda Mehmet paşa yukuşunda 4Nolu evde sakin iken 11/2/337 tarihinde tegayup ederek hayat / ve memati meçbal | bulunmuş oldugundan geipliğine karar ilası talep olunmuş ve berayi teblig gönderilen arzuhal ikametkâhi meçhul olduğu beya- niyle jade kılınmış ve ilânen tebliği tensip olunmuş olduğundan on gün zarfında cevap - vermediği taktirde —giyap — müamelesi - jl n olunur Asliye Mahkemesi üçüncü | FENER FACİASI Yahut Farelerin Huücumu GRRAERERRERRE Nökili: (Vü-Ni) EPREEBELEEDE Geceleri, tavan arasında gürültü | ettikleri için... Domuz gibi homur- Bütün - bunlara rağmen, kara / fareleri, minyatür geylerdir, alay mesabesindedirler.. Asıl hatırları sayılmıya - seza olan fareler, —deniz fareleridir. Yani, vapurlarda, bilhassa yelken gemilerinde yaşıyan fareler... Tabiri digerle cardonlar! Cardonlar!... Bu deniz fareleri, gemilerde yaşar, gemilerde tenasül ederler; gemilerde ölürler.. Bunlar, bir pen- çede bir öküzün sırmı kanatabi- | lecek kuvvettedirler. İşte sizin fareciklerle bizim cardonların farkı: Birisi flika, öbü- rüsü dretnaot! Bahriye fareleri, müthiş, etheş mahlüklardır. Uzun boyludurlar, GÜNÜN HABERLERİ * Haliç ve şirket vapurları — Haliç ve Şirketihayriye tarifele- rinde — cüzi fenzlâl muhtemeldir. * Silleri Jyoğurdu — İstanbulda şenevi 3,500,000 kilo Silivri yo- ğurdu sarfedilmektedir. * Yeni pullar — Posta idaresi 22 milyon yeni pul - çıkaracaktır. Gazi Hz. nin portresini havi pul- lar iki renkli olacaktır. » Karsa kar yağdı — Bir kaç gün devam eden şimal rüzgârları üzerine Kars — taraflarına — kar yağmıştır. * Divanı Âli — Divanı Âliye tayin edilen Şurayı devlet azaları çarşambaya Eskişehre gidiyorlar. Divan Cumarlesi günü ilk içtimaını aktedecektir. yapılması Havayı - değiştiriniz, Bütün bu şeyler SATİiE * Zeki Paşa geldi — Umum jandarma kumandanı Zeki paşa Ankaradan — şekrimize gelmiştir. Zeki Paşa bir müddet şerihmizde kalacaktır.! * Dahiliye Vekili Sıvasta — Dabiliye Vekili Şükrü Kaya bey, Sıvasa vasıl olmuştur. * Himayeletfal relsi Fuat B. — Himayetetfal Cemiyeti U. reis Kırklareli meb'usu Fuat bey, bu- gün Avrupaya hareket edecektir. Fuat bey beynelmilel çocuk ser- gisine iştirak edecektir. * Sinema fiatları pahalı ola- cak — Önümüzdeki sene sinema fiatlarının — çok pahalı — olacağı kuvvetle — tahmin edilmektedir . Çünkü yeni gümrük tarifesinde sinema filimlerine 4e 15 misli gümrük resmi vazedilmiştir. Bun- dan dolayı Ticaret odasına müra- Tacağt vakı olduğundan Ticaret odası keyfiyeti tetkike başlamıştır. * Kimsesizler yurdu — Şelire emanetinin — Ayasolyada — açtıı kimsesizler yurduna şimdiye kas dar kimse müracaat etmemiştir. Orda burda dolaşan ve geceleri sokaklarda yatan çocukların yaz Mmünasebatiyle — yurda — rağbet göstermedikleri, sokaklarda yat- mağı tercih ettikleri anlaşılmıştır. * Avukatlar ve diş tabipler nin tenezzühü — İstanbul - baro- sanun senelik deniz tenezzühü önümüzdeki Cuma günü Kalamış vaporu ile yapılacaktır. O gün Baruya mensup avukatlar ile aile- leri Tarabyaya gideceklerdir. 21 temmuzda da Türk Di bipleri Cemiyeti bir deniz tenez- züh tertip edecektir. ** İzmirde elektrik tenviratı- İzmir belediyesi umumi caddeleri elektrikle tenvire karar vermiştir. On beş güne kadar tesisata baş- lanacaktır. sinekleri muhtelif mevileri koğunuz, fazla sınan mahalleri” serinletiniz.. için vantilâtör kullanınız. VERESiİYE Olarak takdim eder mucibince azimet ve avdet biletlerir tarihinden itibaren ve ilecej inin kö Metro Han Tünel meydanı: Beyoğlu — Beyazıt: İstanbul Denet Denir yolları ve Limanları nnni müdürlüğün” Pendik - Tuzla arasında vaki (İçme) namiyle maruf Su Menbama gidüp gele kolaylık olmak üzere bu sene de 21 Haziran 929 katarları mahalli mezküre kadar devam etti K yolculara bir iş'arı ahire değin her gün atideki ve İstasyonlara talik edilmiş olan tenzilâtlı bir tarife ü ve mücavir İstasyonların gişelerinde satılacağı ve Adapazar - Tuzla arasındaki İstasyonlardan İçmelere gidecek yoleylara bir suhulet olmak üzere 9/10 Na. katarların ( Adapazar Katarları ) Menba'da birer dakika tevakkuf ettirileceği ve bundan istifade etmek isteyen yolcuların azimette Pendik- biletir farkı ita eylemeleri ve Tuzlada yeniden bilet almaları lazım geleceği Katar No.su Köprü Har. Haydarpaşa Har. İçme Mu. £ 142i 705 18/23 155 22725 955 26/31 13.05 30/35 15.15 32/39 1610 9 10 7.35 8.52 830 947 10.24 11.37 13.30 14.40 15.40 16.52 16,40 17.52 6.57 20.57 hamil olmaları ve avdette Pendikten itibaren Tuzlaya kadae bilet n olunur. köprü Muv. 9. 9.52 11,45 1445 16.57 ALAT 6.58 20.5B he netiyerndir. Byle wüğümek hareketlere — kabiliyetlidirler ki, Alman ordusuna parmak ısırtırlar. Pek mağrur, pok kahramandırlar. Hava tebeddülâtına karşı, bara- metro kadar hassastirler. - İcap ettikçe, hainleşirler mi hainleşirler; inatları rutunca keçi kesilirler. Arapkirliler gibi biribirlerini tutar- lar. Sakın ha, içlerinden birine bir fenalık yapmıya — görünü Derhal müthiş feryadı - basar; yüksektirler, enlidirler, mütenasip- surette, acı acı vıyaklarlar. Hemen- tirler.. Baştan başa adale, baştan başa sinirdirler. Bir. bahriyeli ile bir berriyeli arasında ne derece çeviklik farkı varsa, kara fareleri ile deniz fareleri arasındaki çe - viklik farkıda o kadardır. | Cardonlar, insanların bir çoğun- | dan daha akıllıdırlar. Hele gemi- cilikte, Bahriye Mektebinden şa- hadetnamelidirler - sanki.. — Öyle esnada - deliklerden , karyola, dolap altlarından elli altmış tane fare — peydaları - Verir; ve, sizi, arkanızdan, önü- cecik, o nüzden, kolumuzdan, bacağınız- dan, boynunuzdan, ensenizden yakalarlar , sırırlar , kemirirler , yerler; öyle kuduzcasına , öyle zalimcesine davranırlar ki, bir iki dakika geçtikten'sonra, safi iskelet kalırsınız maazallah ! Bütün deniz fareleri “—arası arayınız, tarayınız, en iyi cins cardonlar, Hollanda fareleridir Vay vay da vay vayl Etheştirler, etheşi Bütün Bahri Muhit, Akdı niz, Baltık denizi ” bahriyelileri arasında dilden dile dolaşan efsa- neleri vardır. Bir tanesi şöyledir: Amsterdamlı bir kaptan, fare- lerden çok iğrendiği için, kendi hususi kahvaltı dolabındaki öte- | beriyi bu musibetlere — karşı mu: hafaza eyliyebilmek emelile iki tane çoban köpeği almış. ( Dikkat buyuruyorsunuz ya; Kedi / değil, | çoban köpeği! Zira, cardonlar, esasen kedi büyüklüğündedir.) Evet, kaptan, iki tane kos koca çoban köpeği almış; bunları ka- marasına bekçi koymuş; bir de & akşam üzeri içeri girmiş ki, iki | | çoban köpeği yı köpeği iskeleti ! Acaba cardon denilen bu fare- lerin gemi tayfalarını da parça- ladıkları vakı . Tabüil., Gemideki yiyecek içecek seyahat esnasında tükenir, ve gene seyahat esnasında fare- lerin nesli çoğalırsa, biçare fare- ler, karınlarını neyle doyursunlar?. Bilbassa, seyahat, faraza, böyle, bir yelkenlide olur da, garson- lar, bir limanda, gemiden gemi- ye geçmek imkânını bulmazlarsa,, İşte, Rotterdamlı Cornelis -da. Wit “gemisinin — mürettebatının başına da aynı hal gelmişti. Şüphesiz ki, kendilerinden kuvvetli addettikleri farelerin - hücumuna uğrayınca, gemiden kaçmışlardı! Kaçmışlardı,, yahut,,, yenilmiş- lerdi... ( Mabadi var )