Akşam 10 Nisan 1929 Güyanda kürek mahkümlarının hayatı P İdam kararı makümlara asıla- cakları sabah haber verilir ve her kesten gizlenir. Böyle oldu- gu halde Kürek makümları dai- ma karardan bir akşam evel haberdar oluyorlar? Bu da anla- şılamayan bir sırdır. Haspelin yanından çıktıktan iki saat sonra bu mahkümu hatırla- dim, hapishane müdürüne Has- Pelin ne olduğunu sordum. — Haberiniz yok mu edildi, dedi. — Fakat Güyanda ondan başka cellât yoktu.... — Cellât bulmak kolaydır . Yalnız Haspel bu işi başkalarının beceremeyeceğini ileri “sürerek giyotin makinesini kendisi hazır- Tardı. Şeytan adasında I5 sene Güyanda İl dö Diyablı yani Şeytan adası isminde bir kaya vardır. Mücbbet kürek cezasına mahküm olanlar iptida bu adada yalmız yaşarlar ve beş sene geç- tiğikten sonra asıl Güyana nak- ledilirler. Şeytan adasında bir iki hindistan cevizi ağacı ve adanın sahilinde pek çok köpek balığı vardır. Vatana — hiyanet — cürmündan dolayı mücbbet kürek cezasına mahküm edilmiş olan bahriye mülâzimi Ülmo bu adada tamam 15 sene yalınız başına yaşamış, ancak bir kaç hafta evel Kayene gelmişti. ğ Ülmonun bu kadar çok zaman idam çıkmış, her kçe Sendisini unut- sonra daha 10 adasında kaldı ve söylediğine bakılırsa adada daha bir çok seneler kalacaktı. Fakat Ülmo kur hareket etti, Kayen rahibinin tevassutunu temin etti. Bunun içinde protestan iken katolik oldu. Rahip Faler bu macerayı şu suretle anlattı: — Bir kaç sene evel adalar - daki — mahkümlardan — birisinden terkere aldım. Benden “kate- » € ve dine ait bir kaç kitap istiyordu. İstediği kitapları hemen bülup gönderdim. Aradan 6 ay geçdi, ayni mah- kümdan daha yüksek bir kaç dini €ser talebine dair bir tezkere ——— Tefrika nümerosu:55 muştu. aldım. Güyanda bunlardan daha yüksek dini eser yoktu. Bumun için bir incil gönderdim. Dört ay sonra bir mektup al dımı: bu mektupta Ülmo kendi ziyaret etmemi rica ediyordu. Havanın fena olmasına razmen kalkıp Şeytan adasına — gittim; üştüm. Bana katolik iği z “ İyice düşünün, 6 ay sonra tekrar sizi ziyarete gelirim , dedim. 6 ay sonra adaya gittiğim zaman Ül- moyu tamamile nura mazhar olmuş buldum. Şimdi Ülmo katoliktir, katolik manastırında yatıp kalkıyor. Va- 'tana hiyanetin cezasmı çekti ve çeikiyor. Bütün istediği umutlar masıdır. Bu sebeple Ülmo ile ğü- Tüşmenize tevassut edemem.. * * * Etraftan topladığım — malümata nazaran Ülmo kayene gelir gel- kat bir türlü iş bulamamıştır. Hizmetçiliğe razı olduğu halde “Eski bir bahriye zabiti hizmet- çi olmaz, * diyerek kimse ken- disini kabul etmemişti. Evelce ailesi kendisine az çok yardım ettiği halde katolik olması üze- rine bu yardım da kesildiğinden pek fena bir vaziyette kalmıştı. Bu suretle aylar geçtikten son- ra nihayet “ Kentiri , ithalât ve ihracat müessesesine tecrübe için muvakkaten kabul edilmişti. Kentri “müessesesinin -nerede olduğunu öğrendim, gidip ticarel- hane sahibini buldum. — Evet Ülno burada çalışıyor, D kaler gelmer dedi ve bir yer gösterdi. Sonra şu vakayı anlattı : — Dün akşam mağazadan çı- karken bazı nümüneler. vermek üzere cevine kadar — götürdüm. Kendisini salonda bıraktım. ve nümuneleri almak için içeriye gir- | dim. 10 yaşında küçük bir kızım | war. Salonda bir yabancı görünce | dostlarımdan — biri - zanmederek kendisine “ Bonjur Mösyö , de- miş ve elini uzatmış. “Baba, gelen mösyö ağlıyor , diye bağınıyordu. Salona girince n yanaklarından — yaşlar — Niçin — ağlayorsunuz? — diye sorunca — heyecanla çu cevabi verdi; | Mabadı var ) 10 Nisan 1920 BENiN HATIRATI Nâl Bir gün hamamda yıkanıyordum. kapalıydı. içerde kadın - çığlıklar Gözümü açtığım zaman, ne göreyim? Aaaa; — © halde, mesele anlaşılıyor: Fazla hanımın, muhakkak sürette bir ruhi kastalığı var: Munhasıran zevciyet hayatı, kendisini alâkadar| ve tahrik etmiyor. Zevceniz, mutlaka kendini gözetletmek, seyrettirmek istiyor. Belki de sizi seyrettirmek, Delikanlı: — Teşhisi iyi koydunuz!-dedi.- Hem — kendini hem de beni seyrettirmek... Bakınız, geçenler- de ne olduğunu size anlatayım. li: (Va-Nü) Başımı sabunlamıştım: Gözlerim rı düydüm. Başıma su döktüm. Bizim yeni apartımanda, yatak odamızla misafir salonumuzun or- tasında banyo dairesi var. Akşam üzeri, işimden yorgun argın döndükten sonra banyoya girdim, yikanmağa başladım. Ba- ü sabunladığım - ve gözlerimi sabun kaçmasın diye sımsıkı ka- pattığım bir sırada idi ki, sokak kapısının zili çalındı. inledir beş kadın - arka- mez kendisine bir iş aramış, fa- | Nikola Kolin Marwl Albani Van Petroviç Mate 5 de- 2 FERAH SiNEMADA ŞEHRAZAT devre bütün (lim bir dafada - Bu günden itibaren şaheserler, şaheseri 5,000,000 altın mark sarfıle tücude gelen bin bir gece masalı Siyare Vü0la Mümessilleri: DOLORES KOSTELLO - Muazzam filim. Pek yakmda Pek açık ve dekolte tabloları h: eden nim üryan bir çok alüftelerin cidden tem: leri, İlâveten : ler, işte Büyük gala ve çapkın KOLEN MOR üüü en irlikemmel AŞK PERİSİ genceli veaym komedli, Parisin büyük artitlerinden JAN MARSO er akğam misli Hamesbük müzafleriyelle 44 kilo altın Evelki gün Eskişehir istasyo: | 'nunda bir hadise olmu — Tran matiacmaudn İ oğlu Hüseyin E. nin beraberinde götürdüğü bir bavul seyyar polis memurlarının nazarı dikkatini cek betmiş ve muayene olunmak üzere açıldığı vakit ağzına kadar sarı sarı altın ve mecidiye ile dolu olduğu görülmüştür. Tren Eekişehirde fazla kalınıya- cağı için keyfiyet telgrafla İzı Müddei umumiliğine bildirilmiş İzmitte yapılan tahkikat netice- sinde bu altınların Hüseyin E. nin kendi mali olduğu — anlaşılmış, yalnız altın için fazla tren ücreti alındığından, altın nakliye üzere üç'misli ücret alınmış ve | mizde lerdi. Konuşa konuşa ilerlediler. Janyo odasının tokmağı döndü. * Fazıların sesini duydum : * — Buyurun içeriye. * Gözlerim sabunlu olduğu için meseleyi anlıyamayordum. “ Birdenbire, üç beş kadın çığlığı ve — kaçışmalar — düydüm. Ve, hamamın kapısı güm diye kapandı. | ” Derhal başıma bir. kaç tas su düktüm. | Gözlerimin sabununu temizle- | W dim. Birde ne bakayım? Hamam | erkekli kapısı önünde bir kadın cantası, bir kadın eldiveni teki, bir kadın i, başka bir kadın çantası, | dim. İ de yabancı kadınlarındı. | Mesele — anlaşılıyordu! - gün Rejsör MiŞEL KERTEZi HAYAT HİTİNLARI BETİ BLAYT MALKOLM MAK GREGOR OPEA DA Önümüzdeki Perşembe akşamı ASRİ SİNEMADA KADIN YOLDAN ÇIKARSA ir eser. Bu filimde arzı endam üzel ve mütenasip vücutları eramı tehyiç edecektir. Kabareler, gece batakhane- ütün bunları filimde göreceksiniz. iki aktüalite; filimli gazete ve Pathe - Ganmont - Metro İstirahat esnasında yeni artistler tarafından BÜYÜK VARYETE eldivenleri kaçışmışlardı. “Doğrusu, bu rezaletti. Kadınlı VARNER OLANT - Niğdede hastahane Niğdede münteşir Bilgi refik- okuduğumuza — nazaran , mezkür şehirde bazı hayırperver lar, hastahane yaptırmak için bir arsa mübayaa a teşebbüsatta bulunmuşlardır. valör Mekmet Al e bir zat, bu sıhhi Niğdede faaliyet gösteriyor. 45 senedir. muallimlik yapan İstapan Gurdikyan Ef. | 45 senedir bilâ inkıta Türkçe muallimliği yapan İstapan Gurdik- yan Efendi için Ermi tarafından önümüzdeki Cuma gü- nü saat on beşte Tokatlıyan ote- linde merasim yapılacaktı pan Gürdikyan - Efei e başlamasının 45 inci etmişler ve bey. isminde gaye uğründe cemaati İsta- in muab- edilecektir. salon kapısını da misafirleri oraya sokacak yerde yanlışlıkla hamam kapsını açmış, misafirleri buraya sokuvermişti * Kadıncağızlar da, beni, kar- | şılarında çırıl çıplak göri şaşkınlıklarından ve hicaplarından ideki çantaları, mendilleri , yere — düşürmüşler , bütün — dünyaya - teşhir İmiştim. 'Hiddetle giyindi: “Yatak odama çekildim. * Hicabımdan misafirlerin yan- 'na gidemedim. | gitmesini asabiyet Onların çekilip inde bekle - “ Karıma fena halde çatacak, kavga çıkaracaktım. “ Nihayat, geldi; Misafirler, bir saat kadar. beklediğim zaman görmez | | bana yaklaşmak istemediğini PARİSTE: sekiz ay VİYANADA: altı ay fevkalâde alkışlanmış enfes bir| filim görmek isterseniz , yarın akşamdan itibaren : irae edilecek olan : GÖNÜL ISTERS (MOSYO ALBERT) gidip görünüz... ADOLF MENJU CEyGiz EVLATLARI Asya üzerinde hakiki bir ka- sırgayı andıran Cengiz ahfa- danın istiklâlleri uğrunda yap- miş oldukları ” mücadeleleri gösteren fevkalâde film. Yarın akşamdan itibaren ilin Mümessili : aksısını İşi bir a KINYÜM LABARAK her yemeklen sonra bir likör kadehi «KİNYÜM LABA- RAK> en fazla kuvvetten düşmüş hast darın bile az zaman sarfında iktisay ve iadel küvvet için Kaf olduğu gibi en eski ve en müxmin kansızlıkları ve zafie vale vö tedavi eder. En n ahi bu şayanı hayret i iYan zail olur. Hastalıktan, ilen zayıflamış olanlar, vaktın. dan evvel neşvünema bulmuş çocuklurın inde iztirap çeken genç Teti me inkişaf devrel | kızlar, Tohusadan kalkan kadılar, yaşım iletlemssi hasebila kavvetsiz kalnış ihe tiyarlar, kansızlar ve bilhassa hali nokas bette bulunanlar herhalde KİNYUMLA» BARAK nerle şarahim içmelidirler. Her — | oturduktan sonra çekilip gittiler , “Kakrım, odama geldi. Ben, somurtüp - oturuyordum . Müthiş boralardan evel, hava nasıl sa- se ben de, O an, ©o derece 'azıla, boynuma sarıldı : Affedersin, yanlışlık oldu. iyerek, hamamın kapısını açıe | verdim! - dedi. , iki yanağımdan şapır şupur öperek ilâve etti Misafirlerim ilk önce utage dilar, sıkıldılar, kaçıştılar nmmaâ tavırlarından - seni — pe iklerini — anladım... A benim güzel kocacığı , öylü nefis bir erkek güzelisin ki.. *Bu eve taşındığımızdan min söylemiştir “O gün, ilk defa olarak ben) ptü, ve benim oldu. (Mabadi