â g i 1 Nisan 1929 —ĞV enç mühendisin keşfi Yüzünden bir dava Davasını gördürmek için hırsızlık etti, gene muvaffak olamadı Fransada Liyon şehrinde M. Bulon isminde genç bir. mühen- dis otomobilleri kolaylıkla hare- ket ettirebilmek içir bulunmuştur. Genç rası olmadığından, keşfini etmek için M. Marona isminde büyük bir garaj sahibine müracaat etmiştir. Sermayeyi Maron icadı Bulon almak üzre taksim edecek- lerdi. Bir kaç ay bu süretle çalıştık- tan sonra keşfin neden ibaret olduğunu ögrenen Maron, Bulon ile kavga etmiş, artaklığı bozmuş, kendi hesabına işi idare etmeğe başlamıştır. Bulon mahkemeye — müracaat etmiş, fakat dava bir türlü ruyet edilememiştir. Bir gün, Bulon, garaj — sahibinin “ötede beride “Benim tanıdıklarım var, bu da- vayı senelerce süründüreceğim.. dediğim işitmiştir. Buna bir çare nihayet davayi gördürebilmek için garip bir usule müracat etmi Liyon polis müdürüne bitaben, “Filân sokakta — oturan, filanın “etomobilini bu gün çalacağım malümunuz olsun,, diye bir mek- tup yollamıştır. O gün filhakika otomobili çakmıştır. Mühendis yolda - tesadüf ct polise otomobili çaldığını kendisi — tevkif etmesini söyleyince Bulon Berlin zabıta: Son zamanlar- da caniler ve hırsızlar otomo- billerden istifade * ederek zabitanın elinden kaçmağa muvaffak- oluyor- lar. Bu sebeple Amerika ve Av- rupada polislere hırsızları takip için yeni nakıl vasıtaları tedarik — edilmektedir. Berlin zabitasi bir çok yeni üsüllere müracaat eyledikten sonra taşıya - Mühendis Bulon tevkif edilmiştir. Zaten Bulonun arzu ettiği de bu imiş. Sirkat cürmünden dol yı muhakemesi olurken garaj sa- hibi aleyhindeki davasından bahs etmek istediğinden bunu yapmış. Fakat zevallının tahmini boşa çıkmıştır. Sirkat filinden mahke- mesi görülmüş, diğer davadan bahsetmek- istediği zaman onun fayni bir mesele olduğu söylenmiş- tir. Mühendis sirkattan ve polis müdürüyle alay ettiğinden dolayı bir hafta hapse mahküm olmuştur. Hırsızları takip için.. sı çok süratlı motosikletlerle techiz edildi AESAA Bu motosikletler canilerin kul- lana bileceği en seri otomobil ve motosikletlere yetişebilecek sürati haizi CASUS MEKTEBİ Mis NORA DAVİS in sergüzeştleri | onun bir İngiliz olduğunu anladık- tan sonra çok daha fazla açımıştı. adı Ü Madam Hüzberg takip edilirken... genç kadın nişanlısından ayrılıp hastahaneden çıkınca apartımanına| gitmişti. Madam Hüzberg © sabah ziya- retinden pek ziyade memnundu. Zira; gerek nişanlısı binbaşı Vil- lerden, gerek orzdaki mecruh ar- kadaşı yüzbaşı Hartmandan çok zühim haberler almıştı. O, gece, Mösyö Loverin bir ca- sus sıfatile kurşuna dizilmesinden mütcesir olmamış değildi. Bilhasa Fakat, kasını ö elinde, bir baş- iden kurtaracak bir kuvvel yoktu.. ve mademki kendi de vaziyetini hüsr idare edeme- takdirde aynı akibete uraya- bilecekti; şu halde Loverin ölümü | karşısında süküt etmekten başka ı katle takip etmiştir. M. Hüzberg 'ne yapa bilirdi? Mamafi M. Hüzberg zekâsı il cesaretini çok güzel telif etmiş bir kadındı. Yüzbaşı Hartmanın M. Hüzberg ENVER Paşa | e | | kümeti, ıiim Halk sütunu Bir şikâyat in İç bir tehlik tmak ük haftenin bita hurena apartımanın — penceresinden seslenerek, Tütfen — bu dÜ büyük şukuran kapattırılmasına binmet buyur alasın rica etmiş ve üsürel aidesinin nazarı dikkatini ecip ececeğine dair vand almıştım. Bu güne kadar hâla bir şey yapılmadı. Bir kaç gün sonra güneşin hararetile de teaftün de Şüphe Jgötürmeyen bir çirkin ve aynı zamanda tehlikeli manzaraya - Beyoğlu belediye #İnlp heman ve âcilev bir nihayet vera geğini üüt ederiz — Karilerinizden Osman Nari Eğer iğfal edildinizse.. Mahkeme, işinize bakar Rarilerimizden — birinden mektup aldık: «Or boy isminde Balatta bir” kızla nişanlanmış; bir müd- dat borabar yaşamışlar, <O> bey. bu uğurda 500 Jiradan fazla para sarfet: miş.. Tam aikâhları olacağı bir sırada kızın bir başka kimse ile nişanlandı büyük bir tessürle - haber almış! -Bu bedbaht genç bizden soruyor. hiç olmaz sa venliğim paraları geri alabilir miyim? Moseloyi tetkik ettik: nişan ve sair aoraslm gl mühiyetimde ise mahka maye müracaatla iddiayı hükük ede Yunanistan Tamirat hakkında Bulgaristan nota verdi Deyli Telgrafın Atina muhabi- ri bildiriyor: Yunan hükümeti | Bulgaristanın - tamiratı meselesi akkındaki — mülâhazatıa — dair Yunan — hükümeti — notasında kafandaris - Molof. mukavelesini bildirmiştir. Maahazan Yunanistan, Bulgaris: tan taahhudatını ifa eylememekte devam eylediği takdirde Yunanis- tanın Bulgaristana karşı taahhu- datını ifada müşkülâta tesadüf edeceği devletler tarafından tas- dik edilmesini rica eylemiştir. Bundan dolayı Yunanistan Bulgaristan — tarafındı famirata ait tediyatın tehiri mas edildiği takdirde Yunanista- 'nın mulahazatını devletlerin derpiş eylemesini istemişti, Her halde Yunanistan mezkür mukavelenin ahkâmını tatbik eder- ken Yunanistan , Bulgaristanın matlübatına karşı yapacağı te- diyatta Bulgaristanın tamirat he- sabına / vereceği paraları tenzil edecekt hakkında yüzbaşı Hartmandan | aldığı malümat üzerine düşünmeğe başlamıştı. M . Hüzbergin umumi harp başladığı günden beri, mevcudi- | yetini kendisinin de idrak ettigi bir noksanı vardı Türkiye daki — malüma- ti pek az ve nakisti. ” Bilhassa Berline geldikten sonra kendisin- de bu boşluğu daha fazla gör: meğe başlamış ve gazetelerde sık sık tesadüf ettiği türklerin harp cephesindeki şayanı hayret kahramanlıklarını merak ve dik- Türkiyenin barita üzerinde gör- dügü vâsi hudutlarını tetkik et> meğe - başladıkça, merakı - büs- bütün artınış Fransızların o gün düşmanla çarpıştıkları iki mühim cepheye mukabil, Türklerin dürt mühim Her akşam bir. hikâye 'Alimel Farit Paya, gene güyet zaril bir surette giyinmiş; Teşvi- kıye caddesindeki konağının salo- aunda, aşağı yukarı dolaşıyordu. Purosunu — tüttürüyor; — ve hususi otomobilinim gelmesini bekliyordu Bermutat randevusu vardı. | | © esnade, içeriye, oğlu Mehmet girdi: 27-28 yaşlarında, fakal bakınca 35 gösteren bir genç... Baba ile oğul arasında ne büyük bir tezat mevcuttu..Ağabeyle ki birader gibi duruyorlardı. — Sizinle ciddi ve hayati bir meseleye dair konuşmak - istiyo- rüm, efendim.. Ben, artık evlene- ceğim... Ahmet paşa, hem mutehayyir. hem memnun göründü: — O000, maşallah!... yet, kafam - kitaplarından kaldırarak azıcık da kadın düşünmeyi akle- gözüne kestirdiğin bir genç kız 'var mı bari? — Belkis Nadi kanımla anlaş- tık... — Hangi- Belkis Nadi?. bakayım... Haaa., Şu Bağdı lisi merhum Nadi Sarı, kıvircik göğüssür ve kalçasız!..Modern bi bir zevkin olduğunu tahmin ede- mezdin... Bari gidip, onu, senin için istiyeyim... İnşallah mesut olursunuz. Merbum anneciğinle benim gibi... “Merham anneciği, gibi mesut olmak?.. Mehmet Saip, bir lâhza bu saadeti düşündü. Annesinin ne zaman lâfı geçse, kafes arkasın- da, babasının yolunu geç vakit bekliyen iri, mavi ve yaş dolu görler aklına gelirdi. Ahmet Ferit Paşa gittikten sonra, Mehmet Saip, uzun zaman, annesinin mutavaatkâr - bedbeht- lığını dümdu Evlendiler. Ferit> Paşa — oğluna - şöyle bir tekliftee bulunmuştu: — İstersen, kendine man filân tut. İstersen, ikinci edeyim. İstediğin gibi, döşe daya .. Mehmet Saip de, karısı ile ko- nuşmuş; ve Belkis, apartımanda oturmakdanşa, Teşvikiyedeki mü- kellef konağı tercih etmişti. Ya- tak odalarından mada bütün o- daların, — salonların — aralarındaki düvarları yıktırmış; tekmil katı bir studio baline gel ; gizli köşeler, alçak möbilyelerle bir artist yuvası yapmıştı. Evlenmelerini mütaakip, konak çaylar, ir apartı- konağın cephede — düşmanlariyle — karşı karşıya — bulunduğunu — hayretle görmüştü. M. Hüzberg bu cepheleri şu süretle tayin ediyordu : 1 — Çanakkala, 2 — Filistin, 3 — Sarı kamış, 4-— immare. Cenç kadın, bü. tasnifi bir alman mecmuasında o esnada intişar eden askeri mekaleden almiş ve - Filistin — cephes Çanakkaleden sonra en mühim | bir harp — cephesi — olduğunu ve Almanların o havalideki İngi- liz kuvvetlerini hud'a ve desiseyle oyaladığını öğrenmişti. M. Hüz- bergin hatırında kalan yalnız bir şey vardı Amerikadan gelirken Londrada asker yüklü bir çok vapurların Port-Saide hareket etmek üzere tipl.Doğrusuya: bu derece asrileşmiş 'tını tamamiyle sana tahliye| Baba ile oğul zeler, danslar, bususi balolar,ı. Bile mukabele, Belkis de, kadınlı erkekli dostlarına ziyarete gidiyordu. Bu hal, ilkönce, eylence düş- künü olan Ahmet Ferit paşaya; boş göründü. Gelin - kayın peder, pek anlaştılar. Lâkin, paşa, oğlu- nun, günden güne sararıp soldu- ğunü, saçlarının beyazlandığını,ve eylencelere iştirak etse bile, bir köşeye çekilerek, süt dökmüş kedi gibi oturduğunu farkediyor. Hasılı, Saibin rahatı, buzuru kaçmıştı. Belkisin evde bulunmadığı ( ve nereye gittiği mechul olduğu ) bir gün, Ferit paşa, oğlunun yanına yaklaştı. Mehmet Saip, başını avuçları içine almış; düşünüyordu. Nen var, çocuğum?... Kedere Hem, bana açık Ben, se Bel- kıs, seni bedbaht ediyor, değil mif — Evet, baba... — Onun, sana göre bir kadın olmadığını daha ilk günden anla- mıştım! Sen, hayatını kitapalrına hasretmiş ağırbaşlı O ise havai meşrepl.. 'neresinden dönülse kârdır,, diye bir darbı mesel vardır. İstersen, onu tatbik edelim. Ayrılınız... Bak, şimdi Belkisin nerede bulundu- ğunu- bile - bilmiyorsun ... Belki hâlâ temiz kalmış bir kadındır. Fakat - kadınlı erkekli - eylence- lerde, (bilhassa, senin iştirakten çekindiğin eylencelerde ) ergeç birinin metresi olacaktır. Ve, sen, bunu anliyacaksın. ” Mehmet Saip, iri mavi gözleri yaşlarla dolu, cevap verdi. — Söylediklerimiz baştan aşar iıya kadar doğru. Fakat, imkânı yok, ondan ayrılamam. Her şeyine rağmen her şeyine rağmenl. Ahmet Ferit paşa, oğlunun yaşlı baktı, baktı di erkekler eski ka- dınlara ne kadar beziyor! -'dek İşte tapka — merhüm — annci Tıpkı... Tıpkı, Nükili : (Hikâyeci ) Musolininin ekseriyeti- Romadan Deyli. Meyle- bil liyor: 25 martta İtalyada icra - lunan umumi intihabta faşist fır- kası hiç beklenilmiyen ekseriyeti arime kazanmıştır. Sinyor Muso- fini lehte namzetleri listesi” 8500000 ve 136000 aleyhte rey Müntehiplerin - yüzde — doksanı istimal eylemiştir. eyalette faşızimin aleyhine tek bir rey verilmemiştir. En çok aleyhte rey veren yer Milâno şeh- ri dir ki burada 23000 mukabil rey verilmiştir olduğunu görmüştü. Hattâ mülâ- zim Korbeyin , vapurun kaptan mahallinde kendisine söylediği şu sözleri iyi hatırlamıştı. Ükşieei — n demişt — “Filistinde İngilizler lüzu- mundan fazla “asker tahşidine mecbur kalmışlardır. Bu mecbu- riyet dolayısiyle başka cephelerde hasıl olan boşluğu yeni gelen fırkalariyle dolduruyorlar.., Şimdi anlaşılıyordu ki” İngiliz orduları şarkta çok meşguldu. M. Hüzberg, önündeki harita üzerinde tetkikat yaparak şark- taki itilâf devletlerinin vaziyetini kavramağa çalışıyordu. Filistin. cephelerinde Türk ve Alman zekâsının böyle İngilizleri iğfal edecek kadar harikulâde bür bile yarattığını kulaklariyle işidip inandıktan- sonra Türkiye harbiye (Devamı var )