Ebe köy erkeksiz kalmıştı... — Amanl. Bu nasıl olur ? demeyin. Pek âlâ olur iştel. Meselâ bütün erkekler muharebede ölür- ler; bir kıran gelir, bütün erkek- leri öldürür: Darülbedayide operet İncakmış! — haberi — üzerine, bütün erkeklerin yüreklerine iner; Şehremininin — Hayat — pahahlığı ktür “sözünü duyup erkeklere avele gelir ölürle; Gayri muba- dillerin hali, onların kalplerine sekte verir, ölümlerini intaç eder.. Ölüme sebebiyet verecek balleri saymakla bitiremeyeceğim... —. Velhasılı kelâm, o köyde erkek- derin hepsi ölmüş, kadınlar yalnız kalmışlardı. Eger kadınlar erkeksiz yaşaya- bilseydiler - söylemeğe hacet yok- Hava cennetten kovulmazdı. Köydeki kadınların sayı pit edildi: 300 kadın vardı. Köye 300 erkek, bir. evlenme memuru, ve bir de.... Ebe hanım gönderildi Üç yüz kadın, üç yüz erkekle evlendiler... iyden bekârlık — vergisi için, meşhur “Be- taraftarı ve tak- rir sahibi muhterem mebusumuz, köyün — lağvedilmesi — hakkında ikinci bir takrir hazırlamaya baş- Tadı... ç © takririni hazırlamaya koyul- sun, doküz ay, om gün sonra, 300 kadın, doğum ağrılarına tu- tuldular. Hepsi de, ayaı gece hamile kaldıkları için, aynı gece doguruyorlardı. Bütün kocalar, ebe banımın kapısına toplandılar. - Hepsi de, ebenin, gelip karılarma bakmasını istiyorlardı. n kocası pencereyi " ına megafon gibi tutup, kocalara haylardı : —Bizi rabat birakınız ; ebe hanı- min agrıları var, © da doğruyor!. dolaşırken elini suya soktu, son- ra ağrına götürdü, tozlu olduğunu görünce: — Ha hal.. dedi, bu da tuzlu, bizim su öyleysel. Kadın erkek Darülbedayide “Üçüzler,, temsil ediliyordu. Bu komedide, Hazım, Habibe kadın rolunu temsil eder. İlk temsilde, ikinci perdenin açılması biraz uzadı. Halk- sinir- li. El çırpıp ayak vurmaya başladılar. Bunun üzerine kâfip meşhur Şükrü bey sahneye çıktı, ve seyircilere gecikmenin sebebi- ni izah et — Habibe efendim! kadın traş oluor Temizliği ile meşhur Abdülhak Şinasi bey, bir gün, bir arkada- #iyle bamama gitti. Soyundu, içeri girdi, göbek taşına oturdu, etra- | fna baktı, sonra dönüp arkada- a sordu: — Burdan çıkınca, nerde yıka- mp temizleneceğiz? — Çocuk sever misiniz? — Başkalarının çocuklarını severim. — © halde evleniniz. ZILIL ö D AŞ — Canım - Şerminin — kıziyle senin — oğlun nasıl ikiz olurlar? — Budalamısın” Babaları birdir de ondan ikiz diyorum. 100 lira Borcü - girtla- #ında, cebi me- teliksiz bir dos- damuz vardır Ba zatı şerif . halâsın çaresini ancak bir zengin kızla evlenmekte buldu mağa başladı Tanıdıkların dan biri kendi sine çok zengin, irat ve akar sa- hibi bir dal ka- din buldü. ta- yassut etti. Söz kesildi. Nikâhtan - bir gün evel dostu- muzu bir köşede sıkıştırıp : — İşini gör. düm -dedi-, hay- di buna mükâ- fat olarak bana 100 lira ver. Dostumuz kah- kahayla güldü — Benim 100 liram — olsaydı, evlenirmiydim , “yahi ! — Neden çıplak oturuyorsun ? lere — Ne yapayım. kocam yeni bir elbise hediye etti. Sana nasıl teşekkür edeyim ? dedim. Soyunarak! dedi. Büyük şair Bir gün , mail Safa mer) hum bir mektup almış üstünü okumuş: “Memleketin en büyük şairine. . Zarfı açmadan merhüm Fikrete göndermiş. Tevfik Fikret | zarfın üstünü - okuduktan sonra: | Şen biş, nisan ayının ea “Benim / değil , Hamit olacak . mektabu Abdül. haka yollamış. Abdülhak mit bey mektubu benimsiyememiş. Süleyman Nazif merhuma etmiş... elden ele dolaş- Yedi meşaleci- kapanın kalırdı | — Seni mücbbeden seveceğtu. — Beni ümi hasta zannediyorsun galiba. — Geçen gün kocan aynaya baktıda ben - iki yüzlü değilim, dedi. — İsabet, ben birini çekemiyorum. | | | | Dünya İhlây;yıı; uâinıpun bir zat anlattı: — le yoruluyorsunuz evlat! Ne “yapsamız, ne söyleseniz, ne kadar oğraşsanız, — dünya eski dünyadır, değişmez o... Koca dünyal.. O, sizin gibi nicelerini gördü, nice kimseleri dinledi, nice sözler işitti... Eger pişkinlik dersi almak is- tiyorsanız, dünyadan alınız. Asır- | lar gecer, devirler degişir, harp- lar olur, hudutlar karışır, fakat dünya hazreti Ademin yaratıldığı dünyadır. Güneş garptan balar, şarktan doğar ... Aym on beş gecesi ay vardır, ön bi Si yektur. " a ah aüzelen bön; yüz aynı gündür, geceler, aym gece.. Fırtmalar aymı sesle gürülder, gönyek yi Hürüelü şakar, gik aynı, homurtuyla gürler. Sonbahar gelir dür, kış gelir, baharda tomurcuklar açar, yazın başaklar sararır... Dünya bu oğlum! Sen değişir- sin, başkalaşırsın.. Bütün beşe- riyet - fani — mahluklar - tinetten tinete —geçerler. İnsan iradei eüzriyesini kaybedip renllen renge girer... İnsanların da, Felek gibi Meşrebi nasazları dönektir. Fakat dünya, bundan beş yüz bin sene GS İnsana biraz Şeytan karışınıştır. evlat, halbul sıdır, © değişmez ol Güldüm, ve dedim ki —A ihtiyar. Dünya, e senin Bikyeee aei sekizinde ula ve Edirneye kar yağdı- ğimi işittin. mi?. Yaş meselesi — Kudumiye — Bir gün Yahya Kemal beye sordular: — Kaç yaşındasınız? — Ya"s8.'ya 481 — Nasıl olur. efendim, 38 ile 48 in arasında 10 sene fark var. Yaşınızı bu kadar mi bilmiyor- sanuz? elimden kaptırmak ihtimalim var- dır. Fakat yaşımı kaptırmak ve kaybetmek ihtimali olmadığından, hiç hesap etmem. Üç dilek Mesut Cemile sorduk: — Dünyada en çok neyi se- versin ? — Üç şey ve şöhret. Şaştık : — Şöhreti* para — ve sonraya mi birakıyorsün? — Tabiü değil mi yal. Parayla iyorum, — içtikten / sonra coşu- yorum, musiki kabiliyetim artıyor, bukabiliyetimlede söyretimi temin ediyorum. Amerikalı Milor Hamilton, bir gece misafir olduğu otelde,sarhaşluhla garson- lardan birini katletmiş, ve ne y: toğının farkında bile olmayarak odasına girmiş. Biraz şonra otel sahibi telâşla gelip: — Milor, demiş, me yaptınız?.. Garsonu katletmişsiniz!.. Milor soğuk kanlııkla - cevap vermiş: — Hesaba geçiriniz! dedi: Para, içki içkiden dünya Allah yapı- —