— gelen zavallı adam Sahife 6 Akşam 20 sene g;çi;kteı; sonra.. — İspanyada başlıyan ve “Amerikada biten macera Aşklarını birbirlerine söyliyemiyen aşıklar nasıl anlaştılar — | İspanyada Endülüş — şehrinde Don Rikardo isminde bir adam oturmaktadır. Don Rikardo yirmi yaşında iken Madgittt kendi akrabasından Dolores isminde bir genç kaza aşık olmuştur. Rikardo aşkının bütün şiddetine rağmen sevdiğine açılmamış, deki hisleri genç kıza söyliyeme- miştir. Halbu ki bu eşnada Dolo- res, delikanlıya karşı gayet ilt fatkâr davranmıştır. Aradan aylar geçmiş, zengin bir Arjantinli Doloresle evlenmek istemiştir. Dolores bü teklifi veddetmiş, lâkin ebeveyninin ısrarı karşısında ağız açamamıştır. Genç kız o za- mana kadar ile çok iyi in Rikardoyu çılgıncasına — Ne dersin bu zengin adam- la evleneyim mi ? diye sormuştur. Rikardo karşısındaki — mahluk için çıldırdığı halde gene aşkını söyliyememiş ve : — Evlen!. Böyle fırsat bir da- ha çıkmaz.. Cevabını vermiştir. Dolares bir müddet sonra zengin| Arjantinli ile evlenmiş ve Rikardo| izdivaç merasiminde sevgilisinin şahidi olmuştur. Dügün alayı kiliseden — çıkarken — bir aralık Dolores / ipekli — mem yere düşürmüş, Rikardo biç kimseye göstermeden bu —mendili — alıp cebine atmıştır. Bi hafta ennra gn —auliler İspanyadan Arjantine gitmişlerdir. Bu. seyyahatten sonra tamam 'yirmi sene geçmiştir. Yirmi sene Rikardo, Doloresin aşkını kalbin- de muhafaza etmiştir. 40 yaşına hayet bun- ayevel bir işinin takibi için dan Arjantine gitmiş ve birkaç gün sonre yeni dünyada — sevgilisine rast gelmiştir. 18 yaşında İspanyadan ayrılanı Dolores 38 yaşma gelme- sine rağmen — hâlâ gençligini, güzelliğini muhafaza eden bir kadındır. İki eski arkadaş bir- birleri ile öteden beriden ko- nuşurlarken — bir —aralık — Ri> karda daima yanında- taşıdığı sevgilisinin ipekli mendilini yan- lışlıkla cebinden çıkarmıştır. Dolores ken gelinlik mendi- lini derhal tanımış ve Rikardo- nun kızarıp bozarması — üzerir karşısındaki — adamın Tefrika numerosu: 57 CASUS MEKTEBi NORA DAVİ! Mis Her ikisi de görecekleri cezayı ve uğrıyacakları akıbeti kolaylıkla tahmin edebiliyorlardı. Kapiten / Filip genç kadının ayaklarına kapanmış, yalvarıyordu:. — Allah aşkına Mis Nora beni bu felâketten kurtar!.. beni - bir yere saklal Cephede ölmiyecek kadar talü yüksek bir vatanda- şının şimdi burada harpsız ve gürültüsüz, bir düşman kurşunile ölmesine nasıl müsaade edebile- ceksin? Kapı bu esnada üçünçü defa ve gayet şiddetli olarak çalınıyordu. Madam Hüzberg evvelâ kendi itidalini topladı; sonra Amerikalı j Dolores sevdiğini anlamıştır. Bunun üzerine Dolores boynundaki pantantifin kapagını açmış: — Bak... İçinde ne var?.. Diye Rikardoya göstermiştir. 40 yaşın- daki aşık pantantifin içine bakınca kendi resmini görmüştür. Dolores bundan sonra: — Yirmi senedir bu resmi ya- aımda / taşıyorum... Senin beni sevmediğini — zannediyordum ... Halbu ki sen de beni seviyor- muşsun.. demiştir.. Dolores bunun üzerine eski kocasını, servetini bırakarak yir- mi sene sonra aşıkı ile beraber İspanyaya dönmüştür. Doloresin kocası şimdi kendi- Aile yadigârı! Oğluna intihar edece- ği zaman kullanması için ip bırakıyorl. Fransada Şa- lon şehrinde M. Jan Dübo ismin - de ve 55 yaşında zengin bir çiftçi kendini —asarak intihar etmiştir. Çifçi 28 yaşın- daki oğluna bi- raktığı bir mek- tupta, şu satırla- ı yazmıştır: bu iple babam ve büyük babam da kendilerini asarak intihar etmiş- lerdi. Sen de intihar edeceğin za- man bu aile yadıgârını kullanır ve çocuğuna #a bunu kullanmasını vasıyet edersin» Uçurumdan uçtu İzmirde Karantinada Sanailar Mektebi arkasında asma köpı yanında feci bir kaza olmuştur. Belediye tanzifat arabacısı İbrahim; köprüden geçtikten sonra hayvanın azgınlığı yüzünden araba ile bera- ber uçurumdan aşağı yuvarlan- mıştır. İbrahim Hayvamı idare edeme- miş ve 15 metro yüksekten aşağı uçmuştur. — Araba parçalanmış ayvan telef olmuştur. İbrahim müteaddit yerlerinden ağır surette | lar aksam Halk sütunu Matbaa makinecisi aranıyor Pedal ve büyük matbaa. makinelrine forma sıkıştırmada ihlisası olan ve icar hında makineye KABat vürebilecek bir. Gaston Perie su bendinin ka- | pilarını henüz açmışdı. ki, sed- | din üstünde balık avlamakla | meşgül Matiyü — coşkun, coşkun akan sulara bakarak birdenbire bağırdı: — Heyyy Gaston — kapılar kapa bir kadın cesedi varl.. Öyle hızlı bağırmıştı ki bendin bekçisi olan Gaston, akan suyun şakırtısı arasında, işitti. Bendin üzerinden eğilerek baktı, bir şey görmedi, fakat nehrin mecrasını takip etmesi ihtimalini düşünerek kapıları kapamaya başladı. Kapı- duktan sonra Gaston bir defa daha eğildi ve sordu: — Nerede bu ceset? — Ta önümde; ikinçi kapının altından geçerken gördüm.... son- ra gözden kaypettim |. Gaston müstehzi omuzunu silk- di. — Pek âla... nerde ya?.. — Yahu... İnan be, sana gör- düm diyorum, hatta siyah bir etekliği ile uzun siyah saçlarını gördüm! Filhakıka durulan suların altın- dan bir ceset gözüktü. — Aman oluğu kapa. — Korkma bir kere bendin içinde ya kaybolmaz ... Dur bir kanca getireyim. Onların bağrışmalarını - duyan ikâ komşu koşmuşlardı. Hep bera- ber cesedi bendin içinden çıkar- mak için uğraşmaya başladılar Ceset bir kadına ait idi Çıkarıpta kenardaki in üstüne yatır- dıkları vakit dört adam önlerinde bu kadar güzel ve genç bir kadının olmasına şaşirdilar. Kadı 'nın köylü olmadığı giydiği Elbise ve ayakkabılardat belli oluyordu. bırakan kadın aleyhinde da- va açmnıştır. İçki yasağı Müskirata zehir katmalı imiş! ü Am;rikı:ıb içki :;çıkçgîğ a arşı büyük bir mücadele açılmış- tır. Ekseriyetle tal çakcılarla polisler arasında müsa- demeler olmakta ve iki taraftan da bir çok kimscler mecruh ve | maktul düşmekter Bu müsademelerin önüne geç- mek için Amerika kadınlar birliği cemiyeti - hükümete — müracaat etmiş ve irtolu — meşrubatın “serbest satılmasına müsade edil- mesini istemiştir. “Cemiyetin fikrine göre hükümet içkilerin içine hafif miktarda zel koyarak — sattırmalıdır. - Bu zel anı yavaşça ölüme sevkedece- ğinden halk, gözü korkarak içki içmekten vaz geçermişi in sergüzeştleri esir zabiti — kolundan yatak — odasındaki altına soktu. — sesinizi çıkarmadan burada bir ölü gibi yatımz! Madam — Hüzberg — sabahlığını arkasına alarak henüz yatağından çıkmış gibi sokak kapısına koştu. Kapıda Binbaşı Veller sabırsız- lanmış bir halde göründü. | — Seni uykudan uyandırdım | galiba, değil mi yavrum? !' — Ah,. şimdi umda - seni tutarak karyolasının görüyordum. Vellerciğim...! — Nasılsın bakayım.. dünden beri ne var ne yok? — Ehemmiyetli hiç bir şey yok, likyetlerini gösteren bonservisleriyle Mar-, din Vilüyet matbass Mrdiriyöüne tah: riren müracaatları. Yeni otomobil plakaları hakkında Şehremanolli Yoni yaprüağı ulumo- Şekli ve mahalli uğundan bahis Kartimiz diyor bil plakalarının vex'i fena ve malizurlü ol özün bir. moktap aldık. ki « Yen! vazedilen olamabil nümeroları bilhassa — geceleri / seçilmiyecek — kudar küçükter. İstanbul işareti yarine hume- darı büyültmek her halde Tâzımdır; plakakır için Amerikada intihap edilen € sol çamurlağun “hstü. Tüzası » homcer ümümiyetle her yerde kabual edilmişvir Bu süzetle, ckalliyeti Toşkil edon aru baları ekseriyoti toşkil ederilere - bonzct, mek kolaylığı vazken hopsinin - birdlen onmerolarını alb üst etmeğe mecbur ölmek düzümsüz O masrafi ve bir çok müşkilâı mücip olmaktan buşka, tenvi: ga kapularının bi söbep - kosilip uza- Ulmasına da yol açmaktadır Ahmet Tlilmi — | |Bu gece hep seni düşünerek nihayet! derin bir uykuya dalmıştım. şim- diye kadar uyumuşum... rüyamda bep seninle uğraştım. Saat kim lir kaçtıri Konuşarak içeriye girdiler. Alman zabiti paltosunu çıkardı ve yorgün bir halde nişanlısının karyolasına uzandı. — Hastahanede bir aydan beri yatmağa alıştım da, şimdi bir az yol yürüyünce — haylı — yoruldur sevgilim.. gelir gelmez karyolana uzandığım. için sakın beni tayip etmel Genç kadın kahkahayla gülerek: — Aman Veller, dedi, sen de hissettirmeden bir insanla alay etmesini ne güzel bilirsin. Sonra daha samimi davranarak yanına oturdu. — Nasil istersen öyle otur! Ben senin istirahatından ve sihhatın- —Yeni gelenlerden Leon Frau fikrini söyledi: — İntihar edeli çok olmamalı Böyle vakalara alışkın olan ben- din bekcisi cevap verdi: — Evet daha tazelll Hepsi cesedin önünde durup bir müddet seyrettiler, sonra böyl yerde bırakılmayacağını dü- şünerek, bir el arabasına koyup Seou Traşunun samanlığına rüp köylüye teşhir ederek tini anlamağa karar verdiler. Samanlığa geldikleri vakit naşı bir ot yığınının üzerine koydular, sonra Fraşo gelip geçenleri ça gırmaya başladı: Gez.. Az buraya gell.. Bak 1... Sudan bir kadın çıkarıl- du. Taniyor müsün... Eyi bakt.. Ha Bak siyah etekliği var... Kaldırda — çoraplarına bak ha. Kaldır !... Tanınmayınca arkadaş- larına dönüyor : dan başka bir şey arzu etmiyo- rum. Zabit genç kadının saçlarını okşamağa başladı. — Ah benim güzel bülbülüm! yine tatlı tatlı söylemeğe - başla- din .. hastahanede sensiz. geçir- — Ben buralı değil demedim mi ?.... diyordu. Bir ihtiyar cesedi yene ettikten sonra — Haaa.. ben bunu bir yerde gördüm. Evet aklıma geliyor, bu dün buradan geçen çingenelerden biridir .. İnanmadılar. O esnada Fraşo, karısını eve, çocuğu kucağında girerken gördü: — Adel... Buraya gel? — Aman! ben ölüye bakamam korkarım! — Sana gel diyorum... Teşhis igin bir bak? Fraşorun - karısı içeriye girdi, bir müddet ölüye baktıktan sonra başını salladı: — Hayir tanıyamadım... Fakat pekde, Deminki ihtiyar atılı — Benim dedigimi dinleyin bu bir çinğanedir. Fakat o esnada Fraşonun karısı bir müddet daha cesede bakdıkdan sonra: — Aman Allahım... Aman Al- lahım... Diyerek cesedin önünde diz. çöküp ıstavroz çıkardıktan sonra kocasına döndü: — Tanıyamadınız mı Şeuv... Bu senin kız kardeşi — Kız kardeşim mil? hiç tanımaz ı? yoksa medin? — Dün Akşam saat dokuzda geldi.. Alu senedir görmemiştim. Benden para istedi.. Kocası onu birakıp / kaçmış ha. Büha ne.. ben öyle hayırsıza para verir mi- yim.. Vermedim.. İntihar edece- iini söyledi. Amaaannn. Böyle insanlar dünyadan yok olsun dahir eyil Mangal devri — Bağlardaki kütükler soğuktan nasıl muhafaza ediliyor Ren nebri sahillerinde bir çok bağlar vardır. - Bunların ” üzümü ile yapılan şaraplar pek meşhur- dur. i Her zaman ilk baharda kütük- leri ayazdan muhafaza için naftalim buharı kullanılır. Fakat bu sene- nin soğuklarına karşi bu. usulüm hiç faydası olmamıştır. M. Berntel isminde bir bağcı, kütüklerin aralarma mangal ko- mayı düşünmüş, ve bu suretle derecei harareti — 2 den -|- 2 ye çıkarmağa muvaflak olmuştur. O civarın bağları bu usülü tatbike karar vermişler ve şimdiden yüz binlerce mangal sipariş etmişlerdir, —— Sen söyledin de, ben de hayatta böyle kimselerin çok ol- duğunü tahayyül ettim. — Sen çok yüksek kalpli bir kadınsın. İnsani düşüncelerinden dolayı seni takdis ederim ! Alman zabiti bir müddet otu- rup nişanlısıyle şuradan buradan digim saatleri hatırladıkca çıldı; racak gibi olıyorum. Oh.. Sihhat ve, bileriyet, » inaanlar “için we büyük | saadetmiş. — Bunu — senden ayrı | yaşadığım şu kısa zaman zarfında anladım. Madam — Hüzberg, — karyolanın | altında ölüm teri döken vatanda- şının o dakikadaki halini düşüne- | rek içini çekti: — Evet sıhhat ve hürriyeti bele sıhbati yerinde olup ta yalnız bürriyeti elinden alınmış kimselerin, hali ne kadar fenadır, değil mi — Şimdi bunu nerden hatırla: din? konuştuktan sonra genç kadına dedi — Haydı aşağıya kadar zah- met ediver de anneme buray geldiğimi baber ver; gelsin birlikte kahvaltı yapalım.. Zi | ben hastahaneden sevinçle çık- gım için biç bir şey yimedim. — Beni mazur gör.. gidemem... — Niçin ? — Çünki senin hastahaneden çıkar çıkmaz benden evel anneni görmen lâzımdır. — Ben, sen darılmayasın diye dogruca sana gelmiştim . ( Mabadı var )