Akşam e Sahie ( Hapishaneden işleri idare.. Sabanları Ortalığı süpü- . rüyor, öğleden sonra be- lediye reisliğini yapıyor Amerikada, Masaşüset şehri belediye müdürü M. Cimsonun petrol ibtikârı yaptığı sabit olmuş, müdür iki ay hapis cezasına mah- küm — nuştur. Belediye müdürü hapishaneye nakledilmişsede mahkümiyeti ken- disinin — belediye - müdürlüğünde — kalmasına bir mâni teşkil etme- diği için her gün öğlenden sonra belediye işleriyle meşğul olmakta devam etmiştir, Müdür her gün hapishanede şikâyetemin dertlerir dinler> ve kâtiplerinin - getirdiği dairenin resmi evrakını okur, imza eder. Müdürün müstacel işleri halle- dilmesi için odasına telefon da konmuştur. Müdür buna rağmen sabahları diger mahpuslar gibi hapishaneyi süpürmek, yıkamak, ve mutpakta sebze ayiklamak ile mükellef bulunmakta ve bu vazife- sini ifa etmektedir Suryenin Montekarlosu Beyrutla yıl ba Haber aldığımıza göte bu sene O Beyrutta — vasi — mikyasta - yılbaşı, hazırlıkları yapılmaktadır. Beymit şehri Fransir - ilüresine O gestiği — gündenberi * Suryenin — Moöntekarlosü olmuştur O Geçen'sene Beyrutta' Şalniz bir müessesede oynanan — kümüardan kark bin lira gönyot alınmıştır. Ru> müessesenin ismi, * Naccar Klübü » dur. Son senelerde Naccar klübun- de kamar oynamak için Avrupa- M müteaddit şehirlerinden bir çok 'ecnebiler Beyrata * gelmekte- dirler. Naccar müessesi Avrupada bile çmsaline nadir tesaduf edilen oteli, barı, tiyatrosu ve sinemâsiyle muvazzam bir sefahathanedir. Beyruta Avrupadan kümar - oy- mamağa ecnebiler beş on gün kalmak üzre yola çıktıkları halde Beyrutta aylarca kalmakta- dırlar. Cebeli Tübnan ( ilecek İsviçredir. baharda, ge- ve oturulacak “bir küçük Lülmart - dağlarındaki iylere yayılan ecnebiler, Boyrutta — geçirdikten yavaş yavaş cebele yayıl- mağa başlarlar. yılbaşını kızları — İsviçrenin — köylülerine, ne de Avrapanın boyalı kadınla- rına benzerler. Uzun kirpikli ve siyah gözlü cebel | 1 hazırlıkları ve kumar iptilâsı çazibesi nelerce cebel moeebur. köylerinde çok. danlarının bir çok eenebileri kal İler ve binalar vardır. ötelde yılbaşı gesesi için her sene büyük hazırlıklar | gecerken bekçi kadın yolu kapat- büğelk, mak istemiş dakat bu esnada 13 Lübnanda kumar iptilisi bastalık| yaşında bir mektepli kız altındaki balini almıştır. Beyrulta mahalle | bisikletle — beraber tren — yoluna aralarında ufak çocuklar bile para | çıkmıştır. ile kumar oy la eğlenirler. | — Kadincagız: Fransız idaresi halkın sefahatına | — — Duür. karışma memleketin bütün gençleri sair sefahata fazla düşkündürler Beyrutte Naccardan mada daha bir çe sefahat mahlleri vardır. Fransiz ordusunda müstahdem Fransiz ihtiyatlarınden bir çokları, kızlı dta nispetle Şam ve Halepte hayat çok sönüktür, — ecnebilerin etmiş olması, Beyrut şeh- anın eğlence şebirlerin. den farksız bir hale koymuştur. Bü sene- yılbaşını Beyrutta ge çirmek üzre, önbeş gündenberi Avrupanın mühtelif şehirlerinden | bir çok ecnebiler gelmektedir. klüpler, barlar ve hususi | Hilâ bitmedi! italyan binbaşısının devri âlem seyahati On 1918 kânünüe | tinde Antonyo isminde bir talyan binbaşısı Triyesteden hareket be- Glem seyahatına Binbaşı ön dünyayı dolaşa ! arkadaşlarıyla bahsa tatuşmuşta, | Bu gevri lem seyahatinin şeraiti | pek ağızmiş | | Binbaşı parasız ve silâhsiz yola çikacak Her geçtiği yerde çalışaral maişetini temin edecek, deniz aşırı bir yere gideceği saman vapura ateşçi | olarak binecek, yol masrafını bu | sürötle çıkaracakmış: Binbaşı on sene zarfında bir Üçok mezahime - katlanmış bi M Türkistanı, — Tibeti, upayı, Hindıstanı dolaşmıştır. Şimdi Siyamda Bankog şehrinde | bulünüyor ve seyahatini ikmal edemediği için bağısi gaybetmiştir. Fakat bü bhayattan zevkalar bin- başi vam edeceğini arkadaşlarına bildirmiştir. Annen ne yapardı? | Bekçi kadın bir |kıza dayak çekdi seyahatına di Fransada Liyon civarında bir kadın şimendüler bekçisi vardır. | Bu hadinn — vazifesi — şimendüfer | geçerken tren yolunu kapatmaktır. Geçenlerde bir akşam üstü ekspres Filân dediği halde kizin aldır. madiğini ve eküpresin de gittikee yaklaştığını Bekçi kadım bunun üzerine kızı eteğinden bir a. niye sonra ekspres yal artasında kalan bisikleti param parça — etmiştir. Tehikeyi atlattıktan sönra bekçi | kadın kıza: —Pek korktun gel de kulübemde dinlen.. Diye kizı içezi almış ve kendi- sine soçmuştur — Şimdi annen olsaydı. sana ne yapardı. kız cevap vermiş: — Döverdi i kadın bunün üzeriner akıllı dövmüştür. diyerek kuztardığı talebeyi adam | |sinz! — isterim ben yüzüğümü! — istediğiniz takdirde, mesele kolay! Yemek yemekten bir şey Her akşam bir hikâye Ne “Adnatı böy, 'dün gece, bir meo- -| liste şu bikâyeyi anlattı: l işi, Biri erkek, biri dişi, | İ trende gidiyorlardı. | Erkek, dişiye dedi ki: | — Hanım efendi! Takdim edil- meden size hitapta bulunmak ce- saretimi affeyleyiniz! Fakat, ma- Zati alinizden bir şey rica Kadın, şaşırmış gibi görün- mekle beraber cevap verdi — buyurunuz! — parmağınızda bir yüzük var, merakımı elbetti. — müsadenizle bir bakayım. Derhal iade ederim. — Hay hay! bakınız! Kadın, — parmağından — yüzü çıkardı; ve, erkeğe verdi. Erkek, bunun üzerine ne yaptı; biliyor musunuz?- yüzüğü kaldır- dığı gibi pencereden dışarı ati Evet, at bunün, kadın, göz- | leriyle gördü. — Ne yaptınız! Ne- yaptınız! - diye ağlamağa başladı. O yüzük benim kiymetli yi imdül! O yüzük bana kocam tarafından verilmişti. Eyvah! Eyvahl Erkek, bir hokkabaz zarafetiyle ellerini biri birine sürtüştürerek, kadının bu telâşı karşısında soğuk kanlılığını bozmadı. ü — Merak etmeyin , hamfen: telâş buyurmıyın, hamfenı Size, geri vereceğiml | — Nasıl geri verebilirsiniz! Onu pencereden dışarı attıgınızı gözle- rimle gördüm... tren, ok süratiyle liyor.. Gittii... Gittii yüzüğüml — Vallahi üzülmiyin... Yüzüğü- izü , iki gözüm çıksın ki iade edeceğim, Erkeğin bu kat'i teminatı kar- şısıda, kadın ; — iade edin öyleysel - dedi. — Ederim amma ... -? Ederim-amma... Sizinle şey | ize ede . — Çoğa varıyorsunuz! Sizi po- | lise veririm. — “Şey edelim , demekteki maksadımı yanlış anladınız. — Ma- | Mafih, sebrüşiddete baş v yın! 9 zaman, taş çatlasa yi | alamazsınız... Gene iyilikle, tatlı- | dıkla almanın yoluna bakın: Size | yüzüğünüz için, ik dura- | sağımız istasyona *benimle bera- ber ininiz! istasyonun lokantasında benimle beraber yemek yiyiniz! — Olmaz! — Olmazsa yüzüğünüzü alamaz-) çıkmış ??2? çıkmaz! Yemeği yiyin, yüzüğü alın, Kadın bu musallat, bu balta adamın elinden kurtulmak çaresi mevcut bulunmadığını gördü. — Peki- diyerek razı oldu. Birlikte, istasyona indiler. Erkek, menundu. Kis kis gülüyoşdu. — Garson IÇabuk gell... Hanım #fendiye kaymaklı bir puf böreği getiri- emrini verdi. Garson, İaymalı getirdi. — Hanım efendi! Alınız bıça- gınızı! Böreği kesiniz! Kadın biçâğı aldı. böreği kesti. içinden... puf bö Mecliste kim var, kim yoksa, hepsi, gayet tabii olarak: yüzük çıktı! yüzük çıktı, değil mi?- diye sordular. Adnan bey de, esasen bu hikâ- yeği, herkese “yüzük çıktıl,, dedirte mek için söylemişti. — Hayırl - diye alay etti malı puf böre; den yüzük çıkar mi hiç ? — Ne çıktı ya? 1 Adnan beyiü verdiği cevap bu nüs: hati — ikinci - sahifesinde - Kleopatra tefmıkasının en altındadır. ) tunu İş arıyorum — -© Büyak bi tearotilahede vzün yamane danberi ” mahaböratı tedir. e iştiğel ediyorum. Hasbelicap çıkmağa mecbur aldum. Mühabarati ilure edecek kadar, Piansızçaya vakıfım Her hangi bir mü: essesede aymı vazife e çalşımak üzere iş anyorüm, oS Galata - Post Tostant SBPRN. Vapurlardan şikâyet Sebahlağı Saat doküzn beş geçe Ka- sımpaşadan. Köprüye hareket eden var pürm. kaçük olması ve balkın da en ziyade bu Sântta hareket eden postayla gitmesi yüzünden her sabah - Köprüye kadar büyük bir. heyecan ve: tehliks içde gitmekğteyiz. Haliç şirketi bu pos> T ahsis etsa de müşkilüttan tariç halk, kurta büyük bir r sabah isa ne olur? Kan'lerinizden Doktor Pazartesi günü Güzel sanatlar birliği edebiyat şubesi tarafindan erine bir çay zi Şabeye kayıdlı bütün aza davetli- dirler. Ayrıca davetiye gönderil- miyecektir. Tefrikanümerosu: 31 — Evet. için onun geri Zenci, muhatabının her şey miş olduğunu anlayarak şaşırdı. nsesi “kaçırdığın sözüne devam eti Fakat seni de yi istememi; ona hi üstü. bırakdak etin çoktur. çıkardı. — Şanları a.t — On bin dolar... köpükler saçıldı. — Beni para ile ayırmak mi istiyorsun? — Bangi karından ?1.., — Klara benim karımdır! karımdan ögren- ne söyleyecegini bilmiyordu. Vilson — Ben Prensesi kurtaracağıın ; Vilson 2ebinden bir avuç dolar Zencinin dudaklarından — beyaz SAHTE PRENSES Sakilr D P. Vilson cabkahayla güldü: — Sen ruya görüyorsun galiba? Klaranın kocası Nevyorktadır... ve karısını yakalatmak için ne Mmümkünse yapıyor, Arap paraları avucunda - bürüş- kararak. Vilsonun suratma fırlatı Al bunları... ben satılik bir adam. değilim! — Bu paraların bir gün düzim olacağını zannediyorum. — Neden..? — Çünki, Klara pidince, seni otelden kapt dişarı atarlar... yaşamak için para lüzim olduğunu anutüyorsun! Paralar yerde dağınık bir halde kaldı. Tomun gözleri dolarlara dikilmiş, düşünüyordu. Yaraların. yana dan kıpırdamak ihtimali — yoktu. Büyük bir acz ve ümitsizlik İçin- de kalmış, başı aşagıya egilmi sasmuştu. Vilson — kalkti ve — şapkasinı giyerek: — Ümit ederim ki -dedi- artık beni ve Prensesi unutursun! Gök yi bir mücadele M Vilson, — Otelin — tapâsü önünde dolaşıyordu. Garson ona, Prensesin gelmesi tekarrüp gini söylemişti Klara gelir gelmez, meseleyi kendisine anlatacak ve Nevyorktan tayyare İle onu almağa geldigini söyleyecekti. Artık, Tonifştehlikest de kalmamıştı. Dolarları ve aynl zamanda da tehlikeyi gören tenci fazla ititaz edecek ve onlarla uğ raşacak bir halde eğildi. Kolu göksü yaralı olan bu dev süsseli mahlakun Şimdi bir zavuk kadar mevkil ve kuvveti yoktu. Vilson vaziyeti “cauhakeme zderek slde ettigi neticeden çok memaun ol müştu. Tayyaresi, köyün kenarın- da bekliyordu. Nevyorka dönme lerine bir mani yaktu, Vilson sokakta sabırsizlıkla do daşıyordu. Bu astada gök yüzünden bir Motör sesi aksetmişti. Vilson başın: kaldırdı ve havada yeni yükselen bir tayyarenin sür- âtle açtugunu gördü, Vilson derhal Saatine baktı. —Tayyareci İle yaptığım muka- veleye göre daha hareketimize üç saat var. Ne sesaretle beni burada birakıpta gidiyor? Öyleya.. paraları peşin aldı. Kaşıyorl Diye söylendi ve tayyarenin avvelce İndigi yere doğru koşmağa başladı. Vilson fena halde hiddetlenmişti. Tayyarenin içinde wfak - bir çantası vardı. — Belki çantamı- oraya - birak, miştir... Diye Kevti kendi Vilsonun plânları alt öüst olmuştu. Prenss görünce ona: — Haydi, hazir ol.. seni - taya yarem ile almağa geldimi — Diyemeyecekti... asabiyetinden titriyordu. Fakat, köyün kenarına geldiği vakit Vilson garip bir Manzara karşısında kalmıştı; ken- Â tayyaresi yerinde düruyurdu! Büyük bir sevinçle: öyleniyordu. n içitde klarayı — Şu giden tayyareyl görün- ce sizi kaçıyor zanettim. N* * Dedi. Kabil mi..? ben sözümde durur bir adamim. — AHedersin... Şu uçan tayyare 'acaba ge tayyaresidir? (mabadi. v: