— medim.Her ue -Sofra örtüsü düşerken | gürültü eder mi ? — İçinde tabaklar, çatal biçaklar tuzluk ve biber- likler de vardı. Biberler herkesin genzine kaçtı, hapşırmadan canımız çık- tı.. kirayı, on beş gün evel haber vermeli ki, parayı tedarik edebilsin- ler... Kalender insanlar. Eh!.. Böyleleri de lâzımdır. — Beşinci katta kim ro müdiri Natık lar da kendivin d — Geriye en üst kaldı. ve iğne iplik y me'zün.! Üst tarafını an- | larsin.. Artık ben gidiyc iniz, bir Seiâmi İzzet naklediyar serğisinin bir başından | girip öte başından çıksa- nız, gördüğünüz portre- lerden aklınızda ne kalır?. hiç değil mi?. İşte benim de kiracılardan aklımda sönük, belirsiz birer hayal kaldı. Hayır, hiç bir istediğim, hiç bir söyleyeceğim yok. ihtiyar cadı, metelik me- | telik 5000 | Fındık, haydi yürül 'Tekir 1 bi oki sAyakların “Kedi köpek mem ayınız.» mirnat CASUS MEKTEBİ Mis“NÖRA DAVİS Bu suretle, tehlikeli mesaimin mahsulü — olan — yazılarımın — size vasıl olduğunu ben de öğrenmiş olurum. - Berline — geldim . geleli henüz — müsterihane — bir — uyku uyumadım. İşte bu $inyalı sizden aldığım gece rahat bir uyku çekcegim. İmza: Nora Davis Madam Hüzberg bu mektubu, | Pariste ikamet eden Amerika or- dusu istihbarat zabitlerinden Ka- piten “ Skot , a yazmıştı. — Artık vaziyetinden emindi. Ertesi sabah Alman zal cepheye gidecek- derdi. Mektubu valizinin gizli bir in sergi İi üü n köşesine yerleştirdi ve karyolasına uzandı. Fransız harp cephesinde bir tetkik seyah S ge Trenden henüz inmişlerdi. Madam Hüzberg İstasyon ka- pisının önünde yüzbaşı Vellere dedi ki: — Şu karşıda görünen köye eskiden bir defa gelmiştim, ister- sen oraya / gidelim. Nışanlısı bu teklifi kabul ede- rek başını salladı. bekçilil ti edeceğin ze- ata gözlerimin önünde şöyle bir resmi geçit yap- tırdım. Bir ukalâ; yeni zengin; bir birileriyle geçineme- yen mirasyediler; işin ala- yin tertip eden gazeteci ve karısı; banker ve terzi kız... Yanımda da mey hane, kıraathane!.. Istan- bulun tam gözüne düş- müşüm. .n( Ç1t' ci Siz misiniz — Evet -Ben € u bi fendim — Pek âlal gitti! bir Yahu «sefa Yürüdü insan - in | y v | geldini der'BEl Kâ kalemi aldım, artlma ha va künu te'min et gellelim. Bunüun ü ak bir yer ahanelı ve askeri abarlarından — başka - bir bina yoktur. Tanıdığın köye git ni mecburuz. M. Hüzberg, mutavaatkârane hareketinden çok Alman zabitinin memnundü İstasyondan. çıktı F ve yarım saat kadar yol yürüdüler. Yolda bir müayene noktası ” önünden geçiyorlardı. Alman neferi bu iki meçhul yolcunun yolunu keserek sordu: — Nereye gidiyorsunuz? Yüzbaşı cevap verdi: — Şu görünen köye... — Orası memnu mıntaka da- latmak istiyorum.. — Harp — cephesinde serbest Vbenim - çok ihoşuma “gider, her | sene gelerek iki üç hafta burada | kalırım. ladır. Akşam yemegini yedikten sonra dostuma sordüm: — Bana bu sene hangi odayı verecksin? — Ros teyzenin odasını. Bir saat sonra dostum - beni, bir iki hafta benim odam ol. olan. Ros teyzenin odasına kac götürdü sonra.. — Allah rahatlık versin diye- Köşelerin birinde, odaya namı verilen, Roz teyzenin büyük bir yesmi asılı idi. Ben ondan hiç bahsedil bülmak ümüdiyle ©: bir kö- şesinde;duran eşki bir yazıhanenin gözününaçtn, Fek — Fakat ben bu imza sahibini tanımiyorum! — Erkânı harbiye rcisi general Ludendrofu nasıl tanımıyorsun? — Benim amirm olmadığı için. — Senin amirin kimdir? — Mensup olduğum tabur ku- mandanı ... — Musade almak için kendisi- ni görmeme delâlet ediniz! — Baş üstüne. Nöbetci neferi bir düdük çaldı ve toprakların arasından derhal bir asker peyda oldu. Görülüyordu ki oralarda - gizli Asker, yolcuların yirmi adım kadar | uzatmıştı. mniyetin yok mu? A i olan mektup- * Sevgili J * Siz benim niçin mektukları istediğir ınlayamamışsınız. Ben dünyada her ihtimali düşünen bir kadınım. Benim korkduğum şey ölümdür. “ Mesela si> bir düellede ve * yahut bir kazada ölseniz -Allah göst ermesin- insan hali bu 6 iz, babanız... Kardeş- hepsi bu mektupları bulacaklar ve sırrımızı anlaya- caklar... Halbuki biz bu sırı ebediyen saklayacagımıza yemin etmiştik... “ Sevgilim size çok ağır aflar yazdım. * . Fakat mektuplarımızı bir “ mezarda yatan aşıklar gibi yan Halk s Bir Hadın aramıyor — k j ni arınıdan BĞ ae ayel rüavut bir kayanın dibine ki kumandan çadırına geldiler. in ihbarı, üzerine çadırın - önüne çıkan tabur. kamandanı , Velleri görür — Vay yüzbaşıml Böyle; ansızın nereden çıktın? Diyerek Alman zabitine elini bir tesadüf ile tanışık Tabur kumandanı eseri olarak — yüzbaşı çıkmıştı. Kumandan çok nazik bir adam- füzbaşının mühim bir casus- ı'mı ettikleri kuye kadar bir oto- ve müreffehen gönde- rilmesini emretmişt Kumandanın — çadı dakikadan farla kalmar ( Mabadi