YURTTA OLUP BİTENLER lefona sarıldı. AZ Sonra. Genel Müdür karşısındaydı: " Üç İşletme Müdürüne derhal işten el çektireceksiniz!" diye gürledi. , Bu, Bakanın son ültimatomuydu. Ya İşletme müdürleri görevlerinden alınacak, ya da Genel Müdür eski devirde olduğu gibi- "yürüyecek”"ti! Selefe rahmet Etibank Genel Müdürlüğü, Bakanın bu kesin ültimatomu karşısında, ortada bir sebep olmadan müdürlerin görevlerinden alınamıyacağını, bunun Bankada uygulanan usüllere aykırı ol- duğunu, nazikâne bir dille Bakana bil- dirdi. Genel Müdürlüğün bu yoldaki ceva- bı Turgutu çileden çıkarmaya kâfi gel- mişti. Bu defaki emrinde "mühlet" de yardı. Genel Müdür, verilen mühlet içinde, İşletme müdürlerine işten el çektirmeliydi. Bu, bir idari tasarruftu Ya müdürler gidecek, ya da Genel Müdür istifa edecekti. Turgut, bir başka telefon konuşma- sında yine: "— Bakanlığın idari yerine getirmezseniz, SİZ tehdidini savurdu. Genel Müdürün, Bakana cevabı kı- sa oldu: — Ben, sebepsiz olarak dört arka- daşa tatbik etmediğim tasarrufu ken- di kendime tatbik edemem. Siz bu ta sarrafa inanıyorsanız, kendiniz yapar- SINIZ..." Bu görüşmeden sonra Bakan, ço- cuk kandırmaya çalışırcasına, Genel Müdüre ilginç bir teklifte bulundu: Size daha iyi bir iş bulabili- tasarrufunu çekilirsiniz!" şim” akan Turgut, Genel Müdüre bu teklifi yaptıktan sonra, Etibanka yeni bir Genel Müdür aramaya soyuldu. Bakaran bu iş için gösterdiği faaliyet hayli ilgi çekicidir. Etibank Genel Mü- dürlüğü için teklifte bulunduğu kimse- ler, eski DP devrinin artıkları ve meş- hur Vatan Cephesinin kurucularıdır. Görülmektedir ki Bakan Turgut, hâlâ, eski devri ihya hülyası içinde yaşamaktadır. Etibank Genel Müdür- lüğü için -ortada bir sebep yokken- teklifte bulunduğu kimselerin mazisi, Turgutun nasıl bir idari tasarruf yap- mak istediğini ortaya koymaktadır! Turgut, teşebbüslerinden müspet sonuç alamayınca, çıkar yolu, acele bir kararname hazırlamakta buldu. Yalabıkın, bu zahiri kiye madenlerinin peşkeş çekilmesine karşı koyuyordu. Borasit (okonusunda, dünyanın bu sahadaki en kudretli im- 8 giştirilmesi lâzımdı. paratorluğu Boraks Limitede "Dur" de- mişti. Boraks Limited, Türkiyede ka- pattığı, fakat işletmediği sahaları dev- lete iade etmek tehlikesiyle karşı kar- şıyaydı. Tahsin Yalabıkın acele de- Mehmet Turgut, Tahsin Yalabıkın, bir müşavirliğe a- tanmasıyla ilgili (okararname hazırla- nırken bir taşla iki kuş vurmayı dü- şünmüş olacak ki petrol meselesinde AKİS gerçekten olumlu bir mücadele vermiş olan Petrol Ofisi Genel Müdürü Kenar Onatın da görevinden alınması için bir kararname daha hazırlattı. Kenan O- natın Genel Müdürlükten alınmasıyla amerikan petrol şirketleri memnun e- dilmiş olacaktı. Çünkü, bundan bir süre önce Caltex Şirketinin Türkiye temsilcisi Harriger, Washington'a yaz- dığı bir mektupta. Petrol Ofisi Gem LİSTELERE Melâhat Gedik Türkiyede iki büyük parti haşa gü- seçimlerinden reşmektedir. 1965 sonra memleket fiilen ya C.H.P.'nin ya A.P.-nin idaresi tir. Meclisin teşekkül otarzına göre bu iktidarlar ya tek parti iktidarı koalisyon- hüviyeti taşıyacaktır, ya lar kurulacaktır. Ama iktidarın eti- keti değişmeyecektir: C.H.P. İktida- rı veya A.P. İktidarı. undan dolayıdır ki iki büyük artinin aday listeleri (önemlidir. Listelere bakıldığı zaman, esas hat- ları ön seçimlerin sonucu olan kad- roların öyle inandırılmak istenildiği gibi kötü bulunmadığı kolaylıkla gö- rülmektedir. Hem C.H.PJi A.P.'li delegeler partilerinin hüvi- yetlerine uygun simaları kazandır- manın yolunu bulmuşlar, "Teşkilât" denilen ve bir baskı gru- pu olan zümrenin tesirini kırmışlar. altında olacak. hem çok yerde dır. Gerçi, buna mukabil, bazı kıy- metler bu dev tarafından yenilme- miş değildir. Ama, partilerin en se- iyesi t gruplarının millet- cakları endişesi gerçekleşmemiştir. Bunun en güzel misali İstanbulda verilmiştir. C.H.P. gibi bir parti için "pırıl pırıl" sayılacak isimler, parti- ye Mecliste faydası dokunacak şa- hıslar kazanacak yerlere getirilmiş- lerdir. Sancarlar, Erkanlılar, Eyüboğ- lular, Baykam ve Kırcalar, Sarperler böyle simalardır. A.P.'li delegeler de kendi partileri için "kıymetli isim" sayılan kimseleri tercih etmişlerdir. Bir A.P.'linin Faruk Ilgaz veya Or- han Cemal Fersoy, Orhan Koraltan veya Süreyya Ağaoğluna değil de Başgillere, Bozbeylilere, Tekinellere Birollara, oGüvenlere oy vermesi, kendi ölçüleriyle olgunluk işaretidir. Kontenjan adayları iki partinin başka özelliğini (oOortaya koymuştur. A.P. daha otoriter davra- Bir defa, Genel Merkez bunları, listelerin iste- diği yerine, kimsenin gözünün yaşı- na bakmaksızın koyabilmiştir. Buna mukabil "Lider Partisi" diye bilinen C.H,P'de tam bir keşmekeş hüküm sürmüş, liderlerin istedikleri (o bazı kimseler küçük adamların küçük o- yunlarına getirilmiştir. Bu arada sıyrılıp has noktalara konmayı be- cerenler de olmuştur. Her halde bu konuda C.H.P.'nin kendisini bir ib- ret dersi almış sayması farzdır. ma, Genel Merkezlerin yetkile- rini kullanıp Oo koydukları iki "sem- bol - aday" CH.P.'nin ve AP.'nin hangi cins kimselere kıymet ve ö- nem verdiklerini göstermiştir. o Yok kırat şuymuş da, yok Menderesin 11 Eylül 1965