HAFTANIN umhuriyet, iki bİr memlekette bir tehlike bir başka tehlikeyi gözler- den saklıyorsa o memleketin aydınları (görevlerini gereği gibi yapmıyorlar demektir. Bugün Türkiye, açıktan söylemek zamanı gelmiştir, sağ ve sol tehlikenin tehdidi altındadır. Cumhuriyet re-. jimi ve demokratik sistem bu iki aşırı ucu k hed fidir. Bir defa cumhuriyet rejimi ve demokratik sistem bertaraf edildikten sonra sağ da da öteki cereyanı totaliter usullerle yok edebileceği ohesabındadır. o Tıpkı, 1930'lardaki Weimar Cumhuriyetinde olduğu gibi... Bu aşırı uçları temsil-eden sağcı solcu bir avuç militan şimdi bir yandan kendilerine bir “efektif kuvvet" topla- maya çalışırken diğer yandan da memlekete, kendileri- nin hâkim durumda bulundukları zehabım, istikbâlin kendilerinde olduğu korkusunu verme (o çabasındadırlar. Militanlar arasında vuruşmalar başlamıştır bile.. ar, Türkiye için çalan tehlike çanlarıdır e riyet rejimini ve demokratik sistemi korumak ülküsün- de birleşip harekete geçmesi gerekmektedir. Türkiyede oynanan iki cepheli oyunu başka türlü durdurmak im- kanı yoktur. Sağ ve sol tehlike, saati çaldığında kullanmak üze- re ağını iki ayrı grup üzerine atmıştır. Sağ cereyanlar Türkiyede yer yer ve bilhassa yarı aydın zümrelerin bu- lunduğu bölgelerde mistik bir gericilik felsefesiyle leleri hakimiyeti altına almak istemektedir. Nurculu- ğun Anadolunun daha ziyade batısında yaygın olması dikkati çeken bir durumdur. "Kara Olayı" nın bir Manisa köyünde a gelmesi tesadüfe bağlanmamalı- dır. Sol cereyanlar ise, komünizmin başarılı "bir belirli yolu şeytanla dahi kolkola katetmekte mahzur yoktur" taktiğine uygun olarak kendisi için asıl düşman Atatür- kü ve atatürkçülüğü bayrak yapıp gözünü genç aydın- lara. Üniversiteye, memleketin sıkıntılarını samimiyet- le mübalağa edip samimiyetle yakınanlara çevirmiştir. Sokaklarda kocaman "Katerinanm piçlerine soruyoruz!" başlığıyla satılan gazeteler sağ cereyanın hedef seçtiği ümreler üzerinde ne kadar tesirli oluyorsa sol cereya- nın bazı milli gazetelerde gaflet mi, dalâlet mi, - hiya- net şüphesiz fazla insafsız bir kelime olacaktır -, yoksa tiraj bezirgânlığı neticesi mi yer tutan öncüleri kendi avları için o nisbelte kuvvetli cazibe merkezi teşkil et- mektedirler. Bunlardan birinciler futbolu bir günâh gin eder, oruç tutmamakla edep m açıp göster- i bir sayarken ikinciler koca Churchill'i ndrada, elimiz bir kadeh viski, Fabian kibüinde kendileri o gibi gevezelik edecek yerde Britanya İmparatorluğu uğrunda hayatını tehlikeye kovup çalıştığından dolayı insanlık hudutlarının dışına sürmekte ya da Marylin Monroe'nun intiharını çal apitalist sistemin yarattığı bir facia" diye propagandaya çalışmaktadırlar. E, Bunlardan hangisinin daha tehlikeli olduğunu araş- tırmak yanlış yollar açacak bir davranıştır. Gerçek, bun AKİS, 22 OCAK 1965 İÇİNDEN li tehdit altında Metin TOKER ların bir bakıma birbirini beslediği, ikisinin de kendisini "ötekine karşı milli bir reaksiyon" gibi o gösterdiğidir. "milli r. reaksiyon" varsa o, bunların tayininde solun daha kurnaz davrandı- ğını “ etmek lâzımdır. Türkiyede aşırı sağ da, aşırı sol da bir noktayı bil- iile Memleketin sağlam kuvvetleri, ları idareye ada müsaade etmeyeceklerdir. bugünkü statüleri içinde dahi bu kuvvetleri, kütleyi on- lara karşı tahrik etmekle bertaraf edebileceğini san- maktadır. Aşırı sağın subaylara, öğretmenlere, sitelilere düşmanlık hisleri (okamçılaması bu in doğmaktadır. "Kalkın ey ehl-i vatan" sayhaları, " günü dinsizlere karşı savaşta ölen, şehit mertebesine yük- selir" teşvikleri yer yer aşırı sağ temsilcilerinin hesap- larını ortaya koymaktadır. ırı sol bunu, Don Kişotun yeldeğirmenlerine sal- dırışını ele gibi seyretmektedir. Aşırı solun oyunu bir sır Aşırı sol, Mİ statüleri içinde mem- lekin lem "kuvvetler yenilmez olduğunu lmek- tedir, önce bunların statilerin ic bir m ihtiyaç vardır, önce bunlar, memleke “İkti olmalıdır- lar. Ondan sonra bunlara “ak, Mr "parlamen- ter rejim", "sivil idare", "demokrasi" sloganlarıyla sal- dıracak ve halk memleketin sağlam kuvvetlerine değil "zalimler" e karşı harekete geçmeye çağırılacaktır. Halk ihtilâli, ancak memleketin sağlam kuvvetleri "İktidar" olduktan gün bir mânâ taşıyabilir. Bundan dolayıdır ki sol, 27 Mayıs İhtilâlinden — ana parlamenter rejimin tekrar kurulmaması, İN nun politikadan sıyrılmaması için elinden geleni yap- mıştır. Bütün bir M.B.K. devrinde bin ağız bu telkinleri geçici iktidarın sahiplerinin kulağına fısıldamıştır. Ama Ordu heyeti umumiyesiyle bunu reddetmiştir. Fakat sol ümidini yitirmemiştir. Seçimlerin ertesi günü Par- lâmento kurulup sivil idare avdet ettiğinde a sistemin, politikaların, partilerin o aleyhin kam- panya - bunların her gün cömertçe verdikleri deaila dan da faydalanılarak - devam ettirilmiştir. Maksat, bugünkü sisteme karşı bir darbe neticesi, memleketin sağlam kuvvetlerinin bugünkü statülerinden o sıynlma- sının sağlanmasıdır. Aşırı sol, bu fırsatı aşırı sağın, bu- dalalığı neticesi yaratacağından emin beklemektedir. "Karakurt Olayı" ndan en fazla zevk duyanların kim- ler olduğunu hissetmek zor değildir. Ama hesaptaki yan lışlık. büyük çoğunluğuyla memleketin sağlam kuvvet- lerinin bu oyuna gelmeyecek kadar akıllı olduğunun u- nutulmasıdır. Ancak olayların gelişmesindeki sürat pasif bir akıl- lılığın yetmediğini ça mii Sağ beklenen fırsatı yaratmak, sol ise ondan faydalanmak için kartlarını e oynamaya ağam Bu çanın sesine Tür- kiyı kalak mek zorunluğundadır.