Sahife 2 TEMAŞÂ HÂYATI Zafer Sarhoşları münasebetiyle Şehremaneti tarafından muavenet gören Derülbedayüin yegâne vazi- şüphe yok ki, - (bir çok- | zannettiği gidi)- — yalnız güldürmek ve eylendirmek . Bu neviden bir tiyatro sesi, aynı zamanda, ahaliye şaheserlerini — tamt- 3, sanat zevki aşılamakla da dtir. bir nokta var: tuara idhal edilecek esleria, “beşeri, bir mahiyette dan şaheserler meyanından seçil- eti vardır. Halbuki, rgın Zaler Sarhoşları , eri, değil; “ hristiyani ,, di lik harsına istinat etmesi do- le bir çok Avrupalılar için fakat, babala- müslümon terbiyesi almış bu günün İâik Türkleri için?.. Ha- yarl atkörlığının cidden meclâbu a mühterem dostum Ertu; in affine mağruren söy- liyeyan ki, «hristiyani bir piyes clen Şillerin Hile ve Sevgisinden socra, bu son intihabr muvaffakı- yetli bulmadım. Haçlı, papaslı, Allah Babalı, ve isevi özlü bir eserin - mesleki güzelliklere malik olmak dolayısıyle, - Darülbedayi temsil heyetini cezbetmesini istigrap et- miyorum. Onlar, varsınlar, Strir bergin Zafer Sarhoşlarını kendileri | okusunlar, tetkik etsinler, hattâ lâzımsa bazı parçalarını ezberli- yerek kendi aralarında oynasınlar; - lâkin, — İstanbullurum — bununla sahne terbiyesi alabileceğini san- masınlar. Darülbedayi rejisörüne yapılan hücumların ekserisini, haksız ve nabemahal bulmaktayım. O, Rus- yadan avdet edip de aramıza karı- şalıdan beri, -munsif olanlar inkâr edemezler ki,> temsil mücssesemiz, nizam, intizam ve bilhassa sahne- nin “gözle görünen, leri noktasından mahsus bir surette terakkı etti. Fakat, “kulakla işiti- lan, cihetleri Bu cihetlerin aksadığı; ve, ciddi bir himmete mütevekkif olduğu kanaatindeyim. Evvelâ, tercemeler, - ( cümleri kıvramamak, ecnebi darbı. me- selleri, ekspresyonları ve idyomları dilimize lâfzan geçirivermek yüzün- den)- fena yapılıyor. Sonra, bazı aktör ve ak- tristler, türkçenin edasına yabancı-| dırlar; lisanımızı herkesten daha iyi ve numuncei imtisal bir surette konuşmaları, teleffuz. etmeleri lâzemken, kelimeleri eziyor, büzü- yar, lüzumsuz yere uzatıyorlar. Bazılarının sesleri de asıl savt mahreçlerinden çıkacak yerde, Düşün, ne saadet: mehtaplı bir gece, gemimiz, düşman gemisiyle onlar bizi baltalıyor, biz onları baltalıyoruz. Ve, kan akıyor... borda bordaya gelmişiz; — Hayırl Yanlış manlış işitme- dim... Harp olacakmış... Ne âlâ, 'ne âlâ... — Niçin ne âlâ?... — Öyle yal... Eylenirdik!... — Canım, anlayıversen eişte... Çel şükür mükemmmel filmuz vara. — Âla, bineriz... Mehtapta fışır | zuruma bir yol yapmaktadır. Yol programı En ehemmiyetli yollar iptida inşa edilecek Nafia vekâleti yollar hakkımda bir mesai proğramı tanzim etmek- tedir. Bu proğrama güre yollar bir kaç kısma ayrılmaktadır. Birinci derecedeki yollar tıcarı ve idari ehemmieti haiz olanlardır. Elyevm. birbirine yakın olan yiöyetler arasında bir yol rekabeti Meselâ sonla Ordu ile Trabzon, Gire- irbirine rakiptir. Bu günkü mahalli yol faaliyetine göre Diğer taraftan Erzurumla, Trab- zun arasında bir yol vardır. Rize vilâyeti " Erzurum ve civarındaki nakliyatı elde etmek için faaliet sarfetmektedir. Diğer şehirler ara- sında da ayni tarzda rakabet ceryan etmekti Nafia vekâleti memleketin bazı yerlerinde görülen bu vaziyete nihayet vermek istiyor. Yapılan yol proğamına göre şark) vilâyetleriyle sahil şehirleri arasın- 'da en münasip yol olarak Trabzun, Erzurum yolu kabul edilmiştir. Bu sene bu yolun icap eden yerleri tamir edilecek ve kamyon nakli- yılııu müsait bir hale getirilecek- Tnnse Maktr yolar p aa tatbik edildiği otomobil ve kamyon iyatına ait faaliyet artacaktır. Şose ve köprüler kanunu Nafia Vekâletinden gelen bir telgrafa göre şose ve köprü iş- kri hakkında esaslı bir. kanım hazırlanmaktadır. Kanun B. M. Meclisinin bu içtima senesinde Ççıkacaktır. Bunun için bütün” Vi- lâyetlere talimat verilmiş bazı şeyler — sorulmuştur. — Vilâyetler bundan sonra yol için ayrılan arayı hiç bir suretle başka e Ene b S Yol parasından şimdiye kadar girişilmiş olan taahütler hakkında Malumat istenmiştir. (Vâ-Nü) fışır denize açılırız... ei — Bir kere kara muharebesi yaptık bir de deniz muharebesi ya- parız. — Amma bu sefer, Müthiş kan dökülecekl Kleopatranın gözleri, kıvılcımlar| saçtı: ŞEHİR HABERLERİ Ticaret odaları bankası istanbul ticaret odası T0 bin lira tefrik etti Bundan iki sene evel Ankarada ticaret odaları kongrası aktedil- mişti. Bu kongrada ticaret oda- larının bütcelerinden yüzde on tefrik ederek bir banka tesisine karar aer İktisat vekâleti İstanbul Ticaret odasının ue miktar para tefrik ettiğini sormuştur. 70 bin liraya baliğ olan bu parayle bir arsa almmıştır. Vekâletle oda arasında bu para yüzünden bir ihtilâf çıkmış, vekâlet paranın — süreti sarfına itiraz etmiştir . Vekâlete verilen cevapta banka tesis edile- ceği zaman odanin bu parayı vereceği bildirilmiştir. Liman şirketi Şark demir yolları idaresinden Şikâyet ediyor Liman şirketile Şark demir yol- ları idaresi arasında bir ihtilâf çıkmıştır. Liman şirketi, Şark de- mir yolları hakkında İktisat veki letine ağır bir şikâyetname gön- dermiştir. Bu şikâyetnamede şark demir yollarının limanın inkişafına mani olduğu bildirilmektedir. Tütünler tedavi edilecek Tütün inhisarı umum müdürlüğü İzmir baş müdürlüğüne yeni bir emir göndererek Tütünlerde “Ak- damar, Cürüklük, Gök,, hastalık- ları bulanan Gâvur köy, Mene- men, Foça, Seydiköy ve Torbalı mıntakalarindaki Tütünlerin “For- molin, mahlülile tedavisini bildir- miştir. İzmir Başmüdüriyeti — ayırdığı İmemurları havaleler açıldıktan son- ra bu köylere gönderecek ve tat- bikata geçecektir. Memurlar çif- cinin fidanlar için ayırdığı yastık- ları (Formolin) den geçirecekler- dir. hastalığın Tütünlerin yüzde 90 hastalıktan salim yetişecekleri muhakkaktır. Başmüdür. bey bu bususu kat'iyetle söylemektedir. Tütün bayileri beyiye resminin tezyidini istiyorlar Tütün satıcıları cemiyeti Maliye vekâletine müracart ederek beyiye bakkının azlığından şikâyet et lerdir. Tütün bayileri satıştan yüzde dört almaktadırlar. Cemiyet bu mıktarın yüzde altıya iblagını © kadar göreceğim geldi ki. — Lâkin, korkarım, bizim aımız onlarınkinden fazla akacak, Kleopatral Casus zabit Ari, serdarla hem fikir olduğunu bir kere daha ilân etti: — Muhakkak ki bizim kanımız daha fazla dökülecek, bizim ge- milerimiz onlarınkinden — pek ziyade - yanacak! - dedi - Zira, Oktav, Yanya taraflarında, Am- brasya körfezinde müthiş hazırlık- larda bulunuyor! Evet, korkarım, bizlerin fena halde kanımızı döke- cek. Birleri — yakacak! Berbat edecek! — Ohl Ne iyi, ne iyi .. öyleyen - Kleopatraya , diye bakıyorlardı. Hayır, O, delirmemişt | İlk tedrisat müfet Türk barfleri Talebe 20 gün zarfında okuyup yazabiliyor İlk mekteplerde yapıları tetkıkat talebenin türk harflerini, arap harflerine nisbetle çok kısa bir zamanda ve çok kolaylıkla öğren- diklerini göstermiştir. Evelce arap harflerini ancak 4,5 ayda ögre- nenler şimdi türk harflerini 20 | gün zarfında ögrenmekte, okuyup | yazma bilmektedir. işlerinden bir zat Türk harflerinin ilk mektep- lerdeki tesirleri hakkında bir mu- harririmize şu izahatı vermiştir. — Türk harflerinin ilk mek- teplerde verdiği netice çok şayanı memnuniyettir . Bir kaç aylık tecrübe ve tedrisatın neticesi, derslere başlandığı gün besler S A a Şimdi en gabi bir çocok bile kolayca türk harflerine alışıyor ve az bir zaman içinde oku) yazabiliyor. Şimdiden tahmin et tigimize göre Alfabe, Türkçe kı- Taat ve imlâ derslerinden sınıfın- da kalacak talebe yok gibidir. Dahiliye Vekâletinin bir tamimi Şehremaneti ve Belediye me- murlarma maktu harcırah verik- memesi hakkında Dahiliye vekâ- letince atideki tamim yapılmıştır. “Bazı Belediye ve Şehıremanı lerince — Belediye ve Emanet memur ve müstahdimlerine Cem- iygti belediye veya Encümen kararı ile mühtelif nispet ve miktarlarda maktu harcırah ve- rilmekte olduğu müfettiş rapor- Tarından anlaşılmaktadır. 15 Mayıs 335 tarihli Mülkiye, Harcırah kararnamesine iave olma-| sı lâzım gelen memurini belediye hakkında da harcırah karaname- sinin tatbikı ve ahkâmı mevzuai kanuniye veçhile muamele ifası duzumu tamimen tebliğ olunur. inhisar idaresinin Tütün depolarındaki amele Tütün inhisarı idaresi bu sene Avrupada Türk tütünlerini teşhir etmek üzere vasi mikdarda sigara imâl ve ihraç etmiştir. İdare bu sene az miktarda tütün mübayaa etmiştir. Bu yüz- den Bebek, Kuru Çeşme, Orta- Abır. kapudaki — amelenin köy, miktan azalblmiştır. Ancak bu günlerde Koca Eli fütün mmtıkaşından ve İzmirden külliyatli mikdarda tütün geldiği için kadro harici bırakılan amele tekrar almacak ve fabrikaların faaliyeti tevsi edilecektir. Şuni, mavi bir boşluk.. Bu denizin üzerinde, bizim gemilerle onların gemileri borda bordaya vermiş... Bunları ne coşkon, ne şairane bir tarzda söylüyordu. Antuanla maiyetindekiler, ne diyeceklerini bilmeden - dinliyor- lardı. Kleopatra, devam ediyordu. Onların bordasından bizim bordaya askerler atlamış... Bizim bordadan onların bordasına asker- der atlamış... Çala balta, biribir- lerini kesiyorlar.. Ve, kan akıyor.. Ahhk... Kan fışkırıyor.. Ah.. Kıp kırmızı kan.. Kıplarmızı... Kip- | kırmızı kan göğdeyi götürüyor... | kıpkırmızı kan, denizin mavi ve kurşuni / sathım kıpkırmızıya bo- Abhh... Gelinlere dair Ceçenlerde ba şütunda - sizin' karşı karşıya geçmiş, kaynanalı m adam akıllı çekiştirmiştil Hatta hatırlar mısınız? Bir arak benz — Yılanla geçinilir amma k: 'nana ile geçinilmez.. Diyecek kadar işi tim.. Dün matbaaya gelirken karşır ma Nakiye hanım çıktı.. Nakiye hanımı tanımaz misi- mu?. Kendisi dört gelinin kay- ileriletmiş- nanasıdır.. Beni görünce yakama yapışmıştı — Gel bakalım, dedi, siz gazetenizde kaynanaları çekişdi- rirsiniz ha L. Nakiye hanım . benim cevabımı beklemeden inefes nefese devam etti: Oğlum senin “ Yılanla geçi- nilir kaynana ile geçinilmez ,, sö- zön yanlıştır. Onun aslı “ Yılanla geçinili amma kaynana ile ge- çinilmez , dir. Anlatayımda dinle: Bundan tam bir ay evel. Bir sabah ortanca oğlumun gelini ile kavga ettik.. — Dişlerimi takayımda şu bın- zıra iki üç söz söyleyeyim.. Dedim.. Fakat nereyi aradıysam dişlerimi bulamadım.. Yok, yok, yok.. Dişsizde hiç konuşamam. © benim bu dişsizliğimden bil fade söyledi, söyledi, söyledi.. Bem tabii içim içimi yedigi halde put misali sessiz kala kaldım.. Nihar yet yorulunca dişlerimi çıkardı, bana verdi. Meğer kavgada bana laf söyletmemek için böyle bir bile yapmış.. O günden ber gelinler arasında bu adet oldu.. Kavga edecekleri zaman bir bahane ile dişlerini ele geçiriyor- lar.. Ve bana söylemediklerini brakmıyorlar.. Dişlerimin aynından bir takım daha yaptırdım , fakat Böra gğmedi. Kozum oğlum bana ir akıl ver Nahiye hbanımın bu sözlerini dinledikten sonra vakıa kendisine bir akıl veremedim, veremedim amma kaynanalara da hak verdim. Dedikoducu İNT KaT ibrahim glllelmmnın ilk eseri İbrahiti Müteferrika tarafından tesis edilen Türk matbaacılığının iki yüzüncü senesi münasebetile bir sergi açıldığı malümdur. İbrahim Müteferrikanın ilk bas> toğı tarihin kalıplarının eski mat- baai amirede bulunduğunu alâka: darlar temin ediyorlar. Devlet — matbaasının — şimdiye kadar aranmamış anbarlarında bulunması çok muhtemel olan bu kalıpların çıkarlarak umumi mü> 'zeye nakli çin Maarif vekâletine rengine , bu şehvet rengine öyle ihtiyacım var ki ... — Sükün bul Kleopatra... Klcopatra, evelce de söylediği- miz gibi, son zamanlarda fevkelâde ü bir asabiyet içindeydi. . Kana ihtiyacım var L.. ideriz | Kan dökeriz, canr Ürzülme. : — Çabuk gidelim... — Çabuk gideriz. — Hemen gidelim. — Hemen gideriz. — Bu gün... Derhal bu gün firmez.. — Nelar söylüyorson, Kleopatra? Mümkün mü bus. (Mabadi var)