Halk mekteplerinde fısıltılar: Ders arasında — Nasıl.; başladın mı? — Yakında hepinizi ge- çeceğim.. — Bu ne sür'at, canım? — Ne yapayım? Nişan- hm, kendisine eski harf- lerle yazacağım mektup- ları iade edeceğini söyledi! * * — Anneciğim görüyor- sunyal!.. Bak, bu harflerle yazı yazmak ne kadar kolay: B,A: BA... bir daha B,AA: BA.. oldu BABA! harfleri yan yana getirince her şeyi kolayca yazabi- öğrenmeğe Kadın ağlamağa başlar: — BABA dedin de bana rahmetliyi — hatırlattın, kızim! Bu esnada muallimin sesi yükselir — Hanımlar! konuşmak Garsonun nezaketi! Eski devirde, sarayda yerilen resmi bir ziyafeti mütcakip, süferadan biri halâya gitmek ihtiyacını hissetmiş. yavaşça gar- sonu çağırarak kulağına: — Bana 100 numeroyu gösterir misiniz? Deyince, garson derhal: — Buyurunuz! , Demiş ve halâyı göster-| miş. Sefir, garsonun terbiye- sizliğini ima etmek için, saraydan çıkarken, sadra- zama demiş ki: Şu garsonu — tâltif ediniz! Zira terbiye ve nezaketine ha: vr:ııı oldum.. Millet mektepleri kıraat sütunu Hocanın kadılığı Haoca, bir zamanlar ka- dılık da etmişti. Bir gün mahkemede oturürken, biri yanına geldi ve: — Hoca! sizin öküz bi- yim öküzü - boynuzlayıp öldürdü ! - dedi. Hoca : — Hayvan bul Ne bil- sin? Öldürür a... - Ceva- bını verdi. Fakat adam — Yanlış söyledim, hoca; sizin öküz bizimkini değil benim öküz sizinkini öl- dürdü ! Diyince, hoca : — Haaa öyleyse mesele başkalaştı. getirin bana raftan şu kara kaplı kitabıl demiştir. Hoca hakkâk Bir gün, haca, (Hasan) diye bir mühür kazdır- mak üzere hakkâkâ gitti. — Bir mührü kaça ka- zırsın, hakkâk başı ? — her harfini bir akçeye — Öyleyse (hıs) diye kazı bakalım. - Nasıl (his)? — Basbayağı Hıs... yani (Hı) harfiyle (Sin) harfi- ni bitiştirerek yan yana yazacaksın. — Büyle isim mi olur? — Sana ne? kazı.. Hakkâk, Hocanın söy- lediğini kazıdı. Tam (Hı) nn noktasını - koyacağı sırada, hoca; — Ne olur? O noktayı oraya koyma, — buraya koy! — Diyerek ( sin) toparlağını gösterdi. Hakkâk, hocanın zara- fetini beyenerek mührü bedava verdi. |Ömründe içmemiş Bekri Mustafa, bir gün / dedi k Her ne türlü içki olursa olsun ağzıma & almaz tanırım. Bunun üzerine hazır bulunanlardan birisi usul- ca bir kadeh su dayar. Bekri suyu ağzına ala- rak bir iki yudum içtikten | sonra: — Ben, iddiamdan vaz geçtim, ömrümde böyle bir şey içtiğimi bilmiyo- rum! Halk sütunu Lise talebeleri ve sinemalar Karilerimizden — birinden — aldığımız bir mektupta, Lise talebelerinin vesika- Jarının sinemalarca- kabul - edilmiyerek yalnız darülfünün. talebalerine tanzilât yapıldığından bahisle şikâyet eğilmek- tedir. Sinoma sahiplerinin, Lise talsbele- rine de, darülfünen dakboleri gibi tos- bilât göstereceklerini timit ederiz, İş bulundu " Safncede Zehra hanırna Stab Yür iş Lklif oölliyor. Matlaa: miza uğrayınız. Vah vah.. bana olanlar ! Vapurlarda fındık, fistik * yasak olmuş... Mühlerem Akşum düdkü gön pek mühün bir haber reşretti; Şehremaneti, yaptırlarda ünlikla, fistik yenmesini Süreti kal'iyede menetmiş! Allah için memleketimizim en hayat Meszilihden Diri de fndık.. fıstık mosa: Tesidir... Böyle mühln bir -karar karşı: #ında İrsan yezlersi sörümerek reverans yapmaz da ne Yapaı? Ben d aksi efacak, bu ikİ kurü ye miği nedense pek:çok sererim;-vei'vak purlarda bunları yedemen. olamam! hayrel olan araliyle tatbik edilecek anelin Şa şayam kararı batön bir geri lâyetezayyor midir İleride Callah ölmesin Vir yanlışlığa yücydirn vörümetek için keyfiyetin neş. ini vica eilerim! ofendim. Bir Kariiniz Fatih idman yurdu azasına 11 Kânunusani 1929 Cuma - günü #aat 13 de yünlün Sezelik kongrası aktedileceğindön Tılürnem afanın yurdu teşrifleri rik. euf Fatib ilran yurdu iki perdelik Polis piyesi Birinci perde Vak'a, Şarlok Holmesin hücresinde ccı 'eyan cder, — Cü üstatl Zati pek esrarengiz bir meseleyi halletmeniz için müraca- atta bulunuyorum. Kuzum, vaziye-| timi tenvir eyleyin: Bendeniz , on seneden beri, sardalya cellâtlığiyle | meşgülüm ... Şarlak Holmes- Sardalya cellât-| liğiyle mi? Ziyaretçi- Evet.. konserve fab- rikalarindan birinde ameleyim. Vazifem, balıkların kafasını kopar- mak; sonra, onları tuzlıyarak ku- tulara yerleştirmektir. bu kadar mahlükun kafasını kopara kopara, nihayet bütün cellâtların akibe- tine bende uğradım. beni kan tuttul.. Vicdan azapları duymağa başladım; ve intihara karar ver- dim. Nasıl intihar ettiğimi anlat- mazdan evel, müsadenizle bir sual sorayım; beni, karşınızda görebi- liyor musunuz? hayretli hayretl! hayretll ün Oruhü nasıl - tabi surette, mükemmelen görünebilir? Ş.H. — Ne diyorsunuz, ne di- yorsunuz? Z. — Diyorumki, ben, bu sabah intihar ettim. Sabunladığım sağlam >bir ipi tavandaki halkaya bağla- dım; öbür ucunu ilmikliyerek bo- ğazıma geçirdim; ve, kendimi as- 'tım. Şimdi Şehremanetinin karşı- sındaki apartımanımda, düncü kat- ta, 27 nümerolu odada maslup bulunuyorum. — Cesedim — soğudu bilı ŞH — Canım bu nasıl olur ? Mademki burda sapasağlamsınız, orada nasıl asılmış olabilirsiniz? Z. — İşte buna ben de şaşıyo- rum. fakat gün gibi bir hakikat, var ki, ada, şu anda evimin tava-| nma asılı olduğumdur. $. H. — Pek garip bir muam- a.. Bumun hallini deruhte e yoruml Hemen şimdi. evi iderek bizzat tahkikata girişece- ğim... Siz burada bekleyin! Ikinci " perde Dülgin “möntehir Aynı. dekar. Şarlok Holmes — ( Geri döne- zek ) Hakkınız var, efendim ! Cesediniz, cidden, odanızın tava- nında maslup! Ziyaretçi — ( Şaşkın ) O halde ben kimim? ben kimim? Ş.H. — Müsterih olun! ben meseleyi hallettim! Siz, şüphesiz | sirketler yalını ki, şimdi odanızda asılı duran cesedin ruhusunuz. intiharınızdan sonra derhal tecessüt ettiniz! bu, manyatizma, fikritizma, ipnotizma kaidelerine ve kanunlarına naza- ran tamamen kabildir: Ruh, ter- kettiği cesedin şeklini alabili Fakat, bir cihet nazarı dikkatimi celbetti. Z. — (Heyecanla ) ne gibi? Ş.H. — Sizin ayağınızda siyah potin var; balbuki, odamızda asılı duran cesedinizin Potin. Z.— Ne?.. Necece ?, dediniz ?... Sarı potin mi ?. Ş.H. — Evet, sarı potin... na iyice dikkat ettim! Z. — Tuwuu 1 Aallah müs- tahakkını - versii Gördünüz mü belâyı ... Şimdi, olan işi ta- mamiyle anlıyorum 1... Aman ya- rabbi . ben, cellâtlıktan maada kardeş katiliyim de demek ? ! Ş. H. — kardeş katili mi de- diniz ? Z. — Öyle ya: ben, ikiz kar- *deşimle birlikte, aynı odada otu- Turum. ikiz kardeşimle, biri biri- mize son derece benzerizl... Yal 'nız potinlerimizin rengi müstesna... Şimdi anlıyorsunuz, değil mi? ipi kendi boynuma geçirecek yerde, yanılmış, ve... Ş. N. — biraderinizin boynuna geçirmişsiniz ! Z. — Evet. biraderimle kendimi birbirimize karıştırmışım! Ah! ben ne dalgın adamım, yarabbi... hep böyle dalgınlıklar yaparım, hep.. ayağında sarı Ne bu- İmtiyazlı şirketler ve İktisat vekâleti buluman — imtiyazli Nafia komiserleri ediliyor. Halbuki mcibince bu gibi Şehrimizde taratından tefti ticaret kanınn şirketlerle iktisat vekâleti kom'ser- zamdar. komiserlerin lerinin de meşğul olmaları İktisat —vekâleti şirketleri sormuşlur. Bundan sonra İktisat vekâleti komiserleri ümtiyazlı şirketlerle de ümtiyazlı neden teftiş cünediğin meşgul olacakdardır. Bu arada DüT İbtilaf — zuhur edecek ölürsü vekilet tarafından halledilecektir. Şirketi hayriyede Şirketi hayriye idaresin: amele işlerinde çıkarılın ameleterden biri 17 seneden beri idarede hiğimet etmiştir. İki amele gayrı kanünt Surette çıkarıldıkla- rını Sanayi ve Mesai müdüriye- tine bildirarişlerdir. %nümzm SAHTE Üpu hissiz valıileti idare edip, öm- Tümü geçiriyorum.. fakat size ha “kikati söyliyotum ki, ben hilkaten dena yaradılmış bir adam değilim; memleketimi çok özledim. Vata- mıma gitmek istiyorum. işte benim bu arzuma tatmin edebilirseniz Übeni yeniden dünyaya çıkarmış olacaksınız. sizin asil ve kibar bir insan olduğunuzu zannediyo- rüm. Eğer bana memleketimde tekrar, hür insanlar gibi yaşamak hakkınt — verdirmeğe — muvatfak olabilecekseniz, sizi buradan ka- çırırım... aksi” takdirde, burada benim muavinim olarak ilelebet kalırsınız! k, bu cinayet — safahatımı dinlerken, evelce bu işin kendisi tarafındat takip edildiğini hatır. PRENSES Kakil 1 P. Tamıştı. Çok müşkül bir mevkide bulunduğunu hissediyordu. Rcisin itiraftı çok ciddi ve sa- mimi idi. Zalen hakikat da bun- dan başka türlü değildi. Tomas, Nevyorkta çok u bir adamı olarak bir kadının ihaneti karşısında, zevç için yapılacak ilk ve son bir iş vardıs. Ö kadını derhal! terketmek ve unutmak | Malbuki, Tomas hisstyatına mağlup)| olarak, iradesini — kaypetmiş ve karısını öldürmüştü. Onu katil olmaktan ve kendi- sine kanunun verecegi kim ve masıl kurtarılırdı? Cak, meselenin vahametini bir dakıka kendi kendine muhakeme ederek: cezadan Mister terih' olunuz. talığın bir çaresi, ilâci vardır. Hiç mükedder — olmayinız. Sizi emleketinize göndere- i zannediyorum. Yalnız, bana yarına kadar musaade ediniz. Bu gece yatayım, — düşüneyim.. müsait zamanda yine müzakere ederiz. yarın bir — Pekalâ... -dedi- — hakkınız yorgunsumuz; haydi gidiniz, lardan — birinin dibinde u ki yatınız. yarın görüşürüz, Cak, ertesi sabah, güneş doğarken gözlerini açtı. - Vahışiler arasında geçirdiği bu gecenin - hatırasını ömrünün sonuna kadar unutmuya- caktı. Kayaların üstünde yatarak geçirdiği Şbu gece, ona dayak yimekten daha feci ve tabammül edilemez bir izlirap vermişti. Eğer burada bir kaç gün daha kalacak olursa muhakkak ölecekti. Kendi kendin — Ne olursa olsont - diyordı bu adamı kurtarmak için ne müm- künse yapacağım.. sira buradan başka türlü kurtulmak kabil değil | | T ikişer uyanarak kalkıyorlardı. vahşilerin — reisi M. Tomas kabileyi bir araya topladı. — Bu gün yiyecegimiz kalma- mıştır. Haydi, hazırlanınız.. he piniz göle, balık tulmaga gide- ceksinizl Diye bağırdı. Reisden çok korkan - vahşiler emen bir araya toplanarak yola çıktılar. Tomas tekraf Seslendi: — Bu adam hastalanmiş.. Bu gitmiyecek ve burada gün işe Kalacak... Kabile efradı manalı bir nazarla Cakı süzdüler ve yollarına ettiler. Reisle Cak tekrar baş başı kal- amaşlardı. TTomas sorda: — Nasıl.. bu gece rahat uyuya- bildin mi? — Eğer bu kuş tüyünden yas- tıklar ve yataklar içinde bir kaç gün daha yatarsam, zannederim kl istirahati ebediyeye nail olacağım.. Mükedder / olmayınız! ilk zamanlar ben de sizin gibi, bu hayata — katiyen — alişamiyacağım zannederdim.. fakat yavaş yavaş taş ve toprak üstünde yatmağa, ekmeksiz yaşamağa — öyle alıştım kil Şimdi ne kuş tüyünden bir yatak, ne de mükellef bir solra arıyorum... Görümde tüten, yatmız bir vata- nümdir. — Ancak Olün hasretini çekiyorum. İnsanlar her türlü iztiraba tahammül — ediyorlar . . - Mabadi var